‘BEN, Mukadder Tosun’um. Üsküdar Ticaret Lisesi’ni bitirdikten sonra 1990’da Fransa’ya geldim; Monpelleier’in Sete kasabasında üç kızımla yaşıyorum. İnşaat taşeronluğuyla uğraşıyorum.
25 Haziran’da, kolejde okuyan 14 ve 12 yaşlarındaki iki büyük kızımı Türkiye’ye tatile gönderdim. Ben de ağustosta geleceğim.
Gümüşhane’in Şiran İlçesi’nin Çanakçı Köyü’nde babam oturuyor. Orada dilleri biraz gelişsin, kültürümüzü öğrensinler, hatta Kuran kursuna gitsinler istedim.
Çocukların keyifli bir yolculuk yaptığını düşünüyordum; ta ki büyük kızım feryatlar içinde beni arayana dek... Kızım Atatürk Havalimanı’ndaki polis memurunun kötü muamelesiyle karşılaşmış. X-Ray cihazından kızımı defalarca geçirmiş, üstündeki tüm metal eşyaları çıkardığı halde cihaz yine de ötünce bu kez dedektörle tepeden tırnağa aramış. Sonrasında ise, polis şapkanı çıkar demiş, o arada bir gerginlik olmuş ve biletlerini almış. Kızlar hiç böyle bir şey yaşamadıkları için heyecanlanmışlar. Bana, polis beyin kendisine kızdığını söyledi. Polis, ‘Bak beni kızdırma, seni şimdi soyarım, Türk polisinin nasıl olduğunu gösteririm’ demiş. Tabii Trabzon uçağına binecekler, panik yaşıyorlar telefonda.
Fransız polisi, yolculara böyle bir davranışta bulunamaz. ‘Türkiye’ye sizi zorla mı getiriyoruz, gelmeyin’ diye kimse konuşamaz bir çocuğa. Tabii ben de çok panikledim. Ben bu arada Atatürk Havalimanı’nı aradım, ‘Çocuklarınız alıkondu’ dendi, her kafadan bir ses çıktı. Neyse oradan başka bir polis memurunu telefona çağırtarak, çocukların Trabzon uçağına yetişmesini sağladım.
Ben demokrat görüşlü bir anneyim. Gerçekten çocuklarımın utanç verici bir durumla karşılaştığını düşünüyorum. Bir polis memurunun, küçük yaşta bir kız çocuğuna ‘Bak seni soyarım, Türk polisinin nasıl olduğunu görürsünüz’ diye konuşmaması lazım.
Bizler Fransa’da yaşıyoruz, Türkiye’deki hakları ve uygulamaları bilmiyoruz.
Bu çocuklar Fransız vatandaşı... Böyle bir durumda Fransız makamları anne olarak bana hesap sorar, çocukların başına bunlar niye geldi diye...
Ama ben çocuklarımı ülkeme, dedelerinin yanına gönderiyorum. Yaşadıklarım karşısında e-mail’ler attım; en az 1500-2000 Euro’luk telefon görüşmesi yaptım, ne THY’den ne polisten, ne Atatürk Havalimanı’ndan cevap geldi. Bir tek Hürriyet’ten, sizlerden telefon geldi.
‘NO TÜRKİYE’
Size bir şey daha söylemek isterim. 14 yaşındaki kızım Serap (14) boynundan ay yıldızlı kolyeyi çıkartmayan ve ‘No Türkiye’ diyen parti başkanı Philippe de Villier’in internet sitelerine tepkiler göndererek Türkiye’yi savunan bir çocuktur.
Bu nedenle bu çocuklar polis tarafından rencide edilemez, gururlarıyla oynanamaz. Tabii o zaman ‘Anne, Fransız polisi, Türk polisinden daha iyi’ demezler mi? Hafta sonum rezil oldu ama çocuklarım şimdi dedelerinin yanında geçirdikleri şoku atlatmaya çalışıyorlar.’
Heybeliada haşema plajı
HEYBELİADA’nın en güzel piknik ve gezi yeri olan Değirmenburnu ‘Üsküdar Belediyesi- Yaz Okulu’ levhası asılarak etrafı yüksek tahta çitlerle çevrildi.Ayrıca dikenli tel de çekilmek üzere getirildi. ‘Tecrit’ edilen bu alanda imam-hatipliler kamp yapacakmış. Ormanla denizin bütünleştiği ve turistlerin uğrak yeri yerinde böyle bir manzarayı Belediye Başkanı Coşkun Özden açılışını da yaparak nasıl izin verir? Bizler ANAP’lı olduğu için kendisine oy verdik ama bizi kandırarak AKP’ye geçti.
İmam hatiplilerin de deniz ihtiyacı olabilir ama böyle güzelim bir SİT alanına -belki Orman İdaresinin de payı var- ‘gecekondu’ kurmak hangi anlayışı temsil ediyor?
Adalılar’ın öfkesine karşı ne yapacaksınız Özden Bey! Siz de bu plaja ‘haşemanız’la girersiniz artık.
Erdoğan’sız AKP başarılı olur mu
Sayın Prof. Hikmet Sami Türk (DSP’nin eski Adalet Bakanı), 2006 sonbaharından itibaren erken seçimin gündeme geleceğini söylüyorsunuz, bunu neye dayanarak söylüyorsunuz?
- 1983’ten beri hiçbir iktidar 5 yıllık görev süresini tamamlayamadı. Fakat büyük bir olasılıkla önümüzdeki yıl ilkbaharından ya da en geç 2006 sonbaharından itibaren seçim gündeme gelecektir. Başörtüsü konusundaki girişimler, ‘referandum yaparız’ gibi, yapamayacağı bir iş konusunda seçmen tabanına mesaj veren açıklamalar, seçim startının verildiğini göstermektedir. Bu Meclis 5 yılını tamamlayacak olursa Cumhurbaşkanı’nı seçebilir. O zaman Sayın Erdoğan kendi partisinin oylarıyla rahatça Cumhurbaşkanı seçilebilir. Ama ondan sonra Erdoğan’ın başında bulunmadığı bir AKP’nin seçimdeki başarısı ne olur? AKP 1.parti olarak kalsa dahi eski gücünü kaybetmiş olur. O zaman da Sayın Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı hep tartışma konusu olarak kalabilir.
Türban...
- Türkiye Cumhuriyeti’nin gelenekleri gereğince, Cumhurbaşkanı’nın eşinin başörtülü olmaması gerekiyor. Erdoğan Cumhurbaşkanı seçilecekse, bayan Erdoğan’ın başını açarak Çankaya’ya çıkması gerekir.
Vekiller darda imiş
MİLLETVEKİLLERİ seçilmek için dünya kadar para sarf ettiler. Aday oldular, seçilmek için yine çuval dolusu para harcadılar. Şimdi şikáyet niye? Ankara’ya gelen seçmeni yedirip içirdikleri için paraları yetmiyormuş! Seçmene iaşe-ibate borçları mı var? Tekrar seçilmek için para harcıyorlarsa, bunun sorumlusu Hazine mi? Aldıkları para fevkalade yeterli. Azlığından şikáyeti olan varsa istifa eder, kimsenin ellerini tuttuğu yok.
Cemal AYCAN
Ulla’nın atıkları ne olacak
GREENPEACE Akdeniz Toksit Maddeler Kampanya Sorumlusu Banu Dökmecibaşı, İskenderun’da geçen eylül ayında batan ‘MV Ulla’ adlı geminin atığının çıkarılmasının sorumluluğunu üstlenen Lafarge’ın,söz konusu toksik atıkları İspanya’da inşaat çimentosu olarak kullanacağını açıklıyor.
Dökmecibaşı şöyle diyor:
‘Lafarge, iki geminin sürdürmekte olduğu pompalama işlemi bitince külleri muhtemelen Barcelona’ya götürüp kurutacak. Küller buradan Sagunto’ya (Valencia), Lafarge’ın sahibi olduğu bir çimento fabrikasında kullanılmak üzere götürülecek. İspanya Çevre Bakanlığı, küllerin toksik atık içermediğini iddia ediyor.
İspanya’nın toksik atık içeren külleri geri kabul etmesi olumlu bir adımdır; ancak kendi ülkesinde bu atık toksik değilmiş gibi davranması anlaşılmazdır. Beş yıllık bu skandaldan öğrenmemiz gereken, bu tür skandalların önünün kesilmesi için alınabilecek en kökten önlemin, dünyada alternatif temiz üretim teknolojilerine geçiş sürecinin hızlandırılmasıdır.’
GÜNÜN SÖZÜ
‘TBMM 5 yılını tamamlayacak olursa Cumhurbaşkanı’nı seçebilir. O zaman Sayın Erdoğan kendi partisinin oylarıyla rahatça Cumhurbaşkanı seçilebilir. Ama ondan sonra Erdoğan’ın başında bulunmadığı bir AKP’nin seçimdeki başarısı ne olur? AKP 1.parti olarak kalsa dahi eski gücünü kaybetmiş olur. O zaman da Sayın Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı hep tartışma konusu olarak kalabilir.’
(57. hükümetin, DSP’li Adalet Bakanı Prof. Hikmet Sami Türk)
Biliyor musunuz
DİSK eski Genel Başkanı Rıdvan Budak’ın, CHP yönetimine açık bir mektup yazarak, üyelik hakkının verilmemesini, en temel insan hakkının çiğnenmesi olarak kabul ettiğini, ‘kaçak müteahhitlerin delege olduğu yerde ben üye olamıyorsam, bu durumu CHP parti örgütünün ve kamuoyunun vicdanına sunuyorum’ dediğini...
BALKANLARIN ve Rumeli’nin büyük Türk tiyatro sanatçısı Lütfü Seyfullah’ın Kosova’nın başkenti Priştina’da öldüğünü...
STOCKKHOLM’de vefat eden 1968 kuşağının etkin isimlerinden Stockholm Radyosu Türkçe bölümü eski çalışanlarından gazeteci Can Saydam’ın cenazesinin pazar günü İstanbul’da kaldırılacağını...
Ecevit hükümetinin Çevre Bakanı ve Tekirdağ Milletvekili Fevzi Aytekin’in döner sermayenin hesaplarına aktarılması gereken meblağları Çevre Vakfı’na aktararak Hazine’nin zarara uğratıldığı gerekçesiyle hakkında Meclis soruşturması açılmasının istendiğini...
Erzurum Vakfı’nın, üyeleri Münir Karadağ’ın vefatı nedeniyle yarın akşam 20.30’da Ortaköy Princess Otel’de mevlit okutacağını...
MESAJ PANOSU
‘KESİLECEK 4000 yarış atı var’ başlıklı yazıda ‘...çıkarı olan Musevı asıllı işadamı...’ denilmesini yadırgadım. Bir işadamını dini, ırkı veya dilini belirterek, kendisi ve mensup olduğu cemaatin üzerine gölge düşürmeye yönelık bir söylemi sütunlarına almanız, kanaatıme göre ayrımcılık olduğu gibi insan haklarının ihlalı anlamına gelir. Yazı sahibi Susen Erkuş’u uyarırsanız minnetter olurum.
Asıl SAMİ
LÜTFEN bu güzel şehrin son kalan bir iki Özelliği modernlesme veya herhangi bahaneyle katledilmesin. Dün Haydarpaşa Garı ve çevresi, bugün Şehir Hatları vapurlarımız, yarın sıra neye gelecek Allah bilir.