Paylaş
Kılıçdaroğlu, dördüncü kurultayı da rahat geçti. PM’ye girebilmek için yürütülen kulis çalışmaları hariç... 8-10 yıl sonra yapılan kadın ve gençlik kurultaylarından sonra yüzde 33’lük kadın cinsiyet, yüzde 10’luk gençlik kotalarından sonra, bu kesimin ağırlığı artmış gibi gözüküyor. Ne yazık ki, il ve ilçelerde (yaklaşık 900’dan fazla) kullanılan kadın kotasının yüzde 7’si, gençlik kotasının yüzde 4’ü kullanılabilmiş.
Kadroların biraz daha tabana yayılması CHP için olumlu bir gelişme sayılabilir.
Ama... İktidar tarafından laik Cumhuriyet’e ağır darbeler yöneltilip, “Bu yurt senin, yurduna sahip çık” çağrıları yapılırken, CHP Lideri’nin kurultay konuşması yeterli miydi?
Öncelikle; konuşması, heyecan verici ve coşkulu değildi. İktidara, siyaset, ekonomi ve dış politikaları üzerinden ağır eleştiriler yöneltti, o kadar. Zaten bunları grup ve mitinglerde yapıyor.
Özetle, AKP’nin iç politikada hep manevra yaptığını ve böylece Türk halkının aklının tutsak edildiğini söyledi Kılıçdaroğlu. “AKP’nin anayasasına karşı olacağız, özgür ve demokratik bir anayasaya sahip oluncaya kadar masadan kalkmayacağız” dedi.
AKP ile anayasa görüşmeleri için niye masaya oturulduğu yönündeki eleştirilere de iddialı bir yanıt verdi:
“Anayasayı herkesi ikna ederek oluşturmak için biz masaya oturduk. Bununla AKP’nin maskesini düşürdük, kamuoyu da bu partinin yüzünü görmeye başladı. Çağdaş anayasayı direne direne hayata geçireceğiz.”
Çok zor gözüküyor; AKP’nin rejimi değiştirme niyeti karşısında muhalefet kesimi güçlü bir direniş gösterebilir mi?
Delege ve izleyiciler, ‘Yeni CHP’nin ‘demokrasi’ ve ‘değişim’inin ipuçlarını pek yakalayamadılar... Belki de bazı kesimlerde cumhuriyetin temel değerlerine dönük politikalarında duyulan kaygılara karşılık olarak Kılıçdaroğlu’nun birçok kez Atatürk’ün sözleri ile sosyal hukuk devleti vurgulamaları yapması, Ecevit’ten söz etmesi, Nâzım Hikmet ve Ahmet Arif’ten alıntılar yapması bu yüzdendi.
İktidara daha ağır eleştiriler yapması bekleniyordu. Bazı delegelerin örnekleriyle “Türkiye’yi din devleti yaptırmayacağız, alacakaranlık bir ülkede yaşamak istemiyoruz” gibi... Konuları daha köşeli ve sert vurgulamalar yapmalıydı; delegelere göre.
GÖK, ÇAKMUR, ERGÜL
Bu beklentileri bir ölçüde Mersin Milletvekili İsa Gök ile İzmirli eski milletvekilleri Yüksel Çakmur ve Sabri Ergül karşıladı.
Gök, “Değişim, dönüşüm ve yenileşme” söyleminine karşı eleştiri getirirken “Çok önemli kavramlar aceleye geliyor. Bizler devrimciyiz, anti emperyalistiz. Başkalaşmanın siyasi adı metamorfoz” dedi. Gök, hiçbir koşulda Kemalizmi terk etmeyeceklerini de söyledi. Bu arada bazı partililer “Devrimci CHP, Atatürk’ün yolunda” sloganları attı.
Çakmur, eski CHP’lileri mest etti. Duygusal bir biçimde Türkiye’nin büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu belirterek, Başbakan’a dönük olarak “Hitler de senin gibi stadyumlarda konuşuyordu. Hitler, Mussolini, Franko, Salazar gibi faşistler öldü ama Türkiye’de uzantısı yaşıyor” dedi.
Ergül ise “CHP’ye, AKP’li rol biçmeye çalışıyorlar” diye konuştu. İkinci konuşmasında da tüzüğe bağlı olarak çıkarılan yönetmeliğin yazım tekniği olarak kötü yazıldığını ve çelişkilerle dolu olduğunu belirti.
Özetle, CHP’de ne olursa olsun, beklenti büyük... Genel seçimlerde hedef ise en az 200-250 milletvekili...
Evet, delegeler, yeni PM’ye
üye seçerken, bakalım
kendilerini mi yoksa partilerini mi düşünecekler bugün.
Kulisler: ‘Bizler sürü sepet’
ESKİ Genel Sekreter Önder Sav, Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından sonra eski milletvekilleri Hakkı Süha Okay ve Şahin Mengü ile salona girerken gazetecilerin sorularına karşılık olarak şöyle dedi:
“Tüzük kurultayı ile bu kurultayı birbirine benzetmeyin. O iş ayrıydı. Oradaki, hukuksuzluklara tepkiydi. Ama bu partinin olağan kurultayı. Elbette benim kurultayda bulunmam kadar doğal bir şey yok. CHP’nin parti içi kavgalarıyla vakit geçirecek zamanı yok.”
Ülkenin bir tehlike ile karşı karşıya bulunduğunu belirten Sav, demokrasiyi çoğaltarak, cumhuriyeti azaltmanın çok yanlış olduğunu kaydetti. Baykal, delegeler arasında oturdu.
Bir izleyici elindeki “İşte benim Başbakanım” yazılı pankartı Kılıçdaroğlu’nun önünde konuşma süresince tuttu.
Bir delege, Bedri Rahmi Eyüpoğlu’nun “Evvela dişlerimiz döküldü / sonra saçlarımız” diye başlayan ve “Bizler sürü sepet / Yalnız birbirimizi öldürmüşüz” diye biten ünlü ‘Arkadaş Dökümü’ şiirini dağıttı.
CHP ‘ninni’ söylemesin
GEÇEN kurultayın divan başkanlığını yapan eski Genel Sekreter ve Denizli Milletvekili Adnan Keskin delege ve gazetecilere o sıcak salonda imzalı kolonyalı mendil dağıtması nedeniyle çok teşekkür aldı. Biz de, ‘PM’ye girersin artık’ dedik.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından önce bir kanala çıkmış ve şöyle demiş:
“Cumhuriyet’in, etrafın yangın yerine döndüğü bir dönemde kimse CHP’den ninni söylemesi beklemesin... Kavga bundan sonra başlıyor.”
PM’ye 13-14 yeni isim girebilir
60 kişilik PM ‘liste’si için 80 kişilik çarşaf listede (akşam 90’a çıktığı kulislere yayıldı) kimler yer alacak? Kurultay sırasında yeni isimler ortaya çıktı; Dr. Serdar Taşçı, Rıfat Ilgaz’ın torunu Elif Ilgaz Aydınlar, Aylin Nazlıaka, Bülent Kuşoğlu, Fikri Sağlar, Murat Karayalçın, Av. Eşber Yağmurdereli. Dursun Bulut, Prof. Metin Feyzioğlu, Melda Onur, Erdal Kaplansel, Alper Taşdelen, Ümit Uysal gibi..
PM’ye 575, YDK’ya da 154 adaylık başvurusu oldu.
Bir kurultay delegesi, liste için şöyle konuştu bize: “Liste 80 kişi olursa listeye kaç kişi yazılabilir ki... Kılıçdaroğlu, PM ve MYK’dan bazı isimleri koruyabilir. Gençlik ve kadın kolları başkanları da PM’nin doğal üyeleri oluyor. Bu durumda, yeni listeye ancak 13-14 isim girebilir” dedi.
Bazı milletvekillerinin “Kılıçdaroğlu’nun elini rahatlatmak için aday olmak istemedikleri”ni söyledikleri öğrenildi. Bu arada Genel Başkan’ın anahtar listesinden başka 52 il başkanının başka bir anahtar liste daha çıkaracağı akşam saatlerinde kulislere yansıdı. İkinci anahtar listenin, genel merkezin bilgisi dahilinde hazırlandığı iddiası da dile ortaya atıldı.
Bu durumda PM’nin yarısının değişebileceği hesapları yapılıyor.
Biliyor musunuz
CHP İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in, Başbakan’a, mevlit programlarında Atatürk ve silah arkadaşlarına dua etmek ve rahmet dileğinde bulunmak geleneğine karşın 4 Temmuz’da TRT 1’deki berat kandilinde Amasya Müftüsü İsmail İpek’in, rahmet dilememesinin hükümetçe alınan bir karar sonucu olup olmadığını sorduğunu...
Paylaş