ÇEYREK asırdır, dünyanın siyasi dengelerini alt-üst eden İran, Cezayir, Libya gibi terörist devletler listesine birileri Türkiye’yi de ekleme niyetinde.
80 yıldır Avrupa ve Ortadoğu devletleri arasında tarafsız bir politika yürüten Türkiye, halen varlığı kabullenemeyen bir terörist örgütün başı Halid Meşal’ın apar topar Ankara’ya davet edilmesi Ortadoğu politikasının tüm dengelerini alt-üst edecektir.
Türkiye’yi bir bataklığa çekme stratejisi ortada iken; başta Mısır olmak üzere Arap dünyası bu konuya karşı sessiz kalırken, Türkiye’nin hesabı ne olabilir acaba?
Devlet politikasını bir kenara itip, bu aceleci tavrıyla dünyada kimlere mesaj verme derdindedir AK Parti...
Terörizmden sürekli şikayetçi olan Türkiye, halen terörist bir örgüt liderini kabul etmesini dünyaya nasıl izah edecektir?
Arap dünyası, yılardır terörist damgasını taşıyan devletler imajını Türkiye’ye havale ederek bu işten kurtulma şansını mı deniyorlar?
Dünya "Siz terörden şikayetçisinizama bir teröristi kabul ediyorsunuz; bu nasıl çifte standart" dediklerinde ne cevap verilebilir?
Türkiye. ’Yurtta sulh, cihanda sulh’ prensipleriyle akılcı ve bilimsel bir yaklaşımla bir devlet politikası yürütmeyi amaç edinmişken... AK Parti kendisine yakın misyonları memnun etmek adına bu temel prensipleri bir kenara atarak ateşten bir gömlek giymeyi göze alıyorsa binlerce kez düşünmeli ve yeni bir karar vermelidir.
Halil AYDEMİR
Diyalog mu monolog mu
DÜNYA basınını takip ederseniz görüyorsunuz ki, özellikle Avrupa halkları ’çok kültürlü, çok dinli’ yaşam tarzı teorisinin iflas ettiğini söylüyorlar ve hızla kendi içlerine kapanmak istiyorlar. Müslümanlarla iletişim istemiyorlar, yani diyalog da istemiyorlar. Siz bu ’diyaloğu’ kiminle kuracaksınız?
Haaa monolog olursa o başka, tabii ki konuşan kendileri olursa.
Nesrin EROL
’THE TÜRKLER’
TÜRK felsefesi ve Türk mantığı var mıdır? Eğer varsa bir mantığı var mıdır? Bizi kimler yönetti? Bu halimiz ne? Türkler nasıl eğlenir? Türkler uzaya çıktı mı çıkmadı?
Kadim dostumuz gazeteci-yazar Yalçın Pekşen yeni yazdığı 7. kitabı ’The Türkler’ adlı kitabının bütün bu soruların yanıtını ’mizahi’ bir dille ama gazeteci gözüyle veriyor. Kitabın adına kimse kızmasın, İsmail Gülgeç’in çizgileriyle bütün konulara gülüyor, dersler de çıkarıyorsunuz.
Kitabının tanıtımı için Beyoğlu’ndaki İstiklal Kitabevi’nde dostlarıyla dün bir araya geldi. Pekşen, Aziz Nesin’i çok sever. Bir gün Taksim’den geçerken ’The Marmara’ otelinin adına takılmış Nesin;Pekşen’e şöyle demiş:
"Bir ülkenin coğrafi yer adına ’the’ eklenerek Amerikanlılaştırılıyorsa ve
bu duruma kimse tepki göstermiyorsa, o ülke emperyalizmin kültürel işgali altındadır. Tarihsel olarak savaş yoluyla bir ülkenin işgal edilme devri kapandı; bu kez başka bir işgal var."
Artık bu işler kültürel boyutu aştı; farklı özellikleri olan ’The Türkler’ ortaya çıktı. Merak eden, okur.
Bir soru ve bir anımsatma
ADALET Bakanı Cemil Çiçek'e; CHP İzmir Milletvekili Erdal Karademir soruyor: "Bir hákim karar vermeden önce Kuran'daki ayete, din ne diyor diye bakmalı, diyen AKP Yozgat Milletvekili Mehmet Çiçek'in görüşlerine katılıyor musunuz? Milletvekili yeminine, Anayasamıza ve yasalarımıza aykırı davranmış mıdır? Davrandı ise hakkında suç duyurusunda bulunacak mısınız? Milletvekili Mehmet Çiçek'in geçmişte müftülük ve Diyanet İşleri Bakan Yardımcılığı görevlerinde bulunduğu doğru ise 'laiklik' ilkesini içine sindiremeyen bir kişinin bu tür görevlerde bulunması sakıncalı değil midir?"
VE M.ESAT BOZKURT
Böyle bir tartışma gündeme gelirken dün Türk Uygarlık-Medeni Yasası'nın kabulünün 80. yıldönümüydü. Eski Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt, bu yasanın mimarıydı. 17.2.1926'da bu çalışmaları sırasında Adalet Bakanı Bozkurt, "Din temelli kurullar, toplumun değişimine ayak uyduramazlar" demişti.
Açıklamaya sorular
İSTANBUL Ticaret Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Ahmet H.Durmuş, ’Biliyormusunuz’ köşesinde 14.2.2006’da çıkan yazıyı yanıtlıyor:
"Ben, sadece bir müslüman olarak bir kez hacca gittim, 1994 yılında, Diyanet’in organizasyonu içinde, kendi imkanlarımla... (Başbakanlık Müsteşarı) Prof. Ömer Dinçer’in hacca gidip gitmediğini, gitmiş ise ne zaman gittiğini bilmiyorum. YÖK tarafından rektör vekili olarak atanmama onay verilmesinden sonra, İstanbul Ticaret Üniversitesi’nin ne akademik kadrosuna, ne de idari kadrosuna herhangi bir atama yapılmamıştır."
Peki hocam, 1993-99 arasında M.Ü. İİBF Dekanı olarak görev yaparken emrinizde çalışan Prof. Ömer Dinçer’in hacca gidip gitmediğini nasıl bilemezsiniz... Prof. Necdet Şensoy, Suudi Arabistan’da çalışan Davut Kahramanoğlu ve Prof. Sabahattin Zaim’in oğlu Selim Zaim’i ders vermek üzere ben mi görevlendirdim o zaman? Ne dersiniz?
MESAJ PANOSU
ARİTMİ ve taşikardim için (kalbin düzensiz çalışması)'Quinicardine'i 18 yıldır kullanıyorum; ancak Adilna firması pahalı diye getirmiyor. Eş değerleri var ama pahalı, ayrıca yan tesirleri var. Parası olan dışarıdan getirtiyor. Sağlık Bakanlığı'na derdimizi anlatamıyoruz. Bir çözüm bulunamaz mı? Recep VARDAR
NİŞANTAŞI’nda son zamanlarda sık sık elektrikler kesiliyor. Önceki gün 17.00’den dün 12.00’ye kadar Nişantaşı’nın büyük bir bölümünde elektrik yoktu. Soruyorsunuz; ’yüksek gerilim, trafo, kablo’ sözcüklerinden başka bir şey söylemiyorlar. Bu kızgınlıkla vatandaşın ne söylediğini artık siz düşünün! Dr.Orhan YEĞİNSU
İP Genel Başkanı Doğu Perinçek’in bugün Bahçeşehir Üniversitesi Siyaset Okulu’nda (Beşiktaş) bugün 18.00’de ’Milli Teşkilatlanma’ konulu bir ders veriyor.
Biz ne zaman normalleşeceğiz
TÜRKİYE, AB sürecine girer girmez, ülkenin imajını zedeleyen gündemler birbirini takip etmeye başladı. Adeta sıcak gündem bombardımanı yaşıyoruz. İçki tartışması, başörtüsü tartışması, kuş gribi, Orhan Pamuk davası, 'Yeşil' ile ilgili iddialar, karikatür krizi, HAMAS heyetinin Ankara'yı ziyareti bunlardan bazıları... Sürekli gündem değişiyor; iktidar ve kurumlar birbirine dikleniyor. Dolayısıyla bu olayların oluşturduğu gerilim ortamı Türkiye'nin dış kredisini zayıflatıyor. Biz ne zaman normalleşeceğiz Allah aşkına!.. Bu konuda görev sağduyulu yayınlarıyla basına düşüyor. Ülke çıkarları habercilikten önce gelmeli diye düşünüyorum. Huzurlu bir Türkiye için gerilimsiz günler diliyorum.
Ahmet YILMAZ
İşte kadın başkanımız
BAĞIMSIZ Enerji-Sen, dünkü Yrd. Doç. Engin Ünsal'ın gönderdiği, 'Kadın İşçiler Göreve' başlıklı yazıya şu açıklamayı yapıyor:
Sosyal bir eksikliğimize dikkat çektiğiniz için sizi kutlarız. Ancak işçi sendikalarına göre geçmişi daha yeni olan kamu görevlileri sendikalarından olan BASK bu konuda duyarlı davranmakta ve özellikle kamu görevlisi kadınları gerek merkez, gerekse taşra teşkilatında aktif görevlere getirmektedir. BASK'a bağlı Bağımsız Enerji-Sen'in Genel Başkanı Hanife Ekinci, kamu görevlisi bir bayandır.
Validen Çorlu açıklaması
TEKİRDAĞ Valisi Aydın Nezih Doğan'ın açıklamada, "Bir birahanede 6 Şubat'ta iki kişinin ölümü, üç kişinin yaralanması olayının meydana geldiği Çorlu'da, Valiliğimiz Emniyet Müdürlüğü'nün en üst seviyesindeki desteği ve Çorlu Emniyet Müdürlüğü personeli ile koordineli olarak kararlı ve başarılı bir takip sonucu şüphelilerin olayda kullanılan suç aletiyle birlikte çok kısa bir sürede yakalanarak adliyeye teslim edildiği, olayı gerçekleştiren M.Ö. isimli şahsın tutuklandığı, olayın geçmişe dayanan bir husumetten kaynaklandığı... Ayrıca hızlı bir nüfus artışı olgusuyla karşı karşıya olan Çorlu'da 'kamu hizmet açığı'nın da gündeme geldiği, emniyet olarak hizmet açığı doğmaması için kararlı bir çalışma gösterildiği" belirtiliyor.
Çorlu'da bundan bir süre önce de adliyede bir Cumhuriyet Savcısı'nın odası kurşunlanmıştı. Polis kadrolarının eksikliği yanında araç ve gereç bakımından da yetersiz Çorlu. Çorlu Havaalanı'nın, kargo hizmetlerinin işler hale gelmesiyle yükü daha da ağırlaştı.
Tekirdağ, Çorlu ve Çerkezköy ilçelerindeki yatırımlardan ötürü Türkiye vergi sıralamasında 6. sırada bulunmasına karşın, genel hizmet dönüşümü bakımından 60. sıralarda bulunuyor. AKP Tekirdağ Milletvekili ve İçişleri Komisyonu Başkanı Ziyaettin Akbulut, eski bir vali olarak kentin asayiş sorunlarına daha çok katkıda bulunması gerekirken, kendisini kongreler ilgilendiriyor galiba...
Güçlü torpil
BİR doktordan not: Sağlık Bakanlığı'nda tayinler çalışma yılı ve bölge itibarıyla puanlandırılıp yıl içinde iki kez yapılır. Ancak güçlü torpiliniz varsa herhangi bir sağlık raporu veya başhekimlik ataması ya da eş durumu olmadan, boş kadro olmadığı halde atama yapılabiliyor nedense... Hatay Devlet Hastanesi'ne kadroda fazla doktor olmasına rağmen tayin yapılması gibi.. Acaba bakan beyin bundan haberi oluyor mu?