MAMAK, Abidinpaşa Bağlarbaşı Caddesi, Limonlu Sokakta oturan bir vatandaş olarak düzensiz su kesintilerinin muhatabanı bulamıyoruz.
48 saat süren son su kesintisi bittiğinde evime tam 70 saat sonra su geldi. 48 saatten sonra Alo 185’i aradığımda suyun verilmeye başlandığını söylediler. 60. saatte ASKİ’yi aradığımda alt sokaklarda su borusunun patladığını söylediler. İnat edip 65. saatte Mamak ASKİ’yi aradığımda su borusu patlağının Abidinpaşa Limonlu Sokağı etkilemediğini depolarda su seviyesinin düştüğünden dolayı beklemek zorunda olduğumuzu söylediler. İşin komik belki trajikomik tarafı Büyükşehir’i aradığımızda en az 4 ayrı yeri aramak zorunda kalınması... Özellikle Mamak ASKİ, 185 ve Su ve Kanaliasyon İşleri Müdürlüğü arandığında farklı cevaplar alınması...
Bu Paris’te olsa ne olur bir düşünün lütfen Melih Bey.
Komedi bununla bitmiyor.
Geçen cumartesi, 19.47’de tekrar su kesildi. 185’i aradım. Öncelikle bu su kesintisinin duyurulup duyurulmadığını sordum. Arıza olmadığı için duyuruya gerek olmadığını, depo su seviyesinin düştüğünü, bunun arıza olarak sayılmadığını ve onun için duyurulmasının yasal olarak gerek olmadığını söylediler. Bizim ne yapacağımızı sorduğumda ise "cuma gününden itibaren hafta sonları sularınızı depolayın çünkü her hafta sonu bu kesinti yaşanacak" cevabını aldım.
Belediyenin tavsiyesine bakar mısınız?
Ağustos ayında yaşanan su kesintisinden sonra ekranlara çıkıp bir daha su kesintisi olmayacak diyen sayın belediye başkanımız ve bundan bir kaç gün önce soran gazeteci arkadaşlara "Siz bu konunun uzmanı mızınız?Baraj doluluk oranı %0 ama biz suları veriyoruz, oda bizim sırrımız" diyen sayın bakanımız.... Depolarınızı ve bidonlarınızı doldurunuz her hafta sonu su kesintisi var artık.
Tabii sizin evlerinizde sular kesiliyor mu oda ayrı bi soru.
Marifet AB bayraklarını Kızılay’a asmak değil sayın beledye başkanı. Marifet o bayrağa uygun standartta vatandaşa hizmet götürmek... 21. yy Türkiye’sinin başkentinde durum bu ise varın geri kalan illerdeki ’müthiş’ hizmetleri siz düşünün!
H.Bilge DEVECİLOĞLU
Mahrumiyet bölgesi esas Ankara olmuş
BEN 26 yaşında bir öğretmenim, bu sene doğu hizmetimi yaptığım Bitlis’ten memleketim Ankara’ya tayin oldum. Ama tayin olduğuma üzüleyim mi sevineyim mi bilemedim. Bitlis’te görev yaptığım zaman içerisinde çok yokluklarla karşılaştık, mahrumiyet bölgesidir dedik dikkate almadık tüm özverimizle çalışmaya devam ettik. Fakat Türkiye’nin başkentine geldiğimde gördüm ki esas mahrumiyet bölgesi Ankara olmuş. Yazın günlerce sular akmadı kuraklık dedik. Bir gün dediler on gün sular gelmedi, borular patladı şanssızlık dedik. Biz böyle dedikçe, alttan aldıkça Belediye olayı iyice abarttı. Tam üç haftadır su kesintilerine düzenli olarak tekrar başlandı ama hiç bir açıklama yok. Üstelik ASKİ’nin telefonları ya cevap vermiyor cevap verse dahi insanlarla dalga geçer gibi "Su kesintisi yok, suyun tayziği azdır" şeklinde çocukları bile kandıramayacakları açıklamalarla olayı geçiştirip vatandaşı uyuttuklarını sanıyorlar.
Lütfen ama lütfen bu işe bir dur deyin artık. Kesinti yapılıyorsa bile zamanını kamuoyuna açıklayın ki, hiç değilse tedbir alalım.
Evde tek damla su yok. İnsaf el insaf...
Orhan ELLİSEKİZ
Çankaya ne kadar ballı börekmiş
’CHP’de ayak oyunları’ başlıklı okur mektubunu okudum. Yazınızın finalinde, savaşın Ankara’da CHP’nin elinde kalan tek belediyesi Çankaya için yapıldığını belirtmişsiniz. Olayı savaş değil, ilkeleri için uğraşırken gadre uğramak olarak almak en doğru yaklaşım olur. Elbette insan aklının nisyan ile, yani unutma ile malul olduğunu hepimiz biliyoruz. İzlediğim kadarıyla bir sosyal demokrat için oldukça üzüntü veren bir tablo var ortada. Koskoca bir parti Türkiye’nin sorunlarına sahip çıkması gerekirken, o partinin en yetkili kişisi, parti örgütü ve politikasından sorumlu Genel Sekreteri işi gücü bırakmış, Çankaya İlçe Başkanı ile uğraşıyor. Bunun Türkiye’ye veya CHP’ye nasıl bir katkısı olacak anlayabilmiş değilim.
Şöyle bir düşünün; Çankaya Belediye Başkanı, Ankara’nın tek sosyal demokrat metropolu ilçe belediye başkanı olarak Melih Gökçek’in engellemelerine karşı gerilemiyor, onun engellemelerine direniyor. Öte yandan partisinin Ankara’daki yöneticileriyle uğraşıyor. Onun başarısız olmasının partiye ne gibi bir avantaj getireceğini anlamıyorum. Büyükşehir, Çankaya’yı kaderine terk ettiğinde ve hiçbir hizmeti Çankayalı’ya ulaştırmadığında onun boşluğunu doldurup, Çankaya’ya sahip çıkmak için çırpınan bir belediye başkanına bütün partinin sahip çıkması gerekir... ’Küçük olsun, benim olsun’ miyopluğuyla partiyi küçük hesapların tutsağı yapanlar gelecekte bunun hesabını nasıl verecek? Nasıl yurttaşların karşısına çıkıp oy isteyecekler çok merak ediyorum.
Şimdi Çankaya ilçede delegelik seçimleri yapılıyor. İlçe başkanı 5 yıldır mevcut Genel Sekreterle çalışıyordu. 5 yıldır yetersiz değildi de tam delege seçimlerinin yapıldığı dönemde mi yetersizliği anlaşıldı. Öte yandan İlçe Başkanını ’eğitimsiz’ diyerek dile dolamak, sosyal demokrat bir partiye yakışmaz. Siyaset, siyaset elitlerinin işi değildir. Halkın partisinde herkesin siyaset yapma hakkı vardır. Çankaya’daki delege seçimleriyle uğraşmaktan Türkiye’nin yakıcı sorunlarıyla uğraşmaya vakit bulamayanların tutumu ne yazık ki, partiye bir şey kazandıracak tutum değildir. Bence Belediye Başkanı Muzaffer Eryılmaz, bir yandan Çankaya’da çocuklara, engellilere, kadınlara, yoksullara yönelik projelerini sürdürmeli öte yandan Gökçek’e de meydanı boş bırakmamalıdır. Buradan parti yöneticilerine sesleniyorum, kendi belediye başkanına sahip çıkmadıktan sonra biz sıradan yurttaşlara nasıl sahip çıkacaksınız?
A.Hamdi KARAÇARLI (a.hamdikaracarli@yahoo.com)
Bilgisayar var öğretmeni yok
BEN Sarar İlkögretim okulunda okuyan bir ögrencinin velisiyim. Okulda bilgisayarlar olmasına rağmen bilgisayar öğretmeni olmadığından bilgisayar dersi verilmiyor deniliyor. Ankara’nın göbeğinde bulunan bir okulda bilgisayar öğretmeni yok diye bilgisayar dersi verilmiyorsa bunun sorumlusu kimdir? Ali Rıza CEMEK