AKM’de Atatürk adı ‘uçuruluyor’ mu

TAKSİM’deki Atatürk Kültür Merkezi İstanbul’un en önemli kültür ve sanat (opera, tiyatro ve bale) merkezi idi. Dönemin Kültür Bakanı, ekonomik ömrünü tamamladığı gerekçesiyle binanın yıkılmasını önerdi.

Haberin Devamı

Yoğun tepkiler üzerine Kasım 2007’de İstanbul 2 No’lu Koruma Kurulu tarafından 1. grup kültür varlığı olarak tescillendi ve yıkımı gerçekleşmedi. Mimarlar Odası ile Kültür Bakanlığı arasında tamirat ve tadilat projesi için tutanak hazırlandı. Aradan 8 yıl geçmesine rağmen bir çivi dahi çakılmadı AKM’ye; bilgi de verilmedi. Gezi Parkı olaylarından sonra da yıpranmaya ve çürümeye bırakıldı. İçeride ciddi anlamda bir tahribat olması da ilginç bir durum.

CHP İstanbul Milletvekili, Yük. Mimar Yrd. Doç. Dr. Gülay Yedekçi şimdi ortaya bir haber çıktığını duyurdu: “Adrian Smith & Gordon Gill Architecture’ın Taksim’deki AKM’nin yerine yaptığı ‘İstanbul Kültür Merkezi’ adlı proje, World Architecture News’ın düzenlediği WAN Ödülleri’nde ‘Geleceğin Kamu Binaları’ kategorisinde birinci seçilmiş ve internet sitesine de projenin görselleri konulmuştur. Tanıtımında ise ‘Politik gösterilerin de merkezi olan, modern İstanbul’un kalbinde büyük bir turist ve eğlence merkezi olan ve restoran, mağaza ve otelleriyle ünlü Taksim Meydanı’nda...’ ifadeleri yer almıştır.”

 

Haberin Devamı

AKM, TAKSİM’İN SİMGESİDİR

Yedekçi, Kültür ve Turizm Bakanı’na “Atatürk Kültür Merkezi, Taksim’in bir simgesidir. Yıkılarak, Atatürk’ün adı ortadan kaldırılmak istenmektedir. Soruyorum; bu bilgi doğru mudur? İktidarınızın kültür ve sanatla ilgili politikası nedir? Bu projeyi hangi kurumlar veya kimler bu şirketçe hazırlanmasını istemiştir? Cumhuriyet tarihimizin önemli yapılarından biri olan AKM atıl bir halde bırakılıp, etrafı güvenliksiz bölge haline getirilip yerine ekonomik kaygılarla başka bir yapı mı yapılmak isteniyor? Açılan ihaleler hangi aşamadadır? AKM’ye ayrıldığı söylenen 90 trilyonluk bütçe bir fona mı kaydırıldı? Eğer öyleyse hangi gerekçeyle hangi fona kaydırıldı?

(İstanbul Şehitler Köprüsü’nün zemin onarımı yapılacağı açıklanmışken, Sabah gazetesinde köprünün Anadolu yakası çıkışında şehitler abidesinin yapıldığı haberi yer aldı. Anıtın mimarı Hilmi Şenalp, anıtta 3 kemerde 249 şehidin adı olacak; ayrıca anıtta 24 saat sala okunacak. Anıtın kubbe açıklığı 11 metre, yüksekliği 95 metre olacak. Bu arada Ankara’da Cumhuriyet’in önemli bir mimari yapısı olan İller Bankası binası neden yıkılmak isteniyor?)

 

Haberin Devamı

‘ADALETİN OLMADIĞI YERDE HİÇBİR ŞEY YOKTUR...’

- BÜYÜK önder Atatürk’ten: ‘Adalet’ nedir?

“Memleket ve millet işlerinde, adalet işlerinde duygulara, hatır ve dostluğa göre hareket edilmez! Bir ülkede adalet yoksa, o ülkede anarşiden başka bir şey yoktur! Orada hükümet denen nesne de yoktur! Aslında orada hiçbir şey yoktur! O halde dünyada bir “hak” vardır. Hak ve adalet, behemehal kuvvetin (iktidar gücünün) üstündedir...” (Nutuk’tan)

 

‘YOLLAR YÜRÜMEKLE AŞINMAZ’

BUGÜNLERDE hepimiz sıkıntı içindeyiz ama yazmadan edemedim. Bizim TÖS hareketinin 15 Şubat 1969 Ankara Büyük Eğitim Mitingi vardı. Mesleğimin 2. yılıydı. Katılmıştım. Elimde pankartım da vardı.

Haberin Devamı

“Yollar yürümekle aşınmaz.”

1969 yılında benim de katıldığım ‘Büyük Eğitim Mitingi’nde o ünlü konuşmasında Fakir Baykurt şöyle seslenmişti:

“Buradan yürüyeceğiz! Sokaklar aşınmayacak, biliyoruz. Ama aşınacak yüzleri kaldıysa öğretmenleri hor görenlerin, onlara baskı yapanların, toplum ve ülkeyi eğitimden yoksun bırakanların, eğitimi bir ticaret sayanların, halkı cahil bırakarak ülkemizi sömürenlerin suratları aşınacak! En gür sesimizle bağıracağız. İşitmezlerse bizi işiten halkımız, onlara işittirmesini bilecek! Çünkü gelecek o yakın günler, o mutlu günlerdir!”

Unutmam!

Mustafa BAYKAN

 

  1. İlköğretim Müfettişi-Trabzon

 

DİL SÜRÇMESİ OLSA GEREK

TAYYİP Erdoğan yürüyüş yapanlara, “yarın yargı sizi de davet edebilir” demiş.

Haberin Devamı

Üzgünüm. Bu söz CHP’lilerin söylediği gibi tutuklama tehdidi anlamına gelir.

Yargı, iktidarın sopası değildir.

Bu söz dil sürçmesi olmalı.

  1. ÖNAL – Hukukçu

 

BİN YILLIK GELENEKTİR; YEMEK KIŞLADA PİŞMELİ!

SON zamanlarda askeri birliklerde sık sık gıda zehirlenmesi haberleri ile karşılaşır olduk. Her konuda rant–yağma–hile üçlüsünün egemen olduğu bir dönemde şaşırtıcı değil ama kaygı verici. Yemek birlikte pişer. Numune tepsisi nöbetçi heyeti tarafından komutana çıkarılır. O tadar ve sonra personel yemek yer. Bin yıllık bu gelenek de köksüz, aidiyetsiz işgalci güruh tarafından yok edilmiştir.

Askerin özel şirket tarafından pişirilen yemekle beslenmesi ne demektir?

Savaşta da cepheye şirket mi gelecektir? Şirket yandaş. Yargı yandaş.

Kim kime hesap soracak şimdi?

Haberin Devamı

“Katar’a gidelim”, “Suriye’ ye girelim” deyip bedelli askerliğin yolunu yapanların egemen olduğu ülkemizde Mehmetçiklerimize yazık oluyor!

Halkın yürüyüşü, adaletin gelmesi için zorunludur!

(Bu arada MHP Samsun Milletvekili Erhan Usta “Sadece Manisa değil, bütün kışlaların denetlenmesini ve gözden geçirilmesi gerektiğini” söyledi.) 

Reşit ÇAĞIN

 

 

Bu yürüyüş ne içindir?

 

ADALETİ ne diye sokakta arıyorsunuz’ sorusu çok çarpıcı!

Ciddi mi? Samimi mi? Diyaloga açık mı? Değil.

‘Gelin bizim vicdanımızda arayın’ diyorlar!

Aradık, arandı, ‘Yok, olsa dükkân sizin’ dediler.

Vicdan, dükkân, cüzdan üçlemesi de izin vermiyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı ADALET yürüyüşü günleri arkasına alarak devam ediyor, büyük destek alıyor. Çünkü bu yürüyüş ‘adalet herkes için’ anlayışı ile başlatıldığı için destek görüyor, büyüyor, anlam kazanıyor. Sadece adalet arayanlar için değil, adaletsiz yönetim anlayışının kendisine gelmesi için gerçekleşen bir yürüyüştür.

Bu yürüyüş; halk içindir, devlet içindir, ülke içindir, ülkenin geleceği içindir, siyasal iktidarın titreyip kendisine dönmesi içindir, laik Cumhuriyet içindir, parlamenter demokratik Cumhuriyet içindir, bağımsız yargı içindir, özgür üniversite içindir, bu yürüyüş özgür basın içindir, bu yürüyüş halkların, tüm dini inançların bir arada birlikte yaşamı içindir.

Bunlar için mi yargının davetine, soruşturmasına, yargılamasına takılacak yürüyenler?

Adalet herkes içinse bu yürüyüş yargı içindir aynı zamanda.

Naci SAPAN

 

 

Açlık grevleri ve insancıl müdahale

 

AÇLIK grevini sürdüren iki eğitimcinin sağlık durumları, geri dönülmez safhaya yaklaşıyor.

Kararname tasarrufu sonrası mağdur edildikleri iddiası ile yaptıkları eylemin dışarıda sürdürülmesini yasalara aykırı bulan yargı, bu kişilerin tutuklu yargılanmaları kararı almış olup, açlık eylemilerini hapishanede sürdürüyorlar.

Açlık grevi eylemini, tutuklu yargılama ile ilişkilendiren, yargı kararının gerekçeleri tartışılır. Hukukta gerekçe ve argümantasyon düşüncesi/ideali, yargısal kararların kanuniliğinin yanında, hukuki ve vicdani olmasını zorunlu kılmaktadır.

Devlet, tutuklama ve benzeri özgürlüğü kaldıran tasarrufları ile ilgili kişinin yaşam hakkını kendi sorumluluğu altına almış olur.

Yaşam hakkı velev ki, kişinin kendi tasarrufu ile risk altına girmiş olsun. Devlet, bu durumudan doğabilecek zararları asgariye indirmek için insiyatif alarak pozitif müdahalede bulunmak zorundadır.

Dışardan insancıl müdahaleleri reddetmek ve de insiyatif almadan, ölümle sonuçlanabilecek bir eylemi kendi seyrine bırakmak, ihmal suretiyle/dolaylı olarak, çok ciddi cezai hükümlerin, ‘ölüme neden olma v.b...’ ihlali sorumluluğunu doğurabilir..

Savaş ve çatışma zamanında düşman kuvvetlere karşı dahi, ahlaki mülahazalar ile ‘uluslararası insancıl hukuk’un yürürlükte olduğu gerçeği karşısında, kendi insanlarımız ile ilgili insancıl müdahale yollarını geliştirmek sorumluluğu devletin omuzlarındadır.

Hayal GÜNDOĞDU

 

ÇYDD üyeleri bugün Maçka’ta...

 

ÇAĞDAŞ Yaşamı Destekleme Derneği, “Adalet anlayışımız herkes içindir” açıklamasını yaptı. Açıklama şöyle:

Adalet arayışımız sadece Sayın Enis Berberoğlu için değil, haksızlığa uğrayan, işlerini kaybeden kamu görevlileri, akademisyenler, basın mensupları, öğretmenler, açlık grevinde tutuklu olan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça ile birlikte herkes içindir. Bu amaçla Ankara’dan İstanbul’a adalet için yürüyen Kılıçdaroğlu’nu desteklemek amacıyla bugün saat 11.00’de İstanbul, Maçka Demokrasi Parkı’nda olacağız.”

 

Adalet yoksa zulüm vardır

 

ÜLKENİN OHAL ile yönetildiği, bölücü-gerici saldırılarının arttığı, toplumun ayrıştırıldığı, her gün şehitlerin acısıyla ailelerin kahrolduğu, can güvenliğinin kalmadığı, kadına yönelik ayrımcılıkların ve şiddetin önlenemediği, üniversite mezunu her dört gençten birinin işsiz olduğu bir dönemde, toplumun huzuru adına, ülkemizin, milletimizin, cumhuriyetimizin bekası adına herkes için adalet istiyoruz.

İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği (İKKB) olarak, hukukun egemen olmasını, kişiye göre adalet değil, herkesin yasalar önünde eşit olmasını sağlayan bir bağımsız ve tarafsız yargının işlemesini istiyoruz.

Adalet yoksa zulüm vardır, haksızlık vardır.

Cumhuriyet kazanımlarını sahip çıkıyoruz ve ülkemizi karanlığa, gericiliğe, keyfi yönetime teslim etmemek için mücadeleye devam diyoruz.

Nazan MOROĞLU- İKKB Koordinatörü

 

 

Yazarın Tüm Yazıları