Paylaş
"Kardeşim, siz neyle uğraşıyorsunuz? Sana şu söyleyeceklerimi not et... Başbakan her zaman 'Benim yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır' der. Yani bundan sonra da yapacaklarım var demektir. Bu söze dikkat edin... Kamuoyunun beklentisi Tayyip Bey'in Köşk'e, Abdullah Bey'in de Konut'a çıkacağı yolundadır. Aksine Başbakan'ın bu konuda sıkıntısı vardır. Daha belirlenmiş bir isim yoktur.
Benim Ankara'dan emin kaynaklardan öğrendiğime göre, Başbakan her iki makama da kendisini ve Gül'ü düşünmemektedir. Başbakan'ın kafasındaki isim, askeri de rahatlatmak için üzerinde herkesin ittifak sağlayabileceği Vecdi Gönül'dür... Kamuoyundaki tepkilerden dolayı kendisini geri çekerken, Gül'ün önünü de böylece kesmiş olacaktır. Erdoğan ile Gül arasındaki alttan alta yaşanan 'sıkıntı' budur.
Bana göre, nihayette bir uzlaşı sonucunda her ikisi de yerlerinde kalacaktır. Başbakan da icraatlarını kaldığı yerden yürütecektir; Gül de..."
EMİNE-HAYRÜNİSA HANIMLAR
- BİR başka dostumuzla görüşüyoruz. Önemli bir dış görevde bulunan bir Türk'ün, kendisine anlattığı ilginç sözleri aktarıyor. Bu da bir gerçek olabilir:
"Sayın Gül'ün, cumhurbaşkanlığına aday gösterileceği ağırlık kazanıyor. Ama burada önce Emine Hanım, sonra da Hayrünisa Hanım faktörlerini de dikkate almak hiç yanlış olmaz. Daha birkaç gün beklemek gerekiyor."
Adaylık bahis oyunu oldu
BAŞBAKAN Cumhurbaşkanı olacak mı, olmayacak mı?
Veya kim olacak?
Okurumuz A.Baki Karakol, bu konuda yurtta yeni bir bahis dalgası başladığını söylüyor.
"Kendi aralarında bahse giren vatandaşlar, kazanacaklarından öylesine eminler ki, bahislerine, insana dudak ve parmak ısırtacak paralar yatırıyorlar. İşi, bahislikten çılgınlık noktasına taşıyan kimi bahisçiler, altlarındaki araçlarını, yatıp kalktıkları evlerini, ekmek kapısı işyerlerini dahi bahislerine yatırıyorlar" diyerek, iş çığırından çıkmadan Başbakan'ın hemen aday olup olmayacağını açıklaması gerektiğini ekliyor.
Oyalanan, kandırılan bu topluma yazıktır.
İçimiz kan ağlıyor
ÜÇ günde 10 şehit verdik. Yüreğimize ateş düştü her birinin haberini alınca. Her eve ateş düştü şehit haberi gidince. Barzani açıklama yaptı: "Türkiye, Kerkük'e karışırsa biz de Diyarbakır'ın meselesine karışırız."
Bizimkiler çok sert çıktı. Talabani açıklama yaptı, özür diledi. Laf laf laf... Barzani söylediklerini geri aldı mı? Hayır? Eee o zaman neye seviniyorlar? Ne için gazeteler çok sert çıktık diye havaya giriyor?
Başbakan'ın deyimi ile 10 kelle gitti ve gene Başbakan'ın deyimi ile Sayın Öcalan keyfi yerinde oturuyor.
Bizim içimiz kan ağlıyor.
İlker SABUNCU
Biliyor musunuz
DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi'nin 1 Mayıs etkinlikleri ve Başbakan Erdoğan'ın DİSK ile görüşmeyeceğini söylemesi üzerine bir açıklama yaparak, kendi görüşme taleplerinin 'sendikal hak ve özgürlükler, 1 Mayıs'ın resmi tatil ilan edilmesi ve 1 Mayıs 1977'nin suçlularının ortaya çıkarılması' konularını kapsadığını, bu arada cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili olarak Başbakan'dan bir görüşme taleplerinin olmadığını açıklandığını...
Miting mi, müfettiş mi
ATATÜRKÇÜ Düşünce Derneği'nin (ADD) 14 Nisan'daki Ankara mitingine katılmak için baştan tozu dumana katanlar dünden itibaren sessizliğe büründüler.
Cumhurbaşkanının ADD'ye yardımının gündeme getirilmesi ve ADD'ye yapılan baskılar ve daha önce mitinge katılacakların geri adım atmaları dikkat çekiyor.
Demirel döneminden beri ADD'ye yardımın sürdüğü biliniyor.
Yani Cumhurbaşkanı, Birlik Vakfı'na mı, İlim Yayma Cemiyeti'ne mi, Ensar Vakfı'na mı yardım edecekti?
CHP Antalya Milletvekili Feridun Baloğlu, dün bu konuda İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'ya, 5 mülkiye müfettişinin, ADD Genel Merkezi'nde inceleme başlattığı haberlerinin doğru olup olmadığını ve "Bu incelemenin cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde başlatılması, bir 'zamanlama seçimi' midir?" diye sordu.
CHP İstanbul İl Başkanlığı'nın mitinge katılım konusunda 'hazırlık' yaptığı belirtilirken, Kadıköy, Bakırköy, Avcılar ve Beşiktaş geri adım attı. Aynı şekilde bu tür olaylara kayıtsız kalmayan Şişli Belediyesi de... Bakırköy Belediyesi'nin, 40 otobüslük Ankara gezisini gelecek haftaya ertelemesi, 'yaşlıların isteği'ne bağlandı.
CHP'li belediyelerin, bir teftiş incelemesinden geçmek istemedikleri anlaşılıyor.
Ne yazık ki, 'korku' herkesi sindiriyor, insanları saf dışı bırakıyor.
Yol haritası; laiklik...
79 yıl önce 10 Nisan 1928, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin laik karakterini kazandığı gündür.
10 Nisan 1928'de 1924 tarihli (Teşkilatı Esasiye Kanunu'nda) Anayasamızda yapılan değişiklikle laiklik ilkesinin ilk adımı atılmış ve Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan "Türkiye Devleti'nin dini İslam'dır, Resmi Dili Türkçe'dir, Makamı Ankara Şehridir" hükmü "Türk Devleti'nin Resmi Dili
Türkçe'dir, Makamı Ankara Şehridir" şeklinde değiştirilmiş; "Dini İslam'dır" ibaresi metinden çıkarılmıştır. Ayrıca 16. maddedeki milletvekillerinin ve 38. maddedeki cumhurbaşkanının yemininden "vallahi" sözcüğü ile 26. maddedeki "din işlerinin düzenlenmesinin TBMM'nin görevleri arasında sayılması" Anayasadan çıkarılmıştır. (Resmi Gazete:10 Nisan 1928)
Laiklik ilkesi Türk Anayasası'na ilk kez 5 Şubat 1937 tarihinde girmiş, 1961 ve 1982 Anayasalarında da devletin değiştirilemez temel nitelikleri arasında yer almıştır.
Tarihimizin en büyük dönüşümlerinden birini oluşturan Cumhuriyet'in ilanı, özgürlük, demokrasi ve çağdaşlık gibi kavramlarla ulusumuza yeni bir dönemin kapılarını açmıştır. Cumhuriyetimizin kuruluşunun ilk on yılında bu yolda yapılan Atatürk devrimleriyle, şeriattan laikliğe doğru bir yol haritası çizilmiş ve laik devlet düzeninin yaşama geçirilmesi amaçlanmıştır. Laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını öngören bir ilke olması yanında, aynı zamanda dünya sorunlarına akılcı ve bilimsel bakış açısı getiren bir yaşam biçimidir.
Ancak, ne yazık ki 79 yıl sonra 10 Nisan 2007'de çağdaş uygarlığın, demokrasinin temel taşı olan laiklik zedelenmekte... Ülke yönetiminde söz sahibi olanların, laikliği gözardı eden söylem ve eylem içinde oldukları görülmekte...
"Tutturmuşlar laiklik elden gidiyor. Bu millet istedikten sonra, tabi elden gidecek. Millete rağmen bu yürümez zaten" diyerek, laikliğin tartışmaya açılmak istenmesi, laikliğin korunmasına bugün her zamandan daha çok gerek olduğunu bütün açıklığı ile gözler önüne sermiyor mu?
Nazan MOROĞLU
Polikliniğimi satıyorum
KÖŞENİZ aracılığı ile 16 seneden beri faaliyet gösteren polikliniğimizi devretmek istiyoruz.
Ancak, bunu kabul ederlerse Sayın Çalışma Bakanımız, Sağlık Bakanımız veya Maliye Bakanımıza veya mahdumlarına devretmek istiyorum.
Çünkü yılların uzman doktoru olarak ben çaresiz kalmışsam başka bir doktor arkadaşım da çaresiz kalacaktır.
Son 1.5 seneden beri özel hastanelere tanınan SSK ve BAĞ KUR’lu hastalara bakma yetkisini hiçbir gerekçe göstermeden bizlere vermeyen ve bu sayede biz ve bizim gibi binlerce polikliniği batma noktasına getiren özellikle Sayın Murat Başeskioğlu Bakanımıza bu dünyada yapabilecek bir şeyimiz yok maalesef. Ancak binlerce çalışanı ile bizleri yok olmaya sürükleyen bu hükümet ve özellikle Sayın Bakanı Yüce Allah’a havale ediyoruz. En çok savundukları HAK konusundaki zalimliklerine diyeceğimiz başka bir şey kalmadı.
Dr. Oktay AYDEMİR-Atakent Polikliniği Sorumlu Genel Müdürü
Balat'ta 'dokuya uygun yenileme' ne demek?
VATAN'da çıkan habere göre sıra Balat'a gelmiş. Muazzam büyüklükteki bir kentsel alan kent yenileme bölgesi ilan edilmiş. Ancak benim anlayamadığım bir sey var: "Dokuya uygun yenileme" ne demek?
Öyle deyince mimarlığa ihtiyaç olmayacak mı?
Neden planlama projelendirme hizmetleri tasarımcılara açılmıyor?
Kamunun planlama projelendirme işlerini bu şekilde gerçekleştirmesi halkın çıkarına aykırı değil mi?
İstanbul'da tasarımla ilgili profesyonel hizmetler böyle mi gerçekleşecek?
Belediye'nin proje danışmanı Cengiz Eruzun, AB'nin ve UNESCO'nun desteklediği Fener Balat Projesi için şunu söylemiş:
"Onlar sadece binaları tamir ediyorlar. Bölgedeki yeni binalar için hiç bir şey yapmıyorlar."
Peki sahiden bölgedeki yapı kalitesi nasıl geliştirilir? Belediyenin kendi çevresine ve yatırımcılara devrettiği tasarım hizmetleri ile mi?
Mimarlar Odası bu tür kentsel dönüşüm projeleri ile ilgili ne yapıyor, öğrenmek lazım...
Korhan GÜMÜŞ
TELSİM'den dolandırılıyor muyuz?
DÜN akşam (önceki akşam) değişik bir dolandırıcılık sistemi ile tanıştım.
Gece saat 11.55 cep telefonun üst üste 34 kez çaldı, kapandı. Kimdir diye merak edip aradım, telefon açıldı ve karşı taraftan bir ses lütfen bekleyiniz diye 12 dakika bekledim. Devamlı aynı ses... Sonra şüphelendim Turkcel Müşteri Hizmetlerini aradım.
Yetkili bayan arkadaş;
- Sizi arayan Telsim numaramsı mıydı, dedi. Hemen;
- Bilmiyorum 543 bir numaraydı, dedim.
- Telsim in arandıkça kontör kazan diye bir kampanyası var. Sizleri arayıp merak ettiriyorlar, daha sonra siz arayınca onlar kontör kazanıyorlar, dedi.
Lütfen bu konuda vatandaşı uyaralım ve gerekirse de Telsim'e bu kampanyanın kaldırılması için uyarıda bulunalım.
Bülent YURTSEVER- Yeşilköy Mahalle Muhtarı
4. Dünya Belediye Başkanları zirvesi mi, dinler arası diyalog mu?
GEÇEN Eylül ayında Dünya Belediye Başkanları toplantısı geçen eylül ayında yapılacaktı.
Ancak davetlilerin çeşitli bahaneleriyle -bazıları kendi ülkelerinde seçim var diye- gelemeyeceklerini bildirdiklerinden toplantı ertelenerek 12 Nisan (yarın) tarihine bırakılmıştı.
Başbakan Erdoğan'ın açış konuşmasıyla başlayacak zirveye katılımın yine beklenen ağırlıkta olmayacağı anlaşılıyor. Düne kadar katılımın hem düzeyi, hem de sayısı bakımından katılımın düşük olacak.
AB ülkelerinden niye bir başkentin belediye başkanı gelmiyor?
Belediyeyi 13 yıldır yürüten aynı anlayışın temsilcileri bu durumu iyice tartıp derin derin düşünmelidirler.
8.8 MİLYON YTL'LİK BÜTÇE
Büyükşehir Belediyesi, konukların ağırlanması ile ilgili hizmetlerin karşılanması için üç ihale açtı. Büyükşehir'in Özel Kalem, Sosyal İdari İşler ve Dışilişkiler bölümlerinin açtığı ihaleler sonucunda, zirvenin maliyetinin 8.8 milyon YTL (8.8 trilyon) olacağı bildiriliyor. Geçen eylüldeki zirve için açılan araç (Mercedes) ihalesi 1 milyon YTL idi. Yarınki zirvenin araç (Megane) ihalesinin ise 7.3 milyon YTL olduğu öne sürülüyor.
Bu arada bir soru; bütün hazırlıklar sürerken, bu işin organizasyon ihalesi neden 1.5 ay önce yapıldı? İhaleyi alan İKON firması Raiba Bakırcı gözüküyor.
Geçen yıl 70 belediye başkanının geleceği hesap edilmiş, ancak katılımın bunun altında kalacağı görülünce iptal edilmişti.
Büyükşehir Belediyesi'nin internet sitesinde bakıldığında önemli kentlerin belediye başkanlarının yine gelmediği görülüyor.
KİMLER GELMİYOR
Dört sayfa tutan zirvenin programında yeralan ve dün gelenlerle birlikte katılacakları esinleşen başkent belediyeleri şunlar:
Moskova, Lahey, Beyrut, Jakarta, Tiflis, Kazan, Astana, Tahran (İran'dan ayrıca İstefhan ve Tebriz)
İlk üç belediye başkanının bu gelişlerinde İstanbul'la 'kardeş şehir' protokolunu imzalayacakları da öğrenildi.
ABD ve AB'den önemli bir başkentin veya şehir belediye başkanı yok! (New York, Roma, Berlin, Paris, Londra, Madrid, Varşova, Atina, Bükreş ve Sofya gibi..)
Amerika'dan sadece 'South Bay, Florida Belediye Başkanı' diye bir başkan (ilçe) ile Paris, Amsterdam, Köln ve Lubiyana Belediye Başkan Yardımcılarının adları geçiyor.
Bunun dışında adları pek bilinmeyen belediye başkanlarının zirvenin konukları arasında yeralacağı anlaşılıyor.
FİLİSTİNLİLER
Muhalefetten bir Belediye Meclis üyesi, bir soru yöneltiyor:
"İHH adlı uluslararası yardım kuruluşunun konuğu olarak Filistin Belediye Başkanları Birliği'nden dört kişi İstanbul'a gelmiş, o zaman Kadir Topbaş tarafından kabul edilmemişlerdi. Filistinliler bunun kızgınlığı olsa gerek, şimdi Filistin Belediye Başkan Yardımcısı Hasan Saleh'i gönderiyorlar."
Son hesaplara göre, 108 kişinin zirveye katılması bekleniyor.
Ancak 'belediye' kökenli başkanların sayısının bunun çok altında olacağı sanılıyor.
Bunların dışında Erdoğan'ın belediye başkanlığı döneminde Atina Belediye Başkanlığı'nda bulunan Dimitris Avramopoulos'un bu kez 'Glokal ve Kentdler Diplomamisi Dünya Enstitüsü Başkanı, Yunan Sağlık ve Sosyal Dayanışma Bakanı' olarak toplantıya geliyor.
BELEDİYELER Mİ, DİNLERARASI DİYALOG MU
Zirvenin gündeminin 'kültürel ve kentsel' çalışmalardan öte 'Dinlerarası Diyalog'a dönük konuşmaların ağırlıklı olduğu görülüyor.
Çünkü, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Bardakoğlu, Rum Ortodoks Patriği Bartholomeos, Türkiye Ermenileri Patriği Mesrob Mutafyan, İstanbul Başhahamı Dr. Rav İsak Haleva, Süryani Kilisesi İstanbul Metropoliti Yusuf Çetin, Singapur Dışişlerinden sorumlu Devlet Bakanı ve Kuzey Doğu Bölgesi Belediye Başkanı Z.Abidin Rasheed ve Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi öğretim üyesi Niyazi Öktem'in 'Küresel Şehirler-Çokkültürlü anlayışın modelleri' konusunda konuşacakları bildiriliyor.
Türk Belediye Başkanlarından Kadir Topbaş'tan başka Melih Gökçek (Ankara), Aytaç Durak (Adana), Aziz Yeniay (İzmir) ve Mehmet Demirci (Tuzla) zirvenin konuşmacıları... Diğer konuşmacılar arasında TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu,İTO Başkanı Murat Yalçıntaş ile Prof. Orhan Güvenen'in isimleri dikkat çekiyor.
Paylaş