Paylaş
“Atatürkçüydü... Cumhuriyetçiydi... Aydınlanmacıydı... Demokratik devrimciydi... Antiemperyalistti... Laikti... Bağımsızlıkçıydı... Dinci-İslamcı-Amerikancı devlete kökünden karşıydı...”
Aynı tanımlamayı Uğur Mumcu için de yapar.
Bize göre, Türkiye’nin gerçek ve tek aydın devrimcisiydi.
Ayrıca çok iyi bir gazeteciydi.
İlkeli, namuslu, dürüst ve bilge adam...
Nişantaşı’ndaki VKV Amerikan Hastanesi’nin 6. katına çıktığımızda saat henüz 14.00’tü; 45 dakika önce ‘çoklu organ yetmezliği’nden gözlerini yummuştu. İki yıldan beri onun yanından ayrılmayan fedakâr bir kardeşi (merhum grafik sanatçısı Mengü Ertel’in eşi) Ülfet Hanım vardı. Cumhuriyet’ten Alev Coşkun, Şükran Soner ve avukat Akın Atalay henüz şoku atlatamamışlardı. İlhan Abi’nin yakın dostu Prof. Gürbüz Barlas ortalığı teskin etmeye çalışıyordu. Biraz sonra gelen İnan Kıraç çok üzgündü. Alev Coşkun’a ilk başsağlığı telefonu Hüsamettin Cindoruk’tan geliyordu. Bu arada Ayşe Arman çıkageldi; başsağlığı diledi aileye ve Cumhuriyetçilere... Arman’ın kayınvalidesi Betül Mardin düşerek kalça kemiğini kırmıştı. Mardin de, Selçuk’un dostuydu. Yazar ve şair Ataol Behramoğlu’nun ardından Mehmet Sevigen... Sonra Süheyl Batum ve Mustafa Sarıgül geldiler.
Ve esas akın başladı; Cumhuriyet ve İlhan Selçuk sevdalılarından... Şişli’deki gazete önü de matem yeri gibiydi.
Hepsi de İlhan Selçuk’un ‘Pencere’sinin öğrencileriydi.
Selçuk’un cenazesinin çarşamba günü İstanbul’dan kaldırılmasına karar verildi; vasiyeti üzerine de 102 gün önce ölen Turhan Selçuk’un Hacıbektaş’taki mezarının yanında toprağa verilecek...
Demirel keşke o gün değişseydi
CHP İstanbul İl Başkanı Berhan Şimşek, beş yıl kadar önce İlhan Selçuk’la karşılaştığını, kendisine 1977’lerde bir yazıyı hatırlattığını söyledi.
Yazı özetle şöyle: “Şampuan reklamı gibi saçlar... Afgan tazısı gibi bel... 500 vatlık iki ampul, İngiliz kısrağı gibi kalçalar. Şehir hattı dolmuş vapurunda lodosa tutulmuş bir yürüyüş... Evet bu kadın Rita Hayworth... Yıllar Rita’yı değiştirdi. Ama hiç değişmeyen tek kişi Süleyman Demirel’dir.”
Şimşek “İlhan Abi, ama Süleyman Bey çok değişti” demiş ve Selçuk şu yanıtı vermiş:
“Evet... Hayat değiştiriyor, keşke o gün bu kadar değişmiş olsaydı.”
Sağlığını Ergenekon bozdu
YUNUS Nadi’nin, Atatürk’ün talimatı ile kurduğu Cumhuriyet Gazetesi Nadir Nadi’nin ölümünden sonra İlhan Selçuk’un yönetimine girdi.
Cumhuriyet’in künyesinde ‘imtiyaz sahibi’ gözükmesi onu hiçbir zaman patron sınıfına sokamadı. Hep bir bilge ve emekçi olarak kaldı.
12 Mart ve 12 Eylül’de tutuklandı. İçerde savunmasını verirken ‘akrostiş’ yöntemiyle işkence altında olduğunu yazdı. Son olarak 5. dalga Ergenekon’dan sorgulandı... Aslında sağlığını Ergenekon soruşturması bozdu.
Doğan Avcıoğlu’nun Devrim ve Yön dergilerinde yazdı. Cumhuriyet’te Genel Yayın Müdürleri Cevat Fehmi Başkut, Ecvet Güresin, Oktay Kurtböke, Hasan Cemal, Özgen Acar, Orhan Erinç ve İbrahim Yıldız ile çalıştı.
Muğla Gökova Akyaka en sevdiği tatil beldesiydi; yeşille mavinin birleştiği bu bölgede İlhan Selçuk başta olmak üzere Halet Çambel-Nail Çakırhan, Mine Urgan, Oktay Akbal, Oktay Ekinci, Teoman Ünüsan, Yaşar Aydaş, Melih Cevdet Anday yaz aylarını burada geçirdiler.
Selçuk’un son sözleri
İLHAN Selçuk, hastanede tedavi gördüğü süre içerisinde yazar Hikmet Çetinkaya’ya sık sık görüşlerini aktardı. Sanayileşmemiş bir İslam ülkesinde, bilimsel devrimin ürettiği aydınlanma felsefesine, iktidar-asker ve medya ilişkisine şu yanıtı verdi:
Askeri darbeler dönemi kapandı. Ben bunu yazılarımda da belirtmiştim. Türkiye darbe olacak mı, olmayacak mı tartışmalarını yapmamalı. O dönem kapandı. (Askeri darbeler dönemi kapanmıştır sözünü 1990’larda yazdı. H.Ç.)
Türkiye’nin demokrasi ve özgürlükleri geliştirmesi gerekir. AKP demokratik açılım dedi ama bugüne değin yaptığı bir şey yok. Önce şu Seçim ve Partiler Yasası değiştirilsin.
Temel hak ve özgürlüklerin olmadığı basının tek sesli hale getirilmek istendiği bir ülkede demokrasiden ve özgürlüklerden söz edilemez.
(Seçim olursa) Bütün partilere eşit uzaklıkta olacağız. AKP’li bakanlarla da görüşeceğiz. Başbakan Erdoğan’la da, Cumhurbaşkanı Gül’le de. CHP lideri Baykal’la da ve MHP lideri Bahçeli’yle de, BDP’lilerle de...”
Kontrgerillanın kökeni Amerika’dır. Soğuk Savaş döneminde ‘komünizm korkusu’ sermaye düzenlerinin karabasanıydı.
NALLARI DİKERSEM
Ameliyata girerken: “Pazartesi günü yürekten ameliyat olacağız, söylenenlere bakılırsa epey gıllıgışlı bir operasyonmuş, nalları havaya dikersek bozulmayalım, olur böyle şeyler... Nalları dikmezsem daha görüşürüz. Dikersem, her ne kadar kusurumuz da olsa, affola... İkisine de eyvallah...”
GÜNÜN SÖZÜ
“Eğer dinci-İslamcı-Amerikancı AKP iktidarına muhalif bir Atatürkçü isen ya teröristsin... Ya darbeci... Sevgili Uğur Mumcu yaşasaydı, Ergenekon tertibinin bağırsaklarını ortaya dökenlerin başında gelirdi...”
(İlhan Selçuk)
48 yılda 15 bin makale
İLHAN Selçuk 1962’de, Uğur Mumcu 1977’de Cumhuriyet’te yazmaya başladılar. Bir gazetede tam 48 yıldır yazan başka yazar yok. (Cezaevi ve tutuklama süreleri dahil.) Bu süre içinde 15 bin makale; belki de dünyada bir rekor...
İlhan Selçuk “İktidara yalakalık yapan gazetelerin en şavalak köşelerinde Cumhuriyet’in suçlanmasını” son tahlilde normal karşılıyor.
Paylaş