KURULTAY’da dün yaşanan rezaletlerden önce neler oldu? Ankara’ya gelen delegenin kafası gerçekten karışıktı:
‘Bu iş Baykal’la yürümüyor, partiyi iktidara götürecek yeni bir lider lazım; ancak Sarıgül henüz hazır değil, güven vermiyor; sonunda Baykal tecrübeli sayılır gene seçilir...’
Mustafa Sarıgül’ün önceki akşam Dedeman Otelin’de delegelere verdiği kokteylde ortalama delegenin kanaati bu noktada örtüşüyordu. Kokteylde 1500 kişi vardı; yiyecek ve içeceğin sonu gelmiyordu.
Kurultay Divan Başkanlığı ve bugünkü PM oylamanın yöntemi konusunda verilen imzaların 550’yi bulması Sarıgülcüler’i umutlandıran bir ‘işaret’ sayıldı. Bu coşku içinde ‘Yarın akşam (dün) tarihi bir olaya tanık olacağız.Bütün Türkiye CHP bayramı için sokaklara dökülecek’ derken, genel başkanlığını ilk olarak Erdal İnönü’ye duyuracağını ilan ediverdi o heyecanla.
Altan Öymen kokteyle kısa bir süre katıldı. Partiden ihraç edilmiş olan ‘siyaset küskünü’ Mehmet Moğultay’ın isminin anons edilmesi birçok delege için şaşırtıcı oldu. Eski milletvekili Salman Kaya’yı gördük; ‘Bizi attılar, izliyorum ‘ dedi. Bu arada Sarıgül’ün sesi yükseldi:
‘Kurultayı 40 bin kişi izlemeye geliyor.’
‘İstanbul milletvekilleri’ adıyla aynı saatte İstanbul’un 138 delegesi için düzenlenen yemek Sarıgül’ün kokteyline denk getirilmişti. Belki bununla Sarıgül’ün kokteyline katılmaları engellenmek isteniyordu.
NEREDE AKILLI İNSANLAR
Genel Merkez’de, ‘büyükler’ vaziyete hakimdi; en az 750 delegeye sahip olduklarını söylüyorlardı. Kurultay’da çıkabilecek olaylardan endişesini belirten bir gazetecinin sorusunu Genel Sekreter Önder Sav ‘CHP’liler akıllı ve sakin insanlardır’ diyerek geçiştiriyordu.
Muhalefet delegeler, giriş kartlarını alamamaktan yakınıyordu. Saat 22.00’lerde delege kartlarının dağıtımı hala başlamamıştı. Kart almak için sesini yükselten bir delege; bir milletvekilinin kendisine ceket altından tabanca gösterdiğini ileri sürüyordu.
Herkes kurultay salonuna girmek için bir yol arıyordu; Algan Hacaloğlu kartları ‘ayağa’ düşürmek istemiyordu. Çünkü elektronik kartların kopyasının yapılabileceği kuşkusu vardı. Sarıgül yandaşlarının salona girişi bir şekilde engellenmeliydi.
Plan başarılı şekilde uygulandı; Sarıgülcüler nezaketen de olsa giriş kartlarını alamadılar.
TOPUZ-KESKİN MUHABBETİ
Genel Merkez’den ayrılırken Ali Topuz ve Adnan Keskin Kurultay sohbeti yaparlarken, ‘çarşaf liste’ olması konusunda görüş birliğinde oldukları dikkat çekti. Bu arada kulağımıza ‘Giresun, Muğla, Manisa, Antalya ve Bitlis örgütlerine son gün para gönderdiler?’ iddiasında bulundu bir milletvekili...
Baykal bir önceki kurultayda yapılan tüzük değişikliğinin sonuçları ile kendi geleceğini görüyor muydu? Nitekim ismi saygın bir milletvekili, ertesi gün (dün) olacaklardan endişeli gibiydi:
‘Böyle bir Kurultay’a gitmeyi düşünüyorum ama istemeye istemeye gideceğim.’
Demek ki dün günboyu yaşanacaklarıtahmin etmişti.
Sarıgül, İstanbul başta olmak üzere İzmir, Karadeniz ve Doğu’nun bazı kesimlerinden gelen yaklaşık 150 otobüslük bir yandaşlarıyla ‘dışarıya’ hakimdi, salonda ise Baykalcılar... Ankaragücü taraftarlarından bazıları da Sarıgül’ün destekcilerindendi.
SİYASİ OLAY DEĞİL
CHP’nin 1980 öncesinin ağır topları Metin Tüzün, Hayrettin Uysal’la ‘onur konuğu’ olarak Sarıgül yandaşlarının coşkusu karşısında ‘Siyasi bir olay değil bu...’ diye endişesini belirtti.
Gerçekten dışardaki birçok partili, Baykal’a ‘Değişimi Sarıgül yapabilir’ diyerek Baykal’a tepkili ve dişlerin bilenmesi de hoş olmayan bir tavırdı. Bir delegenin Sarıgül için ‘Solu satıp Amerika teslim oldu’ demesi de ilginçti.
Utanılacak kurultay
‘Kurt’ politikacı Baykal, kurultayı önce gerdi sonra da Sarıgül’e istediği şekilde vurdu; hem de iki kez... Sarıgül, bir ‘kasaba politikacısı’ kadar tecrübesizdi; yanında kurultay tecrübesi olan bir ‘siyaset coach’ı yoktu. Daha çok belediye ekibi fotoğrafı veriyordu. Buna karşılık Baykal’a yönelik sloganların ise yönlendircisiydi. Hırçındı; zaman-zaman zoraki gülücükler atmak zorunda kalıyordu. Hele, ‘kabadayı’ edasıyla GS’dan eski dostu Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen’e vurması hiç yakışık almadı. Baykal’ın belgeleriyle gösterdiği yolsuzluk ve rüşvet iddialarını alkışlayıp sadece ‘Kursağımdan haram geçmedi’ anlamında gelebilecek sözleri dinleyenleri ikna etmedi. Bu nedenle Baykal ikinci konuşmasında daha da yüklendi Sarıgül’e, ‘kaba’ sözcüklerin yanında ‘sahte peygamber’ gibi ifadeler kullandı.
Baykal, Sarıgül’ün ihracının işaretlerini de şu sözle ima etti:
Bu kurultay yolsuzluk nedeniyle değil, ‘adaylık’ nedeniyle yapılmıştır ve CHP kurultayları tarihinde utanılarak hatırlanacaktır. Ve yaratılan, ‘sevgisiz’, vizyonsuz, üretimsiz bir ortamda bu kurultaylar daha bitmez ve ‘ikiz doğum’ olur mu acaba?
Baykal’ı zorlu dönemde yeni virajlar bekliyor.
Erdoğan mı Sarıgül mü
KURULTAY’ı izleyen bir okurumuz hatırlattı:
‘Baykal, Sarıgül hakkındaki yolsuzluk ve rüşvet iddialarını gündeme getirirken, Tayyip Erdoğan hakkında eski İl Başkanı Mehmet Bölük’ün yazdığı üç kitabı elinin tersiyle itmiş; burada yer alan müfettiş ve savcılık iddinamelerinden hiç söz etmemişti.
3 Kasım öncesinde Uğur Dündar’ın programında Erdoğan’a karşı gayet yumuşak bir tavır sergilemiş, Kurultay’daki konuşmasına Erdoğan’ı hiç eleştirmedi; ancak Sarıgül hakkında 32 kısım tekmili birden Sarıgül’e vurdukça vurdu.
Baykal herşeyi ağustos ayında öğrendiğini söylüyor. Peki, Kongre Başkanı Şinasi Öktem’e Sarıgül’ü hiç sormadı mı? Sarıgül, Öktem’e hiç müteahhitlik işi vermedi mi?
CHP’de daha çok ‘yolsuzluk’ var olmadığını kim söyleyebilir?
Dünya neyi, CHP neyi tartışıyor
ADINI vermek isteyen bir öğretim üyesi, bizi tanıyınca kolumuzdan tutup ‘Ne olur şu sözlerimi yazın’ diyor:
‘CHP’nin bu hallere mi düşürülmüş olmasından ötürü çok üzgünüm. Bir lider sandalyesini korumak için ‘yolsuzluk ve rüşvet’ kurultayı düzenlebilir mi? Halbuki CHP bu kurultayını AB normlarına göre yapmayı beceremezse Türkiye’ye acırım. Avrupalı sosyal demokrat parti liderleri bunları bu tabloyu gördüklerinde Baykal’a ne derler? CHP’nin uğraştıklarına bakın, bir de dünyada neler olduğunu... Liderlik savaşına kalkışanların, delegelerine üyelerine önce; Brezilya’nın Porto Alegre kentinde yapılan ‘Dünya Sosyal Forumu’nda neler görüşüldüğünü, küresel ısınmanın dünyamızı nasıl etkileyeceğini, yoksulluğun endişe verici şekilde arttığını ve savaşların etkisinin bizleri nasıl bir felakete sürüklediğini, CHP’nin daha demokratik bir yapıya kavuşturulması anlatmasını isterdim. Ben Kurultayı terkediyorum.’