Paylaş
Devletin kurucuları, ‘sınıfsız, imtiyazsız, kaynaşmış bir kitle’ hayali ile yola çıktılar, bütün devletlerin tarihinde eleştirilecek dönemler vardır. Başbakan’ın sözünü ettiği zihniyet, Kürtçü veya İslamcı olmamasına rağmen, Erdal Eren’i yaşını büyüterek; Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını, Anayasa’nın bir maddesini soyut ihlale teşebbüsten astı. Olağanüstü dönemlerde toplu yargılamalarda birçok haksız hüküm verildi, çeşitli düşüncelerde gençler asıldı. Bugün de toplu yargılamalarda, haksız hükümlere maruz olduklarını iddia eden, Genelkurmay Başkanı, paşalar, gazeteciler, bilim adamları var. Başbakan’a
da okuduğu şiir nedeniyle mahkûmiyet verildi. Dönem dönem devlete hâkim olan zihniyet, ayırım yapmadan haksızlıklar, hukuksuzluklar yaptı, ama yine bu ülkede, zulme uğradığını iddia eden Başbakan için, dünyada emsali görülmemiş bir şekilde, -kişiye özel anayasa değişikliği yapılarak- parlamentoya
girmesinin önü açıldı. Şimdi, devlete Başbakan’ın zihniyeti hâkim ve bu zihniyet, devlete isyan ettiği için müebbede mahkûm bir terörist ile silahlı isyancıların, sağ salim ülkeden nasıl çıkacaklarını konuşuyor, parlamentoda bu tahliye ile ilgili nezaret komisyonları kurmaya çalışıyor.
Özet olarak; sistemli biçimde değerler ve inançlar bakımından bir asimilasyon söz konusu
değil, dönemsel zihniyetlerin icraatları var... Beğenmedikleri demokrasimiz, her kesimden insanın önünü açıyor. Başbakan, bugün doğru olduğuna inandığı bir barış projesini hayata geçirmeye çalışıyor. Akil insanlar da kendisine kefil oldular ama yarın bu zihniyetin de eleştirilmeyeceğinin hiçbir garantisi yok... S.Ö.
GÜNÜN HAYKIRIŞI
“(SÖZDE) Poyrazköy davasından 20 aydır tutukluyum. Yapılan iş yargılama değil, dünyanın her yerinde buna peşin cezalandırma denir. Bir farkla; burada bile bile masumlar cezalandırılıyor. Her duruşmaya girerken verilecek ara kararın sonucunu biliyorum. Bitirin işimizi, memleket huzura kavuşsun. Ben Türk subayıyım. Teröristi gidin başka yerde arayın. Ben talimatımı askerlik yemini ederken, Mustafa Kemal Atatürk’ten aldım. Bu yemin, kanunlara, nizamlara mutlak itaat, vatanıma, milletime ve Cumhuriyet’e doğrulukla hizmettir.
(Deniz Kurmay Albay Hüseyin HANÇER)
PKK’yı Ergenekon kurdu iddiasına ne denilecek
PKK’lılara dokunulmadan sınır dışına, silahlarını gömerek (!) çıkma izni verilince, 2 yıl öncesine kadar savcılık mütalaalarına ve AKP’li siyasetçilerin diline doladığı “PKK’yı Ergenekon kurdu”, “PKK’yı Ergenekon yönetiyor” sözleri de havada kaldı.
O zaman sormak gerekiyor; Ergenekon ve Balyoz’dan tutuklu olanlar da PKK’lılara tanınan sınır dışına yargılanmadan çıkma hakkını kullanamaz mı? Neticede organik bağı olduğu bir örgüte tanınan haktan onlar da yaralanmalı! Kaderin cilvesi ne garip, 35 bin kişiyi katleden örgüt ve yöneticileri ile devlet görüşerek, onları özgürleştirme yolları ararken, kendine darbe yapacağına kendilerinin bile inanmadığı belgelerden dolayı (Erdoğan’ın Başbuğ için savunması) hapis yatanlara ise dışarıdan görüşülmesine bile kısıtlama var! Yani darbe yapmaya kalkışmak, iddia olsa bile suç, ama 30 bin kişiyi asker, polis demeden katletmek ve itibar görmek! Bütün bu resimlere bakınca Türkiye ‘Barış Projesi’ adı altında mı ilerliyor yoksa istikbalini ipotek altına mı alıyor?
Açıkçası, “Erdoğan ve Öcalan’ın çözüm önerisi ne?”, bu akil adamlar bile bilebiliyor mu?
Dr. Okan ÖZTÜRK
Hırsızın hiç mi suçu yok?
‘AÇILIM Süreci’ başladığından beri herkes bir konuda hemfikir; ‘Analar ağlamasın’...
Bunun için anayasa değişecek, bunun için bunca kıyamet.
İyi de kimse sormuyor; ‘Anaları kim ağlattı?’
Peki bu ‘anaları ağlatanlar’ ne olacak?
Barış için, iyilik için, insanlık ve adalet için ‘eyaletlerde’ dolaşacak olan ‘Heyet-i Nasiha’ bu soruyu nasıl yanıtlayabilir?
Suç cezasız kalırsa adalet olmaz, adalet olmazsa barış olmaz çünkü...
Anaları ağlatanların yaptıkları yanlarına kâr kalmakla kalmıyor, tüm istedikleri de yerine getiriliyor.
Toplumda ‘bir şeyler’ isteyenler bundan böyle ‘anaları ağlatırsa’ istediğini alabilecek mi demek bu?...
Yarın bir gün ülkemize yabancı silahlı güçler de aynı şekilde ‘analarımızı ağlatırsa’ ne yapacağız?
Yine bir ‘açılım süreci’ ile tüm istediklerini karşılayacak mıyız?
Bu iş nereye kadar gider hiç düşünüyor muyuz?
Devletin asıl görevi ülkenin güvenliğini sağlamak olduğuna göre, bunu hep ‘açılımlarla’ ve ‘vere vere’ mi yapacağız?
Çözüm mü, çözülme mi tartışmaları sürerken, doğal olarak insanın aklına şu geliyor;
Nasreddin Hoca’nın dediği gibi, hırsızın, yani teröristlerin
hiç mi suçu yok?
Zafer FORTACI
Hukuk ihlali/katliamı
BİRİSİ lütfen bana teröriste “Elindeki silahı bırak ve ülkeden çık git, ben görmeyeceğim” demek ile, banka soymaya girmiş ve cebini doldurmuş bir soyguncuya “Yeter ki silahını bırak ve çık git, sana dokunmayacağız” demenin farkını lütfen anlatabilir mi?
En ufak hukuk ihlali, hukuk katliamıdır.
Hukuk ihlalinin azı, birazı, bir seferliği veya makul gerekcesi olmaz.
Bizlere göre ya yasalar değişir, ya hukuk işler.
Cem TOKER- LDP Genel Başkanı
ÇED’de bu kaçıncı değişiklik
ÇEVRE Mühendisleri Odası’ndan: Yüksek mahkeme kararı yok sayıldı, kararımızın mürekkebi kurumadan ÇED yönetmeliği değiştirildi! ÇED`den muafiyetinin kapsamı Danıştay kararına rağmen genişletildi, 3. köprüyle birlikte HES’ler ve termik santrallere de tam bir muafiyet getirildi!
Danıştay 14. İdare Mahkemesi`nin iptal kararında açıkça belirtildiği gibi, bugün (dün) yapılan düzenleme “hukuksuzdur”!
Dava konusu edeceğimiz 5.4.2013 tarihli Yönetmelik değişikliği ile sözü ve ruhu aynı olan Yönetmeliğin Geçici 3. maddesinin bir önceki halinin de Danıştay 14. Dairesi tarafından iptal edildiği, bu iptal edilen yönetmelikten önce yürürlükte bulunan yönetmeliğin yürütmesinin de Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu`nun 7.10.2010 gün ve 2010/968 sayılı kararı ile durdurulduğu da unutulmamalıdır.
Defalarca gerçekleştirilmeye çalışılan bu düzenleme, defalarca iptal edilmiştir. Bir defa daha iptal edileceğinden hiç şüphe yoktur!
Akil Jimnastiği...
GÖKTEN ‘akil adam’ yağarken ve Doğu Anadolu Bölgesi’nin başına da Henkel’ci Can Paker düşmüşken hemen soralım:
Maden Sülfürik Asit Fabrikası’na ne oldu?
Not: Maden Sülfürik Asit Fabrikası... Mazıdağı Fosfat yataklarının Elazığ Sivrice’de gübreye dönüştürülmesi amacıyla Maden Ergani Bakır İşletmesi’ndeki kavurma ve konverter gazları ile üretilecek piritleri kullanarak kontakt yöntemiyle %100 sülfürik asit (H2 SO4) üretmek üzere 1973 yılında üretime geçmiş ve 1973-85 yılları arasında da 133.565 ton üretim gerçekleştirilmiştir. Ancak Maden Sülfürik Asit Fabrikası’nda üretilen bu 133.565 tonluk saf sülfürik asit varlığı gerek Etibank’taki örtülü yönetim ve gerekse ‘V. Maden Vakası’nda yaşatılan kargaşa yüzünden yerel ve uluslararası şebekelere peşkeş çekilerek heder edilmiş, üretim yapamayan Sivrice Gübre Fabrikası baltalanarak hurdaya çıkartılmış ve Mazıdağı Fosfat yatakları da tesislerin kapatılmasıyla birlikte tıpkı Maden Ergani Bakır İşletmesi gibi özelleştirme tezgahına düşürülerek haliyle yeni bir kirli maceraya sürüklenmiştir.
Göztepe’de yarın miting var
TOPLUMSAL Kadın Hareketi Derneği Genel Başkanı Hüsniye Kaya kamuoyuna bir çağrıda bulunuyor:
Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yer alan topraklarımızda yıllardır sürdürdüğümüz iç içe geçmiş yaşam şimdilerde sabote edilerek tehlikeli noktalara doğru gitmektedir.
Sözüm ona ‘Kürt Sorunu’ çözümü adı altında atılan bu adımların ne içeriğinde ne de açılımında bu sorunun çözümüne dair tek bir madde geçmediği gibi sürecin tamamen terör örgütü ve terörist başının özgürleşmesi yönünde ilerlediği hepimizin malumudur. Türkiye’yi toprak ve kimlik olarak bölmek amacı ile sürdürülen bu kirli politikaların gölgesinde duyduğumuz rahatsızlığı dile getirmek, bayrağımız, birliğimiz ve kendi mevcudiyetimiz adına tepkimizi ortaya koymak için bir araya geliyoruz. Yarın; Kadıköy, Göztepe Parkı’nda 13.30’da. 0532-682 56 86
Köfte ve Angus
AKİL adamlardan önce Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, Trakya’ya tam bir çıkartma yapıyor bugün... Daha sonra Başbakan Erdoğan, ilk kez Trakya’yı üç gün süreyle ‘mercek’ altına alacak.
Hazırlık nedenriyle AKP teşkilatları ayakta... Müezzioğlu bugün Tekirdağ kökenli ‘Özcanlar’ köftecisinin Çorlu işyerinin açılışını da yapacak. Bu konuda tepkiler aldık Çorlu’dan deniliyor ki; “Bakan yöre insanı... Çorlu Devlet Hastanesi’nin daha bir sürü eksiği var. 5o6 yatağın bulunduğu Acil’de solunum cihazları eksik... Çorlu’da köfteci dükkanı açarken, hastaneyi
ziyaret etmeli, ayrıca ilçenin yakınında Şahpaz köyündeki Angus hayvanlarının dışkı kokusunu
duyar da, Tarım Bakanı Mehdi Eker’i uyarır..”
Paylaş