Antalya’da Türel niçin kaybetti (2)

OKURUMUZ Selçuk Çelik, Ö. Topuz’un Antalya seçimiyle ilgili değerlendirmesi üzerine şunları yazıyor:

Bu objektif bir değerlendirmeden ziyade Menderes Türel’e AKP’li olduğu için sizin yaklaşım tarzınızı yansıtan bir yazı olmuş... Biz ailece CHP’liyiz. Menderes Türel yakın aile dostumuz olur. Eşi Ebru da son derece modern bir insandır ve ailesi de CHP’lidir. Hatta Menderes Bey’in düğününe de Sn. Deniz Baykal bizzat gelmiştir. Menderes Bey’e de "CHP adayı ol" diye çok baskılar gelmiştir zamanında. Antalya’da rahata alışmış insanlar, bu kazma kürek ve kazı işlerinden doğal olarak anlamazlar, ancak gelecek yıllarda bunun faydasını göreceklerdir. Ben Menderes Türel’i savunmam ancak yaptıkları da açıkça ortada...
GÜNÜN SÖZÜ
"Gerçek politikacı olayların hıncını, intikamını alan değildir.
Bu olayların tekerrürüne engel olacak kişidir."
(Bismarck)


CHP’li yeni Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın için çok seviniyorum, ancak ben hem yurtiçi hem de yurtdışında okuyan biri olarak rektörleri ne halk içinde ne de öğrencilerle birlikte gördüm. Akaydın Bey’e yapılan çok büyük haksızlığı hepimiz gördük. Ancak bu bizim gözlerimizi Menderes Türel’in yaptıklarına kapamamızı gerektirmemeli. Çok çalışkan ve belediyeciliği bilen biri olarak Kılıçdaroğlu’ndan daha da namuslu bir insanı Antalya kaybetti. Aile ortamında eşimle birlikte kendisini eleştirirdik AKP’ye yakışmadığı için... Antalyalı hem şaşkın, hem de biz ne yaptık demeye bile başladı; ben bunları açıkça görüyorum. Akaydın’ın başarılı olması en büyük dileğim, ancak Menderes Türel’in yaptıkları da unutulmamalı. Birileri tabii ki rahatsız olacak çalışmalardan. Ancak bu hiç iş yapmayan eski belediye başkanlarının ne şiş yansın ne kebap anlayışı ile yan yana koyulmamalıdır. Belediyeciliği AKP’liler veya CHP’liler yapar diye bir şart yok. İnsan faktörü ve vizyon sahibi olmak önemlidir. Tıpkı DSP’li Prof. Yılmaz Büyükerşen ve Mustafa Sarıgül gibi... İşte Menderes Türel de tam böyle bir kişiliktir. Kaybetmesi tamamen Mehmet Ali Şahin, Başbakan ve AKP yüzündedir. Ancak Antalyalı pireye kızıp yorganı yakmıştır.Sn. Akaydın, 4’te 1’ini yapar ise ben çok büyük başarı diye nitelendiririm.

Bugün Pendik Belediye Başkanı seçilen Sn. K. Kenan Şahin de benim Tıp Fakültesi’nden sınıf arkadaşımdır. Ancak belediyeciliği bilmez. Birtakım güçler onu oraya taşımıştır. Kendisi çok namusludur ancak oldukça muhafazakárdır. Doğallığını kaybetmiş, getirildiği konumlarda (İl Sağlık Müdürlüğü gibi) arkadaşlarını bile neredeyse tanımamıştır. Belediyecilikten anlamayanlar başkan oluyor, ancak iş yapanları maalesef rahatımızı bozdu diye veya başkasına kızarak seçmiyoruz. Doğrusu da budur. Ö. Topuz kendisine bunu itiraf etmelidir. Sn. Akaydın da enkaz edebiyatı yapmasın, ben bir CHP’li olarak onun konuşmak yerine çalışmasını istiyorum.
Selçuk ÇELİK

Ben doktorum, CHP’de doğru tanı konmalı

O. ELMALI’nın CHP’ye önerileri var: Sayın Kılıçdaroğlu’nun ilkeli duruşu, yapıcı üslubu konusunda hiçbir itirazım yok. Ancak İstanbul başarısı biraz eksik okunuyor bence. Çünkü iyi bir ekmek için öncesinde fırın ve hamurun iyi bir hazırlık aşaması gerekli. Burada ön hazırlık ve propaganda döneminde ilkeli şekilde halka iniş, seçim sırasında ve sonrasındaki yorumları dikkate alındığı zaman başarının arkasındaki gizli kahraman bence eski il başkanı Gürsel Tekin’dir. Gerçek bir CHP duruşu sergiliyor. Çatışmıyor ancak boyun da eğmiyor, gereğinde tepkisini ’siyaseti bırakma’ pahasına koyabiliyor. Bu değil mi ülkemizdeki politikacıların eksiği? CHP’yi iyi okuyabiliyor. Yeniden yapılanma ile halka inme konusundaki eksikliklerin düzeltilmesini, CHP’nin olmadığı bölgelerde ciddi çalışma yapılması gerektiğini vurguluyor yorumlarında... İstanbul’un başarısı ile ilgili en ufak bir övünme duygusuna yer vermiyor. CHP’nin Türkiye’deki durumunu tartışmayı tercih ediyor. Ben bir doktor olarak bu yaklaşımın doğru tanı olduğunu düşünüyor, doğru tedavinin ise kolayca planlanabileceğini hissediyorum. Umarım CHP Ankara Genel Merkezi de hisseder. Yapılanmasını buna göre planlar, bugünden itibaren, yarın geç.O. ELMALI

Bir yanda laikiz bir yanda Malezya

DIŞARDAN Türkiye Cumhuriyeti’ne dayatılmaya çalışılan ’ılımlı İslam’ tam olarak nedir diye sorulsa, hiç tereddütsüz "29 Mart seçim sonuçları haritasına bakın anlarsınız" derdim! Bir yanda kıyılara hapsolmuş laik kurtarılmış bölge konumundaki belediyeler ile öte yanda İç Anadolu’da % 2’lerde sürünen bir CHP... Ilımlı İslam tartışmalarının başladığı günlerde medyamız üşenmemiş, bizleri aydınlatmak için ta Malezya’ya kadar gitmişti. Orada halkla yapılan röportajları daha dün gibi anımsıyorum. Ülkenin belli bölümlerinde yabancı uyruklular ve laiklerin kümelendiği yerlerde modern bir yaşam tarzına göz yumulurken, iç kesimlere doğru farklı bir Malezya tablosu ile karşılaşılıyordu.

Bu acı tabloya bir de DTP’nin Güneydoğu hákimiyetini ekleyecek olursak, durumun tüm siyasi parti liderleri tarafından devlet adamı ciddiyetiyle ele alınması gerektiğini düşünüyorum. AKP, MHP, CHP, DTP hemen hemen bütün partiler kendilerini zafer sahibi ilan ettiler, ama bir yerde zafer varsa bir de kaybedeni vardır! Eğer bu 4 partimiz de kazandıysa, kaybeden Türkiye’dir! Liderlerin hırsları ne yazık ki halkımızın kutuplaşmasına yol açmıştır! Gönül isterdi ki Maraş’ın komşu ilçesinde CHP kazanabilsin ve seçim haritasında renkler çiçek bahçesi gibi iç içe geçebilsin ama olmadı, bir dahaki bahara inşallah...
Engin BALIM

Açıklama

ÇENGELKÖY Y.Beyazıt Camii İmamı Mustafa Demirkan’ın avukatı aracılığıyla gönderdiği açıklama şöyle: "Erdoğan, Üsküdar’da Bayat’a pres yapacak" (24.3.2009) başlıklı yazıda Çengelköy Yıldırım Beyazıt Camisi’nin imamı Mustafa Demirkan hakkında yazılan haberi düzeltiyor; Mustafa Demirkan’ın ’Başbakanı aradığı’ şeklinde verilen haberin, kaynağı belli olmayan bir iddiaya dayanılarak yazılması nedeniyle doğru olmadığını ve Mustafa Demirkan’ın AKP’nin belediye başkan adayının seçimi konusunda sıkıntı duyduğu şeklindeki haberin hiçbir kaynağa dayanmadan tamamen yoruma dayalı olarak yapıldığını kamuoyuna ilanen bildiririz."

MESAJ PANOSU
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı açıklıyor: NATO’yu 60. yılında kutlamıyoruz. Onlara karşı olanlar, savaşa ve emperyalizme hayır diyenler de dünyanın her yerinde başka bir buluşma gerçekleştirecek. Ama bizler, ’NATO’ya Hayır’ diyenlerle, bunun için mücadele edenlerle, 4 Nisan Cumartesi insanlık için, barış için ve özgürlük için Kadıköy’de olacağız.
Yazarın Tüm Yazıları