Amerika ve başkalaşım

AMERİKA’da uluslararası bir gıda firmasında çalışan eşi Türk olan Fas kökenli Nurettin Tahir’le, bayram öncesinde İstanbul’da karşılaştık. Kendisine ‘Amerika’da neler oluyor?’ dedik, bize günlük yaşamla ilgili ilginç şeyler anlattı:

Amerika’da nüfus yaşlanıyor... Büyük bir emekli kitlesi daha geliyor bu aylarda. Bunlar 1960-70’li dönemlerde hızlı büyümeyle işe girip emekliliğini hak edenler. (ABD’de kadınlar 60, erkekler 70 yaşında emekli oluyor.) Örneğin, bir savaştan veya krizden sonra ekonomi canlanınca binlerce kişi işe başlıyor; emekli sandığına para yatırıyorlar. Aktüeryal dengeye göre, bir emekliye en az iki çalışanın bakması gerekiyor. Ama denge bozulmuş durumda. Amerika’da yaşlı çok, genç ise az... Yani emeklileri sübvanse edecek gençler azalıyor. Çünkü ekonomik durgunluk var.

Türkiye genç nüfusuyla avantajlı durumda...

- Özellikle de Avrupa için... Türklerin sayısı 400 bini bulmasına karşın Amerika için etkisi yok. Bu nedenle Avrupa, Türkiye’ye ‘kuzu kuzu’ bakıyor. Genç nüfus çalışıp bizim emekli sandığına katkı sağlayacak diye... Türkiye bu bakımdan Avrupa için çok önemli.

EMEKLİ MAAŞLARI

ABD’de emekliliğin özelleştirileceği yolunda haberler var.

- Maaşlar, emeklilik kurumu için ağır bir yük oluşturuyor. Bu durumda emeklilik sigortasının özelleştirilmesi gündeme geldi. Emekli maaşının yarısını devlet verecek, yarısını da emekli kendi parasıyla değerlendirmek zorunda kalacak. Emekli kendisine düşen kısmı fona yatıracak, bizzat yönetecek. Yani fifti-fifti... Fonlarda vergi muafiyeti olacak. Bu kanunun yakında Kongre’ye sevk edileceği söyleniyor.

Emekli maaşının yarısını da sen kazanmak zorundasın demek ki...

- Aynen böyle... Fonlarını iyi yönetirsen, daha fazla emekli maaşı alacaksın. İşin sonunda paranı batırmak da var. Kendin pişir kendin ye gibi.. Devlet bu yükünü hafifletmek istiyor. Bu arada sağlık sigortan yoksa sürünürsün. Sigorta şirketlerinin kanser, şeker gibi kronik hastaları kabul etmediğini de, yaşlı insanların hastane kapılarında sürünmesine neden olduğunu da hatırlatırım.

Yeni emeklilik kanunu çıkar mı?

- Bush’un bunu Kongre’den geçirme gücü var ama halktan korkuyor. Bunu yaparsam halk benim partime bir dahaki seçimde oy vermez diye düşünüyor. Cumhuriyetçi Parti’de Bush’lardan başka ağırlıklı kimse yok denilebilir. Florida Valisi olan kardeşi Jeb’in gelecek seçimlerde aday olabileceği konuşuluyor. Bir de Teksas’ta avukat olan yeğeni var; genç bir adam... Cumhuriyetçi Parti, Irak’taki gelişmelerden sonra iyice kaynamaya başladı; hele Beyaz Saray’ı etkileyen skandallar...

Emlak fiyatları...

- Altı yıl önce öncesine kadar herkes borsaya girmişti; çünkü özellikle iletişim, yazılım ve internet şirketlerinin hisseleri değer kazanıyordu. Çok paralar kazanıldı borsadan. Ancak hisse senetleri düşmeye başlayınca borsadan çekildi bu paralar. Ve birkaç yıldır gayrimenkule yatırılmaya başlandı. Emlak fiyatları aşırı prim yaptı, yıllık yüzde 20-25 arasında değer artışı oldu. Bir örnek verirsem; 1998’de gördüğüm bir ev 150 bin dolardı, bundan altı ay önce aynı ev 320-340 bin dolar değer buldu. Piyasada para bol olduğu için krediler ucuz; daha çok para kazandırıyor. Tabii bu arada reklam yoluyla ‘gazlama’ yapıldığı da bilinmeli. Satılan bir konut birkaç yıl içinde yüzde 70-80 değer buluyorsa bu işte bir gariplik olmaz mı? Gerçekten şaşırtıcı bir durum, Türkiye’deki gibi... Buna ben Amerika sağlıksız bir şekilde ‘şişiyor’ diyorum. Ama böyle dönüşümlerde balonun bir gün patlayacağı unutulmamalı.

HOSTES YERİNE HEMŞİRE

İşsizlik...

- Gittikçe artıyor. Okuyorsunuzdur, birçok havayolu şirketi batmak üzere; çünkü uçuş maliyetlerini karşılayamıyor. Delta’nın 5.5 milyar dolar zararı var. Yolcu uçakları eskidi, bakım harcamaları arttı. ABD’de bir uçağın hizmet ömrü boyunca takibi ve bakımı bir uçak mühendisi tarafından yapılıyor neredeyse... Uçaklar yaşlandığı gibi mühendisler de yaşlanıyor. Kıdemli mühendisler ve personel büyük para alıyorlar ve burada maliyet unsuru ortaya çıkıyor. Büyük firmalar zarar ederken, yeni uçak kullanan şirketler hızla büyüyor. Çünkü yeni uçaklar daha az yakıt yakıyor ve işe alınan genç mühendisler de daha az para kazanıyorlar. Amerika’daki iç seferlerde yemek servisi artık yok, hostes sayısı minimumda... Ayrıca bu hostesler genel temizlik dışında koltuk ceplerindeki okunan gazeteleri toplamak, battaniye ve yastıkları düzeltmek gibi işleri de yapmak zorundalar. Örneğin, bir hastanenin hemşireleri, gerekli eğitimi aldıktan sonra hafta sonu uçuş hizmetlerinde çalıştırılabiliyor. Havayolu şirketi, sendikalardan ücretlerde indirim için pazarlık yapıyor. Pilotlarla sözleşmeye dönülüyor. Bu nedenle JetBlue ve Southwest gibi yeni uçaklara sahip ucuz uçan şirketler, büyükleri zorluyorlar.

ÇİN FAKTÖRÜ

Çin’in etkisini anlatır mısınız?

- ABD’de aşırı talep karşısında inşaat maliyetleri, özellikle de demir fiyatları çok arttı. Demir iki yıl içinde Çin yüzünden yüzde 100 prim yaptı. Eskiden hurda demir piyasasında büyük rekabet yaşanıyordu. Şimdi ise hepsini Çin çekiyor. Öyle ki ‘demir mafyası’, bazı gemileri kaçırıp Çin’de söküyor. Pekin, 2007deki olimpiyatlara, Şanghay da 2010’da Expo Fuarı’na hazırlanıyor; ülkeyi baştan aşağıya yeniliyorlar.

Dolar...

- Çok ucuz... Dolar güçlü olduğunda herkes malını Amerika’ya satmak isterdi. Şimdi öyle değil, Amerika’nın da alım gücü düşmeye başladı. En önemlisi Çin faktörü ortaya çıktı. Eskiden orta sınıf bir Amerikalı 30 dolara ayakkabı alırken, şimdi Çin’den 5 dolara gelenini giyiyor. Çin’in dünyaya getirdiği yeni ekonomik dalga ucuzluğu getirdi. 200 dolarlık bir televizyonu Çin’den 60 dolara alabiliyorsunuz. Afrika’da da, çölde yaşayan da televizyon alabiliyor artık.

İstanbul’da bayram öncesinde Çin’den getirilmiş, 19.5 ve 29.5 milyona takım elbise satılıyordu.

- Artık en fakir bir ülkedeki insan bile takım elbise giyebiliyor. Herkesin üstü başı düzelmeye başladı. Ama iş bulamıyor. Ucuz diye tüketime yönelinince herkes elindekini, avucundakini harcıyor. Kredi kartı limitleri doluyor. Çin her şeyi üretiyor; galiba bu durumda diğer ülkelerin bir şey üretmesine gerek kalmayacak. Çin neredeyse siz çalışmayın, üretimi ben yapayım diyecek. Hatta salata ve peynir de üretme diyecek dünyaya... Çin’in dünya ekonomisindeki egemenliğinin haddi hesabı yok.

Çin daha da etkiler mi ekonomiyi?

- Enteresan bir ekonomik konjonktür ortaya çıktı; ama dünyayı bundan başka ‘istila’ edemezler sanırım. Çünkü kültür farklılığı var; sonra pek sevimli değiller, belirli kalıp içinde yaşayıp inanılmaz şekilde çalışıyorlar.

Yaşam tarzı farklılaşıyor.

- Her şey ucuzluyor. Eskiden bir kişi, maaşından tasarruf ederek bir araba almak için yıllarca beklerdi. Şimdi ise krediler ucuz, hemen alabiliyor, gerekirse bir iki yılda arabasının modelini yükseltiyor. Cep telefonu alıyor; eşine ve çocuklarına da... Evinde üç televizyonu var; hem de LCD ekran... Bilgisayarlar laptop’a dönüşüyor. Bunları alıyor ama o nispette de harcamaları katlanıyor, faturalar büyüyor. Bu kez geçinme sıkıntısı başgösteriyor, patronundan zam istiyor; o da ürettiğinin üzerine bindiriyor ve sonuçta yük halka biniyor. Güvensiz ve belirsiz bir kısırdöngü içine giriyor dünya... Bunun sonu iyi olmayabilir.
Yazarın Tüm Yazıları