ANAYASA Mahkemesi’nin kısmi iptal kararı ile ne oldu?
AKP açısından... İlgili maddelerde yapılan ‘makyaj’, cımbızlanarak kısmi iptallerle Anayasa değişiklik paketinin Anayasa’ya uygun olduğu onaylatılmış oldu. Oysa ki, özünde AKP açısından pek de bir şey değişmedi. Ancak kamuoyunda bu karardan önce pakete referandumda ‘hayır’ oyu çıkma eğilimi güçlü iken, bu karardan sonra ‘Anayasa’ya uygun hale getirildiği’ iddiasıyla ‘evet’ eğilimine doğru bir kamuoyu ağırlığını sağlamakta zorlanmayacak.
CHP açısından... Anayasa Mahkemesi’ne iptal için götürülen maddeler arzu ettikleri şekilde komple iptal edilmediğinden sonuç itibariyle AKP’nin ekmeğine yağ sürülmesi şeklinde tecelli etmiştir. Güçlü bir ‘hayır’ eğilimi varken, bugün gelinen noktada ulaşılan sonuç itibariyle stratejik bir hata değil midir? Böyle bir tablonun ortaya çıkabileceği siyasi olarak öngörülemez miydi?
Yani, AKP ‘memnuniyetsizliği’ oynasa da timsahın gözyaşları misali büyük bir mutluluk duyarken, CHP ise dimyata pirince giderken elindeki bulgurdan oldu. AKP’nin eli güçlendi; artık pakete ilave ettiği geçici madde ile gereken atamaları istediği şekilde yapacak... Ve yargı üzerindeki ‘ağırlığını’ artıracak bir engel de kalmadığına göre, artık CHP’ye teşekkür etmelidir!
Batı’da oynanan ‘game theory’yi başarıyla uygulamış ve oyundaki dezavantajlı durumu lehine çevirmeyi başarmıştır. Zaten AB Komisyonu’nun destek açıklaması da, AKP’nin memnuniyetinin tescilidir.
İşçilerin hisse ağırlığı iki işadamına geçti
Kardemir’de neler oluyor
KARABÜK Demir Çelik Fabrikaları (Kardemir) 3 Nisan 1937 tarihinde dönemin Başbakanı İsmet İnönü tarafından temelleri atılan ve iki yıl içinde hizmete giren ülkemizin ilk entegre demir çelik fabrikasıdır. O dönemlerde kurulan fabrikaların, demiryollarının, tersane ve barajlarının imalat ve montajını gerçekleştiren Kardemir’e bu nedenle “fabrikalar yapan fabrika” adı da verilmiştir.
1995 yılında yapılan özelleştirme ile Türkiye’de bir ilk yaşandı ve Kardemir 1 lira karşılığında Kardemir işçilerine ve Karabük halkına satıldı. Bu ülkenin endüstriyel ilişkiler düzeni için bir devrimdi ve başka örneği de yoktu.
Kardemir’in 7 kişilik Yönetim Kurulunun 4’ünü işçileri temsil hakkı olan sendika, 2’sini Ticaret Odası, 1’ini de Karabük halkı atamak yetkisine sahiptir.
İşçileri temsil hakkı çalışanların çoğunluğunu temsil eden Hak-İş Konfederasyonu’na bağlı Çelik-İş Sendikası’na aitti ve sendika başlangıçta Yönetim Kurulu çoğunluk üyeleri olarak sektörü iyi bilen ve önemli görevlerde bulunmuş insanları atayarak Kardemir’in başarılı açılım sergilemesinin yolunu açtı.
Daha sonra anlaşılmaz bir biçimde sendika son bir yıl içinde Kardemir yönetimine, çoğunluğu temsil etmek üzere, yörenin tanınmış aileleri olan Yolbulan, Güleç ve Yücel ailelerinin fertlerini atadı. Bu ailelerin kendilerine ait demir çelik üreten işyerleri vardı. Yaptıkları ilk şey işçilere ait hisseleri toplamak oldu. Bu yoldan Kardemir hisseleri işçilerin elinden alındı ve bu aileler fabrikanın çoğunluk hissesi sahibi oldular. Kardemir’de 2830 işçi çalışmaktadır. İşçiler hisse devirlerini protesto ederek eyleme ve Çelik-İş Sendikası’ndan istifaya başladılar. Devreye, işverenin daveti üzerine, başka bir sendika girerek üye kaydına başladı.
Yaşanan olaylar dizisi Türk sendikacılığı için yüz karasıdır. Kardemir yönetimine nasıl olur da bilinçli profesyoneller değil de aynı sektörde üretim yapan ailelerin fertleri atanır? Hisse senetlerinin özelleştirme amacı dışında el değiştirmesine Özelleştirme Kurumu Başkanlığı nasıl sessiz kalabilir? İşçinin çıkarlarına böylesine aykırı davranan bir sendika neden Hak-İş Federasyonu üyeliğinden çıkarılmaz? İşverenin daveti üzerine Kardemir işçilerini üye yapmayı kabullenen sendika neden bağlı olduğu konfederasyon tarafından eleştirilmez?
Özelleştirme yönetimi, işçi sendikaları konfederasyonları bu akıl almaz olayı kamuoyuna açıklamak zorundadır. İşçilerin üretim araçlarının sahibi olmaları, özyönetim yoluyla ekonomiye çok önemli katkılarda bulunmaları, sanayide bir ‘emek sektörü’ yaratmaları fırsatı yaşanan bu örnekle yok edilmemelidir. Bu konunun mutlaka tartışılması gerekir. Yrd. Doç. Dr. Engin ÜNSAL Tek-Gıda İş Sendikası Genel Başkan Danışmanı
İmar, cinayet ve belediye
HÜRRİYET’te, ‘Caddebostan’da apartman toplantısını basmış, iki kişiyi öldürmüş’ haberi ile sizin köşenizde ‘Berhan Şimşek uyarıyor da...’ deniyor. Kamu düzenini sağlamak yerel yönetimlerin yerel idarelerin görevi, ama İstanbul’da hiç kimse kendi apartmanını yönetemiyor, kimse yönetici olmak istemiyor. Yaşadığımız apartmanın yanı başında imarlı arsada kaçak bina yapılıyor; şikayet ettiğinde kötü vatandaşsın; etmesen hakkını yiyorlar, etsen de ilgili kurumun umrunda değil!.. Apartmanın altı işyeri; biri geliyor süper market açacak binanın imarı dışına çıkarak eklemelerle yasal olmayan işlemler yapıyor. Oysa bu gibi durumları yerel yönetimler vatandaşın şikayetine meydan vermeden derhal önlemesi gerekirken şikayet eden sanki suçlu imiş gibi deşifre ediliyor. Sonra, sonra da işte Caddebostan olayı. İşte bu konuda Sayın Ataşehir Belediye Başkanı’na sesleniyoruz çok yakınınızda olan Küçükbakkalköy Kocasinan, Cad. 18 no’lu apartmanın altında açılan süper markete bir bakar mısınız? Dizayın ediyoruz diye binanın taşıyıcı kolonlarına çakmadık demir bırakmadılar. Bu iş etikse belediyenin yazısını görelim, değilse kamu adına gereği yapılsın! Muzaffer ERSOY
Biliyor musunuz
BAKIRKÖY Belediyesi’nin, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti etkinlikleri çerçevesinde düzenlediği Bakırköy Kültür Sanat Yaz Festivali’nin 15-25 Temmuz 2010 tarihleri arasında yapılacağını... m FATİH Belediyesi ile Yıldız Teknik Üniversitesi işbirliği çerçevesinde, Fatih’e hizmet vermek üzere bir ‘Tarihi Yarımada Enstitüsü’nun kurulacağını..
Emekli Partisi kurulsun
VALLAHİ, Emekliler Partisi kurulursa, bütün aile efradım ve akrabalarım ve de arkadaşlarımla oylarımızı bu partiye veririz; söz. Kurulursa tek başına iktidar; en azından iktidarın büyük ortağı olur. Emekliler iktidarlardan o kadar çok çektiler, bütün iktidarlar döneminde, tuzu kuru olan emekliler dışındakiler aç, sefil, biçare kaldılar. Haydi bir müteşebbis çıksın da, iktidar nasıl olunurmuş, vatandaşa nasıl hizmet verilirmiş, vatandaşın karnı nasıl doyurulurmuş, vatandaşın dertlerine nasıl çare olunurmuş görsünler. İlk üye de ben olacağım ve bu parti için canla başla çalışacağım. Hamdi YALÇIN-Emekli
Pırlanta
SAYIN Hayati Yazıcı’ya... Gümrük Müsteşar-lığı’nın size bağlı olduğunu biliyoruz. İstanbul piyasasından duyuyoruz; son zamanlarda Hindistan, Çin ve Tayland’dan özellikle Atatürk Havalimanı’ndan getirilen ‘pırlanta’lardan haberiniz var mı? Futbolcu transferi değil, pırlanta diyorum... Son zamanlarda ‘kuryelere’ dikkat edin lütfen. Bu ülkede 75 dolarlık ‘pırlanta’ da var, 1000, 2000 bin dolarlık da... N.F.