Paylaş
Kutuda fatura da vardı. İndirimden alındığı belli indirimli fiyatı 287 frank. Hediyeyi yılbaşında göndermemin sebebi, bakanlıktan telefon ile öğrendiğim 300 Euro’ya kadar olan hediyelerin yılbaşı ve dini bayramlarda (+,- 30 gün) gönderilmesi halinde gümrük vergisinden muaf olduğu bilgisiydi. Bu yasa da diğerleri gibi değiştirilmiş (ki bakanlık basın bürosunun bundan haberi yok), 2013’te istisnalar kaldırılmış.
Konumuza dönersek, İstanbul’daki posta gümrüğü, anneme gönderdiğim saate 13.01.2014’teki kur hesabı ile 279 lira gümrük vergisi çıkarmış. Yani neredeyse yüzde 50 oranında. Annem saatin fiyatına yakın olan vergi nedeniyle paketi kabul etmedi. Paket bana biraz örselenmiş, saat de biraz yıpranmış olarak geri geldi.
İlgili posta gümrük müdürünü aradım ve neden yüzde 50 vergi uygulandığını sordum. Bana, “Normalde Avrupa ülkelerinden gelen paketlere ve yolcu beraberinde getirilen eşyalara posta için 75 Euro, yolcu beraberi için 300 Euro’luk vergi muafiyeti uygulanıyor. Bedelin geri kalan kısmına yüzde 18 vergi uyguluyoruz. Ancak muayene memurunun takdir hakkı var. Eğer memur faturada yazan miktara inanmaz ise kendi görüşüne göre bir rakam belirleyip, onun üzerinden vergilendirme yapar” dedi. Yani memur benim dükkândan aldığım faturaya her nedense inanmamış. Saati 1000 franktan hesap etmiş. (Gümrük belgesi ve fatura var.)
Şimdi soruma gelmek istiyorum:
Acaba, eski Bakan Zafer Çağlayan’a 350 bin dolarlık saati hediye etmek üzere yurda sokanlar 350 bin dolarlık saat için ne kadar gümrük vergisi ödedi? Normalde saat için 63 bin dolar vergi ödenmiş olması gerekiyor.
Eğer bu saat yolcu beraberinde geldi ise gümrük kaydı var mı? Yoksa kaçak olarak mı yurda sokuldu?
Yoksa muayene memuru takdir hakkını kullanıp. “Bu saat ancak 300 Euro eder. O da muafiyete girer“ deyip hiç mi vergi uygulanmadı? Sanırım en azından benim gibi gümrük gadrine uğramış vatandaşların bunu bilmeye hakkı var.
Güneşli (maalesef bu sene doğru dürüst kar görmedik) Basel’den selamlar.
Selma Güven STROPPEL-İSVİÇRE
GÜNÜN SÖZÜ
“Cehennemin en karanlık yerleri, buhran zamanlarında tarafsız kalanlara ayrılmıştır.
Dante-İlahi Komedya
(Gönderen: Dr. Mehmet Şükrü Tuncel-MERSİN)
Destek paraları ne oldu
BENİM mesleğim çiftçilik, bazı mahsullerden devletin bize hak tanıdığı destekleme alırız. Bu destekleme miktarları ve desteklemeye tabi mahsul ve mahsulün ekili olduğu alan bir liste halinde muhtarlığa gönderilir ve askıya konur. Çiftçi buradan kontrol eder ve bir hata varsa ziraat teknisyenliğine bildirirsiniz, hata düzeltilir. Benim bu yıl destekleme listesinde belirtilen alacağım miktar 6571 TL olarak belirtilmiş. Bu paralar on beş gün sonra Ziraat Bankası’na yatırıldı. Fakat alacağım olan 6571 TL
yerine 6175 TL yatırılmış. Bu her sene böyle oluyor. Aradaki 396 TL ne sebeple kesiliyor? Herhangi bir yere yardım için kesiliyorsa, yardımı yapan kişi olarak nereye yapıldığını bilmek istiyoruz.
Cemal YILMAZ
Adliyesi bağımsız olmayan ulus devlet sayılamaz
Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran ve devrimleriyle şekillendiren M. Kemal’i dünya, tarihi değiştiren lider olarak tanımlar. 20. yüzyılın en başarılı, eşsiz devrimcisi Atatürk buyruk niteliğindeki etkin iradesini şöyle açıklamaktadır:
“Adliyesi bağımsız olmayan bir ulusun, devlet olarak varlığı kabul edilemez.”
Mustafa Kemal’in özgürlük, egemenlik ve bağımsızlığı temel kural edinmiş bir devlet düzeninde, yargı gücünün üstünlüğü ilkesine olan inancını 1920’lerde bu konuşmasıyla vermesi günümüz için de geçerli bir uyarıdır. “Adalet mülkün temelidir” diyen yüce Atatürk’ün, yasalara dayalı “modern hukuk devleti” ülküsünü gerçekleştirmek amacı bir ışık, bir ilkedir. Adaletten beklediklerini bugün dahi bilmek düşünülecek başlı başına bir nedendir.
Devlet yapısının harcı hukuktur. Ne var ki hukuk hırpalanmaktadır. Cumhuriyet adaletine güven sarsılmıştır.
Üstüne üstlük yargıçların Adalet Bakanlığı’nın memurları gibi görülmek, güvencesiz bir duruma getirilmek istenilmesi ürkütücüdür.
Her şeyin üstünde tutulması zorunlu hukuk ve adaletle oynamak, hukukun egemenliğinin, adalet ve hak düşüncesinin zedelenmesidir.
Hukuk devletinde, hukukun ve adaletin yerini arar durumda olmamak için yargının bağımsızlığına ve yargıç güvencesine devletin müdahale etmemesi ön ve asıl koşuldur.
Av. Ruhi KAHRAMAN-İSTANBUL
Biliyor musunuz
TEKİRDAĞ Belediye Başkanı ve büyükşehir aday adayı Op. Dr. Adem Dalgıç’ın, belediye başkan yardımcıları Sinan Çetiz, Mehmet Özen, Eyüp Yiğiter, İmar İşleri Müdürü Ahmet Coşkun, Fen İşleri Müdürü Kenan Taşkın ve 22 belediye meclis üyesi hakkında, bir benzin istasyonuna usulsüz ruhsat vermekten, haklarında ‘görevi suistimal ettikleri gerekçesiyle 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nde dava açıldığını, ilk duruşmanın 25 Mart’ta yapılacağını...
Beşiktaş’tan haberler
BJK Kulübü Başkanı Fikret Orman’ın, Uğur Gökhan Sarı’yı desteklediğini, öbür yandan da İsmail Ünal için CHP Genel Merkezi’ne gittiğini... ÇEVRE ve Şehircilik Bakanlığı mühendislerince, Zorlu Center’de 125 dairenin projede görünmediğini, yeraltında 20 bin metrekare sığınak ve mekânların mağaza haline dönüştürüldüğünü, toprak üstünde de 74 bin metrekare fazlalık olduğunun bir raporla tespit edildiğini... BEŞİKTAŞ Vişnezadeki Balkan Şehitliği (Vedat Aşçı) ile Ortaköy Ermeni Mezarlığı; Ortaköy Spor Kulübü ve ilköğretim alanını (Serdar Bilgili ve (AKP Esenler Meclis üyesi Mehmet Uyanoğlu) ve Akatlar’daki ilköğretim alanının (Bahri Büyükhanlı) imara açıldığını...
Beşiktaş’ta eğilim yoklamasında ayıplı seçim; delegeler ilkokul seviyesinde; bir mimar bile yok
CHP Beşiktaş örgütünden bir okurumuz, eğilim yoklaması ile ilgili bir alışma yapmış... Durum vahim; CHP’ye ayıp... Diyor ki:
“Başka ilçelerde gündeme getirdiğiniz rahatsızlık ne yazık ki Beşiktaş ilçesi seçimlerinde de meydana gelmiştir. 5000’e yakın üyesi olan ilçede seçime katılan sayısı 1600 civarı olup, oran olarak, yüzde 30’a denk gelmektedir. Yüzde 70 seçimde oynanacak oyunun ve çıkacak sonucun farkında olduğu için sandığa gitmemiştir. Ne yazık ki ,seçimde 1989 seçimlerini andıran sonuçlar ortaya çıkmıştır. İlk 15’e giren arkadaşların eğitim ortalaması ortaokul bile değildir. Büyükşehir’e Belediyesine gidecek konumda olan arkadaşların eğitim ortalaması ilkokuldur. Genel olarak aynı şehrin, neredeyse aynı köyün insanları seçilmiştir. Beşiktaş’ta yaşayan Trabzonlu, Rizeli, Kastamonulu, Siirtli, Kayserilive daha birçok şehirli grupları listede hiç mi hiç düşünülmemiştir. Sen, ben, bizim oğlan mantığıyla hareket edilerek parti ve daha fazla alınacak bir oy yerine, bireysel çıkarlar göz önünde tutulmuş ve Beşiktaş seçmenine haksızlık edilmiştir. Aralarında bir tek mimar, mühendis, ekonomist, doktor, avukat vs.vs. yoktur. Ne Beşiktaş Belediyesi, ne de İstanbul Belediyesi bu kalitesizliği hiç hak etmiyor. Buradan yola çıkarak seçkincilik yaptığım düşünülmesin lütfen. Tam tersi, daha önce aynı filmi birkaç kez seyretmiş, ve sonuçlarının partiye verdiği zararı yakından yaşamış, eski bir ilçe başkanı, il yöneticisi ve belediye meclis üyesi olarak, sadece partimin seçimdeki başarısını düşünerek yazıyorum. Sosyal demokrat bir partinin yapacağı yoklama, o ilçede yaşayan tüm siyasi unsurların her anlamdaki yelpazesi olmalıdır. Özet olarak, kimi yerlerde başarı olarak lanse edilmeye çalışılan bu sonuç,gerçekte yılların partililerinin bile partiye oy vermekte zorlanacağı izlenimini çok net vermektedir. Aracılığınızla ilgililere bu uyarıyı yapmak istedim.”
Laiklik ilkesinin Anayasaya girişinin 77. yıldönümü
LAİKLİK ilkesinin Anayasamıza girişinin 77. yılını yürekten kutluyoruz.
Kurtuluş Savaşımızın Önderi, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, ulusumuzun bir daha Ortaçağ karanlığına dönmemesi, emperyalizmin ağına düşmemesi için, ulusal egemenliği üstün tutarak, evrensel değerleri ilke edinerek devrimlere gerçekleştirmiştir…
Cumhuriyetimizin ilanı; halkımızın, ümmet anlayışından Ulus ve yurttaş bilincine geçmesinin, en önemli adımlardan biri olmuştur.
Bu dönüşüm sağlamak için, birbiri ardına devrimler gerçekleştirilmiş ve “Laiklik” ilkesi anayasamıza konulmuştur.
Laiklik, değişik dine ve mezhebe bağlı bireylerin eşit haklara sahip olduğu, insan haklarına saygılı bir toplum düzeni gerektirmektedir.
Laik düzende hiç kimse dini inancını ve düşüncesini açıklamaya zorlanamaz.
Laik düzende devletin sosyal, ekonomik, siyasal ya da hukuksal temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandıramaz; en kutsal dini duyguları hiç kimse istismar edemez, siyasi ve ticari ilişkilere vasıta kılamaz.
Bugüne gelirsek, maalesef en kutsal din duygularımızın istismar edildiğini, siyasete ve ticarete vasıta kılındığını, dini istismar etmek suretiyle yolsuzlukların üstünün örtülmeye çalışıldığını tüm çıplaklığıyla görüyoruz.
Ayrıca, laik ve bilimsel ve çağdaş eğitimin 4+4+4 gibi ucube düzenlemelerle yerle bir edildiğini görmekten büyük üzüntü duyuyoruz…
Laiklik karşıtı ve dini istismar eden anlayışın, kamuya bu yöndeki şekil verme çabalarını biliyoruz…
Ancak, AKP ne yaparsa yapsın, ülkemizin aydınlanma mücadelesinin önüne geçemeyecektir…
Laiklik ilkesinin Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na girişinin 77. yıldönümünü yürekten kutluyor, Cumhuriyet devrimine, başta Laiklik ilkesi olmak üzere, tüm ilke ve kurumlarıyla sahip çıkma kararlılığı içerisinde tüm halkımıza esenlikler diliyoruz.
Ali İhsan KÖKTÜRK- CHP Zonguldak Milletvekili
Paylaş