Paylaş
6 milyonu aşkın emekçinin gözünü çevirdiği komisyondan beklentilerini karşılayacak yüksek oranlı zammın çıkması mümkün görünmüyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yeni ücretin 2 bin lira olmasını talep ediyor. Ne var ki hükümet Kılıçdaroğlu’nun talebini siyasi çıkış gerekçesiyle yerine getirmez. Yani asgari ücret 2 bin lira olmaz.
Görünürde erken seçim olmadığına göre mevcut asgari ücrette yıllık yüzde 8-9, 10, belki 11 oranında artış olabilir. Memur ile memur emeklisinin aylığına önümüzdeki yıl yüzde 7.5 zam yapılacağı öngörüldüğünde asgari ücrete de bu düzeyde veya bir miktar üzerinde zam yapılır.
AKP iktidarı 2015’te yapılacak milletvekili seçimini dikkate alarak, 2016 yılında uygulanacak ücrete yüzde 30 oranında zam yapılmasını benimsemişti. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, artış miktarını seçim mitinglerinde kamuoyuna duyurmuştu. Asgari ücret de net bin liradan bin 300 liraya yükseltilmişti.
Sonuç mu, ufukta yüksek zam yok.
Açlık sınırı bin 600 liraya dayanmış, emekçinin aldığı para bin 404 lira. Günümüzde hangi babayiğit bu ücretle geçinebilir?
Şükrü KARAMAN
GÜNÜN SÖZÜ
“Bürokrasi hiçbir zaman seçime girmez, o nedenle her zaman iktidardır.”
(Anonim)
VİYANA’DA ‘TARLABAŞI-AYIP ŞEHİR’
FOTO Muhabiri Ali Öz’ün, iki yıl boyunca Tarlabaşı’nda adım adım çektiği 30 bin kare fotoğrafı kapsayan, ‘Tarlabaşı-Ayıp Şehir’ isimli sergisi Viyana’da dün açıldı; 6 Ocak tarihine kadar Galeri 68’de sergilenecek. Öz sergisini anlatırken, “İstanbul’un tam orta yerinde bir semt yok ediliyor. Binbir çeşit hayat imha ediliyor. Semtin dokusunu oluşturan sokaklar, sokaklara rengini veren binalar; konutlar, işyerleri ve orada yaşayan kadınlar, erkekler, çocuklar, gençler...” diyor. Gazeteci kökenli olan Ali Öz, Ankara SBF Basın Yayın mezunu. 1979 yılından beri fotografçılığa gönül veriyor bu nedenle Türkiye’deki her toplumsal olayda onu görmek mümkün.
KADIKÖY’DE ‘TÜRKLAND’ OKUMASI
KADIKÖY Entropi Sahne’de online kültür-sanat dergisi MAVİBLAU işbirliğiyle gerçekleşecek olan “Türkland” adlı okuma performansının cumartesi akşamı galası yapılacak. Almanya’da doğup büyüyen Dilşad Budak Sarıoğlu’nun otobiyografik hikayesinden uyarlanan metin, çok kültürlü kimlik karmaşasının ortasında kendini bulma çabası veren bir kadının Almanya’da göçmen ve Türkiye’de geriye göç eden olarak yaşadıklarıyla baş etme sürecini; her iki kültürün de içinde barındırdığı klişelere ve kendine has tuhaflıklarına odaklanarak yazarın düğün günü üzerinden ele alıyor. Performansta Sarıoğlu’na Ilgıt Uçum eşlik ediyor. Okuma performansı önümüzdeki yıl tiyatro oyunu olarak Berlin ve İstanbul’da gösterime girecek.
PANO
“MECLİS, hayvanları koruyacak yasal düzenleme için change.org’ sitesinde toplanan 230 bin imza ile ilgili talebi görmezlikten gelemez, gelinmemeli.”
CHP İstanbul Milletvekili Didem ENGİN
BİLİYOR MUSUNUZ
FETÖ YERİNE ‘GÜLENCİ ŞEBEKE’
CUMHURBAŞKANI Sözcüsü İbrahim Kalın’ın France 24 televizyonunda gündeme dair açıklamalarda bulunurken, FETÖ sözcüğü yerine ‘ABD’teki Gülenci şebeke’ ya da ‘Gülenciler’deyimini kullandığını...
CUMHURBAŞKANI Erdoğan’ın başdanışmanı Abdülkadir Emin Önen’in önümüzdeki hafta Çin’de Büyükelçi olarak göreve başlayacağını bildirerek “Türkiye’nin Çin’den 26 milyar ithalat yaparken, ihracatımız ise 2 milyar dolar... Bu dengesiz ticari ilişkinin düzelmesinin ancak Çin’den doğrudan yabancı yatırımların çekilmesi ve oradaki ucuz finans imkânlarının Türkiye’deki büyük projelerde kullanılması suretiyle mümkün olabilir” dediğini...
ULUSAL Eğitim Derneğince her yıl Öğretmenler Haftası kapsamında verilen geleneksel Eğitim Onur Ödülü bu yıl müzik eğitimcisi, çocuk şarkıları bestecisi Prof. Muammer Sun’a Cumartesi 14.00’de Ankara Petrol İş Şubesi’nde yapılacak törenle verileceğini...
SENARİST-Yönetmen Dersu Yavuz Altun’un bir cezaevi projesi sırasında ortaya çıkan, kadına karşı şiddeti farklı bir açıdan ele alan filmi ‘Ayaz’ın Maltepe TSKM’nde 19.00’da BM Genel Kurulu kararı ile ilan edilen 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ne özel bir gösterimi gerçekleştirileceğini...
8. ANTALYA Konyaaltı Kitap Fuarı’nın 24 Kasım Cuma Öğretmenler Günü’nde Konyaaltı Belediyesi’nin yeni inşa ettiği Kongre ve Fuar Merkezi’nde ‘Okumak lazım!’ sloganıyla açılacağını; 200 yayınevinin 52 stant ile yer alacağı, 130 yazarın katılacağını fuarın 3 Aralık’a kadar ziyaret edilebileceğini...
MUĞLA’nın Milas ilçesinde 25-26 Kasım tarihlerinde ‘4. Zeytin Hasat Şenliği’nin Prof.Dr. Canan Karatay’ın katılımıyla yapılacağını...
EBRU BİNBAŞI’YA SAYGI
NATO tatbikatında, sanal hedeflere- devletin kurucusu Atatürk ve şimdiki Cumhurbaşkanının konulmasının farkına-Deniz Kuvvetlerini temsilen katılan Ebru Binbaşı varmış, komutanlarını haberdar etmiş, rezalet ortaya çıkmış...
Ebru Binbaşı kumpas mağduru, FETÖ tezgahı ‘Askeri Casusluk ve Şantaj Davası’nda’ devletin gizli belgelerini elde ettiği, bazı uçakların fotoğraflarını çektiği v.s gibi iddialar ile yargılanmış, 5 yıl hapis cezası almış, Yargıtay bu hükmü onamış, Anayasa Mahkemesi’nin, “yargılananların haklarının ihlal edildiği” kararı sonucu görevine dönmüş.
TSK’nin seçkin askerlerini ‘asma budar’ gibi budayıp hayatlarını karartan, ordunun kademelerinde, zaaflar doğuran, kumpas davalarını, tiyatro seyreder gibi seyredip, arada bazı replikleri, var gücüyle alkışlayıp destek verenler, sanal tatbikatta, Türkiye’ye hakaret edildi diye şimdilerde, NATO’ya, sanal/digital ortamlardan kılıç sallıyorlar.
“Özür yetmez” diyenler mi istersiniz, ABD ile savaşırız“ diyenler mi, istersiniz, ortalık kılıç şakırtılarından geçilmiyor.
Bu iri laflar sadre şifa değil, Türkiye’de aktif vaziyette, NATO ile ilişkili 28 harekat ve radar üssü olduğu biliniyor.. NATO, ABD üslerini de ihtiyaç halinde kullanıyor.
Hiç olmazsa bir tanesinin faaliyetlerini, sembolik olarak askıya alma yönünde, “müzik notası kıvamında” bir nota verilemez mi?
Bu cesaret gösterilemiyorsa, Ebru Binbaşı, nota’yı tatbikat merkezinden vermiş, onunla idare edilir artık!
Feraye KORKUSUZ
KADINA ŞİDDET... ÜLKEMİZ BU ACI VE İRKİTİCİ TABLODAN ÇIKMALIDIR
25 KASIM Cumartesi ‘Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ Kadınlara yönelik şiddet, tarihin en eski dönemlerinden beri var olan ve en meşru gösterilmeye çalışılan bir şiddet türüdür. Kadınlara fiziksel, psikolojik, sosyal,ekonomik ve cinsel ıstırap veren her eylem, şiddettir.
Dünyanın her yerinde yaşayan kadınların karşılaştıkları bu ortak sorun, aslında bir insanlık ve demokrasi sorunudur.
Kadına yönelik şiddet, kadınların ister özel yaşamında, isterse kamusal alanda olsun; her yerde ve her zaman karşılaşacakları bir ortak tehlikedir. Onlar iş yerinde, sokakta, okulda, barışta ve savaşta sadece kadın oldukları için şiddete uğramaktadırlar.
Ancak kadınlara karşı uygulanan şiddetin en yaygın ve acımasız olarak uygulandığı alan; kendileri için ‘en güvenli ortam’ diye düşünülmesi gereken ‘aile içi ortam’lardır. Ve aile ne yazık ki her türlü şiddetin bir arada görüldüğü (hakaret, dayak, cinsel taciz, yaralama, öldürme ) tek odaktır.
Ailede kadınlar şiddetin sessiz ve çoğunlukla çaresız kurbanlarıdır. Erkeklerle aralarındaki tek fark; biyolojik özellikler olmasına karşın, bu fark kadın-erkek eşitsizliğinin temelini oluşturmaktadır. Yüzyıllar boyunca da bu eşitsizlik, iktidar gücünün erkekte olduğu anlayışına kaynaklık etmiştir.
Kadına yönelik şiddetle mücadele için uzun yıllardır çeşitli uluslararası sözleşmeler imzalanmış, Uluslararası hukukta kadına yönelik şiddetin önlenmesine ilişkin bildirgeler yayınlanmıştır. Türkiye de bu belgeleri kabul eden, imzalayan taraf ülkelerden olmuştur. Ancak ülkemiz, kadınlarının, kızlarının, acımasızca, gaddarca, alçakça katledildiği bir ülkeye dönüşmüştür.
‘TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ’ DERS OLMALI
2002-2016 yılları arasında 5.734 kadın öldürülmüştür.
6 ayda görülen 26 kadın cinayeti davasının yarısında, sanıklara iyi hal ve tahrikten ceza indirimi uygulanmıştır.
Kurbanları kadın olan bu kadar çok sayıda ve akıl almaz gaddarlıkla işlenmiş cinayetlerde katillere verilen cezalar ne yazık ki, vicdanları kanatmaya devam etmektedir.
Öncelikle cezaların caydırıcı olması ve bu nedenle her türlü ceza indiriminden vazgeçilmesi gerekmektedir. İlkokul öncesi eğitimden üniversiteye kadar ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği’ dersi, zorunlu ders olarak okutulmalıdır. Ülke genelinde sığınma evlerinin sayısı arttırılmalıdır. Devlet ve sivil toplum örgütleriyle birlikte, şiddet konusunda bilgilendirme, farkındalık yaratma ve hak arama yollarında projeler geliştirilmelidir.
Önay ALPAGO- Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet e.Bakanı-İstanbul Dayanışma Platformu Başkanı
Paylaş