Köşemizde yolsuzluklarla ilgili olarak o kadar çok olay ve isim geçiyor ki, bazen anımsamakta zorlanıyorsunuz.
Ancak
Bayındırlık Bakanlığı ihalelerinde çok şeylerin döndüğü ortaya atılıyordu. İhaleye sokulmayan ya da rüşvet vermeyen sayısız müteahhit bizi arıyor ama korkusundan tam bir kanıt vermek istemiyordu. Kızdığınızda da
‘‘Yoksa beni ortadan kaldırırlar’’ diyorlardı.
Özellikle deprem konutları için söylentiler ciddi boyutlara varmıştı.
Nitekim
FP'liler geçen mart ayında Bakan
Koray Aydın hakkında gensoru önergesi vermiş, ancak iktidar çoğunluğuyla reddedilmişti. RP'li
Veysel Candan da ciddi bir belge ortaya koyamamış; havanda su dövülmüştü.
Ama bir gerçek vardı; ihalelerde bazen
‘‘MHP'lilik’’ ve Bakan'ın hemşehriliğinden ötürü
'Trabzonluluk'', bazen de
‘‘Güneydoğululuk' önemli bir olguydu. Biz de zaman zaman eleştiriyorduk Bakan
Koray Aydın'ı... Bakanlık bünyesinde yapılan atamalar konusundaki eleştirileri aktardığımızda,
‘‘Güvendiğim, seçtiğim bir kişiyi bir bakan olarak atamaya hakkım yok mu?’’ diyordu bize.
DİYARBAKIRLI ERİŞ
Yolsuzluk ve rüşvet iddiaları ile ilgili ihbar, yılbaşında yapılmış, dönemin İçişleri Bakanı
Tantan düğmeye başmıştı. Dün son nokta konuldu ve
DGM Savcılığı'nca gözaltına
Pırlanta İnşaat'ın sahibi
Mustafa Eriş gözaltına alındı.
Eriş, müteahhitlik çevrelerinde çok önemli bir isim...
Kendisini tanımayan yok gibi. Aslen
Diyarbakırlı... Bakanlık Müsteşar Yardımcısı
Sedat Aban'la da yakın arkadaş.
Aban ise
Urfalı...ANAP tarafından Bakanlık Yapı İşleri Genel Müdürlüğü'ne getirildi. Bakanlık'taki
'becerilerinden' dolayı Bakan
Aydın tarafından Müsteşar Yardımcılığı'na atandı. Bakan hep ‘‘Neden bir MHP'li değil’’ diye eleştirildi.
Geçmişte
'canı yanan' bazı müteahhitler, büyük operasyon başlayınca dün aradılar; bunlardan biri
‘‘İşte bomba patladı’’ dedi ve şunları anlattı:
‘‘Bu bakanlıktan kamu ihalesi almak zordur.
Karayolları ve
DSİ'de bir ölçüde olduğu gibi ne rekabet, ne de şeffaflık vardır. Bir iş ihaleye çıktığı gün kime verileceği bellidir. Bunları organize eden de
Mustafa Eriş'dir. Havuzu oluşturup, işlerin dağıtımını yapar. Kendisi hoş da bir adamdır, sol görüşlü diye bilinir. Dostları çoktur;
Ankara'da kendisini tanımayan yok gibidir. Bakanlık
Yapı İşleri avucunun içindedir. Burada önemli bir isim de;
Fethi Soydan'dır; Bakanlık İhale Takip Şubesi'nde
'şef' diye bilinir. Bu üçlünün organizasyonu sonucunda, ihalenin kime verileceği ve yüzde kaç indirim yapılacağı kararlaştırılır.’’
İLLER BANKASI İHALELERİ
- İhalelerde
Sedat Aban'ın ismi öne çıkıyor. Bakanlık Müsteşarı,
Ali Helvacı değil mi? Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı,
Helvacı hakkında soruşturma izni istemiş, Bakan
Aydın da buna izin vermemişti. Bakan bu ikiliyi nasıl yönlendiriyor?
-
Helvacı ile
Aban zaman zaman çatışır; rekabet halindedirler. Ama Bakan çatışmayı engelleyerek ikisini de idare ediyor.
- Müsteşar Helvacı, MHP'li olarak bilindiğine göre, Sedat Aban'ı neden görevden almıyor.
- Bakan Bey'e soracaksınız bunu.
- İller Bankası ihaleleri...
- Sanırım, DGM Savcılığı'nın en çok üzerinde duracağı bu altyapı ihaleleri olacaktır. Özellikle de, ihale kırıklarının daha yüksek olması ilginçtir. Bu arada deprem konutu ihalesi alan müteahhitlerin, özellikle
Ankara Rüzgárlı Sokak'taki inşaat malzemeleri satan bazı firmalarından neden mal almayı tercih ettikleri de merak konusudur. Deprem konut ihalelerinin 2 katrilyon olduğu düşünülürse... Size bir şey daha söyleyeyim:
3 HİLALLİ BİNA
- Evet...
-
MHP'nin
'Üç hilalli' Genel Merkez binasına bugüne kadar kaç trilyon harcadığını, kaynağın sadece partinin aldığı
Hazine yardımı ile yapılıp yapılmadığı da incelenmelidir. Bu arada
STB firması da unutulmamalıdır.
Bizden not;
IMF ve
Dünya Bankası yıllardır bu ihale yasasını değiştirin diye duruyor. Bakan, tasarıyı hazırlayarak kamuoyuna sunuyor ama, bir türlü Meclis gündemine gelmiyor.
Vural'a yanıt
ULAŞTIRMA Bakanı Dr.
Oktay Vural'ın, bakanlık müsteşar yardımcılığına getirdiği
Selçuk Coşkun'la ilgili açıklamasına
Ankara'dan bir okurumuz ‘‘Düzeltme yapmak istiyorum’’ diyerek şunları söyledi:
‘‘
Selçuk Coşkun Bağkur'da memur iken 30.6.1989'da,
BOTAŞ'a şef olarak alındı.
Vural, genel müdür yardımcısı; genel müdür ise
Nezih Berkan'dı.
Coşkun'u,
Berkan tanımazdı. Bu dönemde
BOTAŞ'a alınan ülkücüler için güvenlik soruşturması istendi. Kurum içinde
Oktay Vural'ın başkanlığında oluşturulan
'Değerlenirme Komisyonu' 6.11.1989'deki toplantısında,
Selçuk Coşkun'un da aralarında bulunduğu 31 kişi için 'soruşturmalarının, ilgili yönetmelik yönünden bir engel olmadığından görevlerinin devamına...' karar verdi. Bakan'ın genel müdürlük yaptığı 1990-92 arasında ise,
Korkut Eken, başmüfettiş olarak görev yaptı; daha sonra
Emniyet kadrosuna atandı. Ancak
BOTAŞ'tan maaş almaya devam etti.
MHP davası ve
Susurluk'ta kimlerin yargılandığını Sayın
Vural'ın hatırlaması gerek.’’
Yüksek kırıma karşıyım
Koray Aydın, bakanlık ihaleleriyle ilgili iddiaları gündeme getirdiğimiz zaman bize ‘‘Biri bile doğru değil, hiçbir inceleme araştırma yapılmadan ortaya atılıyor’’ demişti. 3.3.2001'deki köşemizde yer alan sözlerinde Aydın şöyle konuşmuştu:
‘‘Ben yüksek kırıma karşıyım. Açıkça söylüyorum; yüksek kırımla devlet soyulup tahrip ediliyor. Zaten normal kár % 25. Adam % 50 ile kırarsa bunu hayır için yapmıyorum. Bu sefer çalmak için her yolu deniyor. İhale vermek için hemşeri filan dinlemem.’’
Popescu'dan ders
GALATASARAYLI Popescu, ‘‘Bu ülkede ciddi sporcuları sevmiyorlar. Televole oyuncularını daha çok seviyorlar’’ diyor.
Yanılıyor.
Bu sessiz çoğunluk seni ve senin gibi beyefendi sporcuları yürekten seviyor, emin ol.
Emin KURNAZ ADANA Ne aldıysam ithal çıktı
BİR büyük firmanın ticaret müdürüyüm ve ihracatımızda bizlere çıkarılan güçlükleri çok iyi biliyorum.
Şirketimde kurşun kalem siparişi verdirttim;
Pakistan malı geldi.
Özdere (Kuşadası körfezinde) altı saatlik yemekli tekne gezisine çıktım, balık
Norveç uskumrusu idi.
Dün şort, mayo alıyorduk, yerlidir diye
Mavi Jeans markasını seçtik,
Vietnam malı imiş.
Arçelik split klima aldım,
Kore malı çıktı.
İşin hakikaten kokusunu çıkartmışız.
Bilmeliyiz ki, bu kadar çok ithal girdimiz olursa iki-üç aya kalmaz % 10-20 kapasite ile çalışabilip ayakta kalan fabrikamız, işletmelerimiz de kapanır.
Mehmet ATTİLA- Ege Fren AŞ Ticaret Müdürü Deli dumrul
TARİHİ ve turistik beldelerimizden Antalya
Kale'yi (Demre) ziyarete gittiğimizde, kent içindeki taşıt yolunda durmanın bile ücrete tabi olduğuna tanık olduk. Hiçbir kokartı veya görevli kimliği olmayan ancak belediyece görevlendirildiğini söyleyen kişi,
‘Demre Kalespor Park ve Geçiş Ücreti’’ yazan ve
'Demre Belediyesi 1668' amblemli fiş mukabili 3 milyon lirayı zorla aldı. Sebebini sorduğumuzda; ‘‘Buradan geçiyorsunuz, Belediye Başkanımızın emri’’ dedi.
Alınan bedel; başka bir ülkeye giriş ücreti midir? Vize bedeli midir? Haraç mıdır? Kanunlarımızda yeri var mıdır?
Yapılan bu uygulamanın adını koyalım.
Metin ASLAN MESAJ
BEN de dün bu köşede duyurusu yayınlanan Konyalı
Ahmet Doğan gibi bir Opel serviszedesiyim. Opel Türkiye LTD. Şti'nin daha duyarlı olması için tüm Opel serviszedelerinin bu sütunlarda şikáyetlerini dile getirmelerini öneriyorum.
Aykut DEMİRTAŞ-İZMİR