Paylaş
Avrasya Bir Vakfı Basın Sözcülüğü’nden yapılan açıklamaya göre, Avrasya Bir Vakfı, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin (ASAM) organize ettiği Batı Trakya Türk Cumhuriyeti’nin kuruluş yıldönümünü kutlama programı
31 Ağustos Cumartesi 15.00’te Beşiktaş Yıldız Parkı Vera’da gerçekleştirilecek.
Kutlama programına bazı büyükelçiler, işadamları, gazeteciler ve yazarlar olmak üzere Batı Trakya dernekleri ile siyasetçilerin de ilgi göstermesi beklenirken, Prof. Dr. Hasan Köni, Taha Akyol, Mustafa Armağan, Avni Özgürel ve Prof. Dr. Yaşar Onay’ın da konuşmacı olarak katılacağı programın moderatörlüğünü ise reklamcı Ertan Özyiğit yürütecek.
Balkan kalkışmaları sonrasında Avrupa’nın güneydoğusunda kalan Batı Trakya’da çoğu Müslüman olan bir avuç vatansever tarafından kurulan Batı Trakya Türk Cumhuriyeti 3 ay yaşadı. Kuvay-i Milliye tabiri ilk defa Batı Trakya mücadelesinde kullanıldı. Bu hükümet Osmanlı devleti tarafından siyasi sebeplerden ötürü tanınmadı. Ancak Avusturya, Yunanistan, İngiltere ve Bulgaristan tarafından tanınmıştı. Batı Trakya bölgesi henüz kendine ait olmayan Yunanistan, siyasi sebeplerden dolayı böyle bir devlete sıcak bakmıyordu, Bulgarların Akdeniz’e inmesini istemiyordu. Sonrasında bu devleti tanıyarak kendi iradesi ile Dedeağaç’ı bu devlete teslim etmişti. Bulgaristan ve Osmanlı devleti ise yine siyasi sebeplerden dolayı bu devletin sonunu istediler.
Kutlama programına Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da davet edildiği bildirildi.
CHP belediye başkanlarını ‘becayiş’e tabi tutar mı?
BU konunun bundan bir süre önce İstanbul’da CHP’li bir üye tarafından Kemal Kılıçdaroğlu’na gerçek de olsa şaka da olsa iletildiğini biliyoruz.
Bu konuda bir sorgulama yapılsa, genelde CHP’lilerin yüzde 30-40’ının böyle düşündüğünü sanıyoruz.
Başkanlar ne kadar kızsa da böyle bir beklenti var örgütte.
Bu belediye başkanları başarılı olduklarına göre, onların hedefi şu anda AKP’nin elinde olan belediyeleri almak değil midir? Çünkü, Kadıköy veya Beşiktaş belediyeleri bu kadar başarılı ise aday gösterilecekleri yerde de olmaları gerekmiyor mu?
12 başkanın, seçimi kazandıklarında ‘kendi başarıları olduğunu’ söylüyorlardı. Başarıyı partinin oyuna veya AKP karşıtı oylara bağlayanı hiç duydunuz mu?
O zaman buyursunlar, görevlendirilecekleri yere de seve seve gitsinler. Böylece ‘becayiş’, İstanbul’da Büyükşehir’i alma durumunu da güçlendirmez mi?
Tepkiye karşı ‘sırta yüklenecek yeni yük’ü taşımaları önerilen isimler ve yeni yerleri şöyle...
‘Becayiş’e gelelim... Yakıştırılan ve ortaya çıkan tablo şu:
Kadıköy’den Selami Öztürk Üsküdar’a, Ataşehir’den Battal İlgezdi Ümraniye’ye, Beşik-taş’tan İsmail Ünal Beyoğlu’na, Sarıyer’den Şükrü Genç Kağıthane’ye, Bakırköy’den Ateş Ünal Erzen Bahçelievler’e, Avcılar’dan Mustafa Değirmenci Küçükçekmece’ye... Yakıştırılan komşu ilçeler.
Hasan Akgün’ü kimse Büyükçekmece’den ayırmak istemedi; o başka bir partiye gitse veya bağımsız olsa yine kazanır; CHP niye bir başkanlıktan olsun görüşünü taşıyanların ağırlıkta olması ilginç... Kartal’dan Dr. Altınok Öz, Maltepe’den Prof. Dr. Mustafa Zengin ve Adalar’dan Mustafa Farsakoğlu da yeni dönemde kendi bölgelerinde yarışa girebilirler. Çünkü henüz rüştlerini ispat edemediler.
Çatalca Belediye Başkanı Cem Kara’nın başarılı olup olmadığı daha çok anket sonuçlarına göre değerlendirilecek. Kara’nın, yeni ilçe Arnavutköy ilçesine kaydırılması, onun yerine Şişli Belediye Başkan Yardımcısı Engin Akman’ın düşünüldüğü ileri sürülüyor. Aynı şekilde yine Sarıgül’ün çalışma arkadaşlarından Kumburgaz Belediye Başkanı Dr. Hüseyin Çorbacıoğlu’nun da bölgede bir şekilde değerlendirilebileceği belirtiliyor.
KİM ÖRGÜTTEN GELMİŞ
Örgütte gösterdiği çabalarla bilinen K.K. isimli partili, “CHP’den seçilen 12 belediye başkanından biri -Selami Öztürk- dışında hiçbiri örgütten gelmemiştir. Baykal’ın, Önder Sav’ın ve Mehmet Sevigen’in bir şekilde yerleştirdiği isimlerdir” dedi bize...
Çok doğru bir tespittir.
“O nedenle aday olacaklarsa, Sarıyer’e yakıştırılan Dr. Gürbüz Çapan’ın 4 dönem başkanlık yaptığı Esenyurt’a, 20 yıldır Etiler’de oturduğunu söyleyen eski milletvekili Çetin Soysal’ın da Fatih’e yakıştırılmaları ve istenmesi gayet doğal değil mi? Örgütler diyor ki:
“Bize lokomotif olsunlar, bu iki ilçeyi alırız...”
CHP Büyükşehir kulisleri
Büyük fotoğrafı göremiyorlar
BÜYÜKŞEHİR adaylıkları için resmen başvuran Celal Doğan’ı hiç ihmal etmeyin, proje adamı Semih Eryıldız’ın projelerine dikkat etmek gerekiyor. Bu arada eski GS yöneticisi, işadamı Adnan Öztürk’ün adını da bir yere not edin. Ama asıl önemli olanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Mustafa Sarıgül’ün kararlarını açıklamalarında ‘çekingen’ davranmaları... Hani 1 Eylül Barış Günü’ne kadar Sarıgül’ün partiden ihraç kararı PM’de kaldırılacak mı, 9 Eylül’de CHP’nin kuruluş yıldönümünde katılacak mı? Şimdi de katılma törenin 29 Ekim’e kaldığı kulislerde dolaşıyor. Sabah’tan Mahmut Övür ‘Baykal-Sarıgül ikilemi’ni anlatırken, Baykal’ın rahatsızlığını kapalı bir üslupla anlatıyor. Baykal sonbaharda ‘kalkışır mı’ sorusu gündeme gelirken... Özetle vakit geçiyor, Kılıçdaroğlu ve Sarıgül ‘büyük fotoğrafı’ ne yazık ki göremiyorlar.
OKUYUNUZ
TZOB: Ayçiçeği rekolte sevinci hüzne dönüştü.
TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar, “Yağlı tohumlara ödenen döviz miktarı yıllık 3.6 milyar dolar ama... Ayçiçeği üreticisi, yurtdışı fiyatlarının aşırı düşmesinden ötürü sezona buruk başladı" diyor.
Bayraktar şunları söyledi:
- Geçen sezon kilogramı 1 lira 50 kuruş olan ayçiçeği fiyatı, bugünlerde 95 kuruş ile 1 lira 8 kuruş arasında değişiyor.
Gerekli tedbirler alınmadığı takdirde, düşük fiyat nedeniyle mağdur olan üreticinin önümüzdeki sezon ayçiçeği ekiminden vazgeçmesi durumunda, ithalat miktarı artacak ve yağ açığımızla ilgili sorun daha da derinleşecektir.
Bu durum sadece yağ sektörünü değil, küspe ihtiyacı nedeniyle hayvancılığımızı da olumsuz etkileyecektir.
Yurtdışından ülkemize yönelik ucuz ithalattan çiftçimizin korunması gereklidir.
Yağlık ayçiçeğinde kilogram başına 24 kuruş olan destek artırılmalı, üreticinin maliyetleri düşürülmelidir.
- Ülkemizde üretilen yağlı tohumlardan elde edilen yağ miktarı 655 bin ton iken, toplam yağ tüketimimiz 2 milyon 145 bin tonu bulmaktadır. Yağ ihtiyacının sadece yüzde 30.5’i ülkemizde üretilen yağlı tohumlarla karşılanmaktadır. Yağ ihtiyacımızın karşılanması amacıyla her yıl yağ ve yağlı tohumlar ithalatı gerçekleştirilmektedir.
- 2012 yılında yağlı tohum ithalatı 2 milyon 131 bin ton, bitkisel yağ ithalatı 1 milyon 325 bin ton ve bunların işlenmesi sonucu arta kalan küspelerin ithalatı ise 1 milyon 880 bin ton olarak gerçekleşmiştir."
- Yağlı tohumlara ödenen döviz miktarı yıllık 3,6 milyar dolardır.
- Gerekli tedbirler alınmadığı takdirde, düşük fiyat nedeniyle mağdur olan üreticinin önümüzdeki sezon ayçiçeği ekiminden vazgeçmesi durumunda, ithalat miktarı artacak ve yağ açığımızla ilgili sorun daha da derinleşecektir. Bu durum sadece yağ sektörünü değil, küspe ihtiyacı nedeniyle hayvancılığımızı da olumsuz etkileyecektir. Önümüzdeki günlerde hasadın yoğunlaşmasıyla birlikte fiyatların daha aşağı düşmesi halinde üreticilerimiz perişan olacaktır.
Fatih Terim tartışılır!
Aynı ülkede hem kulüp takımını hemde milli takımı çalıştırmak fikri çok tartışılır.
Çünkü birçok sorunu beraberinde taşıdığı için,karar verenlerin akli selim olması gerekir. Bugüne kadar TFF aklı selim olmadığı aşikar,cama ‘İmparator’ lakaplı Fatih Terim’den beklenen aklı selim davranışın olmadığı üzücü.
Aynı ülkenin kulüp ve milli takımını çalıştırmanın getireceği sorunları yazmaya kalksak, sütunlar yetmez. Oyuncu tercihlerinden, sakattı oynattı gibi, sırala. Hiddink örneği veriliyor. Ama burada dikkat edilirse, kulüp ve milli takım ayrı ülkeler.
Fatih Terim, Milan’ı çalıştırırken Türk Milli Takımını çalıştırabilir. Sadece, yeterli mesaiyi ve zamanı verebilir mi, konusu tartışılır.
Genel değerlendirme sonrasında olaya baktığımızda, Fatih Terim ilk görüşmeyi (gizli) yaptığı Göksel Gümüşdağ’a gereken cevabı vermemiş, kablonun ucunu açık bırakmıştır.
G.S. büyük yatırım yapmış ve sezon başı çalışmalarına başlamış, tarafların sözleşmelere uygun hareket etmesi beklenirken; etik olmayan teklif karşısında Fatih Terim aklıselim bir davranış göstermeiştir.
TFF Yönetimi, sorunlu ve etik olmayan yaptığı teklifle ‘İmparator’ lakaplı Fatih Terim’e geleceğe yönelik sevgisiz ortam yaratmıştır.
Olması gereken; ilk gizli görüşmede iki işin birarada olmayacağının Fatih Terim tarafından tesbiti ve güzel bir uslupla iletilmesi ve G.S. Başkan ve Yönetimini zor durumda bırakmamasıydı.
Nedense bu ülkede güzel olanı bozmak için elimizden geleni yapıyoruz.
Nedim NASRETTİNLER
Kandilli Korusu satılır mı
‘TOBB Emeklileri İsyanda’ (14 Ağustos tarihli) başlıklı yazıda yer alan bazı iddiaların, gerçekle ilgisi olmaması ve yanlış bilgilendirilmeden kaynaklandığı düşüncesiyle bu açıklamanın yapılması zorunluluğu doğmuştur.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun geçici 20. maddesinin 7. fıkrası gereği, Sandık iştirakçileri ile aylık ve/veya gelir bağlanmış olanlar ve bunların hak sahiplerinin Sosyal Güvenlik Kurumu’na devrinden sonra bu kişilerin tabi oldukları vakıf senedinde bulunmasına rağmen karşılanmayan diğer sosyal hakları ve ödemeleri, sandıklar ve sandık iştirakçilerini istihdam eden kuruluşlarca karşılanmaya devam edilir.
Görüldüğü gibi devirden sonra herhangi bir hak kaybı olmayacağı kanaatle değil kanunla belirlenmiş durumdadır.
Diğer yandan emekliliğini henüz hak etmeyen çalışanlarımızın, emekli ve emekliliği hak edenlere göre SGK’ya devirden sonra, SGK tarafından üstlenilmeyen bir kısım haklarının kurulacak munzam sandıkla karşılanılması hedeflenmiş ve bunun için de munzam sandık kurulma kararı alınmıştır.
Munzam sandığın kurulması sürecinde yetki, TOBB Emekli Sandığı Yönetim Kurulu’nda iken;
Yönetim Kurulu Başkanı olarak benim Emekli Sandığı’nı ilgilendiren tüm konularda olduğu gibi bu konuda da ne yazılı ne de sözlü ‘Bu beni aşar’ gibi bir beyanatta bulunmam söz konusu değildir.
Bazı Sandık iştirakçileri, Genel Kurulları takip etselerdi, sözleşmesi 2017’de biten Kandilli Korusu’nun satılmasının söz konusu olmadığını, Vakıf Senedi’ni değiştirerek Munzam Sandığın kurulması için çalışmalar yapıldığını, kurulacak Munzam Sandık’a aktif üyelerimizin yanı sıra isterlerse emeklilerimizin de dâhil olabileceğini bilirlerdi.
2013 Genel Kurulu’muzda da ‘Boğazın tek taş yüzüğü’ olarak ısrarla vurguladığım, Türk Milleti ve camia adına korunmasının gerekliliğine inandığım gibi Kandilli Cemile Sultan Korusu’nun satış ya da kullanım insiyatifi, sadece TOBB Emekli Sandığı Yönetim Kurulu’ndadır.
Diğer yandan, bu yetkinin başka bir kuruma devri söz konusu değildir. TOBB Emekli Sandığı Yönetim Kurulu, tüm oda ve borsalardan seçimle gelen üyeler ile TOBB, İstanbul Ticaret Odası ve İstanbul Sanayi Odası’nın da direkt gönderdiği üyelerden oluşan bir yapıya sahiptir.
Son yıllarda çevresindeki birçok arazide önemli değer artışları yaşanmakta iken bizim Kandilli Korusu’nu satacağımız yönündeki haberler hiçbir şekilde mantıkla bağdaşmamaktadır.
Gerekli düzenlemeler yapıldıktan sonra kendi uhdemizde değerlendireceğimiz Kandilli Korusu kurulacak munzam sandığımızın en önemli gelir kalemlerinden biri olacaktır.
Nuh TANDOĞAN-TOBB Emekli Sandığı Yönetim Kurulu Başkanı
Paylaş