Paylaş
Cem Vakfı, bütün etniklerinde Türk bayrağı ile laikliğin teminatı olarak gördüğü Atatürk’ün resimlerini en üste asıyor. ABF’cilerin bazı kesimi ise, bırakın ‘putperestlik’ saydığı Atatürk büstü ve resminden; Türk bayrağından bile uzak... Türkiye’nin milli sembollerine bakış arasında bu kadar fark var.
Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu (ABF), AB’den kendilerinin ayrı bir din grubu olarak kabul edilmesini isterken, çeşitli projeler gündeme getiriyor.
Bunun somut bir göstergesi Almanya’da ortaya çıktı bir süre önce... Baden Würtemberg eyaletinin Manheim kenti ve civarındaki 12 okulda Türk çocukları Sünni ve Alevi olarak ikiye ayrılıyor artık... Pilot projeye göre, eyalette ‘İslam dersleri’ mecburi hale getiriliyor. Bir öğrenci din derslerinde, Sünni veya Alevi sınıflarından birinde okumak zorunda bırakılıyor.
Türkler, Almanya’da bazı çevrelere göre hâlâ ‘misafir’ sayılıyor ama iki ülke arasındaki eğitimle ilgili geçerli anlaşmalar, bir ülkeye tek başına hareket etme yetkisi vermiyor. Ama AKP iktidarı, Almanya’nın bu zorlamasının karşısında duramıyor, haklarını kullanmıyor.
Bu durumda ikili din dersi uygulamasını kabul etmek durumunda kalıyor.
Ne demek gerekiyor biliyor musunuz; aferin Almanlara! Türk çocuklarına Türkiye’de öğretilmeyen Aleviliği ve Sünniliği öğretecek; hem de 7 yaşından itibaren.
Bir gazeteci dostumuz sonuca ilişkin şu yorumu yapıyor:
“Almanya’nın her zamanki taktiğidir bu... Uygulamak istedikleri bir şeyi bir anda yapmazlar, önce tepki beklerler... Aksiyon, reaksiyon getirdiği için Türkiye’nin uyanmasını istemezler. Alıştıra alıştıra yaparlar, sonra da onu gerekçe göstererek bütün eyaletlerde yaymaya çalışırlar. Türkler arasında Sünni ve Alevi ayrımcılığını getiren din dersleri aynen böyle olacak.”
GEL DE SUS...
Bazı Alevi grupların bu oyuna gelmedikleri görülüyor... Cem Vakfı’nın önemi burada ortaya çıkıyor. Vakfın Avrupa Koordinatörü Alişan Hızlı, “Alevilik, İslam’ın içinde midir, dışında mıdır? Bu nereden çıktı? Biz cemevlerimizde Allah, Muhammed, Ali diyoruz, bir bakıyoruz karşımıza ben Alevileri temsil ediyorum diyen gruplar çıkıyor. Gel de sus... Onlara alternatifini, inancınısoruyoruz. Cevap veremiyorlar. Ne yazık ki, Alevi İslam derslerine de aynı insanlar sahip çıkıyorlar. O dersleri verenlere soruyorum İslam’ı reddeden bir insan nasıl çocuklarına Alevilik dersi verir? O insanlara çağrı yapıyorum, bu toplumun inancı ile oynamayın. Biz kavga istemiyoruz, barış, dostluk istiyoruz."
Konuştuğumuz ‘ilgili’ birçok kişinin aklına birçok soru geliyor:
“Aleviliğin ders müfredatını kim yapacak; AB nezdinde muhatabı kim olacak? Öğretmenlerin parasını kim verecek?”
Eğer ABF ise bu örgüt, Aleviliği İslam dışı görmüyor muydu?
Esas soru bu:
AKP iktidarının, Almanya’daki sivil toplum örgütleriyle bir araya gelmesi gerekiyor.
Ne yazık ki bu diyalog kurulmuyor.
Acaba, AKP'liler, yeniden gündeme gelen ‘yeşil sermaye’ vurgunundan ötürü Almanya’da para kaptıranların karşısına çıkmaktan mı çekiniyor?
Cem Yılmaz Almanya’da ‘karaborsada’
HÜRRİYET'in Almanya baskısının son sayfasında büyük bir alanda; ‘Kabel Deutschland sunar' diyor.
Altında; CMYLMZ...
Solingen’de bir bürodaydık. “Yer ayırtmak için aman 10 Euro fazla vereyim, ne olur iki bilet” diyorlardı.
Cem Yılmaz, turnesine 4 Aralık'ta Stuttgart’ta başlamış. 10 Aralık’a kadar sürecek programda sırasıyla Münih, Berlin, Dusseldorf, Frankfurt ve Hamburg var.
Örneğin Düsseldorf’taki salon 2 bin kişilikmiş, biletler hemen hemen bitmişti.
Biletleri soracak olursanız, 24 Euro’dan başlayarak 44 Euro’ya kadar çıkıyor.
Türkler, Cem Yılmaz ile yatıp kalkacak bir hafta boyunca.
Biliyor musunuz
- YENİ kurulan Namık Kemal Üniversitesi'nde yapılan rektör aday adaylığı seçiminde; tümü de Tekirdağ Ziraat Fakültesi'nden olan Nizamettin Şenköylü 26, Muhittin Özder 25, BirolKayışoğlu 21, Prof. İhsan Soysal 14, Prof. Poyraz Ülger 13, Prof. Kayıhan Korkut'un 10 oy aldıklarını; seçimden sonra 9 oy alan 7. sıradaki Prof. Murat Tayanç'ın (GATA) isminin, feragat eden 6. sıradaki Prof. Korkut'un yerine konduğunu...
- RİZE'nin İkizdere İlçesi'nin kurulduğu günden beri AKP'nin ilçe başkanlığını yapan Ali Fuat Yıldırım'ın kısa dönem er olarak Yozgat İl Jandarma Komutanlığı'nda 4 aydır askerlik yaptığını, Yozgat'a giderken ilçe başkanlığı görevinden istifa etmediğini...
Ağaçlar gitti
BAKIRKÖY Devlet Hastanesi girişinin solunda yeni bir inşaat başladı. İnşaatın ruhsatı ve de izni yok. 100 yıllık çam ağaçlarını dozerlerle parçaladılar, parçalamaya devam ediyorlar. Orman olan alanın içine şantiye binası yapmak amacıyla ağaçlara zarar veriyorlar. Belediye olayı görmezlikten mi geliyor yoksa farkında mı değil?
Şahin UZUN
Mesaj Panosu
- NİSPETİYE, Yücel Sokak'ta, alışveriş merkezi, sağlık ocağı, kanser vakfı ve göz hastenesi vardır. Buna mukabil, takriben 50 cm genişlikte, yer yer çökmüş, elektrik direkleri ve bitişikteki sitenin isnat duvarlarından taşan ağaçlarla kapatılmış yaya yolu var. Yaşlısı gençi bir çok insan
sokaktaki yoğun trafiğin arasından geçerek bu hayati mekanlara ulaşmaya çalışmıyor. Belediye görmüyor mu?
Mete Altan-LEVENT
- İSTİKLAL Caddesi'nin düzenlenmesi dolayısıyla, 9 ay evvel Tünel-Taksim arasında çalışan tramvay seferden kaldırıldı. Çalışmalar 4 ay önce bitti, soğuk ve yağmurların başladığı bu günlerde neden tramvay çalıştırılmıyor?
N. ÜVEYİR
AB'de gerçeği görelim artık
MERKEL'in "Türkiye'yle AB arasındaki müzakerelerin yeniden tümüyle başlatılması konusunda, 1,5 yıl sonra AB ülkeleri hükümet ve devlet başkanlarının ortak karar alması şartını getirmek istediğini belirtmesi, Türkiye'yle sürdürülen müzakereleri bu yöndeki ek bir şarta bağlamak istemesi aklıma eski Alman Dışişleri Bakanı Fischer'i getirdi.
Hani ünlü "Önce uyut sonra unut" cümlesi. Müzakereler 18 ay askıya alınırsa...
İngiliz dergisinin yazdığı gibi "ağır çekim dondurulma" olur. Sonrasında AB kendi Anayasa sorunlarıyla uğraşacak. Bir 50 sene daha, yeni bir Schröder, yeni bir Verheugen, yeni bir Annan, yeni bir Blair bekleriz. Bu isimler de göz rengimiz, saç rengimiz için değil, kendi çıkarları için bizi bu AB sürecine soktular. Bence geleceğe artık daha gerçekçi bakmalı. Realist olma zamanı geldi geçti bile.
Ama bir Atatürk daha gelmedi işte. Türkiye'yi kendi gücüyle kalkındıracak, kendi gücüyle ileriye götürecek.
İlle de bir sopa, bir havuç görmek istiyoruz.
Vedat ALAÇ
ALMANYA Alevi Birlikleri Federasyonu Hakkındaki AABF Aleviliğin İslam'dan
ayrı bir din olduğu görüşünü savunduğunu belirtiyorsunuz. Benim gibi Almanya'da yaşayan Alevileri üzdüğünüzü hatırlatmak isterim. Nasıl oluyor da bizler bağlı bulunduğumuz AABF'nin 2007'deki inanç takviminde belirtilmiş olan Muhharem orucunu, Kurban Bayramı'nı yerine getirmek için şimdiden hazırlıklara başlıyoruz.
Eğer ki bizler İslam’ın dışında isek neden 'Ya Allah, Ya Muhammed, Ya Ali)
diyoruz. İnancımızın birinci şartı insan sevgisidir.
72 millete aynı gözle bakmaktır. Edeb sözünü kendimize rehber kabul etmişiz. (EDEB'in 2 E'si ellerine, D'si diline, B'si de beline sahip ol)
Bizim gibilerin de yüce Allah'a sonsuz inancı olduğunu biliniz.
Atilla KOÇAK
Diyanet ve bütçe
2007 bütçesinde, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bütçesi bir çok bakanlığı geride bırakarak 2006’ya göre yüzde 25 artışla 1 milyar 638 milyon YTL’ye ulaştı. Diyanet'in bir yıl boyunca tepe tepe harcayacağı bütçeyi nereden alıyor? Diyanet’e ayrılan 1 milyar 638 milyon YTL toplam bütçe gelirlerinin yaklaşık yüzde biri.
Bütçe gelirlerinin % 30’u gelir ve kurumlar vergisinden, kalanı dolaylıvergilerden elde edilecek. Bu oran dünya ortalamasının tam tersi. Türk devleti kişilerden ve kurumlardan vergi alamıyor. Aldığı gelir ve kurumlar vergisinin kaynağı da büyük şirketler ile onların sahiplerinin ödediği.
GelelimDiyanet’in harcadığı paraların kaynağına:
. Bakkaldan, marketten, büfeden, süper marketten aldığımız her ürünün içinde olan KDV,
· Arabamıza koyduğumuz benzin ve motorine, mutfağa aldığımız LPG tüpüne, ısıtmada kullandığımız doğalgaz,
· İçtiğimiz rakı ve bira, tüttürdüğümüz sigara,
· Aldığımız arabaya,
· Evlerin olmazsa olmazı beyaz eşya için ödediğimizbedelin içindeki Özel
Tüketim Vergisi(ÖTV)
· Bankadan gönderdiğimiz her havale,
· Kullandığımız malın içinde bulunan ithal girdiye düşen KDV,
· Noter ve belediyedeki her işimizde ödediğimiz harç ile
· Yazdığımız her dilekçeye yapıştırdığımız damga pulu’ndan Diyanet İşleri Başkanlığı’na para akıyor ve onlar da gelen parayı, kaynağını sormadan, kimlerin ödediğini merak etmeden güle oynaya harcıyorlar.
Aleviler topladıkları paralarla inanç merkezleri olan Cem Evlerini inşa ediyorlar. Çabamız, Diyanet’te yer almak ya da onun tamamen kapatılması olmamalı. Diyanet, genel bütçeden pay alan bir kurum değil, Sünnilerin kendi rızalarıyla ödedikleri paralarla faaliyetlerini finanse eden bir kurum olmalı. Aynı, içinde yer almak için çok uğraştıkları AB üyesi ülkelerde olduğu gibi. Bu bir samimiyet testidir ve Sünni Müslümanlar ile onların temsilcisi Diyanet bu testten geçirilmelidir.
Hasan Ali ERDEM
Paylaş