Bir kez daha anımsayalım mı?

“BUGÜN Türkiye’de yaşananlar ile geçmişte yaşanmışlıkların benzer bir yanı var mı acep?” diye herkes birbirine soruyor.

Haberin Devamı

Bir anımsama yapalım mı?
61 yıl önce İsmet İnönü demişti ki!
DP iktidarı, anayasa dışı, anayasaya aykırı tutum ve davranışlar içindedir. Bir Anayasa Mahkemesi kurulmalı. Anayasa teminatı isteriz...
-Hâkim baskı altındadır. Adli teminat yoktur. Adli teminat isteriz.
-Üniversite muhtariyeti zedelenmiştir. Üniversite hocaları baskı altındadır. Üniversite muhtariyeti için teminat isteriz.
-Muhalefet partileri baskı altındadır. Muhalefet tasfiye edilmek istenmektedir. Muhalefet için söz, seyahat, yayın, toplantı, seçim emniyeti isteriz.
-Basın hürriyeti zedelenmiştir. Basın ve yazarlar baskı altındadır. Basın hürriyeti için teminat isteriz.
-Din siyasete alet edilmiştir. Anayasanın laiklik ilkesi zedelenmiştir. Din siyasete alet edilemez. Teminat isteriz.
-Radyo iktidarın tekelindedir.
Basın hürriyetinin zararlarını gene basın hürriyeti düzenler.
“... İktidar başındakiler; yeni usul marifetlerle, seçimi hiçbir zaman kaybetmemek hayaline kapılmışlardı. Polis ve jandarma elde bulunursa, adalet tesir altında olursa, söz söyleyebilecek vatandaşlar nimetle veya kahırla susturulursa ve serbest fikir söylemek basında ve Meclis’te imkânsız hale getirilirse, halk kıpırdayamaz ve aciz kalır sanılmıştı. İdareciler, her milletin bu yola sapmış idarecileri gibi, halkın hakiki düşüncesini, halkın potansiyel kuvvetlerini anlamaz ve görmez hale gelmişlerdi.
ADALET TEMİNATI (Yargı Garantisi): “Demokratik rejimin temelini teşkil eden başlıca mevzular, adalet teminatı, partizan idareden tamamiyle kurtulmuş olan bir vatandaş hayatının sağlanmasıdır.” “Tek taraflı hükümlerini hükümet, siyasetine mesnet yaparak, yeni kanunlar ve tadilleri ile bu siyasetini ifadelendirmiştir...”
Yukarıdaki satırlar, 1953 yılı içinde ve 26 Temmuz 1954 CHP XI. Kurultayı’nda İsmet İnönü’nün anamuhalefet partisi genel başkanı olduğu dönemlerde, iktidardaki DP’yi yanlışları için uyardığı ama tarihe de sürekli karşılaşılabilirliği düşüncesi ile not düştüğü açıklamalarından bazılarının 61 yıl sonra güncelimiz olan konularla çakıştığı için seçtik. Merhum İnönü, merhum Menderes yanlışlarını bir an önce düzeltsin diye uyarır ve der ki; “Kumandan harbi, harp meydanında değil, kafasında kaybeder. Eğer, harp meydanında kaybolur, fakat kafada kaybolmazsa, yeniden kazanılabilir.” Demem odur ki, AKP iktidarını, alanlarda değil ama kafalarda çoktan kaybetmiştir. Bu çırpınışların asıl nedeni de budur! Yılmaz ERGÜL

Haberin Devamı

Kira yardımı ‘yalan’ oldu

Haberin Devamı


OKUR Niyazi Ak yazıyor:
Mükemmellik ayrıntılarda gizlidir; bir ugulamanın ayrıntıları iyi olursa iş mükemmel olur. Bildiğiniz gibi riskli olarak tespit edilmiş ve yıkılmış binada mülk sahibi olanlara 18 ay süre ile kira yardımı yapılıyordu; hem de bu durumda kaç evi olursa olsun, hepsi için yardım alabiliyordu. Evet, bu bir hataydı. Bu hatadan dönelim dediler; şimdi bir evi olana bile vermiyorlar. Yeni düzenlemeyle o evde ‘oturma şartı’ getirmişler. Oysa bu gibi evlerde malik olanların birçoğu yaşlı kişiler; söz konusu binada fiziki yetersizlik nedeniyle ya da sağlıksız olduğu nedeniyle oturamıyor olabilir ya da yaşlılık nedeniyle bir yakının yanında kalıyor olabilir. Bu durumda olsalar bile kira yadımı almaları mümkün değil. Karar gözden geçirilmelidir.

Haberin Devamı

Milli Piyango’da ‘şaibe’


CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, yurtdışına kaçan bir Milli Piyango mensubunun kendisine gönderdiği itiraflarını açıkladı. Kart, “MP Müdürlüğü’nde yapılan çekilişlerin şaibeli olduğunu, mensupların çoğunun varlığının milyonlarla ifade edildiğini, ancak bunun kamufle edildiğini ayrıntılı olarak ifade etmektedir” dedi. MP çekilişlerinde şaibe olduğunu daha önce de gündeme getiren CHP’li Atilla Kart, hükümeti kamuoyuna açıklama yapmaya çağırdı.

BDT pasaportları geçerli olsun


TOBB Başkan Yardımcısı ve ATSO Başkanı Çetin Osman Budak, Rus pazarındaki düşüşün krizin başladığı andan itibaren % 35’lere ulaştığını, uçak başına 6 bin dolar desteği olumlu karşıladıklarını belirterek, “Sıkıntıyı görüp böyle bir tedbirin açıklanması çok önemli. İki aylık desteğin yaz aylarında da devam etmesi ve benzer tedbirlerin alınması uygulanması olumlu olacaktır. Ayrıca tanıtım desteği de verilmeli” dedi. Budak, her Rus vatandaşının cebinde bulunan ve Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerinde geçerli olan pasaportlarının bir anlaşmayla Türkiye için de geçerli kabul edilmesini önerdi.

Haberin Devamı


‘Biz hep AKUT’çuyuz’!


EDİRNE taşkınları üzerine yazan Prof. Dr. Hızır Önsoy diyor ki: “Biz hep olaylar çıktıktan sonra koşmaya başlıyoruz. Asıl yapmamız gereken şey, olay ortaya çıkmadan araştırmaktır. İyi birer ‘AKUT’çuyuz. Ama, iyi bir olay araştırıcısı değiliz. Hep günü kurtarmağa çalışırız. Ama, hiçbir zaman orta ve uzun vadeli program yapma özelliğimiz yoktur.”

Biliyor musunuz?

-TEKİRDAĞ Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi kökenli Prof. Halim Orta’nın Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi’nin su şirketi TESKİ Genel Müdürlüğü’nden istifa ederek CHP Tekirdağ’dan milletvekilliği adaylığı için başvuracağını açıkladığını...
-ANKARA Üniversiteliler Derneği’nin Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde bugün 17.00’deki ‘Üniversiteler’ konulu açık oturumunun konuşmacılarının; Yekta Güngör Özden, Metin Feyzioğlu, Ural Akbulut, Recep Akdur olduğunu...
-ATAMASI Yapılmayan Öğretmenler Meclisi’nin bugün 11.00’de Ankara Güvenpark’ta; 15.00’te İstanbul Galatasaray Lisesi önünde basın açıklaması yapacağını...

Haberin Devamı

Gezi davasında gerekçeli örnek kararı

İSTANBUL 30. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen 2014/5 E. sayılı 56 sanıklı Gezi Davası bilindiği üzere 23.01.2015’te karara çıkmış ve sanıkların tamamının beraatine karar verilmişti. Daha önce karara bağlanan davalarda olduğu gibi burada da “Sanıkların evlerinde başka suçtan dolayı yapılan aramalarda ele geçen maske, deniz gözlüğü, sapan gibi eşyaların suç unsuru taşımadıkları ve suçta kullanıldıklarının da karine olarak kabul edilemeyeceği“ değerlendirmesi önem taşımaktadır.
Yine bu tür çok sanıklı davalarda yapılan en önemli hukuka aykırılıklardan biri sanıklara isnat edilen suçların tek tek ortaya konmaması, sanıkla eylem ve bu eylemin hangi suçu oluşturduğuna ilişkin değerlendirmenin yapılmıyor olması, bunun yerine suçların kopyala-yapıştır biçiminde tüm sanıklara isnadı. Mahkemenin buna ilişkin olarak “Sanıkların üzerlerine atılı suçun nerede ve hangi zaman diliminde gerçekleştiği tam olarak belirlenemediği için iddianamede geniş bir zaman aralığından ve birbiriyle çok uzak farklı yerlerden bahsedildiği, sanıklara ait olduğu belirtilen fotoğrafların net ve kimlik tespitine yeterli olmadığı gibi soruşturma aşamasında böyle bir karşılaştırmanın da yapılmadığı“ şeklindeki değerlendirmesi, yaşanan hukuka aykırı durum bakımından büyük önem taşıyor.
Barışçıl demokratik gösterilere katılmanın anayasal bir hak olduğu mahkeme kararından çıkan bir başka önemli sonuçtur.
Av. Hüseyin ÇOBANOĞLU


' ODATV'nin haberine göre'
Ankara’da bir grup aydın okur, Cumhuriyet’i uyardı


ARALARINDA
Muzaffer İlhan Erdost, Sabih Kanadoğlu, Korkut Boratav, Halil Sevinç, Ömer Faruk Eminağaoğlu, Ahmet Abakay, Gökhan Günaydın, Nevzat Helvacı, Kaya Güvenç, Sinan Sönmez, Suay Karaman, Erdal Atıcı, Ayfer Yüksel, Celal Binzet, Tevfik Kızgınkaya, Serdar Şahinkaya, Daver Darende gibi hukukçu, yazar, siyasetçi, akademisyen, sanatçı ve demokratik kitle örgütü yöneticilerinin bulunduğu Cumhuriyet okurları, önceki gün Ankara’da bir araya gelerek, gazetenin İcra Kurulu’na bir açık çağrı metnini imzaya açtı.
Cumhuriyet gazetesi yazarı ve CHP milletvekili Mustafa Balbay ile gazetesinden uzaklaştırılan yazar Işık Kansu’nun da katıldığı toplantıdan sonra imzalanan metin şöyle:
“Mustafa Kemal Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nın çok zor koşullarında kurduğu Cumhuriyet gazetesi; cumhuriyet devrimlerini koruyarak aklın egemenliğinde, hukuku, demokrasiyi, insan haklarını, özgürlükleri ilke edinmiş, bu uğurda ve ödünsüz gazeteciliğinde çeşitli savaşımların, güçlüklerin üstesinden gelmiş, sayfalarında defalarca yazdığı gibi okurlarının sahiplendiği bir gazetedir.
Son günlerde gerek Utku Çakırözer’in genel yayın yönetmenliğinden kısa bir süre içinde görevden alınması, gerek adı “Cumhuriyet” ile özdeşleşmiş değerli yazar Işık Kansu’nun gazete ile bağının koparılması, gerek gazetenin görünmez güçlerini oluşturan yirmiden çok çalışanın çeşitli gerekçelerle işlerine son verilmesi biz okurlara yönetim kademesinde Cumhuriyet’e yakışmayan bir bocalama olduğunu duyumsatmıştır.
Cumhuriyet’in emektar yazarlarından ve çalışanlarından her birinin katkıları gazete için vazgeçilmezdir. Gazete yönetimi, yazar ve çalışanlarının hiçbirini şu aşamada feda etme, incitme, ülkenin en etkin muhalefet etme görevinde Cumhuriyet’in elindeki güç birliğini zayıflatma hakkına sahip değildir. Biz aşağıda imzası bulunan kurum temsilcileri ve okurlar olarak yönetimin son zamanlarda aldığı bu kararları gözden geçirmesini diliyor, Işık Kansu’nun köşesinde biz Cumhuriyet okurlarıyla buluşmasını istiyoruz.”

Yazarın Tüm Yazıları