Paylaş
‘Geçenlerde, Adana Belediye Başkanı Aytaç Durak'ı överek yeşil alanları, parkları güzelleştirdiğini, Atatürk Anıtı'nın çevresini tanzim ettiğini yazıyordu Mehmet Yağlıcı adlı okurumuz.
Adana'dan D.N. adlı okurumuz ise, ‘‘İşte bu olmadı, Aytaç Durak'ın öteki yüzü neden görmezlikten geliniyor?’’ diye soruyor.
‘‘Bir iyilik daha yap da şu mektubumu yayınla’ diyor.
Okuyoruz:
‘‘Adana'nın batısında Şambayat Köyü var. Sayın Durak oradan 480 dönem tarla almış, sonra da bu köyün imara açılması için gerekeni yapmış, ancak konu Belediye Meclisi'ne geldiği zaman 'başkan rant sağlıyor' gerekçesiyle reddedildi. Ret vahametini gören Durak sonucu beklemeye dahi tahammül göstermeden dışarıda misafirlerim var bahanesiyle Meclis'i büyük bir pişkinlik içerisinde terk etti. 'Pişkin Ömer'in adı çıkmış! Neyse retten bir iki gün sonra Sayın Durak büyük bir duygu sömürüsü içerisinde 'Ben müteahhidim, geçimimi böyle sağlıyorum' dedi. Vay zavallı vay, geçim sağlıyormuş. 480 dönüm arsa ve maaşını alamayan belediye işçileri...
Ceza Hukuku'nda suça teşebbüs diye bir olay var. Fiil gerçekleşmese de ceza doğar. İşte Aytaç Durak'ın rant olayı, Meclis üyeleri tarafından reddedilmiştir. Ama teşebbüs tamdır ve suç doğmuştur. (Bu arada ANAP'lı Meclis üyeleri Aytaç Bilgen ve Cahit Kavak kabul oyu vermişlerdir.)
Bu olaydan üç gün sonra yine Hürriyet Gazetesi'nde inanılmaz bir haber çıktı Durak hakkında... Bu sefer de 110 lira olan su parasını hiçbir karar alınmaksızın 190 liradan halka fatura etmiş. Bu hususu Meclis'e getirdi ama Meclis üyeleri 'Biz senin oyuncağın değiliz' diyerek şahsiyet gösterdi ve reddetti.
RET OLSA NE YAZAR
Daha önce de belediyeye ait 350 milyar ekspertiz değerli bir arsayı ASKİ'ye 2 trilyona kiraya verdiği ve alınan parayı seçimine harcadığı için ASKİ bütçesi de bu Meclis tarafından reddedilmişti. Dahası var, Durak, seçimden önce de bütçesi reddedilmiş bir belediye başkanıdır da... Bu retlerin hiçbir hukuki değeri yoksa neden Meclis var? Yoksa bilmediğimiz şöyle bir kanun mu var? Meclis üyelerinin Aytaç Durak'a olumlu oyları geçerli, olumsuz oyları geçersiz... Böyle bir kanun varsa mesele yok?’’
D.N. yazısına şöyle devam ediyor:
‘‘AB'ye adapte olduğumuz şu günlerde acaba Avrupa ülkesinin en gerisindeki ülkede dahi böyle bir şey olsa belediye başkanı yerinde durabilir mi? En azından basın ne yapar? Namuslu insanlar için demokrasi havarisi kesilen yerel basın nerelerde? Bir tek Hürriyet Gazetesi mi var bu ülkede?
Durak Belediye Başkanı olmadan önce küçük senetleri dahi protesto edilen bir müteahhitti. Şimdi 'arsa zengini'... 'Arsa tüccarı' Kaya Çağlayan veya Sabancılar yanında cüce kalır dersem yanlış yapmış olmam...’’ diye sürüyor mektup... Çivi çakılmayan 'metro'ya verilen 18 trilyonluk avans... Seçimden önce otobüs alımı ve tutuklamalar... Yapı kooperatiflerine verilen arsalar... Göz yumulan kaçak katlar... DYP'den ANAP'a yeniden nasıl geçtiği anlaşılmayan başkanlık için yapılan pazarlıklar... 'Şerikleri', milletvekilleri M. Ali Bilici (ANAP) ile Halit Dağlı (DYP) ile ilişkileri...’’
Okurumuz, ‘‘Bunlar Adana'da bilinip de yazılamayan gerçekler, ama size özetlemek istedim’’ diyor.
Anlaşıldığına göre, ANAP'lı Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak, Adana'ya sığmıyor artık... Belki bu yüzden Türk Belediyeler Birliği Başkanlığı'na aday olmak istiyor.
Bu ülkede böyle başarı gösterenler için bir 'Bravo Kanunu' olmalı!
Humma vakası
BEKİR Çoşkun dün ne kadar güzel yazmış, Ecevit için... Faruk Bildirici'nin röportajında, babasının Ecevit'e ‘‘Arada sapıtıyorsun’’ dediğini aktararak, Ecevit'in de babasına ‘‘Sağcı olduğumu anneme söylemeyin, o beni...’’ diye mektup yazmasını öneriyor.
Deniliyor ki, Ecevit'te muhteşem değişim... Davos'u fethetti diye... falan filan.
İnsan eskiden savunduğu fikirlerden çark ederek, olgunlaştığı yaşlarda başka şeyler savunabilir. Peki, Sayın Ecevit daha 1984-85'lerde savunduğu fikirleri değiştirirse, buna 'erdemli ve muhteşem değişim' demek doğru olur mu? Fethullah Gülen'in reklamını yapmak bir borç ödemek midir?
Belirli çevreler, Özal'lı Davos yıllarının özlemiyle ya da başka nedenlerle şimdi de Eco'lu Davos yılları hummasına tutulmuş görünüyor. Bir haftadır Davos yazılarını ibretle okuyoruz.
Acaba Bülent-Rahşan Ecevit çifti, aynı yazıların bir zamanlar Turgut-Semra Özal çifti tarafından okunduğu zamanki keyfi alıyorlar mı merak ediyorum. Birileri Sayın Ecevitler'e sorar mı?
Sertaç KOZANOĞLU-LONDRA
SORU
SİNOP açıklarında Rus yapımı bir uçak düşmüştü. Ekipler denizde, karada aradılar, ancak bulamadılar! İçinde ne olduğu da tam anlaşılamadı. Bu 'kaza'ya hangi ülkenin sivil havacılık otoritesi bakıyor? 'Kaza Kırım Raporu' hálá açıklanmayacak mı?
Oğlum için soruyorum
YENİ bir yüzyılın ilk aylarında daha temiz bir toplum ve mutlu güvenli bir gelecek bekleyen 3 yaşındaki oğlum Doruk için tüm ülke yönetenlerine soruyorum:
Yolsuzluk, rüşvet, hırsızlık ve çeteleşme olayları ne zaman sona erecek?
Daha mutlu, daha güvenli ve tertemiz bir topluma ne zaman kavuşacağız? İnsanların birbirlerine tebessüm göstermeyi hatırladığı günler ne zaman gelecek? Ve en önemlisi bu vatana-millete nasıl hayırlı birer evlat yetiştireceğimizin, toplumun bu kadar ahlaki çöküntüye uğradığı bir ortamda çocuklarımızı nasıl eğiteceğimizin, bu ülkenin bir vatandaşı olarak bana açıklanmasını istiyorum.
Sevgiyi, saygıyı ve hoşgörüyü unuttuğumuz bir ortamda artık biz insanlar birbirlerine destek olarak, birbirlerini dostça kucaklayarak, paranın dostluğun önüne geçmesine izin vermeyerek ve şu kısacık ömrümüzü en güzel şekilde ve bize sağlanan nimetlerden faydalanarak yaşasak fena mı olur?
Hiçbir ülkeye nasip olmayan dört yanı cennet bu vatanda dostça, kardeşçe, sevgiyle yaşamak ümidiyle, gelecekte oğluma bırakabileceğim temiz bir toplum özlemiyle...
H. Şenol SEZGİN İSTANBUL
BAĞKUR'a... Medyada SSK ve Bağkur yasasının birleştirileceği ve dolayısıyla iki kuruma bağlı çalışanların emeklilik haklarının doğabileceği yazılıyor. Gerçekten böyle bir durum var mı?
Mahmut YILDIRIM İSKENDERUN
Paylaş