Paylaş
Bu yorum üzerine, demokratik çözüm müzakerelerinde, ‘İmralı sakini’nin oynadığı rolün şartlarını etkinleştirmek amacıyla yapılması planlanan düzenlemelere de hukuki bir dayanak olur düşüncesiyle olsa gerek, “davanın esastan yeniden görüşülmesi” talep edildi. Sözleşmenin 43. maddesi 2. fıkrası, temyiz başvurusunun görüşülmesini, büyük daire bünyesinde beş yargıçtan oluşan bir kurulun, bu istemi kabul etmesi şartına bağlamış bulunuyor. Sözleşme ve protokollerinin yorumunda ya da uygulanmasına ilişkin ya da genel nitelikte ciddi bir sorun varsa, başvuru kabul ediliyor, yoksa reddediliyor. 5 kişilik yargıçlar kurulu başvuruyu reddetti, özetle, “Ciddiye alınacak bir ihlal durumu yok” dedi.
AİHM, 18 Mart 2014 tarihli kararda, Sözleşme’nin 3. maddesinde düzenlenen “Kimse işkenceye veya aşağılayıcı muameleye veya cezaya tabi tutulamaz” hükmünün ihlal edildiğine oybirliği ile karar vermişti. Bu hükme rağmen, beş yargıcın kararı, büyük dairede incelemeye değer bulmaması, mahkemenin yeni bir yaklaşımına işaret ediyor. Dosya artık hukuki olarak kesinleşti.
Avrupa İşkence ve Kötü Muameleyi Önleme Komitesi de son raporunda, hükümlülük koşullarında bir sorun olmadığı ve kötü muamelenin de bulunmadığını belirtmişti. Sonuç olarak AİHM, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile ilgili olarak, şartlı salıverilme imkânının önünü hukuken, nihai karar merci olarak kapadı.
Demokratik çözüm süreci, İmralı’nın danışmanlığında yürüyor, adaya gidip gelen ulaklar mesajlarını taşıyorlar; Ortadoğu’da yeni bir demokratik yönetim modeli önerdiğini ve çarenin de çözümün de bu model ile mümkün olduğunu anons ediyorlar. AİHM ise ömür boyu ağırlaştırılmış hapis cezasının, sözleşmeye aykırı olmadığı hususunda son kararını vermiş bulunuyor. Hukuk ile buraya kadar...
BİLİYOR MUSUNUZ
İŞ ve sosyal güvenlik hukuku alanında meslek hayatında 39 yılı, 1987 yılında parçası olduğu Yıldız Teknik Üniversitesi’nde ise 26 yılı geride bırakan ve İİBF kurucu dekanı, Prof. Dr. A. Murat Demircioğlu 15 Ekim itibariyle emekli olduğunu, “Teknik ağırlıklı bir üniversitede hukukçu bir öğretim üyesinin uzun yıllar bu şekilde yönetsel görevlerde bulunması nedeniyle üniversitenin Davutpaşa kampusunda rektörün ve senatonun kararıyla bir amfiye adının verildiğini...
ÇOCUK edebiyatının usta kalemi Yalvaç Ural’ın 1901-2014 yılları arası teneke otomat oyuncaklardan oluşan koleksiyonunu Rahmi M. Koç Müzesi’ne süresiz olarak bağışlamasıyla oluşturulan kalıcı serginin bugün Rahmi M. Koç Müzesi Fenerbahçe Vapuru’nda açılacağını...
BEŞİKTAŞ Belediyesi tarafından düzenlenen, İstanbul’da şimdiye kadar yapılmış en kapsamlı fotoğraf festivalinin 18 Ekim–18 Kasım 2014 arasında Beşiktaş meydanlarında kurulacak dev açık hava sergileriyle İstanbulluları buluşturacağını...
ALANYA’da, Mesut İlhan’ın sahipliğinde, Türkçeden başka İngilizce ve Rusça olarak yayımlanan ‘Mahmutlar Post’ gazetesinin 20 Ekim Pazartesi günü 10. yaşına gireceğini...
VII. Uluslararası Dünya Dili Türkçe Sempozyumu’nun Elazığ Fırat Üniversitesi ev sahipliğinde 16-18 Ekim 2014’te yapılacağını...
MESAJ PANOSU
DÜNKÜ köşenizin sonundan ‘Rizeliler ihya oluyor’ başlıklı bir bölüm var. Ben Rizeliyim ama ihya olmadım. Neden acaba, yol gösterir misiniz ya da ne yapmalıyım? AKP’li olmamam nedenlerden biri midir? Sami SARI
28 Şubat andıcı bunun yanında hiçbir şey değil. En azından kaçış yapacağımız medya vardı o dönemde.” Cengiz ÇANDAR
YTÜ Mimarlık Fakültesi Dekanlığı içinde yer almadığı organizasyon sürecine, rektörlük ise içerik ve güvenlikle ilgili kaygılarına değinerek iptal edilen 14-15 Ekim’deki ‘Bizim İstanbul’ etkinliğinin Mimarlar Odası/Karaköy’e alındığını...
Öğretmenevleri de ‘dinci’ olsun!
BAYRAMIN 2. gününde Akçakoca Kızılay Huzuruevi’ne teyzemi ziyarete gittik. Huzurevinin müdürü yok, bütün personel müdür gibi davranıyor.
Kaloriferler yanmıyor, sıcak su akmıyor. Yaşlılar banyo yapmak, abdest almak gibi ihtiyaçlarını karşılayamıyorlar. Burada kalan yaşlılara, kurban parası verdikleri halde kurbanlarından kavurma yapılmadığı, kahvaltıda peynir ve 3-4 zeytin ile birlikte çaydan başka bir şey verilmediğini gördük. Yaşlıların oturup TV seyrettikleri, muhabbet ettikleri salon kapatılıyor. Yukarıdaki diğer salonların ise kumandaları kaldırılmış.
Evlerini, maaşlarını bağışlayarak huzur içinde yaşamak isteyen bu insanlardan ayrıca bahçeye yapılmak istenilen havuz için de para talep edilmektedir.
Tüm bu sıkıntıların sizin vasıtanızla Kızılay Genel Müdürlüğü’ne iletilmesini ve bu sorunların en kısa zamanda çözüme kavuşturulmasını dilerim.
M. Demir ERZEN-ANKARA
BELEDİYELERDEN HABERLER
İstanbul’daki CHP’li belediyelerde neler oluyor?
BÜYÜKÇEKMECE CHP İlçe binası kentin merkezinde ulaşılabilir bir yerde... Ancak hiçbir gerekçe gösterilmeden seçimlerde Başkan Hasan Akgün tarafından Koordinasyon Merkezi olarak kullanılmak üzere başka bir binaya taşınıldı. Kirası 6 bin TL... Bir Meclis üyesi diyor ki:
“Kirayı belediyenin önemli müteahhitlerinden Ayhan Bacınoğlu’nun ödediği söylendi bizlere.
Dahası yerel seçimlerdeki listelerin belediye başkanı Akgün ile birlikte bu müteahhitle ortaklaşa yapıldığı örgüt üyeleri söylendi. O zaman nedense kimse itiraz etmedi. İlçe yöneticilerinden bazıları kendi mülkiyetlerinde (CHP’nin) olan binadan çıkılarak 6 bin lira verilmesine karşı çıkıyorlar. İstanbul’da telefon ve çalışan sekreter ve çaycının parasını ödeyemeyen ilçeler varken, bu kiraya karşı çıkıyoruz; eğer ilçenin bu kadar parası varsa, öğrencilere burs vermemiz gerekmiyor mu?”
Burak Erdoğan’ın kayınbiraderi Ketenci yükseldikçe yükseliyor
KADIKÖY/Büyükşehir Belediye Meclis üyesi Hüseyin Sağ, Erdoğan ailesinin yakınlarının Beltur’daki ilişkileri konusunda İBB’de şu konuşmayı yapıyor:
“Beltur, Büyük İstanbul Eğitim Turizm ve Sağlık Yatırımları İşletme ve Ticaret A.Ş adıyla 01.01.1997’de faaliyete geçti. Turizm İşletmeciliği ağırlıklı bir şirket... İstanbul’da hizmetlerinden ötürü ilgi görüyor. 2007 yılında Beltur A.Ş.’de göreve başlayan Burak Erdoğan’ın kayınbiraderi Ahmet Ketenci, Satış Pazarlama ve Bilgi İşlem’den sonra 2013 yılında İşletmeler, Satış Pazarlama ve Kafeterya İşletmeleri Müdürlüklerinden sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı’na atandı. ‘Üstün başarıları’ sonucunda da Beltur Genel Müdürlüğüne getirildi. Kendisini tebrik ediyorum.
1981 doğumlu, kısa zamanda çok yol katetmiş, Beltur gibi büyük ölçekli bir şirkete genel müdür olurken bile profesyonel davranmıyor.
(AKP’lilere dönük olarak) Dünür-kayınço çerçevesinde atamalar yapıyorsunuz. Neticede İstanbul halkının parası harcanıyor. Şanslı Ahmet Bey’i takip etmek zor, belediyeye bağlı başka şirketlerde yönetim kurulu üyeliği yapıyor; yani ödüllendiriliyor! Yönetim kurulu üyeliği yaptığı futbol kulüpleri de var; örneğin İstanbul Başakşehir Futbol Yatırımları AŞ yönetim kurulu üyesi..
Görev yaptığı yönetim kurullarında ne kadar ‘para’ alıyor; Genel Müdürlük maaşı ile birlikte bunun açıklanmasını istiyorum.
Bu duruma başkan Kadir Topbaş ne diyor, yanıtlanmasını istiyorum.”
Beşiktaş’ta ‘CHP’li’ siyasiler açık ve samimi davranmıyor
CHP Büyükşehir Belediye Meclisi’nde, Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar, CHP Büyükşehir Meclisi’nde
Yalçın Bayer’in köşesinde çıkan yakınlarının ataması ile ilgili yazısının gündeme getirilmesi üzerine bir konuşma yaptı.
Beşiktaş Belediyesi’ne bağlı Beltaş şirketinde çalışan 250 dolayındaki işçinin çıkartılmak istenmesi süresince, grev nedeniyle yaşanan sıkıntılı durum üzerine yazdığımız, yazıya tam 10 gün sonra bir açıklama geldi. (Grevin, Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun müdahalesi ile sona erdirildi.)
Böyle bir süreci anlatan yazıya neden açıklama gönderildi; belediyenin hiçbir hakkı yoktur.
Hazinedar, gerekli görüyorsa, ‘tekzip’ kararı aldırabilir.
Ancak biz de bu açıklamanın neden yayınlanmadığını yargıya anlatmasını biliriz.
Bir kere... Gönderilen açıklamanın belediyenin hangi makamından gönderildiği belli değildir. Bu bir saygısızlık olduğundan ‘dikkate’ alınmamıştır.
Sadece bir isim vardı; o da orada çalışan bir personelmiş...
Görevlilerin açık ve şeffaf olmasını makam sahipleri sağlamak zorundadır.
Eğer bu konuda ‘özür’e dayalı değil, aydınlatıcı ve bilgilendirici bir açıklama gönderilirse, altında adam gibi Belediye Başkanı Murat Hazinedar’ın ismi olsaydı tabii ki kullanırdık.
Soruyoruz; niye adam bir gibi kimin gönderdiği açıkça belli olan ve imzalı açıklamayı yayınlayamaya söz veririz.
Ama gerçek dışı ‘yorumlar’ karşısında itiraz etme hakkımızın olacağını da bilinmesini isteriz.
Ankara’nın Cumhuriyetçi nitelikleri tehdit altında
ANKARA’nın başkent oluşunun 91. yıldönümü dolayısıyla CHP Ankara Milletvekili Av. Levent Gök dün Meclis’te yaptığı gündem dışı konuşmasında bakın Ankara için neler söyledi?
“Türkiye, çöken Osmanlı İmparatorluğu’nun üzerine 29 Ekim 1923’te kurulmuş bir cumhuriyettir. Cumhuriyetin kurucuları bu tarihe gelinceye kadar dört yıl süreyle Osmanlı İmparatorluğu’nu işgal eden ülkelerle savaşmak zorunda kalmışlardır. İşte bu savaş Ankara’dan yönetilmiş ve cumhuriyet de Ankara’dan ilan edilmiştir.
Millî Mücadele’de Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarına en güç zamanda, en büyük desteği veren Ankara için Mustafa Kemal “Benim gönlümde Ankara’nın ve Ankaralıların ayrı bir yeri vardır” demiş ve Ankara’nın konumu, gelişmeye açık olması, Millî Mücadele’nin karargâhı olması düşünülerek İsmet İnönü ve arkadaşları tarafından 13 Ekim 1923’te verilen tek maddelik bir önergeyle Ankara başkent yapılmıştır.
Ankara kentinin kimliğini, uygarlık tutkusu, hoşgörü ve cumhuriyetçilik gelenekleri oluşturur. Hacı Bayram Veli, 1427 yılında ünlü camisini yaptırırken hemen yanı başındaki Roma İmparatoru Augustus’un anıtına dokunmamış, tam tersine, ondan yararlanarak büyük bir hoşgörü anlayışını sergilemiştir.
Bugün gelinen noktada Ankara hoşgörü anlayışından uzaklaşmış olup Ankara’nın tarihî kimliği, cumhuriyetçi nitelikleri, sosyal, kültürel ve ekonomik yaşantısı iktidarın ve büyükşehir belediyesinin tehdidi altındadır. Ankara’nın tüm dış ilçeleri göç nedeniyle ve birer birer yitirdikleri kamu hizmet binalarıyla Türkiye’deki ilçeler arasında gelişmişlik düzeyi bakımından en son sıralarda yer almaktadır. Besicilik ve çiftçilik sıfır noktasına gelmiştir.
Atatürk’ün adının ve çağdaş yaşamın izlerinin silinmesi için her türlü tertip denenmektedir. Atatürk Orman Çiftliği her gün talan edilmekte, Atatürk’ün mirası çiğnenmektedir. Çiftlik arazisinde yapılmakta olan Başbakanlık Ofisi ve Ankapark’ın yapımı mahkemenin durdurma ve yıkım kararlarına rağmen devam etmektedir, eğer bir hukuk devletindeysek burası açılamaz ve Başbakan burada çalışamaz. Saraçoğlu Mahallesi kentsel rant uğruna Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na devredilerek tarihî bir kimlik yok edilmek istenmektedir. Ankara’yı yirmi yıldır yöneten Büyükşehir Belediyesi, Türkiye’nin en borçlu belediyesidir. Ankaralılar en pahalı suyu, en pahalı doğal gazı bu yönetimle kullanmaya mahkûm edilmişlerdir. Bugün de Ankara Büyükşehir Belediyesinden alınan bir kararla suya yüzde 9 zam yapılmıştır. Metrolara kaynak aktarmak için özelleştirilen doğal gazla Ankaralılar, yakıtta tek seçenek olan bir şirketin keyfî uygulamalarına terk edilmiştir. Ankara Ulaşım Planı 2014 yılı başında bitirilmesi gerekirken Başbakanlık Sarayı, Ankapark, ODTÜ Yolu, Atatürk Orman Çiftliği, teleferik, havalimanı metrosu gibi idari mahkemelerden dönen projelerin bu plana işlenmek suretiyle davaların düşmesinin yolunun açılacağı bilinçli bir geciktirmeye uğratılmaktadır. Metrolar dünyanın her yerinde ulaşımı rahatlatırken Çayyolu-Kızılay, Batıkent-Sincan metrolarında düzensiz uygulanan ring otobüs servisleri ve metro duraklarında araç parklarının yapılmayışıyla da tam bir işkence yaşanmaktadır. Ankara, sayısız derelere sahipken kurutulan bu dereler ıslah edilmeyi beklemektedir. Üniversitelerde semt servislerinin kaldırılmasıyla öğrencilerin günde dört saati yaklaşık ulaşımla geçmektedir.
KUVAYI MİLLİYE KARARGAHI
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ankara’mızın başkent oluşunun 91’inci yıl dönümünü kutladığımız bu günlerde Ankara, Kuvâ-yi Milliyecilerin karargâhı, emperyalizme karşı halkımızın verdiği savaşın simgesi ve cumhuriyetimizin ebedî başkentidir. Ankara, bizi bir arada tutan tüm değerlerin başkentidir. Ankara’yı ve Türkiye’yi laik, çağdaş Atatürk ilkelerinden uzaklaştıracak her türlü adıma karşı milyonlarca yurtseverin göğsünü siper etmeye hazır olduğunu belirtir, Atatürk’ü, İsmet İnönü’yü ve silah arkadaşlarını saygıyla anarak hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Bu yazının veliler tarafından orta ve lise öğrencilerine okutulması gerekmiyor mu?
Ankara’nın yeşil ışıkları ağaçları kurutuyor
ANKARA Milletvekili Gülsün Bilgehan, İçişleri Bakanı Efkan Ala’ya soruyor:
Ankara Cinnah Caddesi’ndeki bazı ağaçların yanlış ışıklandırma nedeniyle zarar gördüğü belirtilmektedir. Buna göre:
1- Ankara’nın çeşitli yerlerinde ağaçlara yeşil ışık yansıtma yöntemiyle yapılan ışıklandırmanın bugüne kadarki maliyeti nedir? Ekim 2014 içinde, Cinnah Caddesi’nde kuruduğu için kesilen ve dalları kuruduğu için budanan ağaç sayısı kaçtır? Işıklandırma çalışması yapılmadan önce bunun ağaçlara zarar verip vermeyeceğiyle ilgili bir araştırma yapılmış mıdır? Önceki aylarda, yanlış ışıklandırma nedeniyle ağaçların zarar gördüğüne ilişkin basında haberler yayımlanmıştır. Buna rağmen gereken önlemlerin alınmaması ve ağaçların zarar görmeye devam etmesi neyle açıklanmaktadır? Kuruyan ağaçların kesilmesi, ancak ağaçlara zarar veren ışıklandırmanın yerinde bırakılması doğru mudur? Ağaçların kurumasının ardından, yanlış ışıklandırmayı yapanlar hakkında soruşturma başlatılmış mıdır? Ankara’nın başka semtlerinde de aynı ışıklandırma nedenle ağaçlar kurursa bunun sorumluluğunu kim üstlenecektir?
Paylaş