1.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Türkçesi, Din İşleri Başkanlığı’dır. Sünni Müslüman İşleri Başkanlığı olmadığına göre İslam’ın dört mezhebine
(Hanefi, Maliki, Şafii, Hanbeli) dahil Aleviler de bu başkanlık içinde yerini almalıdır. Ya da Anayasa’da değişiklik yapılıp başkanlığın adı, görevleri yeniden belirlenmeli, Alevilere de başka bir ülke gösterilmelidir. Tabii içine sindiren olursa. Cemevlerini ibadethane kabul edip başka bir teşkilata bağlama, dini ayrımcılıktan başka bir şey olmaz ve asıl o zaman mezhep çatışması çıkar.
GÜNÜN SÖZÜ "BAKANLIK, birkaç kendini bilmez yüzünden 800 bin öğretmeni töhmet altında bıraktı. 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde çiçek ve kitaptan başka hediye almayacağım emirnamesini hükümet ilkönce bürokratlarına imzalatmalıdır." (Bağımsız Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı Gürkan Avcı) |
2. Nüfusları çeşitli kaynaklara göre 10-20 milyon arasında değişen
Aleviler milletimizin içinde, en az 1/7 ile en çok 1/4 yoğunluğu oluşturmaktadır. Gelin görün ki; parlamento, hükümet, TSK komuta heyeti, yüksek yargı ve bürokraside 1/25, 1/40 düzeyinde ancak yer almaktadırlar. İşe alınırken kimseye mezhebi sorulmuyor ama yükselirken bu husus soruşturuluyor. Asıl sorun budur. Alevilerin; bakan, parlamenter, komutan, vali, yargıç, yüksek bürokrat hatta işadamı temsilcileri yoktur. Kürtlere karşı ayrımcılık yapılmazken ne yazık ki
Alevilerin her kademede yolları kesilmektedir. Bu yüzden de seslerini, taleplerini cılız şekilde ifade etmekte,
AB’den medet ummaktadırlar. Haklarını isterken silaha, şiddete başvurmayı hiçbir zaman düşünmemişlerdir.
3. Biz
Alevilere, anadilimiz Türkçeyi, halk müziğimizin, áşık ve tekke edebiyatımızın önemli bir bölümünü ve
Orta Asya gerçek Türk kültürünü yaşattıklarından dolayı şükran borçluyuz. İlk Meclis’te
Gazi’nin sağında ve solunda başkanvekili olarak Alevi ve Mevlevi cemaat liderleri oturmaktaydı. Hiç olmazsa bunu unutmayalım.
4. Dünya üzerinde
Türkiye’deki
Aleviler kadar haksızlığa uğramış, inançları dolayısıyla horlanmış başka bir toplum yoktur. Bu tutum, türbanda dile getirilen
’inancını yaşamak’ isteğine ne kadar da ters düşüyor.
Nail TAN-ANKARA'Mustafa’ filmi üzerine bir açıklama ve gerçek
’MUSTAFA’ filmi yapımcısı
Komedya Prodüksiyon AŞ, "Mustafa filmi Selanik’ten geri döndü" (12.11.2008) başlıklı gazeteci yazar
Orhan Karaveli’nin yazısına bir açıklama gönderdi.
Açıklamada özetle şöyle deniyor:
"Yapımcılarından olduğumuz
’Mustafa’ filminin herhangi bir kopyası
Selanik’e hiç gönderilmemiş olup; filmin gösterilmeyerek
Türkiye’ye geri gönderildiği yolundaki haberin aslı bulunmamaktadır. Yine aynı haberde yer alan ve başkonsolosluk çevrelerine mal edilen açıklamaların gerçekliği de tarafımızdan araştırılmış ve aylardır ilişki içerisinde olduğumuz konsolosluk yetkilileriyle bugün yaptığımız görüşmede kendileri tarafından böyle bir açıklama ve yorumun yapılmadığı özellikle belirtilmiştir."
Orhan Karaveli’ye bu açıklamayı okuduk. Bize
Galatasaraylılar Derneği’nin
’Atamızı 10 Kasım’da saat 9’u 5 gece doğduğu evde anacağız’ programını gönderdi. Yazdıklarımızın arkasında duruyor; yani filmin 8 makara kopyasının
Selanik’e getirildiğini ’ilgili kişinin’ bizzat kendisine söylediğini, ama ortaya çıkan ’hassasiyet’ nedeniyle gösterimden vazgeçildiğini söylüyor.
Nitekim gezinin programının ’10 Kasım 2008 Salı’ bölümü şöyle:
08.00- Otobüslerle Atatürk Evi’ne gidiş ve tören.
10.30- Mustafa filmi Selanik Galası
Öğleden sonra serbest.
18.00- Otelden gara hareket.
Doğan Hasol da dünkü
Cumhuriyet’te
’Atatürk’ü evinde andık’ başlıklı yazısında,
Selanik’teki evindeki anma töreni için, "Bu olanağı sağlayan Galatasaraylılar Derneği’ne binlerce teşekkür... Dernek Başkanı
Candan Erçetin bin yaşasın" derken, yazısının iki yerinde filmle ilgili olarak şöyle diyor:
"Programa göre...
Mustafa filminin çok önceden planlandığı gibi
Selanik’teki prömiyeri, daha doğru deyişle ilk gösterimi yapılacaktı. (...)
Mustafa filminin gösterimi ise yapılmadı!"
Biz de aynı şeyi demiyor muyuz?
THK’da yardım çelişkisiwww.airporthaber.com sitesinde bir haber: "
Türk Hava Kurumu (THK) Nazilli Şubesi’nin yıl boyunca topladığı fitre, zekát ve kurban derisi gelirleri
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nda kullanılmak üzere Kaymakam
Caner Yıldız’a teslim edildi." (13.11.2008)
Haberde kurumun her yıl düzenli olarak topladığı gelirleri yine her yıl olduğu gibi ihtiyaç sahiplerine verilmek üzere
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’na düşen payın teslim edildiği yazıyor,
demek ki genel bir uygulama THK’da.
Peki ben yobazların eline geçmesin diye
THK’ya kurbanımı ve derisini bağışlıyorum, onlar gidiyor
Fak-Fuk-Fon’a para veriyor. Fon bu para ile kömür dağıtıyor, halk
AKP dağıttı sanıp ona oy veriyor.
Bu ne yaman çelişkidir.
Diyecek kelime bulamıyorum.
Okan VATANSEVERBu kan kusturmaktırARAÇ muayene Türk-Alman sermayesi ile kurularak faaliyete geçti. Bölgelerde hangi isimlere verildi araştırmak lazım. Benim esas söylemek istediğim, 34 plakalı bir araç örneğin
Gaziantep’te neden muayene yaptıramıyor? Gaziantep-İstanbul 1200 km; muayene için
İstanbul’a gitmek israf ve zaman kaybı değil midir? Bir trafik polisi akıl verdi; trafik cezası kestirirsen bu makbuzla muayene yaptırılabiliyormuş... Böyle ’hasılat’ toplanırken halka eziyet çektirilmiyor mu?
Biliyor musunuz
ULUSAL Eğitim Derneği tarafından her yıl verilmekte olan
Eğitim Onur Ödülü’nün bu yıl 24 Kasım’da
Ankara’da, eğitimci-tarihçi Prof. Dr.
Şerafettin Turan’a verileceğini...
İNSANLIK tarihinin en önemli düşünürlerinden
Hegel’in tartışılacağı
Uluslararası Hegel Konferansı’nın 14-16 Kasım’da
Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Kampusu’nda yapılacağını...
CELALİYE Belde Belediye Başkanı
Rıdvan Yavuz Bilge’nin 5 ay önce
CHP’ye geçip
Büyükçekmece Belediye Başkan adayı olduğunu, ancak Büyükçekmece Belediye Başkanı
Hasan Akgün’ün de aynı partiye geçmesiyle
CHP’den istifa ettiğini ve
MHP ile temasa geçtiğinin konuşulduğunu...