Berberoğlu ve ‘yasama dokunulmazlığı’

SON seçimlerde tekrar milletvekili seçilen, tutuklu sanık, eski ve yeni milletvekili Enis Berberoğlu’nun, yargılamanın durması ve kazandığı yeni ‘dokunulmazlık hakkı’ nedeni ile tahliye talebi reddedildi.

Haberin Devamı

Karar oyçokluğu ile alındı, karara katılmayan üye Yusuf Hakkı Doğan, muhalefet şerhinde, “Yargı mercileri karar verirken Meclis’in açık iradesinin önüne geçemez, yok sayamaz. Bu hukuk güvenliği ilkesine aykırıdır. Hukuk güvenliğinin, demokratik toplumun, çağdaş yaşamın, ekonomik yatırımın ve gelişmenin teminatıdır. Hukuk güvenliğinin sağlanması yargı mercilerinin birinci görevidir” hususlarına vurgu yaptı.

Berberoğlu’nun avukatlarınca ileri sürüldüğü gibi yeniden seçilen Berberoğlu, Anayasa’nın ilgili hükmü gereği ile yeniden dokunulmazlık hakkını iktisap etmiştir. Yasama dokunulmazlığı parlamento üyesini kural olarak cezai kovuşturmadan korur. Soruşturma işlemleri bakımından mutlak bir dokunulmazlık söz konusu değildir. Savcılık makamı, ihzaren celp dışında her işlemi yapmak yetkisindedir.

Haberin Devamı

Özetle, hürriyeti kısıtlamayan yargısal işlemler kendi mecrasında yürür.

Berberoğlu’nun dokunulmazlığı velev ki bu nedenle kaldırılmış olsun, parlamento üyeliği kesintiye uğramamıştır, 24 Haziran seçimleri sonucu milli iradenin tekrar tecellisi ile devam etmektedir. Maddi vakıa olarak, geçici olarak kaybettiği yasama dokunulmazlığı ve buna bağlı tutukluluk halinin anayasal gerekçesi, 24 Haziran seçim sonuçlarına bağlı olarak ortadan kalkmış olup yasama dokunulmazlığı, tekrar iktisap edilerek yenilenmiştir. Gereği olarak da hakkındaki hürriyeti bağlayıcı işlemlerin durdurulması gerekmektedir. Bu nedenle yargılanmasının izleyeceği süreç, anayasal dokunulmazlığı olan bir TBMM üyesine uygulanması zorunlu olan sürece paralel olarak ilerlemek zorundadır.

Savcılık makamının, yargılamanın durması sonucu, yeni durum ile ilgili olarak hazırlayacağı fezleke TBMM Anayasa ve Adalet Karma Komisyonu’nda görüşülür ve iktizası yapılır.

Ama yeniden seçilen bir milletvekilinin tutuklu yargılanmasının devamı, Anayasa’nın hem lafzına hem de ruhuna aykırıdır.

Yargı, Berberoğlu’nu mutlaka tutuklu yargılama takdirinde olacaksa millet iradesi ile kazandığı dokunulmazlığını anayasal lazimeye uygun kaldırılmasını talep etmek zorundadır.

Haberin Devamı

Aksi durumda yargı görevi ile anayasal düzen arasında çelişki doğar ve karşı oy yazan üyenin belirttiği gibi ‘hukuk güvenliği’ yara alır.

‘Mecelle’nin temel düsturudur, ‘Usul esasa mukaddemdir’, usulüne uygun olmayan işlemler, ‘keenlemyekûn’(yok hükmünde) olma tehlikesi taşır.           Hukukçu S.Ö.

ABD KONGRE, BİZİM MECLİS KİTAPLIĞI

SON günlerde Meclis Kütüphanesi’nde yer alan bazı kitaplar için deyim yerindeyse kıyamet koptu. ABD Kongre Kütüphanesi için bir araştırma yaparsanız aşağıdaki satırlar karşınıza çıkar.

“Kütüphanede 470 dilde 29 milyondan fazla kitap, 58 milyon elyazması, Kuzey Amerika’nın en büyük ‘nadir kitap’ koleksiyonu, bir milyonun üzerinde hükümet belgesi, son üç yüzyıl içinde dünyada yayınlanmış bir milyon gazete nüshası, 33 bin ciltlenmiş gazete, 500 bin mikrofilm, 6 binin üzerinde karikatür dergisi, dünyanın en büyük hukuki belgeler koleksiyonu, filmler, 5 milyona yakın harita, müzik notaları ve 2.7 milyon işitsel kayıt var. Başkent Washington’da üç farklı binada yer alan kütüphane, kitap rafı ve sayısı göz önüne alındığında dünyanın da en büyük kütüphanesidir.”

Haberin Devamı

Bu kütüphanede bulunan ABD karşıtı yazar ve kitapları ayıklamaya kalksalar yarıdan çoğunu atarlardı. Döneme göre ‘sakıncalı’ görülen yazar ve kitaplar tabii ki Meclis ve üniversitelerin kütüphanelerinde bulunacak. Kendimize gelelim, yoksa bunun sonu sokaklarda törenle kitap yakmaya kadar gider. Ekrem Hayri PEKER

İLLA ŞİKÂYET Mİ GEREKİR

ANKARALI okurumuz Metin Altay’ınGazi Üniversitesi Endokrin Bölümü’nde ultrason randevusunun gerçekleşmediği ve doktorun gelmediği” (13.7.2018) konusunu içeren yazısı üzerine hastanenin basın ve halkla ilişkiler müşaviri Doç. Dr. İ. Hakan Dönmez tarafından gönderilen bir açıklamada “Olayın asılsız olduğu, belirtilen gün ve saatte ultrasonun çekildiği” belirtildi. Ancak Metin Altay, mağdur olduğu için bu yazıyı gönderdiğini, daha sonra kendisinin ultrasonunun çekildiğini bildirdi ve “Üç ay önce saat 13.30 için randevu veriliyor, ancak üç saat sonra doktor geliyor, insan bu programsızlığa isyan etmez mi?” dedi.

Haberin Devamı

BİLİYOR MUSUNUZ

- MİLAS Ticaret ve Sanayi Odası (MİTSO) Başkanı Reşit Özer’in, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na başvurarak UNESCO’nun Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Uzunyuva arkeolojik sit alanı ve Hekatomnos anıtmezarının bir an önce ziyarete açılarak turizme kazandırılması, Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’nin onarım, Milas Müzesi’nin ise yeniden yapım nedeniyle kapalı olduğu belirtilerek Uzunyuva alanının ivedilikle ziyarete açılmasını istediğini...

CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba’nın, İçişleri Bakanı Soylu’ya “Ülkenin kurucusu Atatürk’e saldırılara sessiz kalanların, konu Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunda anında işlem yapmaları düşündürücüdür” diyerek bugüne kadar kaç kişinin Atatürk’e, kaç kişinin Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle hakkında yasal işlem yapıldığını sorduğunu...

Haberin Devamı

OKUYUNUZ

JEOLOGLAR, ÇORLU’DAKİ TREN KAZASININ PEŞİNİ BIRAKMIYOR

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi tarafından oluşturulan Teknik Heyetin yerinde yaptığı incelemeler sonunda “Çorlu Tren Faciası’na, jeolojik-jeoteknik, hidroloji, hidrojeoloji gibi mühendislik parametrelerin dikkate alınmaması ile kontrol, izleme, bakım ve onarım süreçlerindeki ihmaller neden olmuştur” açıklamasını yaptı. Açıklamada, benzer faciaların yaşanmaması için yapılması gerekenler vurgulanıyor “Biz biliyoruz ki, aklın ve bilimin bu ülkede egemen olması ile kazalara da, facialara da engel olmak mümkün olacaktır. Kazada ihmali olanlar derhal ortaya çıkarılmalı, konu tarafsız bir komisyon tarafından ele alınarak sonucu kamuoyu ile paylaşılmalıdır” deniliyor. CHP’den sonra jeologların hazırladığı bu rapor www.jmo.org.tr’den okunabilir. 

KANAL İSTANBUL, MARMARAYI HALİÇ GİBİ KOKUTACAK

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda konuşan CHP’li Dr. Ali Şeker Kanal İstanbul konusunda Marmara denizi için uyarıda bulundu. 

Şeker, ODTÜ’den deniz bilimleri profesörü Oktay Saydam’ın, 20-30 yıl sonra Marmara’nın canlılığını kaybedeceğini ve çürümeye maruz kalacağını, eski Haliç gibi çürük yumurta kokusunun tüm Marmara’yı kaplayacağını aktararak şunları söylüyor:

“Kanal İstanbul’un yapımı durumunda Karadeniz’den Marmara’ya çift yönlü su akımı bütün dengeyi bozacak ve Marmara bütün canlılığını kaybedecektir. Bunun bir rant projesi olduğu açıktır. Kanal İstanbul’dan geçmeyen gemiciğin parasını Kastamonu’daki köylü vatandaş mı ödeyecek? İstanbul ve Marmara’yı yaşanmaz hale getirecek bu projeyi bir an önce durdurmak, ekonomiyi hafriyat düzeni üzerinden artık çıkarmak gerekiyor. 40-50 milyar dolarımız varsa fabrika yapalım, yeni istihdam alanları yaratalım, tarımda kullanalım, hayvancılıkta kullanalım ama toprağı oradan oraya aktarmak için kullanmayalım.” 

Şeker ayrıca, “Biz ayda 2 Boğaz Köprüsü kadar parayı taahhüt ettik Osmangazi köprüsü için; ayda 42 milyon dolar ödüyoruz. Bu 22 yıl boyunca sürdüğünde 518 Boğaz Köprüsü parasını biz toplamda vermiş olacağız Osmangazi için. Bunun benzeri projeleri tekrar tekrar karşımıza çıkarıp çocuklarımızı, torunlarımızı daha fazla borçlandırmayalım” diyerek sözlerini tamamladı.

Yazarın Tüm Yazıları