ENGELLİ denilince, çoğumuzun aklına, bedeni veya zihni bir rahatsızlığı veya “eksiği” nedeniyle hareketleri sınırlı olan insanlar geliyor. Biz, bütün engellerin kalkmasını, bu dostlarımız için istiyoruz.
Ama bir de bedeni veya zihni engeli olmayan toplumsal ‘engelliler’ var ki, onların engellerini kaldırmak neredeyse mümkün değil!.. Onlar, her an her yerde karşımıza çıkabilir!.. Onların ‘engelli’ olduğunu bile anlamazsınız, ne yapacağını bilemezsiniz, yaptıkları karşısında şaşırabilirsiniz... Tıpkı engelliler gününe destek vermek isteyen Çayyolu’lu bisikletçilerin başına gelenler gibi... Bisikletleriyle engelliler günü etkinliklerine destek verip, Çayyolu’na dönerken, trafikte bir belediye otobüsünce sıkıştırılıp, daha ne olduğunu anlamadan, otobüs şoförünün sopalı saldırısına uğrayıp yaralandılar. Üstelik yerel basın muhabiriydiler, engelliler gününde haber peşindeydiler. EGO şoförü, bisikletçi muhabirin belinde, elindeki sopayı kırdı. Karnında su toplanan mağdur, 24 saat müşahede altında kaldı. Kuşkusuz, bu olaya ilişkin hukuki mücadele yürütülecek fakat önemli olan bisiklet yolu olmayan bir ulaşım hattında belediyeye ait toplu taşım aracını kullanan birisinin, yoğun trafikte iki teker üstünde, savunmasız bisikletçilere reva gördüğü kaba tutum. Bisikletçilerin hayatını tehlikeye atması yetmezmiş gibi onlara sopayla saldıran ‘toplumsal engelli’ şoförün hareketinin anlaşılır bir tarafı yok. Maalesef, EGO ve İETT şoförlerine son zamanlarda bir haller oldu! Geçenlerde İstanbul’da bir metrobüs şöförü ‘uçan tekme’ ile bir yolcuyu yaralamıştı! Hizmet içi eğitimlerin artması gerekir ve faydalı olur ki, ‘engelli’ belediye otobüs şoförlerini, yolcu ve yayalara karşı duyarlı hale getirir... Sn. Gökçek hiç olmazsa bu talebi dikkate alır, şoförlere gereken eğitimi verdirir. Bisiklet tutkunlarının, Gökçek’ten Eskişehir Yolu’nda bisikletlilere tahsisli bir yol istemeden önce, belediye otobüs şoförlerine bisiklet sürücülerine karşı duyarlı olmasını öğretmesini istemek hakları olsa gerek... M.T.
‘Sis farlarını’ kimse görmüyor mu
ANKARA’da son günlerde nerdeyse sis farı olan tüm araçların sis farlarını yakarak gezdiği hatta işi abartarak sırf gösteriş olsun diye normal farlarını kapatıp sis farlarıyla dolaştığını gözlemliyorum. Ankara Emniyet Müdürü Zeki Beye soruyorum: Acaba 2011 yılı içinde trafik ekipleri kaç tane sis farı cezası kestiler. Trafik polislerin görevi sadece park cezası, alkol yada radar uygulaması yapmak mı? Ayrıca sadece sis farı değil, son zamanlarda moda olan farklı karakterlerde plaka ve simsiyah camlar... Ankara Emniyet Müdürümüzden konuya daha titizlikle yaklaşmasını arz ediyorum. Ahmet TEZ
İki etkinlik
PEYAMİ SAFA- “Türk Dil Kurumu’na 23 Aralık 1949 tarihinde üye olan ve Kurumun Bilim Kurulu ve Yönetim Kurulu üyeliklerinde bulunan edebiyatçı Peyami Safa’nın ölümünün 50. yılında bugün bir anma toplantısı düzenliyor. TDK Konferans Salonunda 10.30’da yapılacak toplantı, Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Şükrü Halûk Akalın’ın açış konuşmasıyla başlayacak, Nevzat Kösoğlu, ‘Hayatı ve Düşünce Dünyasıyla Peyami Sefa’ başlıklı bir bildirim sunacak.
BİLİM ve Ütopya Dergisi’nin, İranlı akademisyen Amir Amed Fekri’nin konuşmacı olduğu ‘Kurumsal İslam ve Çıkmazları’ konulu söyleşisi, yarın 18.00’de derginin Konur 2. Sokak 69/1 Kızılay’daki bürosunda. (0312-418 52 64)