Paylaş
Bugüne kadar da hiçbir olay olmamıştır. Alevi köyleri Yükselen, Beyyurdu, Örtülü, Alaman, Hocabey, Karacaören ve Âşık Veysel’in doğup büyüdüğü ve mezarının bulunduğu Sivrialan’ın talihsizliği, Sünni köylerine gelen bazı hizmetlerin kendilerine ulaşmamasıdır. Yerel yönetimlerin burada yaşayan köylülere karşı olan tutumu hükümetin açılım politikasından önce ve sonra da aynıdır, değişmemiştir.
Geçen yıl haziran ayında, Veysel Dalmaz Sivas Valisi iken, bir Sünni köyü olan Bozkurt’a kadar gelen asfaltın Karacaören ve Yükselen köylerinden itibaren Alevi köylerine de götürülmesi konusunda girişimler olmuştu. Dönemin valisi Dalmaz, yazın toz toprak içinde, kışın çamurlara bata çıka köylerine ulaşmak zorunda kalan vatandaşların sesini duymuş ve asfaltı buralara da ulaştırmak için ilk adımı atmıştı. Vali Bey’in talimatı ile asfalt makineleri bu bölgeye gönderilmişti. Ancak, makinelerin geldiği o gün, Vali Veysel Dalmaz, valiler kararnamesi ile merkeze çekildi. Yerine de 12 Haziran 2009 tarihinde Ali Kolat atandı. Ne hikmetse, Vali Dalmaz’ın görevden alındığı gün, asfalt makineleri de bir metrekare asfalt dökmeden geri çağrıldı. Hatta, bir rivayete göre de, dökülen kumlar bile kamyonlara yüklenip götürüldü. O günden bugüne hâlâ bu köyler asfalt bekliyor. Ve, bu bölgede oturan köylüler, yıllardır asfalta hasret yaşıyorlar. Yeni Vali Ali Kolat’a da asfalt makinelerinin göreve atandığı gün geri çağırıldığı haberi ulaştırıldı.
KEÇİ BİLE KALMAMIŞ
Ama aradan 13 ay geçmesine rağmen Vali Bey bu duruma ilgisiz ve sessiz kaldı. Buralara devlet hizmet getirmediği için de köyler yavaş yavaş boşalıyor. Öyle ki, 50 haneli köyler 15 haneye düşmüş. Koyun, keçi besleyen kalmamış. Tek tük günlük ihtiyaçlarını karşılamak için inek besleyenler var. Kuş gribinden sonra tavuk, horoz da tarihe karışmış. Hizmet alamayanların göçüp gitmesiyle okullar da kapatılıp kaderine terk edilmiş. Şarkışla-Akçakışla arasındaki yol delik deşik. Şarkışla’nın çöplerinin bu yola gelişigüzel dökülmesi ise çevre kirliliği adına bir ayıp. Özel sektör de bu bölgeye yatırımda cimri davranmış. Turkcell, ‘Türkiye hayata bağlanıyor’ reklam filmini çektiği Sivas’ta maalesef çekmiyor. Baz istasyonları yeterli değil. Yükselen Köyü’ne girdiğiniz andan itibaren telefon sinyal vermiyor. Ve, bu durum yukarıda saydığımız köylerde de aynı. Köylüler, telefonla konuşmak için yüksek tepelere çıkıp sinyal kovalamaktan yorulmuş. Turkcell, hiç olmazsa reklam filmini çektiği, ‘Dağda, bayırda ovada, çeşme başında artık herkes konuşuyor’ dediği Sivas’ta bu yörenin halkına bir iyilik yapsın ve bu bölgedeki sinyali güçlendirecek bir önlem alsın. Vodafone, Avea gibi diğer telefon şebekeleri için de durum aynı. Ama, köylüler Turkcell ‘Türkiye hayata bağlanıyor’ reklamını Sivas’ta çektiği için özellikle onlardan bu duruma çare bulmasını istiyor. Hükümet istediği kadar ‘Açılım’ desin bu iş icraata dökülmedikçe, fiiliyatta yerel yönetimler ‘ayırımcılık’ yaptıkça hedefine ulaşması zor. Bu bölgedeki köylülerin hükümetten, ‘buzdolabı’, ‘çamaşır makinesi’ veya ‘kömür’ beklentisi yok. Medeniyetin gereği olan asfalt yol istiyor. Özel sektörden de yatırım için biraz daha özveri bekliyor.”
Bu yazıyı Sivas’ın Şarkışla İlçesi Akçakışla Beldesi Emlak köylüleri göndermiş.
Çok doğru... Bizde Bayburt’u yazacağız; orada da aynı şeyleri gördük. Türkiye’nin Anadolu’sunun boşalması çok vahim.
Türkiye’yi, İstanbul’a döndürmeyelim.
Günün Sözü
“12 Eylül’de ‘Evet’ demek ‘12 Eylül’e evet’ demektir...
(Prof. Dr. Tolga YARMAN)
Can pahasına vatan savunması
“ÇOĞU görevde olmak üzere toplam 102 muvazzaf ve emekli subayın tutuklanmasına ilişkin kararın hukukla hiçbir ilgisi yoktur. Aylardır devam etmekte olan soruşturmada, dosyaya ek hiçbir delil eklemeden verilen tutuklama kararını hukuken açıklamak mümkün değildir, ama siyaseten açıklamak mümkündür. Bir hafta sonra Yüksek Askeri Şûra toplanacak. Askeri Şûra, yasaların kendisine verdiği yetki çerçevesinde TSK üst komuta kademesindeki tayin ve terfileri karara bağlayacak. TSK tayin ve terfi yönetmeliğine göre, herhangi bir suç isnadıyla hakkında soruşma açılan personelin, soruşturma bitene kadar terfisi durdurulmaktadır. 27’si görevdeki general olmak üzere, generalliğe terfi için bekleyen çok sayıda kurmay albay hakkında yapılan soruşturma ve verilen tutuklama kararı ile terfilere Askeri Şûra dışından müdahale edilmektedir.
Yapılan tutuklamalar siyasi amaçlıdır ve ağustos ayında toplanacak Askeri Şûra kararlarını belirlemeye yöneliktir.”
İP Genel Başkanvekili Mehmet Bedri Gültekin, TSK’nın iki cepheden kaynaklanan yoğun bir saldırı altında bulunduğunu da belirterek şöyle diyor:
“Bir yandan artan PKK saldırıları sonucunda hemen her gün şehit verilmektedir. Buna rağmen TSK mensupları çok güç koşular altında da olsa görevlerini yapmaya çalışmaktadırlar. Öte yandan, TSK mensupları ardı arkası kesilmeyen soruşturma ve tutuklama kampanyalarının hedefi olarak ağır baskı altına alınmaktadırlar.”
Bu duruma düşürülmüş bir ordu, dünyanın hiçbir ülkesinde yoktur.
Asıl bedeli biz ödedik bugün de ödüyoruz
PROF. Dr. Faruk Mendi imzası ile yayınlanan “Siyasetçilerin hiç mi suçu yok?” başlıklı yazıda, Emniyet Teşkilatı’nın Pol-Bir ve Pol-Der diye ikiye bölündüğü, terörle mücadele edeceğine birbirlerini yedikleri, Pol-Der’in adam öldüren sol görüşlü katili görmezden geldiği, Pol-Bir mensubu polislerin ise tersini yaptıkları belirtiliyordu.
Pol-Der’in en son merkez yöneticilerinden Naim Tatar gönderdiği açıklamada şöyle diyor:
“Prof. Dr. Faruk Mendi’ye soruyorum Hangi Pol-Der’li polis hangi olayda cinayet failini görmezden gelmiştir? Bir tek örnek gösteremez. Bizler o günde, bugünde vatan sevgisi ile, insan sevgisi ile doluyuz. Kimsenin yaşama hakkına saygısızlık yapmadık ve hiçbir katili korumadık. Kimsenin yatak odasını dinlemedik, katilleri kahraman yerine koymadık. Bu özelliğimizden dolayı, bugün bile bedel ödüyoruz. Geçmişte olduğu gibi bugün de ülkemiz için, insanlarımız için gene bedel öderiz.”
Paylaş