Anayasa taslağı ve ’vahiy kátipliği’

ANAYASA taslak metnini hazırlayan komisyon üyeleri bir anayasa hukukçusu gibi davranmak yerine neden ’vahiy kátibi’ gibi davranmak yolunu tercih ettiler?

Haberin Devamı

Geçmiş parlamentolardan birinde ’Anayasa Komisyonu’ üyeliği yapan eski bir milletvekili "Bu çalışmalara çok şaşırıyorum" diyor.

Eleştirilerini dinliyoruz:

"Anayasa taslağı hazırlanırken; sadece Başbakan’ın teveccühüne mazhar olmuş Anayasa hukukçuları bir metin hazırlayıp AKP yetkili ve ilgililerine teslim etmişlerdir. Bu metin üzerinde AKP yetkili ve ilgilileri AKP’nin görüşlerine uygun olarak değişiklik tekliflerinde bulunmuş ve metni kendi teklif ve düşüncelerini içeren ilavelerle birlikte, Başbakan tarafından seçilen anayasa hukukçularına, komisyon metninine son şeklini vermek üzere göndermiş veya göndereceklerdir.

İstanbullu hukukçular dışlanarak Ankaralı hukukçulara hazırlatılan bu taslak kimin anayasası olacaktır; AKP’nin mi?

KAMUOYUNDAN GİZLİ

Ne yazık ki, bugüne kadar olan süreç adeta ’kamuoyundan gizlenerek’ yürütülmüştür.

Kamuoyu kendisinin bütün yaşamını etkileyecek yeni anayasa hazırlıklarından sadece AKP’ye yakın medya mensuplarının ’sızdırdığı’ kadar bilgi sahibi olmak durumunda bırakılmıştır.

AKP’ye yakın kaynaklardan, Sabah’ta Nazlı Ilıcak’tan edinilen bilgiler ışığında;

’Türkçe’den başka dillerde eğitim, demokratik toplum gereklerine uygun olarak kanunla düzenlenir’ şeklinde bir düzenlemenin tartışmaya açılacağı anlaşılıyor.

Bu düzenleme ile Türkçe ve anadilde eğitim konusu bir anayasal sorun olmaktan çıkarılıp parlamentoya ve dolayısıyla şu anda ’kahir ekseriyet’e sahip AKP’nin bu konudaki değerlendirmesine bırakılıyor.

EĞİTİM BİRLİĞİ VE TÜRBAN

Yine yeni düzenlemelerden, Nazlı Hanım vasıtasıyla kamuoyuna sızdırılan ’Hiçbir surette eğitim özgürlüğü engellenmeyecek’ tarzındaki yeni yaklaşım, tamamen türban ve paralel eğitim ve öğretim kurumlarının önünü açmaya yönelik olarak ve en önemlisi mevcut Anayasa’nın 174. maddesinde düzenlenen, Devrim Kanunlarının korunması kenar başlıklı, Anayasa’nın ruhu ile ilgili maddesinin sağladığı kurucu cumhuriyetin temel felsefesini korumayı ortadan kaldırmaya yönelik bir düzenleme olma tehlikesini taşımaktadır.

BAŞLANGIÇTAKİ GİZEM!

Bu yöntem, yeni bir Anayasa hazırlanmasında, Anayasa hukukunun geleneklerine uygun bulunmamakta ve katılımcı demokrasi ilkeleri ile bağdaşmamaktadır.

Anayasa hazırlık çalışmalarında Başbakan tarafından görevlendirilen Anayasa hukukçuları ne yazık ki bu süreçte, katılımcı demokrasi gereği, toplumun bütün katmanlarınca oluşturulacak bir ulusal hassasiyet doğrultusunda Anayasa hazırlık çalışmaları yapmak yerine, ilahi emirleri yazan ’vahiy kátipleri’ gibi bir gizliliği tercih etmişlerdir.

Şüphesiz ki ’vahiy kátipleri’ öyle davranmak zorundaydılar ama katılımcı demokrasi, anayasanın toplumsallığı gibi kavramları dillerinden düşürmeyenler için bu başlangıç fazla gizemli olmuştur. "

AKP, Türkiye’ye ’tabldot anayasa’ mı sunmak istiyor?

Ankaralı hukukçular

TEMPO’nun bu haftaki sayısının kapağında anayasacılar ’Geleceğimizi yazan 6 kişi... Sivil Anayasa’nın mimarları’ olarak olarak tanıtılıyor. İlk kez TEMPO’ya konuşan heyetin başkanı Prof. Dr. Ergun Özbudun Ankara Hukuk Fakültesi mezunu olup, 1994’ten beri de Bilkent Üniversitesi’nde Anayasa dersleri veriyor. Özbudun, AİHM’de RP’nin kapatılması davasında Dışişleri’ni temsilen savunma görevi yaptı.

Diğer üyeler ise; Prof. Fazıl Hüsnü Erdem, Prof. Zühtü Arslan, Prof. Yavuz Atar, Prof. Levent Köker ve Doç. Serap Yazıcı.

İstanbul’un yaşam seviyesi 14 yılda 32 basamak düştü

İNGİLİZ ’The Ekonomist’ dergisi her yıl ’Dünya kentlerindeki yaşam kalitesi endeksi’ hazırlıyor. İstanbul geçen yıla göre iki basamak gerileyerek 104. sırada yer aldı.

CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin dün aradı, Milliyet’teki bu haberi hatırlatarak şöyle dedi: "Yaptığımız araştırmada Dalan ve Nurettin Sözen döneminde İstanbul, 128 kent arasında 72’nci sırada imiş. Tayyip Erdoğan döneminde 76’ya, Ali Müfit Gürtuna döneminde de 94’e düşmüş.

İstanbul, Kadir Topbaş’la birlikte 104. sıraya inmiş durumda bugün. İstanbul’dan sonra bizim altımızda kim var biliyor musunuz?

Cidde (S. Arabistan), Yeni Delhi (Hindistan), Cakarta (Endonezya) ve Tahran (İran).

İşte 14 yıllık RP/FP ve AKP anlayışının İstanbul’u nereye getirdiğinin açık bir fotoğrafıdır; perişanlığının belgesidir. İstanbul’un AKP iktidarından kurtarılması ile ilgili CHP olarak önümüzdeki süreçte çok ciddi projelerle İstanbulluların karşısına çıkacağız."

Gül’den ilk gol

CUMHURBAŞKANI Gül, YÖK üyeliğine Cerrahpaşa’dan Prof. Yunus Söylet’i atadı. Peki Söylet kimdir? İstanbul Tabip Odası seçimlerinde AKP’nin desteklediği Hekim Hakları Platformu’nun, seçimleri kaybeden ekibin başındaki isim. Söylet, Yenibosna’daki İskenderpaşa ve İsmailağa cemaatlerine yakınlığı ile bilinen Hayrünisa Hastanesi’nde çalıştığı gibi sağlık konusundaki demeçleri genellikle dinci gazetelerde yer alıyor. Çevresi, ’pediatrik üroloji’ olan doktoru Söylet’in daha çok ’sünnet’ üzerinde uzman olduğunu biliyorlar. Söylet’in, çocuk doktoru yakın arkadaşı Çapa’dan Prof. Bülent Zülfikar da bundan iki yıl önce hükümet kontenjanından YÖK üyesi olmuştu; Başbakan Erdoğan’a yakın bir isim olarak tanınıyordu.

Söylet ve Zülfikar’ın Gayrettepe’de ortak muayenehaneleri bulunuyor.

M. Seyit adlı okurumuz hatırlattı:

"Tarafsız olacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Gül ne demişti: ’İnanarak söylüyorum, rol yapmıyorum.’

YÖK’ten başladılar, yargıyla devam edecekler."

Allah selamet versin.

Yazarın Tüm Yazıları