ALEVİ Kültür Dernekleri ve Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı’nın ev sahipliğinde bugün Ankara Dikmen’de (0312-478 22 60) ve İzmir Fuar’da (0232-454 04 11), Alevilere rağmen bir ’Alevi açılımı’nın olamayacağına ilişkin toplantılar düzenleniyor.
Alevilerin çıkışı ile ilgili olarak dernek başkanı Ali Balkız, basın üzerinden yapılan tartışmaları eksik bulduklarını söylüyor.
"Bir kez daha yinelemek istersek; 9 Kasım 2008 mitingimizdeki temel taleplerimizin arkasında dimdik duruyoruz. Konunun sulandırılmasına, yerel seçimlere doğru giderken, siyasi çekişmelere malzeme edilerek tüketilmesine izin vermeyeceğiz. Bu taleplerimiz içinde en kolay ve kısa zamanda çözülebilecek olanı; ’Madımak Oteli’nin müze olmasıdır. AKP’nin bu talebimize olumlu yaklaşımları bizim için önşarttır, içtenliğinin ölçütüdür.
’Dedelere Maaş’ önerisi bir tuzaktır. Alevilerin eli tarih boyu paraya bulaşmamıştır.
Dedeler yol önderleridir. Hizmetlerini para karşılığında yapmazlar. Devletin memuru olmazlar. Bilirler ki; bu dünya ’parayı verenin düdüğünü çalma’ dünyasıdır. Maddiyat dünyası, Hızır Paşa sofrasıdır.
’Dedelere maaş’ önerisi kimi tamahkárlar aracılığı ile bir ’devlet dedesi’ yaratma girişimi ise bunu da bilmek isteriz.
Bu düşüncelerimizi; federasyonumuzun iki önemli bileşeni olan Alevi Kültür Dernekleri ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin Ankara ve İzmir’de yapacakları iki bölge toplantısıyla dedelerimize sunacağız. Dedelerin yanıtlarını basına açık bu toplantılarımızda kamuoyu ile paylaşacağız."
Kıyafet devrimi nedir
ATATÜRK devrimlerinden. Başta memurlar olmak üzere herkesin şapka giymesini öngören 28.10.1925 tarihli üç maddelik yasa, 29.10.1925’te yürürlüğe girdikten sonra Kıyafet Devrimi yolunda ilk adım atıldı. Daha sonra, hangi dine bağlı olursa olsun, din adamlarının, ibadet yerleri dışında dini kıyafetle gezmeleri yasaklandı (3.12.1934 tarih, 2596 sayılı Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceği’ne dair yasa). Ayrıca hákimlerin, savcıların, zabıt kátiplerinin yargılama sırasında Adliye Bakanlığı’nca saptanacak resmi kıyafet giymeleri zorunlu tutuldu. Üniversite öğretim üyelerinin, her üniversitenin kendine ait yönetmelikleriyle hazırlanan özel akademik kıyafetlerini giymeleri öngörüldü. Askerlerin ve kolluk kuvvetlerinin de kıyafetleri ayrı ve ayrıntılı hükümlere bağlandı. Tüm ülkede erkekler için gömlek, pantolon, ceket, şapka giyilmesi benimsendi. Kadınların peçe ve çarşaf giymeleri yasaklandı. Özellikle büyük kentlerde kadın giyimleri çok kısa zamanda Batılı örneklerine uydu, hatta aynı modayı izler duruma geldi; kırsal alanda yaşayanların giydiği yerel giysiler dışında eski kıyafet çeşitliliği kalmadı.
Atatürk’ün bana vermiş olduğu çağdaşlığı, Sayın Baykal oy uğruna benden alamaz. Seçimlerde kara çarşaflılar oy mu getirecek, yoksa oy mu götürecek göreceğiz.
Tevhide TEKİN
Borcunu zamanında ödeyenlere ceza
HÜKÜMET sanırım kredili ev ve beyaz eşya alanın kredi faizinin yarısını ödemek için karar alacakmış. Biz toplu konuta taksit ödüyoruz ve her yıl gelen enflasyon zammını da bizden alıyorlar. Bizim kabahatimiz ne? İlla kredi çekip mi ödememiz gerek!
Konu, kamuoyunca tartışılmalıdır.
NOT: Zaten bu ülkede borcunu zamanında ödeyen, kanunlara saygılı, dürüst vatandaşın işi yok!
Lanet olsun!
Şinasi GÜLEN
Öğrenci affı da sadakaya dönüştü
22.10.2008’de Meclis’ten geçen, 27.10.2008’de Cumhurbaşkanı tarafından onaylanan ve 28.10.2008’de Resmi Gazete’de yayınlanan Af Kanunu’na göre, kanunun yayınlanmasından itibaren 2 ay içinde okullara başvuru yapılması gerekiyor. Bu başvurunun yapılabilmesi için ise okulların yönetmelik hazırlaması lazım. Diğer okulları bilemem ama tarih 27.11.2008, 1 ay olmuş, ODTÜ’de tık yok. ODTÜ’de bile insana verilen değer buysa ve sorumluluk böyle bir şey ise bitmiştir bu ülke. İşim yok, param yok, sosyal baskılar almış yürümüş, rezalet bir eğitim sistemini yamamak için af çıkartıp onu da sadaka gibi sunan herkese en içten sevgilerimi gönderiyorum!Aydın CAN
Şapka (^) kalkmadı
İÇİŞLERİ Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri İbrahim Saraçoğlu "Gülgûn Feyman’ın ’şapka’sı kalktı mı" (26.11.2008) yazısı ile ilgili şu açıklamayı yaptı:
"İsimlerde inceltme iminin (^) kaldırılması söz konusu değildir. Nüfus idarelerine bildirilen isimlerde inceltme iminin (^) bulunması halinde, bu isimler beyan edildiği şekilde nüfus aile kütüklerine tescil edilmektedir.
Gülgûn Feyman, 21.11.2008 tarihinde Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nü telefonla arayarak ismindeki (u) harfi üzerinde inceltme iminin (^) olup olmadığını sormuştur.
Yapılan incelemede, tescile esas dayanak belgesinde adının ’Gülgûn’ olduğu görülmüştür. Yazıda adı geçen vatandaşımıza tescile esas dayanak belgesine göre ve talebi doğrultusunda Gülgûn Feyman olarak Eyüp İlçe Nüfus Müdürlüğü’nce 24.11.2008 tarihinde Nüfus Cüzdanı düzenlenmiş ve kendisine teslim edilmiştir."
Biliyor musunuz
CHP’den; Sarıyer Belediye Başkanlığı’na, CHP’li eski belediye meclis üyelerinden inşaat mühendisi Şükrü Genç’in, ’işgal altındaki belediyeyi kurtarmak için’ Sedat Aksoy, Erdal Sarıgöl ve Gökhan Zeybek’ten sonra adaylığını ilan ettiğini; emekli öğretmen Zübeyt Çelik’in yarın Maltepe; Yeniden Kuvayi Milliye Hareketi Derneği Genel Başkanı Müh. Hakkı Sevim’in de Fatih adaylığını bugün açıklayacaklarını...
SİLİVRİ’deki Ergenekon davasında, mahkemeye Tuncay Güney’le ilgili pasaport fotokopisini sunan İP Genel Başkanı Doğu Perincek’in, "ABD, 1999’da Tuncay Güney’e 10 yıllık vize vermiştir. Vizenin verildiği tarih çok önemlidir. Tuncay Güney, bu vize verildikten sonra 1-1.5 yıl daha Türkiye’de kalmıştır. Bunun anlamı şudur: CIA, Güney’e 10 yıllık vize vererek ödemeyi peşin yapmış, ona garanti vermiştir. Tuncay Güney bu garanti ile Ergenekon tertibindeki rolünü oynamaya başlamıştır" dediğini...
İSTANBUL 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ile ilgili yeni açıklamaları yarın bekleyiniz.