Bir çukur verdik 80 katrilyon alıyoruz

İZMİR milletvekili Binali Yıldırım ile seçim öncesi bir görüşme yapmıştık.

Haberin Devamı

Seçim yarışı ile ilgili görüşlerini açık şekilde anlatmıştı. Bu arada İstanbul’daki 3. havalimanı ve köprü ile ilgili görüşlerini da almak istedik, konuya farklı yönlerden girdik. Ancak seçim öncesi bunları yayınlamak bir ölçüde ‘propaganda’ malzemesi olacağından bugünlere bıraktık bu yazıyı... Yıldırım, yeni oluşturulacak kabinede ‘mutlaka’ yer alacağı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisini G-20 toplantısında yanından ayırmamasından anlaşılıyor. Yeni kabinede hangi görevi üstleneceği artık söylemeyelim.

3. Havalimanı Projesi yerine, Atatürk Havalimanı’nı denize kadar uzatmakla Karadeniz ormanları tahribattan kurtarılabilir miydi? Yıldırım, buna biraz da tepki gösterdi; “Olmaz” dedi ve “Size 3. havalimanı ve 3. köprü konusunu sabaha kadar anlatabilirim” diye de ekledi.


YEŞİLKÖY OLMUYOR ÇÜNKÜ...


Bakın Yeşilköy’de neden yapılmıyor:“Yenibosna’yı oraya getirmek zorundasınız. O zaman 65 metre kot farkı oluyor. Yani orayı dolduracaksınız. Altından yol-tünel geçireceksiniz veya açık yaparsınız yolun üzerinden 65 metre yüksekliğinde ayrı bir pist gerekecek... Orada Orman İdaresi’nin (fidanlık) yeri var. Ataköy tarafında arıtma tesisi var, oraya giremezsiniz. 5 milyar dolarlık istimlak değer mi? Ataköy, Şenlikköy, Şirinevler tarafının yapı maliyeti çok yüksek, projeyi çok arttırıyor. Üstelik de mimari yapı olarak çok çirkin bir tablo çıkıyor ortaya... Bunların üstünde bir başka şey daha oluyor; gelecek 10 yıllı kurtarabilirsiniz ama onun ötesindeki 20-30 yılın ihtiyacını karşılamış olmuyorsunuz. Gereksiz bir harcama olur demek istiyorum. Şehrin göbeğinde uluslararası bir havalimanı yapmış olmuyorsunuz o zaman... Allah muhafaza, yani havacılıkta her şey olur, her tarafta mesken var; bu işin bu boyutunu da düşünmek zorundasınız.
Ama ‘Site Airport’ olarak, (işadamlarının kullanacağı bir havalimanı), bilmem ne merkezi olarak değerlendirilebilir.

 

Haberin Devamı

TOPRAK HAREKETİ GAP’TAN BÜYÜK

 

-Kuzey tarafına gelirsek, yani yeni havalimanı Türkiye’ye çok şey katacaktır, göreceksiniz diyorsunuz. Ama orada 72 tane gölet var; örneğin Terkos’u besleyebilecek. Karadeniz olmasına karşın kömür çıkaran bir firma, burada denizi doldurarak Göcek’tekine benzer koylar yaratmaya başlamıştı!..
-Kömürün çıkarıldığı yerler onlar... Su birikintileri tabii ki var. O çukurlarda madenciler kömür çıkarmış. Rehabilite edilmeleri gerekiyor ama çok azı yapılabilmiş. Madenciler oralarını eski haline getirmeleri rehabilite edilmesi gerekiyordu. 1950’lerden beri hiçbir işlem yapılmadı. Kazmış kömürü çıkarmış... Arazi çok örselenmiş ki arazinin ıslah olması için 1.2 milyar metreküp toprak hareketi yapılıyor bugün. (Bu hareket GAP’tan büyük değil mi?) Mesela büyük bir barajdan çok daha fazla. Biz şimdi bu araziyi rehabilite ediyoruz. Hollanda’dan getirilmiş bir teknik kullanıyoruz. Su pompajla denize verilmiyor; açılan galerilerle balçığı alıp yatay başka yere transfer ediliyor. Yani yeraltı sularının içine... Ondan sonra oradaki yumuşak dokuyu balçık çamur dokusunu topluyorlar, sonra geri kalan toprağa rehabilite ediyorlar. Yani oradaki toprak hareketini yarma-doldurma işlemine dahil etmiyorlar. Çünkü bu doğru malzeme değil, mahkemesinin uyumlu olması lazım. Onun geçirgen malzeme olması lazım. Zararlı malzeme, teknik olarak pistleri etkiler, sular basar falan...
İzmir milletvekili Binali Yıldırım bu arada öyle teknik bilgiler veriyor, yanındaki yardımcısına karekök hesaplamaları yaptırıyor; inşaat mühendisi olmak gerekiyor bunları anlamak için... Galerilerin çökme ihtimalinin olmadığını, oradaki suların yeraltı sularıyla nasıl buluştuğunu görmek için bu tür eğitim alan öğrencilerin bu sahalarda çalışması gerekiyor bizce... Acaba öyle yapılıyor mu?
Yıldırım’a ‘Türkiye’deki projelerin adamı’ demek boşuna değil galiba.
Sahada 900 civarında ağır iş makinesi ve en az da 3 bin kamyon çalışıyor... İnşaat boyunca çalışan sayısı 80 bin, havalimanı hizmet vermeye başladığında da sürekli çalışanların sayısı 120 bini bulacak... “Bu ne demektir, bittiğinde dünyanın en büyük havaalanı olacaktır.”

Haberin Devamı


25 YILDA BÖYLE BİR YATIRIM YOK

 

-25 yıl sonraki bilanço nedir?”
-Benim bu havalimanı ile tanımlamam var, şöyle:
Biz bir çukur verdik; onlar oraya 30 katrilyon (30 milyar TL) yatırım yapacak. 25 yılda devlete 67 katrilyon (67 milyar TL) KDV hariç kira ödeyecek. 25 yıl sonra devlet, 6 adet pisti olan dünyanın en büyük havalimanına sahip olacak. Havaalimanı da bize bonus olarak geri dönecek. Bonus 97 katrilyon, yani 30 milyar TL toplam yatırım; bize ödenen para 67 milyar TL... 25 yıl için böyle bir yatırım var mı?
-Neye karşılık veriyoruz bunu.
-Biz yolcu garantisi veriyoruz.
Yıldırım, “Neden dünyanın en büyük havaalanını yaptıklarının gerekçesini şöyle anlatıyor:
“1970’li yılların başında havacılığın merkezi ABD idi. 80 yıllarda Avrupa’nın batısına geldi, daha sonra 90’larda Avrupa’nın ortalarına, şimdi de Türkiye’ye geldi... Yani zenginlik merkezi Batı’dan Doğu’ya doğru kaydı. Önümüzdeki 10-15 yıl içerisindeki dünyanın en büyük ekonomik faaliyetleri Türkiye çevresinde olacak. Türkiye etrafında 1.5 milyar nüfus var. 3 saatlik uçuşla 27 trilyon dolarlık ekonomik büyüklük içinde oluyorsunuz. 1.5 milyar dolarlık genç nüfus ne demektir bilir misiniz? Ben göreve başladığımda Atatürk Havalimanı’ndaki yolcu sayısı 11 milyon idi. Şimdi 57 milyonu buldu. Bu neyi gösteriyor; İstanbul artık transfer merkezi olacak. Yani turizmi, ekonomisi dünya için daha önemli hale geliyor.

Haberin Devamı


Leyla Umar’ı çok özleyeceğiz


NAZIM Hikmet’i yurtdışına kaçıran Refik Erduran’ın eski eşi olan Leyla Umar, çok iyi bir gazeteciydi,Bir süre Amerika’da yaşadı; PANAM Havayollarında çalıştı. Bunun etkisiyle ‘Amerikancı’ gibi gözükürdü ama müthiş bir Atatürk hayranıydı.Asıl ününü Milliyet’te Abdi İpekçi döneminde yaptı. Abdi İpekçi’nin, Ağca tarafından öldürülmesinden sonra Cumhuriyet’te ve Hürriyet’te serbest gazeteci olarak çalıştı. Rahşan ve Bülent Ecevit’le yakın dostuydular.Çok iyi ve temiz kalpli, candan bir insandı.Bütün davetlerde aranır ve herkesle sıcak ilişkiler kurardı...Basın tarihimizde hakkında en ufak suçlayıcı bir yazı çıkmamıştır Umar’ın... Çocuk Esirgeme Kurumun’nda, Melih Gökçek’in hakkındaki söylediklerini nefretle karşılamıştı.

 

Haberin Devamı

Eski Donanma Komutanından Başbuğ ve Özel’e ağır eleştiri

 

BİR döneme damgasını vuran, Donanma Komutanı Nusret Güner, Ergenekon ve Balyoz davaları nedeniyle eski Genelkurmay Başkanları İlker Başbuğ ve Necdet Özal’ı ağır şekilde suçladı. Habertürk’ten Balçiçek Pamir’le konuşan Güner, 14 yaşındaki kızı üzerinden kendisine kumpas kurulduğunu elirterek “Eşim dahil herkes istifa etmemezi söyledi. Hatta Başbakan Erdoğan da ” diyor.Denizciler neden hedef alındı. Cevap basit. Büyük Ortadoğu Projesi. Komutanımla sürekli konuşuyuroz.Genelkurmay Başkanını kandırmışlar. Bakar “Karacı yok içlerinde” demişler.  Bizim darbe yapacak halimiz olabilir miyapmaya kalksak bile karacılar müsaade etmez. Kara Kuvvetleri personeline fazla dokunmadıkları için genelkurmay Başkanları sessiz kaldı. Hem İlker Başbuğ, hem de Necdet Özel, mağlup komutanlardır. Bazıları onlara parlatmaya çalışıyor, nafile... İlker Başbuğ’un “Nedir bu denizcilerden çektiğimiz “ dediğinin duyumunu aldık biz. Necdet Özel, emekli olduğu tarihe kadar “Yargıya güveniyorum” diyordu. Ne oldu yargı?Bağşbuğ’un içri girmesi hiçbir şey ifade etmez, onu kurtaramaz. Atatürk kitapları yazıyor, o da onu kurtarmaz. Mağlup komutanlardır, o kadar! Biz onların yüzünden personelimizi teslim ettik. “Etmeyeceksiniz” demesi yeterliydi.”Uzun söyleşisinin sonunda “Hesabı sorulacak çok konu var” diyen Nusret Güner’in, Genelkurmay Başkanları için “askerlerini teslim ettiler” demesi ilginç...Biz de o dönemde bu köşelerde yazdık... Askeri Ceza ve Askeri Ceza Usül Kanununa göre, personeli teslim etmeyip, kendileri yargılanmak zorunda dedik.

 

Haberin Devamı

Kırım’ı terkediyoruz, komşu Kherson bölgesine yerleşiyoruz


MERSİN Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz’ın konuğu olarak 1. Uluslararası Kardeş Şehirler Turizm Zirvesi’ne katılan Kırım Tatarlarının eski önderi Mustafa Kırımoğlu Mersin’deki konuşmasına ilginç açıklamalar yaptı.Kırımoğlu’nun konuşması şöyle:“Değerli misafirler hepinize kırım Tatar halkı adına Ukrayna adına selamlıyorum. Bildiğiz gibi bizim ülkemiz çok zor bir durumda. Geçen sene Mart ayında bizim ülkemiz saldırıya uğradı ve Kırım Yarımadası Rusya tarafından işgal edildi. Çok yıllar devamında öz vatanından sürgün edilen, vatanlarına dönmek için yıllarca mücadele veren halkımız yine totaliter rejim altında öz topraklarını terk etme durumundadır. Ama umut ediyoruz ki bu işler çok devam etmeyecek ve Kırım Yarımadası Mersin’le Türkiye ile yine yakın, kardeş bir ülke olacak. Çünkü Kırım’ı mecburen terk etmek zorunda kalan insanların büyük çoğunluğu Kherson Bölgesine geçiyorlar çünkü Kherson Bölgesi Kırım’a en yakın bölgedir. Aslında Kherson Bölgesi eskiden Kırım Hanlığı toprağıydı. Yani kendi toprağımıza gidiyoruz. Ve şimdi Kherson ve Mersin arasında kardeşlik ilişkilerinin kurulması beni son derece mutlu ediyor. Ümit ediyoruz ki bu imzalanan protokol, kardeşlik münasebetleri iki ülke arasında daha sıkı bağlantılar olmasına ve daha yakın ilişkiler kurulmasına vesile olacak.”

Yazarın Tüm Yazıları