Paylaş
Berlin'e indiğimizde hava biraz soğuk ve kapalı. Türkiye Araştırmalar Merkezi'nin Berlin sorumlusu Gülay Kızılocak, bizi karşılarken ‘‘Pardösülerinizi valizinizden çıkarın’’ diye uyardı. Ünlü Kurfürstendamm Caddesi'nde ağaçlar yapraklarını henüz yeni dökmeye başlamış. Ama park ve bahçeler yemyeşil. Berlin ışıl ışıl, Almanya'nın ışıl ışıl en renkli kenti. Her kuruluş gözünü Berlin'e dikmiş ve gelmek için olanak yaratıyor. Bu nedenle büyük bir değişim yaşandığı fark ediliyor. Son bir yıl içinde bütün elçiliklerin Bonn'dan taşınması tamamlanmış.
Türkler'in yurtdışında en çok nüfusu bulunan yer Berlin... Sayıları 180 bini buluyor. 40 bin Türk'ün yaşadığı Kreuzberg'e de gittik. Bütün çanak antenli konutların Türklere ait olduğu anlaşılıyor. Bir kahvede çay içerken, Galatasaray-Beşiktaş maçının sonucunun tartışmaları yapılıyordu. Anlaşılıyor ki çoğunluk Galatasaraylı idi. ‘‘Bizim takımımıza bu mağlubiyet yakışmadı’’ diyorlardı.
Türkiye'deki sorunlar, spor dışında pek ilgilendirmiyor onları. ‘‘Ne futbolcularımız var Türkiye'de oynayacak, ama ilgilenen yok, dünyanın parasını veriyorlar’’ diye konuştu bazıları.
Bu arada son bir yıl içinde elçiliklerin Bonn'dan taşınması da tamamlanmış. Ne yazık ki, Türk Büyükelçiliği dar bir mekánda sıkışmış kalmış. Arsası olmasına rağmen Türkiye'ye yakışan bir büyükelçilik binası yapılması için henüz bir faaliyetin gözükmemesi, Türkleri üzüyor. Bir hafta önce göreve gelen yeni Büyükelçi Osman Korutürk'ün, bu sorunu ele alacağını ümit ediyorlar. Büyükelçi Korutürk, eski Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'ün oğlu... Hürriyet'ten Ahmet Külahçı'ya verdiği ilk demecinde, ‘‘Türkiye ile bütünleşmek için Türkiye'de yaşamak şart değil. Türkiye'den uzakta yaşamak Türkiye'den kopmak değildir’’ şeklinde ilginç bir değerlendirme yaptı.
Egebank şubesi de dikkatimizi çekiyor, sayısız banka şubesi arasında. ‘‘Yeşil sermaye’’nin para toplama konusu ayrı bir konu. Ege-1 diye bir firmadan daha önce bu köşede bahsetmiştik. Merkezi Frankfurt'ta olan ve dokuz yerde şube açan bu firma ile ilgili olarak Türkiye'de açılan soruşturmanın, Ankara-Frankfurt ekseninin araştırılmaması garip karşılanıyor. Güven Air uçağıyla Frankfurt'a sık sık gelen Demirel ve Nail Keçili'yi Almanya'da belirli bir kesim tanıyor.
Ve sebze, meyve pazarında bir ses.
- Nevşehir bunlar, üç kiloluk çuvalı bir lira...
Patates satıyor. Üç kilosu bir lira dediği bir mark. Bir markın 300 bin lira dolayında olduğunu düşünürseniz, fiyatı siz hesaplayın.
Sorduk, ‘‘Ne Nevşehir’’i ağabey, ‘‘Bizim buralarda daha güzeli var’’ deyiverdi.
Yürüyoruz... Genişçe bir caddede yol kazılıyor, ama bizdeki gibi değil. Pasta keser gibi kazmışlar, şimdi de kapatıyorlar. Aralarından biri ismini söylemek istemiyor, sadece ‘‘Karadenizliyim’’ diyor.
‘‘Ne için kazıyorsunuz’’ dediğimizde, ‘‘Özal'ın 10 yıl önce yaptıklarını biz bunlara yapıyoruz’’ diyor.
Sonradan anlıyoruz, kablolu TV için hatlar döşüyorlarmış.
Onların ceylan derisi koltukları yok
Ünlü Reichtag Parlamento Binası yapı teknikleriyle yeniden inşa edilmiş. Ziyaretimizde, bizim parlamentonun oturma şekliyle benzer olduğu dikkat çekiyor. Ama koltukları bizim gibi ceylan derisinden yapılmamış, kumaş... Almanlar bize göre daha tevazu sahibi demek ki, ya da paraları yok!.. Parlamenterlerin arkalarında yürüyen ne koruma, ne dosya, ne de şoför var. (SPD Genel Sekreteri ile parti binasında görüşürken oval masa etrafında ayrıcalıklı hiçbir koltuk gözükmüyordu.) Parlamento, tatil günlerinde vatandaşlara sonuna kadar açık. Gittiğimiz sırada inanılmaz uzun ziyaretçi kuyruğu vardı. Salonun ziyaretçi bölümünde Alman Parlamentosu'nun işleyişi uzun uzun anlatılıyor gelenlere. Belki de demokrasinin erdemleri böyle özümseniyor.
Bu arada bir konferans için Berlin'e gelen DSP Milletvekili Uluç Gürkan da parlamentonun ziyaretçileri arasındaydı. İki parlamentonun aykırılıklarını konuşmak için Gürkan ile zaman bulamadık. Çünkü kendisi ‘‘Meclis Yolsuzluğu’’ soruşturma komisyonu üyesiydi. Ancak ne tesadüf ki, daha sonra bir başka mekánda karşılaştığımız eski TBMM Genel Sekreteri Prof. Necdet Basa'ya bunu sorduk... ‘‘Salonda milletvekillerinin birbirlerini görmesi bakımından benzeyen yanları var’’ dedi bize. Halen yargıda görüşülmekte olan koltuk davası için de ‘‘Bana büyük haksızlık yapıldı. Ancak bu en doğru ve dürüst bir ihaledir. Övünerek de savunurum’’ dedi. 1985'te Almanya'da gerçekleştirilen ‘‘Huzur Operasyonu’’ ile Kültür Merkezi ve Diyanet İşleri Teşkilatı'nın kurulmasına büyük katkıda bulunduğunu anlatırken, birçok kişiye de kırgın olduğu gözden kaçmıyordu. Basa, ‘‘Yargılamamız sürüyor. Yargılama sonuçlanmadan çıkacak bir af kanunundan yararlanmak istemiyorum. Eğer uygulanırsa kabul etmemek için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gideceğim’’ diyor.
Almanya'nın milli yemeği döner!
Artık Almanya'nın ‘‘milli yemeği’’ olan dönerci dükkánlarını sık sık görüyorsunuz. Sayıları neredeyse 2500'ü buluyor. Türkiye'deki dönerden farklı... Alman damak tadına daha uygun hale getirilmiş. Sebzeli ve yoğurtlu olana Almanlar bayılıyor. Almanya'da şu anda McDonald's'tan daha fazla satıyor. Onun için hazır döner üreten 31 Türk firması, her gün tonlarca döneri tırlarla Avrupa'nın çeşitli ülkelerine dağıtıyor.
Kentte asıl değişim Doğu Bölgesi'nde gözleniyor. Sovyet döneminden kalan binaların çoğu onarılmış, boş alanlarda yeni cazibe merkezleri yaratılmış. Ultra modern Sony İş Merkezi bunlardan biri.
Yani Berlin artık 55 yıl sonra başkentliğe yeniden ısınıyor. Buna karşın, işgal sırasında geçirdiği süreç nedeniyle ülke başkentliğine tepki gösterenlerin buraya ‘‘Berlin Cumhuriyeti’’ demeleri de başka bir olgu.
İstense de istenmese de Berlin, artık birleşen Avrupa'nın başkenti olacak. Londra-Paris ekseni, AB için birleşmeden sonra önemini yitirecek gibi.
Sayılarla Avrupa'daki Türkler
Türkiye Araştırmalar Merkezi (TAM) 15. kuruluş yılını kutluyor. Almanya'dan Türkiye'ye, Azerbaycan'dan Bosna'ya kadar bir sürü etkinlik ve araştırma yapıyor. Bugüne kadar 130 araştırma yapmış. 500'ün üzerinde etkinliğe imza atmış. Şu anda bünyesinde 44 uzman çalışıyor. Yıllık 4.6 milyon marka ulaşan bütçe gelirlerini AB, ILO, UNESCO, AGIT gibi uluslararası kurumların yanında Almanya başta olmak üzere Türkiye'ye yönelik kuruluşlara yaptığı araştırmalardan da sağlıyor. Avrupa'da, konumunda bu nitelikte başka bir kuruluş yok. Özellikle son yıllarda AB, TAM'a çok proje yanında Balkanlar'da araştırma konularını da vermiş. Yayınladığı rapor ve kitapçıklardan derlediğimiz verilerden Avrupa'daki Türkiye'ye şöyle bir göz atalım.
AB sınırları içinde 3.4 milyon insanımız yaşıyor. Türklerin Gayrisafi Milli Hasıla'ya katkıları 107 milyon DM. Bu miktar Lüksemburg'un 2.5 katına, Yunanistan'ın da % 51'ine eşit.
30 bin Türk öğrenci AB ülkelerinde öğrenimlerini sürdürüyor.
1999 verilerine göre 73 bin 200 girişimcimiz, 15.4 milyar mark yatırım yaptı. 366 bin kişiye iş sağladı. Ciroları yıllık 6 milyar mark sınırını aştı.
Almanya'daki Türklerin % 91'i çanak anten ve kablo üzerinden Türkiye'yi günü gününe izliyor. Avrupa'da Türkçe günlük 9 gazete yayınlanıyor. Tirajları 300 bin dolayında. Dolayısıyla Türkler Türkiye'dekilerden daha fazla gazete okuyor.
Almanya'da şu anda 41'i minareli olmak üzere cami derneği şeklinde 200'e yakın ibadet yeri var. 9 ayrı İslami federasyon faaliyetlerini sürdürürken, Alevi Dernekleri Federasyonu da 10. kuruluş olarak ağırlığını koydu.
Paylaş