AKP’nin terör politikası yok

‘Bu mücadele, TSK ve diğer güvenlik kuvvetleri yanında, bütün halkımızın, yöneticilerimizin ve sivil toplum kuruluşlarının da iştirakiyle, topyekûn bir tarzda yapıldığında daha etkileyici sonuçlar elde edilebilecektir. Terör örgütlerinin en korktuğu şey, toplumun kendilerinden başka tamamının el ele, gönül gönüle bir karşı cephe oluşturmasıdır.’

Özkök, doğru bir tespit yapıyor. Türkiye 20 yıldır terörle mücadele ediyor. Ülke güvenliği için onlarca milyar doları tükettik.

Bundan bir süre önce Genelkurmay teröre karşı sivil-asker ortak birim oluşturulmasını önerdi.

Ancak öneri hükümet adına açıklama yapan Adalet Bakanı Cemil Çiçek tarafından hemen reddedildi.

Top yine askerin üzerine yıkıldı.

Tempo’nun bu haftaki sayısında ilginç bir değerlendirme yer aldı. Yayın direktörü Kerem Çalışkan, Genelkurmay’ın teröre karşı ortak birim kurulmasını hükümetin reddetmesini ‘AKP’nin terör politikası yok’ diye yorumlarak şöyle yazıyor:

‘Siyaset geri kaldı, asker durumun önemini daha iyi ve derinden kavradı. Güneydoğu’da merkezi ve etkin politika gerekiyor’ diye yazdı.

Güneydoğu’da güvenlik güçlerine ve büyük kentlerde halka yönelik bombalı eylemler giderek artıyor. Ordu hepimizin; görevini bilerek yapıyor.

Galiba, artık AKP hükümetinin de terör konusunda elini taşın altına sokması gerekiyor.

Yıldız Parkı’nda acı manzara

YILDIZ Parkı’nda bir ayı aşkın bir süreden beri değişmeyen bir manzara gözleniyor. Üzerinde ördekler ve kazlar yüzen, içinde türlü balığın yaşadığı büyük havuzun bir türlü tamamlanamayan temizliği... Temmuz ayında suyu boşaltılmaya başlanan havuz haftalardır pislik içinde. Havuzu kısmen boşaltan işçiler eşyalarını terkedip gitmişler. Ördekler ve kazlar suyu çekilmiş, çamurla sıvalı beton zemin üzerine yapışıp kalmış, kımıldadıkça etrafa tüylerini döküyorlar. Havuzun iki ucunda hala su birikintisi var. Bu suyun altındaki yüzlerce balık, haftalardır birikintideki oksijenle yetinip canlı kalmaya çalışıyordu. Önceki gün birçoğunun öldüğü görüldü. Ölen balıklara martılar ilgi gösterirken, kalanlar can çekişiyordu. Öte yandan parkta ağaç katliamı da yapılıyor. Ağaçlar olur olmaz kesiliyor, üzerlerine çeşitli mesajlar içeren levhalar çivileniyor, çoğu beyaz örümceklerin saldırısına uğramış ve bakımsız... Sorumluların acilen dikkatine sunulur!
Ruhat AKŞENER

Bizans Sarayı nasıl satılır?

HÜRRİYET’in perşembe günkü ‘Yaşam Emlak’ ekinde görmüşsünüzdür. Bizans sivil mimarisinin en önemli yapılarından biri olan Bizans İmparatoru 1. Konstantin’in elçileri kabul edip, toplantılar düzenlediği Magnaura Sarayı, 12 milyon dolara satılıyor. Satışı yapacak emlak firmasının açıklamasında göre saraya talip olanlar arasında sarayı nikah veya düğün salonu olarak kullanmak isteyenler ağırlıkta. Sizin anlayacağınız Bizans’ın Magnaura Sarayı bundan böyle düğün sarayı olarak hatta belki de bilinmez sünnet sarayı olarak kullanılabilir!(Batı’dan gene fırça yersek hiç şaşırmayalım.)  Lale ÖZER

Mayo ve türban

BÜYÜKŞEHİR Belediye Başkanı Kadir Topbaş, sonunda dayanamadı, erkeklerden beyaz donlarıyla denize girmemelerini istiyor. Mayo fiyatlarının ucuz olduğunu söylüyor. Kadıköy Belediyesi, Caddebostan plajında ‘güvenliği’ sağlamak, mangal yapılmasını engellemek ve uygun deniz kıyafeti ile girilmesi konusunda uyarmak için 30 kişilik özel güvenlik görevlisine işbaşı yaptırdığını açıklıyor. Belediye Başkanı Selami Öztürk ‘40 yıldır denize giremeyen, hiç deniz görmeyen insanların denize girme kurallarını bilemeyeceğini, ancak bunun zamanla aşılacağını’ söylüyor.

‘Plajda piknik yapılmaz, mangal yakılmaz. Plaja ve denize girmenin de uygun kıyafetleri vardır. Kadınlar mayo ve bikini, erkekler de uygun deniz şortu giymeli. Bu konularda görevliler uyaracak ancak kimseyi zorlamayacaktır.’

Belediye başkanlarının yozlaşan kent kültürüne karşı bu çıkışları önemli görülmeli. Buna karşılık Cumhuriyet’ten Deniz Som’un yazdıkları da düşünmeye değer.

‘Görünen o ki İstanbul’da kadınların başını örtmekte gösterilen başarı, erkeklerin kıçını başını örtmekte gösterilmiyor. Niye! Çünkü 30 yıl içinde ‘kara dondular’ı mayo ile tanıştırmak yerine mayo reklamlarının yasaklandığı ve iç çamaşırı reklamlarına saldırıldığı bir İstanbul yaratıldı! Toplum ancak pantolonun altındaki donun rengini siyahtan beyaza çevirecek kadar gelişebildi.’

Sahillerde uygunsuz denize girenlere ağır eleştirileriyle gündeme gelen Radikal’den Mine Kırıkkanat ‘Ben halk düşmanı değilim, kültürsüzlük düşmanıyım’ diyor. Haksız mı?

AYASPAŞA’dan komşularının ‘kaçak kat’ şikayetleri üzerine Dr. Nedim Türkmen, ilgili belgeleri göndererek ‘1 Nolu Anıtlar Kurulu ve Beyoğlu Belediyesi’nden alınmış ‘bakım ve basit onarım’ izinlerimiz vardır. Herşey usulüne uygun olarak yapılmaktadır’ dedi

GÜNÜN SÖZÜ

‘İnsan kendisinin yerini en az kendisi kadar doldurabilecek bir başkasının bulunduğunu kabul ettiği andan itibaren ancak akıllanmaya başlar.’

(Richard Evelyn Byrd)

Silivri’ye ‘Selanik Sokağı’

SİLİVRİ, Büyükşehir Belediyesi sınırları içine girdi. İlçede bir hareketlenme var; doğalgaz geldi, nüfusu gittikçe artıyor; inşaat sektöründe patlama var.

Silivri’den Derya Demirağ ve arkadaşları ilginç bir projeyi anlatmak üzere geldiler. Geçmişte ‘sanayi sitesi’ olarak kullanılan sokağı ‘Selanik Sokağı’na dönüştürmek istiyorlar. 44 dükkanlık sokakta modern bir kentin ihtiyaçını karşılayacak butikler, restaurantlar, ‘Yoğurthane’, ‘Mey Evi’ ile kitap ve müzik evleri kuracaklarını söylediler.

‘Selanik Sokağı’nda Silivri Belediyesi’nin de katkılarıyla Selanik’te Atatürk’ün doğduğu evin benzeri de yapılacak. Projeye belediye destek veriyor; sokağın kaldırımı ve binaların dış cepheleri, Selanik mimarisine uygun bir biçimde yapılmaya başlanmış; özel olarak ışıklandırılmış ve çiçeklendirilmiş. Derya Demirağ, ‘Projemiz büyük ilgi görüyor. Sokaktaki işyerlerinde yeralmak isteyenler var. ‘Selanik Sokağı’nı yılbaşına kadar hizmete sokmuş olacağız.’