Paylaş
- Başbakan Tayyip Erdoğan...
- Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecini gayet akıllı olarak götürüyor. Kızdırırcasına kamuoyunu 'meşkuliyetle' tedavi ediyor; şaşırtıyor. 'Kadayıfın altını' yavaş yavaş kızartıyor. Aday kafasında çoktan belli de de, tartışma noktasının şiddetlenmesini, adayın yıpranmasını istemiyor. Yarattığı 'krizi' yine kendisi çözecek. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde de, dört aday ortaya çıkarttı, en sonunda kafasındaki isim olan Kadir Topbaş'ı gösterdi.
- AKP'deki 'korku' nedir?
- Esas milletvekilliği adaylığı... Kızılcahamam'daki bir toplantıda, hepsinin aday olacağını söylemedi mi Erdoğan? Ama durum bugün başka... Bütün vekilleri endişeli.. Görüştükleri dıştan yüzüne karşı Erdoğan'ın Köşk'e çıkmasını istiyor. Ama genel seçimlerde ya listeye giremezsem korkusu 'takıyyeci' anlayışı ortaya çıkarıyor. Kamuoyunun pek göremediği şey bu... Gül başbakan olursa, onun destekçileri 'liste garanti' diye düşünüyorlar. Erdoğan başbakanlıkta kalırsa, bu kez Gül'cüler, Erdoğan ekibi bizi tasfiye eder mi endişesi taşıyor.
- Abdullah Gül...
- Bu süreçte en rahat 'aday adayı' Abdullah Gül... Rahat, çevresine doğal olarak gülücükler saçıyor. Bugünkü pozisyonundan kaybedeceği bir şey yok, hiç olmazsa Erdoğan Köşk'e çıkarsa, başbakanlık çantada keklik...
- Vecdi Gönül...
- Kendisi ve Gül, Köşk'e çıkmazsa kafasındaki esas isim Gül... Ancak, çıkmazlarsa Erdoğan veya Gül'ün ortak bir endişesi var; Gönül'ün bir bürokrat olması... Kaymakamlıktan Valiliğe, İçişleri Bakanlığı Müsteşarlığı'ndan milletvekilliğine kadar her her kademede görev yaptığı için 'devleti' yakından biliyor. Yarın bazı kararnameleri imzalamazsa?
Erdoğan'ın açmazları
KONUŞTUĞUMUZ AKP'li üye "Erdoğan'ın açmazlarını' şöyle özetliyor:
Erdoğan'ın, 'Milli Görüş' gömleğini çıkarttığını söylemesinden sonra 'Laik Cumhuriyet, Atatürk, çağdaşlık' üzerine söylediklerine inanalım... Ama Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer'i hâlâ görevde tutması, toplumdaki kuşkuları gidermiyor. Bir Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde ana muhalefet partisi lideri Baykal'la görüşmeyeceğini söylemesi, demokrasilerde genel kabul görmeyen bir durum.
Eleştiriye hiç tahammülü olmaması ve zaman zaman Deniz Baykal, Devlet Bahçeli ve Erkan Mumcu'ya ağır hakaretler içeren sözcükler kullanması... Demokrasinin her hakkından yararlanarak iktidara gelmesine karşın, partiçi demokrasiyi dikkate almamaması; her konuda tek seçici olması ve bütün kadroların da kendisine 'biat' etmesi...
Bindirilmiş Kıtalar!
SAYIN Başbakan'ın çok tehlikeli bulduğum Çankaya tutkusu, bana ne yazık ki, merhum Adnan Menderes'in son dönemini anımsatıyor... Benzer durumlarla tekrar karşılaşmamayı diliyorum.
27 Mayıs öncesindeki son önemli yurtdışı gezisinde eski Başbakan'ın karmaşık ve dengesiz ruh halini yakından izleme fırsatını bulmuş ve bir tartışmamız sırasında yüzüne karşı açıkça '... Böyle giderse sonunuz hiç de iyi olmayacak ve bu gene en fazla sizi üzecek!..." demiştim. Amerikalıların kendisini gözden çıkardıklarını belli ettikleri Amerika gezisinde ona refakat ediyordum. O zamanlar kendisine ve hükümetine şiddetle karşı çıkan Vatan gazetesinin mensubu olsam da içtenlik ve iyi niyetle söylenmiş sözlerim -bu tür uyarı ve eleştirilere alışık olmadığı anlaşılan- Başbakanı çılgına döndürmüştü. Çünkü, ülke için vazgeçilmez bir şans olduğuna inanıyor ve "Çişini tutamamakla" suçladığı (!) İsmet İnönü'ye "Türkiye'yi bırakamayacağını!" söylüyordu.
Sonrası malum.... Ankara'da kalabalıkların yakasına yapıştığı... Askerlerin görmezden gelerek sırtlarının döndükleri bir başbakan!... ve 27 Mayıs 1960.
Ürpererek düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum. 14 Nisan'da coşkuyla uyarı görevini yaptıkları için 'bindirilmiş kıtalar' diye küçümsenen ve suçlanan bu kalabalıklar yarın -Cumhurbaşkanı olmasına aldırış etmeden- Sayın Tayyip Erdoğan'ı her gördükleri yerde ağır sözler ve davranışlarla cevaplandırırlarsa ne olacak?
Orhan KARAVELİ
Biliyor musunuz
- LEMAN Dergisi'nin 6.7.2006 tarihli "Reco Kongo Kenesi Türkiye'nin anasını ağlatıyor" başlıklı kapağına 25.000 YTL'lik manevi tazminat davası açan Başbakan Recep Tayyip Erdogan'ın Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi'nde sonuçlanan davayı kaybettiğini...
- FETHULLAH Gülen'in şiirlerinden Garo Mafyan'ın yaptığı beste ve düzenlemeleri değişik şarkıcıların seslendirdiği 'Bahar' adlı albümün piyasaya çıkarıldığını...
Sirmen'ın 'Yuvacık' uyarısı
CHP İzmit Milletvekili ve Büyükşehir eski Belediye Başkanı Sefa Sirmen "Bizi yerli yersiz suçlayanlara bir gerçeği açıklamak istiyorum" diyor:
"Yuvacık barajı doldu. Ne yazık ki, fazla gelen suyu denize salınıyor. Kullanılamayan bu suyun parasını yine vatandaş ödüyor. Niye önlem alınmıyor; o fazla su yeni teknolojilerle yeraltında depolanmıyor? Geçen yıl da fazla gelen su denize verilmişti. Ta haziran ayından itibaren kendilerini uyardık, hiçbir önlem almadılar. Bile bile İzmit susuz kaldı. Bunu düşünmüyorlar, Sapanca Gölü'nden benim yaptığım Yuvacık'ın arıtmasına su getirmek için 30 trilyonluk ihale yaptılar. Kime mi verdiler; Başbakanımızın damadının müdürlüğünü yaptığı Çalık Holding'e... İsraf ekonomisinin nerelere vardığını herkes bilmelidir."
PANO
- ERDOĞAN, Ankara'daki miting için "Bizim paradan sıfır attığımız gibi mitinge katılan milyon sayısından da sıfır atılması gerekir" demiş.
Ya millet Kasım 2007 seçimlerinde AKP'nin oylarından sıfır atarsa, %34 oy oranı %3,4'e düşerse ne olur hiç düşünüyor mu acaba? Bu millet kendisinden sıfır atanlardan zamanında çok sıfır attı, yine neden atmasın?
Ersoy ÖNGÜN
'Deliormanlı Ali'nin kaderi
ALİ Dinçer için hangi sıfatları anlatmak gerekirse "Akıllı, bilgili, katılımcı, bölüşümcü, dengeli, iyimser..."denilebilir. O'nun için bu yönleriyle ölümü herkes tarafından büyük üzüntü yarattı.
Dinçer'le, doğduğu (1945) Bulgaristan'ın Razgrad'taki Şişe Cam'ın temel atma töreninde birlikteyken, "Bak, sen pek bilmemiş olabilirsin, sana Deliorman'lı ünlü Türkleri anlatayım demişti. Alemdar Mustafapaşa, A. Cevdet Paşa, Mithat Paşa, Muallim Naci, Celal Bayar, Cevriye Temelli (İ.İnönü'nün annesi), Şevket Süreyya Aydemir, Tunalı Hilmi, Türker Acaroğlu, Nurettin Ersin, Cumhur Asparuk. Tuğrul Deliorman... Pehlivanlardan Koca Yusuf, Kel Aliço... Daha çok var, hepsinin öykülerini anlatmak isterim." dedi.
Törene geçildiğinde "Bir gün İstanbul'da gelir, anlatırım" dedi ama boğuştuğu illet hastalık buna izin vermedi.
Kendisi de 'Deliormanlı Ali' idi... 1951 göçünde Türkiye'ye gelmişler; Çerkezköy'den sonra
Kürt kökenli nüfusun ağırlıklı olduğu Kırşehir'in Uçkuyu köyüne iskan edilmişler. Yoksulluk dizboyu... Babası Ankara Hacettepe'ye yerleştiklerinde ilkokula ancak 9 yaşında başlayabilmiş. ODTÜ Endüstri Mühendisliği'nde okurken hepsinin ağabeyi olmuş; 'kadrosu' ile birlikte 1967-71 arasında ODTÜ Sosyal Demokrasi Derneği'nin önderleri olarak Dinçer, CHP Gençlik Kolları'nda siyasete başlamış; Çankaya İlçe'den sonra Ankara İl Başkanlığına seçilmiş... Dalokay'dan sonra da (1977) Ankara Belediye Başkanlığı'nda 12 Eylül darbesine kadar süren 1000 gün...
Dinçer zaman zaman arar "Hemşehrim bak o konuya o gözle bakma bir de bu tarafı var" diyerek uyarırdı. Bilgisini herkesle paylaşırdı; bir gün Çin'i anlatır, bir gün de Baykal'ın haksız şekilde eleştirildiğini; son olarak da organ naklinin yaygınlaştırılması için Diyanet'e düşen görevleri... Belki bazı arkadaşlarının dediği gibi 'Türkiye'nin/Ankara'nın, CHP'nin muhtarı' idi.
1993'lerde bir gün arayarak "Bir Balkan kızı buldum evleniyorum" dedi.
"Kim?" deyince şu karşılığı verdi:
"Bulgaristan Türklerinden dünyaca ünlü caz sanatçısı Yıldız İbrahimoğlu..."
İLK METRO
Dinçer, Ankara Belediyesi'nde ODTÜ'den mühendis arkadaşları Yusuf Ata Arıak, Murat Katoğlu, Hasan Mani, Prof. Semih Eryıldız, Ethem Özbakır, Levent Tosun, Yusuf, Kadri Atabaş ve kardeşi Tahir Dinçer ile önemli projelere imza attı.
Başkanlığı döneminde yardımcılığını yapan Arıak, "1970'li yıllarda bizler gibi 500 mühendis geçti Ankara Belediyesi'nden; bugün hepsi de daha sonra çalıştıkları İstanbul, İzmir ve Gaziantep belediyelerde veya kendi işlerinde başarılı projelere Türkiye'ye çok şey kattılar" diyor.
'CHP belediyeciliği' olarak Ankara'ya kazandırılanlar neydi:
Toplu taşıma amaçlı Türkiye'de ilk özel otobüs yolu (Sonra üzerine Ankaray sistemi oturturuluyor) gerçekleştiriyor. Yine Türkiye'nin ilk metro projesinin temelinin atılması. (Ancak çalışmalar 12 Eylül'de duruyor. Kendinden önceki başkan Dalokay'ın fikir babalığını yaptığı dünyanın en büyük konut projelerinden biri sayılan 11 bin dönüm üzerindeki 55 bin konutluk Batıkent'in, Kent Koop olarak kooperatifleşmesi ve altyapısının tamamlanması...
Son iki proje Murat Karayalçın tarafından bitiriliyor.
Dinçer bir lider olabilir miydi?
"Hayır" diyor arkadaşları...
"O bir takım-kadro çalışmasını önemseyen bir yapıya sahipti. Her olaydan bir proje çıkartmasını bilirdi. Güçlü bir hafızası vardı, en önemlisi de bir belediyeci idi..."
Herkesin başı sağolsun.
Sağlıkta 'Ünvan Değişikliği' sınavı
CHP Muğla Milletvekili Ali Arslan, Sağlık Bakanı Prof. Akdağ'a soruyor:
17.12.2006 tarihinde Bakanlığınızca 'Ünvan Değişikliği' sınavı yapılmıştır. 6 yıldır açılmayan bu sınav; pek çok kişi için umut olmuş ancak güç koşullarda öğrenim görerek üniversite mezunu olan ve haklı olarak kendi alanlarında çalışmak isteyenler sınav sonrasında tam bir hayal kırıklığı yaşamışlardır.
Sınav duyurusu ne zaman yapılmıştır? Bu süre sınava hazırlanmak için yeterli midir?
Sınava toplam kaç kişi katılmıştır?
Sınavda başarı oranı ne olmuştur? Sınavı kazanan kişi sayısının düşük olmasını nasıl açıklıyorsunuz?
İhtiyaç duyulan ve boş bulunan unvan sayısı hangi branşlarda toplam kaç adettir? Sınav sonrası kaç kişinin hangi branşlarda ataması yapılmıştır?
Yapılan sınavın ihtiyacı karşıladığını düşünüyor musunuz? İhtiyacın karşılanabilmesi için sınavın düzenli aralıklarla yapılması yönünde bir çalışmanız olacak mıdır?
Bir sonraki unvan değişikliği sınavı için öngördüğünüz bir tarih var mıdır?
Kutlu Doğum'a katılım mecburi mi?
CHP Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'e soruyor:
- Son yıllarda ülkenin her yanındaki okullarda yaygın olarak 'Kutlu Doğum' törenleri yapılmaktadır. Bu konuda okullara bir yazı ya da genelge gönderilmiş midir?
- 16 Nisan 2007 tarihinde Denizli Belediyesi ve İl Müftülüğünün birlikte düzenlediği Vali Yardımcısının da hazır bulunduğu Kutlu Doğum törenlerinde Bereketli Beldesi İlköğretim Okulu öğrencileri kız çocuklarının başları türbanlı olarak Bereketli Cami imamının yönetiminde 'Dört Başlı Canavar' adlı oyunda ilahiler söylemiştir. Bu öğrencilerin Belediye önüne getirilerek gösteri yapmasına kim izin vermiştir, bu konuda idari bir işlem yapılmış mıdır?
- Altındağ İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün okul müdürlüklerine yazdığı yazıyla 21 Nisan 2007 Cumartesi günü Altınpark Anfa B Salonu’nda Hacı Bayram İmam Hatip Lisesi ve Anadolu İmam Hatip tarafından gerçekleştirilecek 'Kutlu Doğum Şölenine' mutlaka katılmaları istenmesi Anayasamızın Laiklik ilkesine, Öğretim Birliğine ve Milli Eğitim Temel Kanununa uygun mudur?
- Bir tatil günü okul müdürlerinin böyle bir etkinliğe 'mutlaka katılmaları' yasalara aykırı bir durum yaratmayacak mıdır?
THY’de garip atama
YEŞİLKÖY'den bir THY çalışanından bir eleştiri:
"Türk Hava Yolları'nda bir süre önce yapılan garip atamanın perde arkası bir skandalı ortaya çıkardı. THY Uçuş Eğitim Başkanlığı’na atanan Kaptan Pilot Halil Üstün’ün dokuz yılıdır şirkette uçması ve iki sene önce Kaptan Pilot olması çoğunluğunun asker kökenli pilotların oluşturduğu Uçuş İşletme camiasında rahatsızlığa sebep olmuştu. Asıl vahamet ise sonradan ortaya çıktı. Çünkü, Halil Üstün Uçuş Eğitim Başkanlığı’na atanmak için gerekli şartları taşımıyordu. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) mevzuatına göre böyle bir makama atanacak kişide kontrol ve öğretmen pilot olma şartları ve belli sertifikalar gerekiyordu. Halil Üstün bu şartları taşımadığı anlaşılınca yetkisiz başkan olarak göreve devam etmek üzere yerine emrinde çalışan Uçuş Eğitim Müdürü’ne vekalet verilerek sorun çözülmeye çalışıldı. Üstün şimdi bu makama atanma şartlarını sağlayacak eğitim ve sertifika eksikliklerini ‘hızlandırılmış biçimde’ gidermeye çalışıyor.
Üç başlı THY’de yaz sezonuna girilirken atamalarda böyle oluyor."
Trafiğe saksı
KADIKÖY-Bostancı arasında pek çok sokaktaki mesken ve işyerlerinin garaj girişlerine, birer metre açığından başlamak üzere koca koca saksılar konmaktadır.
yolların üzerine konan bu saksılar, park etmek ya da hareket etmek isteyen arabaların ikaz cihazlarından da görülmediği için her gün çeşitli hasarlara ve maddi kayıplara yol açmaktadır.
Kadıköy Belediyesinin gerekeni yapmasını ivedilikle bekliyoruz.
A. İhsan BAYRAK-GÖZTEPE
Paylaş