Yalçın Bayer: Bırakın memur ölsün

Yalçın BAYER

Mühendisler M. Nedim Has ile Turgut Gül, Şanlıurfa'dan, Devlet Bakanı Koray Aydın'a sesleniyorlar:

‘‘Ben memur çocuğuyum, ama zor durumda olmalarına rağmen memurlara verecek kaynağımız yok, diyorsunuz. Peki, biz memurların durumları hayli kötü olmasına rağmen kamu işçilerine % 45'lere varan zamları + % 5 refah payını nereden verdiniz Sayın Bakan? 20 yıldır bütçeleri kevgire çeviren bono ve tahvilden beslenen rant sahibine bütçenin % 50'sini aşan katrilyonları nereden buluyorsunuz? Biz memurlara gelince mi kaynaklar tükeniyor?

Memurun enflasyona sürekli ezdirilmesi alın yazısı galiba.

Sayın Devlet Bahçeli, ‘‘İktidara gelirsek memur-işçi arasındaki ücret ayrımını kaldıracağız’’ demişti. Oysa, farklı ve imtiyazlı ücret uygulamanızla memur-işçi arasındaki ücret uçurumu büsbütün arttı, makas adaletsiz şekilde açıldı.

Deprem bölgesinde denetim ve hasar tespiti için gönderdiğiniz meslektaşlarımız olan mühendislerin, ilkokul mezunu şoförünün altında aldıkları maaşla aşağılandıklarını kabul ediyor musunuz?

Sayın Aydın, bu çarpık ücret uygulamasına karşı biraz tavır, biraz hukuk ve biraz da insaf bekliyoruz.’’

En iyi palavra seçim meydanlarında atılır.

KONUŞUYO...

‘‘Ağzı olan konuşuyormuş/Koyunların da ağzı var/Konuşuyor mu? Mee'liyo.../Ne verirsen önüne yiyo...’’

(Hakkı KAYA-İSTANBUL)

SSK alacaklarına

bir önlem...

DEPREM, yap-sat müteahhitlik müessesesinin ne denli kokuşmuş olduğunu gözler önüne serdi. Birkaç müteahhit tutuklandı, sorunlar böylece unutulup gitmeye başladı.

Müteahhitlerin pek çoğunun belli bir teknik eğitimi bulunmuyor. Kelimenin tam anlamıyla eline keser alan müteahhit olabiliyor.

Bu konuda gerekli düzenlemelerin yapıldığı yolunda bir çalışmanın olmadığı belirtiliyor.

Bu çalışmalara kaynak teşkil edebilecek bir 'tüyo' vermek istiyor Ankaralı okurumuz H. Bora Beşe... Müteahhitlerin SSK'ya borç takmasına karşı şöyle bir önlem alınabileceğini söylüyor:

‘‘Şimdiki uygulamaya göre, yapılan binaların iskán raporunun alınmasında 'SSK'ya borcu yoktur' belgesinin istenmemesi, müteahhitlerin borçlarını ödememek için bir sebep olarak ortaya çıkıyor. Müteahhit 'geçici iskán raporu' ile elektrik, su, doğalgaz, telefon vs. gibi gerekli kullanım araçlarına abone olabilmekte, dolayısıyla SSK borçları bir başka bahara kalmaktadır. Borçlu müteahhit sanki hiç borçu yokmuş gibi yeni bir inşaat için aynı belediyeye veya bir başka belediyeye inşaat ruhsatı almak üzere başvurabiliyor. Günümüzde kullanım araçlarına abone olabilmek için eski abone olduğu yerden 'borcu yoktur' belgesi istenirken, yap-satçıların yeni inşaat ruhsatı alırken, 'SSK'ya borcu yoktur' belgesinin istenmemesi çok büyük bir eksiklik ve trilyonların askıya alınması demektir.’’

Peki bunu kim yapacak?

Anıtkabir'de

lale açacak

AMERİKA Atatürk Derneği kurucu Başkanı Hüdavi Yavalar Türkiye'de... Ödün vermez bir Atatürkçü. 10 Kasım'ı heyecanla bekliyor.

Yavalar, Anıtkabir'in adeta bir gönüllü 'bakıcısı' gibi.. Çiçeğinden direğine kadar her türlü malzemeyi gönderir.

- Yavalar hoşgeldiniz. Amerika'dan neler getirdiniz gene?..

- Dernek olarak, bir TV büyüklüğünde 32 paket dolusu 100 bin lale soğanı ile çok özel çiçeklerle bahçe tanzimi için aletler getirdik... Bunlar yarım uçak dolusu kadardır.

- Nereye dikilecek bunlar?

- 10 Kasım günü anma töreninden sonra 'Atatürk ile 2000'lere Çiçeklerle El Ele' kampanyasını başlatacağız. Yüz binlerin katılımıyla bu lale soğanlarının bir bölümünü Anıtkabir Aslanlı Yol'a dikeceğiz. Bu lalelerin çoğu da, baharda yurttaki çeşitli Atatürk anıtlarının bahçelerine dikilecek. Bu çiçekleri, Atatürk'ün hedef gösterdiği uygarlık ve 'Yurtta barış, dünyada barış' ilkesinin birer simgesi sayıyoruz.

- AGİK zirvesine Clinton geliyor...

- Evet, kendi memleketim olan İzmit'i ziyaret etmesi için de gayret ediyoruz. Belki programa deprem bölgesi de alınabilir.

İrlanda'nın Türk

seyircisine oyunu...

İRLANDA-Türkiye milli maçı 14.11.1999'da Dublin'de oynanacak. Biz İngiltere'de yaşayan Türkler bu maçta milli takımımızın yanında olmak istiyoruz; fakat bilet konusunda tam bir kıskaç altındayız.

İlk önce İrlanda Futbol Federasyonu'na başvurduk; ‘‘Türkiye Futbol Federasyonu'na başvurunuz’’ yanıtını aldık. Bunun üzerine Türkiye Futbol Federasyonu'na durumu ilettiğimizde çarpıcı bir yanıt aldık:

‘‘Biletler İrlanda Federasyonu'ndan temin edilecektir.’’

Anlayacağınız, bize yani Türk seyircilerine Dublin'deki maçta bilet yok ve sanırım ilk defa bir milli maçta futbolcularımız Türk seyircisiz oynayacak.

İllegal yollardan bilet temin etme girişimimiz İrlanda Federasyonu'nun müthiş organizasyonuyla son buldu. Çünkü biletlerin İrlanda vatandaşlarına kimlik karşılığında verildiği ve stada da böyle alınacağı bildirildi.

İlgili makamlardan ricamız, lütfen gerekli kişilere bu konuyu iletmeniz ve biz Türk seyircilerine bilet temini konusunda yardımcı olmanız. Maç gününe kısa bir süre kalması, sanırız bu işin biraz daha ciddiye alınarak hızlandırılması gerektiğini ilgililere anlatır. Mustafa Denizli Hocamızın bundan haberi olsun...

Mehmet Sadi KÖKSAL LONDRA

Evcil'le ilgili

neler dönüyor?

EROL Evcil'le ilgili iki günlük gelişmelere dikkat edin...

Bursa'daki sorgusundan sonra önceki gün İstanbul DGM'ye sevk ediliyor.

Evcil, İstanbul'a götürülmeden önce hükümet tabipliğince muayene ediliyor ve kendisine 'sağlam' raporu veriliyor.

İstanbul Adli Tabipliği ise beş günlük rapor veriyor.

Hangi raporun kıymeti harbiyesi olacak?

Suç yeri ayrı, İstanbul başka rapor veriyor.

Birtakım güçler oyunlar oynuyor. Böyle önemli bir soruşturmayı sulandırmak istiyor. Bursa'dan bir güvenlik görevlisi, ‘‘Her taraf şebeke... Her şey tefessüh etmiş...’’ diyor.

İlginç değil mi?

THY'de dosyalar!

‘THY Teftiş Kurulu Başkanı Nihat İş'e bir soru... Elindeki bilgi ve belgelerle sizi ve amirlerinizi sıkıntıya sokacak müfettişleri, başmüfettişlik ve idari kadrolarda unvanlar vererek atamanız biraz tuhaf olmuyor mu?’’

Bunu havacılık çevrelerinden bir okurumuz aktarıyor. Müfettişlerin atama kararları, THY'de merak konusu oluyormuş; acaba Nihat İş ve başmüfettiş Yıldırım Uğur'un sumenlerinin altında hangi dosyalar var diye... Yoksa yolsuzluklar örtülmek mi isteniyor?