Başbakan Riva’yı görmesin!

Can ve mal kayıpları karşısında herkes veryansın ederken, yöneticiler kendilerini sutre gerisine atmışlar, ‘arazi’ olmuşlardı.
Ortada çok ciddi bir ihmaller zinciri vardı, ama sorumluluk duygusuna sahip hiçbir yönetici yoktu. Yani istifa eden!..
Ama Ankara bu rezaleti unutmadı. Başbakanlığın hazırladığı 2010/5 sayılı genelge 20.02.2010 tarih ve 27499 sayılı Resmi Gazete’de yayınladı.
İstanbul’un 13 deresi ıslah edilecekti (Geçmiş yıllarda bu 36 olarak söylenirdi; demek ki yol ya da inşaatlara kurban gitmiş!) hem de en kısa sürede... Taraflar (Büyükşehir, DSİ) Başbakan’ın başkanlığında görev taksimi yapmıştı. Can alan bu dereler en kısa sürede ıslah edilecekti. Para hazırdı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi yerleri sorunsuz DSİ’ye teslim edecek, DSİ de hemen işe koyulacaktı.
DSİ yazdı, İstanbul Belediyesi tınmadı, yine yazdı yine takan olmadı. DSİ’nin bağlı olduğu Orman ve Su Bakanı Prof. Veysel Eroğlu gözünü kararttı. İlk kazmayı dokuz ay önce Ömerli Barajı’ndan vurdu ve süratle 15 kilometreyi ıslah etti. Ancak hâlâ belediyeden ne ses, ne de seda vardı. DSİ ise Belediye’ye yazmaya devam edip duruyordu. Bu sırada vatandaşın da bu ıslaha yardımcı olduğu ve kamulaştırma yapılmadan arazisinden geçmesi için muvafakatname verdiği de bilinen gerçekti. Vatandaşın duyarlılığı ile hızla ilerleyen ıslah çalışması iki ay önce aniden durdu. Ortalıkta bir söylenti yayılmıştı. Belediye kamulaştırmaları ödemeyecekti!
Muvafakatname veren vatandaşlar, DSİ’den haklarını alabilmek için soluğu yargıda aldılar... DSİ, hiç hak etmediği halde belediye yüzünden bir sürü mahkemeyle karşı karşıya kaldı. Böylece Riva Deresi’nde başladığı ıslah işini yarım bıraktı bırakmasına ama muhtemel yeni bir sel yeni felaketin habercisi olacaktır.
Şimdiye kadar harcanan 40 milyon liraya yazık değil mi!
Ömerli, Çekmeköy ve Beykoz belediyeleri bir araya gelip karşılaşacak bir tehlike anında ne olacağını hiç düşündüler mi acaba?
Riva Deresi, Ömerli Barajı’ndan başlayıp, yaklaşık 32 km. sonra Karadeniz’e dökülüyor. Bölgede tarım ve hayvancılık yapılıyor.
Ama son yıllarda turizm yatırımlarıyla bölge öne çıktı.
Lütfen şurasını bir görün, bir kanal açmak için bu kadar toprak hareketi olur mu; onlarca kepçe çalışır mı? Bu kadar para harcanır mı?
Vur deyince öldürmüşüz!
Not: (Sancaktepe) Paşaköy arıtma tesisi, bütün suyunu Riva’ya basıyor. Kolektörde ‘zaman zaman’ arıza oluyor tabii! Ömerli Barajı’ndan o kadar su kullanılıyor ki, dereye su veriyor.

Ya sel gelirse

125 metrelik koca bir kanal tam 15 kilometre olarak açıldı, ters bir huni gibi geldi 20 metrelik Riva Deresi’nin ikinci 15 kilometresinde durdu. Olası bir selin tehlikesini katlayarak işi bırakmasının bedelini ödeyecek bir yetkili şu anda ortada yok. Tek umut selin gelmemesi... Kısacası derelerin ıslah edilmesi fiyaskoyla sonuçlanırsa, bunun hesabını kim verecek?

Okullarda kalp taraması yapılmalı

CNN Türk’te önceki ‘kalp krizinden’ ani ölüm gündeme getirildi. Kalp krizi denince toplumda ilk akla gelen, kalp damarlarının tıkanması sonucu kalp adalesinin bir kısmının beslenmemesi neticesi oluşan ‘enfarktüs’ denilen olaydır. Oysa gençlerde bu durum nadirdir. Gençlerdeki kalpten ani ölümler ise genellikle doğumsaldır. Bazan romatizma sonucu kalp kapaklarının hasarı, kalp ritim bozuklukları ya da kalp kasının hastalıkları ani ölüme neden olabilir. Bu her zaman basit bir muayene ile anlaşılmayabilir. Fakat kolay yapılabilen EKG, Ekokardiografi gibi basit tetkikler çok aydınlatıcı olabilir ailede. Genç ani ölüm hikâyesi de dikkate alınmalı ve bu gençler daha detaylı incelenmelidir. Okullarda ‘kalp taraması’ yapılmalı. Spora başlayan çocuklar iyi incelenmelidir. Toplum sağlığı bakımından bu çok önemlidir.
Prof. Dr. Siber GÖKSEL

Kuran’la birlikte Nutuk da okutulmalı

KURAN’ın okunmasını öğrenmek her yerde ve her zaman mümkündür. Ancak Kuran’ın ne dediğini anlamak daha da önemlidir. Hafızlar gibi Kuran okumak yeterli değildir. Artık bu dijital ortamda hafızlığa da gerek kalmamıştır. Okullarda Kuran’ı Kerim’in ne anlatmak istediği ders olarak verilmelidir. Bu da meallerden yapılabilir. Bu “meal”leri yazanlar, Kuran’ı Kerim’den ne anlamışlarsa onu yazmışlardır. Meallerin içinde en güzel açıklamayı Yaşar Nuri Öztürk yapmıştır. İşte okullardaki seçmeli derslerde böyle bir meal seçilerek anlatılmalıdır. Son söz: Ben herkese şu tavsiyeleri yapıyorum:
1- Ben Müslüman’ım diyen herkesin Kuran’ı Kerim’in Türkçe mealini okumasını; 2- Ben Türk’üm diyen herkesin de Atatürk’ün Nutku’nu okumasını.. dilerim.
Cevat Vural GÜNDOĞAN-Emekli Makine Mühendisi

Mandela’nın adı verilemez

İZMİR Konak Belediyesi’nin Tarihsel ve Kültürel Yerleri Koruma adıyla kurulan bir komisyonu bir sokağa Mandela adının verilmesini önermiş. Mandela kendi ülkesi için önemli bir kişi olabilir. Bu kişinin, kendi ülkesi de dahil bütün ezilmiş ülkelere bağımsızlık savaşımız ile örnek ve lider olmuş, üstünlüğü tartışmasız dünyaca kabul edilmiş Mustafa Kemal Atatürk’ün Barış Ödülü’nü reddeden aynı Mandela olduğunu nasıl unutabilirsiniz?
Bu karardan lütfen vazgeçilmelidir.
Mine UYSAL

Biliyor musunuz

- TÜRKİYE Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ile Konrad Adenauer Stiftung tarafından ortaklaşa düzenlenen ‘Nefret Söylemi ve Nefret Suçları’ konulu panelin Taksim Nippon Otel’de cumartesi 14.00’te, Orhan Erinç (TGC Başkanı), Dr. Yazgülü Aldoğan (Posta), Prof. Dr. Yasemin Giritli İnceoğlu (Galatasaray Ü.), Yrd. Doç. Dr. Asuman Aytekin İnceoğlu (Bilgi Ü.) ve İsmail Saymaz’ın (Radikal) konuşmalarıyla gerçekleştirileceğini... TGB’nin, 19 Mayıs Uluslararası Gençlik Buluşması’nın tanıtımının, Muazzez İlmiye Çığ, Tarık Akan, Rutkay Aziz gibi aydınların katıldığı bir toplantıda cumartesi günü Taksim Hill Otel’de 14.00’te açıklanacağını...    �
- İSTANBUL Baro Başkanı Ümit Kocasakal ve yönetim kurulu üyelerinin, Yunanistan’ın Gümülcine Baro Başkanı Kiriaki Klovsi-Sioyti, yönetimi ve üyelerinden oluşan 50 kişilik bir avukat grubunu (10’u Türk) ağırladığını ve Çağlayan Adliyesi’ni gezdirdiklerini...