AKP’nin sağlıkta adalet anlayışı

İSTANBUL’daki Ümraniye Devlet Hastanesi ile ilgili olarak birçok haksız uygulamayı bu köşede sergilemiştik. Yeni öğrendiğimize göre, 1.5 yıl önce açılan hastane, daha henüz ameliyathaneleri, servisleri, yoğun bakım, kan merkezi ve laboratuvarları çalışmamasına rağmen ‘sihirli’ bir el tarafından ‘Eğitim Hastanesi’ne dönüştürülüvermiş.

Böylece bir taşla iki kuş vurulmuş; iktidar böylece atanacak şef ve şef yardımcılarına kadro açmış, hem de uzun zamandır görevden almak için ‘kılıf’ aradıkları başhekim, ‘Eğitim Hastanesi’nde başhekimlik yapamaz’ formülüyle başka yere atanmış.

Bir hastanenin Eğitim Hastanesi olabilmesi için Tababet Uzmanlık Tüzüğü’nde şöyle deniyor:

‘Eğitim Hastanesi olacak hastanelerin asgari 300 yatak sayısına sahip olması, idari, personel, alet-teçhizat yönünden çağın tıp hizmetlerine uygun eğitim verebilecek yapıda ve kapasitede olması gerekir.’

Ümraniye Devlet Hastanesi, projesinde 250 yataklı olarak gösteriliyor. ‘Sihirli el’ onu káğıt üzerinde 320 yataklı yapmış. Yasal mı, değil tabii, ‘ben yaptım oldu zihniyeti’.

Geceleri eleman yokluğundan ameliyathanesi kapalı olan, kan merkezi bulunmayan, patoloji laboratuvarı olmayan, yoğun bakımları çalışmayan, velhasıl 600 personeli olması gerekirken ancak 142 personeli bulunan bir hastane bırakın Eğitim Hastanesi olmayı, daha ‘hastane’ bile olmuş sayılmaz.

6 KEZ GÖREVDEN ALINDI

Bakan Prof. Akdağ ve İl Sağlık Müdür Vekili Mehmet Bakar’a, ‘Siz olsanız böyle bir hastanede uzmanlık eğitimi almak ister miydiniz?’ diye sormak gerekir.

Gerçi Bakar, intaniye uzmanlığını bundan daha kötü koşullara sahip Azerbaycan’daki bir hastaneden almış, Allah’ı var o da bu işi yapıp halkın sağlığını tehlikeye atmıyor. Ama İstanbul’daki 30 bin sağlık çalışanının ‘akıl ve ruh sağlığının’ tehlikeye atıldığı kesin...

‘İSTANBUL SAĞLIK BAKANI’

Bakar
, bunlardan biri olan ve daha önce 6 defa görevinden alınıp her seferinde yargı yoluyla göreve iade edilen Dr. İlhan Eğilmez’i bu kez (çok sevdiğinden olsa gerek) başhekimlikten alıp İl Sağlık Müdür Yardımcısı olarak yanına almış... Almış ama hiçbir görev vermediği gibi ‘saray’dan bozma eski arşiv olan, penceresi ve kalorifer tesisatı bile bulunmayan, ancak katalitik sobayla ısıtılan bir odaya kapatmış!

Bakar, kendisini ‘İstanbul’un Sağlık Bakanı’ ilan ettiğine göre, Bakan Akdağ’ın bu işlerden haberinin olduğu sanılmasın sakın... Olsa ne fark eder ki?.. Her şey kapalı kapılar ardında yapılıyor; İstanbul’da sağlık camiasındaki sıkıntı bu yüzden.

Dr. Eğilmez’in diğer il sağlık müdürleri gibi şirketleri, otomasyon yazılımları ya da hastanelere pazarlayacak herhangi bir medikal firması yokmuş!

Bakar’ın tarikat arkadaşlarının kurduğu ‘Hayat Vakfı’nın yönetiminde birlikte olduğu kişiler bugün il sağlık müdürlüğü nezdinde etkin isimler sayılıyor; Dr. Adem Doğruyol (İl Sağlık Müdür Yardımcısı), Dr. Erhan Sarışın, Dr. Kerem Kınık ve Dr. Ahmet Özdemir gibi... Tümü de devlet hastanelerine döner sermaye programı satan ‘4T’ firmasının kurucuları yasal olarak...

Ayrıca AMS firmasından ihale yoluyla hastanelere dağıtılmak üzere 350 milyara alınan 80 adet kuvözün neden çalışmadığını ya da 2004 yılında İl Özel İdare bütçesinden 22 trilyona sadece 3 medikal firmayı ‘davet’ etmek suretiyle yaptığı ihalelerde alınan malzemelerin kalitesi hakkındaki şikáyetleri aylardır nedense soruşturulmuyor?

(Bir okurumuz uyarmıştı... Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın kayınbiraderi olan Sağlık Bakanlığı Müsteşar Muavini Dr. Cihansel Erel, eniştesine bu konularda hiç mi bilgi vermez?)

Ne AKP İstanbul il örgütünün, ne İstanbul Valiliği’nin, ‘memurları’ sayılan Bakar’a bir türlü söz geçiremediği herkesin dilinde.

DR. BAKAR KİMDİR?

Dr. Bakar bu gücü kimden alıyor?

Hakkında ‘sahte evrak düzenlemek ve tarafsız olarak görev yapmamaktan’ dolayı ‘idari görev yapamaz’ biçiminde müfettiş raporu olmasına karşın Başbakan’dan mı?

Bakar’ın, Bakan Akdağ İstanbul’a geldiğinde karşılayıp uğurlamadığı tıp çevrelerinin dikkatini çekiyor.

Başbakan Erdoğan’a seçim öncesinde, savcılığa ifade vermeye gitmemesine neden olan ‘gastroenterit (ishal)’ raporunu (veren Dr. Hikmet Feyizoğlu) onaylayan o zamanki Haseki Hastanesi Başhekim Yardımcısı’nın Bakar olduğunu unutmamak gerekiyor.

İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü ne hikmetse iki yıldır ‘vekáleten’ yürütülüyor.

Unakıtan ve CHP’liler neden kapışıyor

MECLİS’te bütçe görüşmelerinde bir Maliye Bakanı’na dönük ilginç iddia ve tartışmalar bugüne kadar yaşanmış olaylar değil. Bu nedenle TBMM’deki bütçe görüşmelerinin dikkatle izlenmesi gerekiyor.

Maliye Bakanlığı bütçesi görüşülürken Bakan Unakıtan’ın işim var diye ayrılması, yerine Beşir Atalay’ı bırakması... Ancak CHP’lilerin ‘Sorulacak sorularımız var’ diye tepki göstermesi karşısında geri dönmesi... CHP’li Muharrem İnce’nin, bakanın ‘alnım temiz’ demesine, ‘vatandaşın o alna tokat atmak istediğini’ söylemesi... Bunun üzerine kavgaya dönük tartışmalar çıkması... Daha önce AKP milletvekili Turhan Çömez’in, bakanın oğluyla ilgili bazı iddiaları gündeme getirmesi.... Ardından önceki gün ve dün CHP’lilerin gündeme getirdikleri iddialar karşısında bakanın Ofer’den mektup almadığını, Ceylan Oteli’nde görüşme yaptığı iddialarını reddettiğini söylemesi, hatta mektubun altındaki imzanın sahte olduğuna yemin etmesi...

Ve bu gelişmeler sırasında AKP’lilerin kendisini pek savunuyor gözükmemesi...

Daha önce, İsrailli işadamı Ofer’in ortağı olduğu Royal Caribbean adlı gemicilik firması müdürü John Tercek’in mektubu için, Ofer’in Türkiye temsilcisi Mehmet Kutman’ın ‘O mektubu Unakıtan’a göndermeyin’ açıklamasını (11.11.2005) yapması, buna karşılık Erhan Göksel’in mektubun Türkçesinin bakanlık özel kalem müdürlüğüne gönderildiği ve bakanın Ceylan Otel’de bu müdürle görüştüğü konusunda (13.11.2005) ısrar ettiğinin köşemizde yer alması...

TEMPO Dergisi, bu haftaki sayısında da, tanık ve belgelere dayalı olarak bakanın doğru söylemediğinde ısrar ediyor...

Birilerinin ortaya çıkıp, lafı kırıp bükmeden her şeyi ortaya koyması gerekiyor mu?
Yazarın Tüm Yazıları