Ahlak gri kabul etmez!

İktidar mı? Muhalefet mi? Dış güçler mi? PKK mı? FETÖ mü? Geçmişten beri gelen hatalar mı?

Din sömürüsü mü? Dinsizlik mi? Yoksa sorun ekonomik mi?

Hepsinin üzerine tezler yazılabilir belki; ama bana kalırsa en dipte yatan sorun, bunların hiçbiri değil!

Gerçi son zamanlarda kimi dinlesem, herkes topu ‘dış güçlere’ atıyor! Başımıza gelen belaların en büyük suçlusu olarak ‘dış güçleri’ gösteriyor.

İşte yine, yeni bir bela geldi başımıza! İstanbul Beşiktaş’ta, 44 canımız gitti! Gencecikti hepsi, kimi henüz öğrenci, kiminin bebeleri kaldı geride....

Yine ‘kınama’ mesajları eşliğinde ‘dış güçler’ plağı çalınmaya başlandı.

İşin kolayını bulmuşlar!

Her gelen topu taca atın! Hiçbir kabahati üstlenmeyin!

“Dış güçler saptırdı, dış güçler yaptırdı!...”

Azıcık vicdanınızla konuşun!

“İçimizdeki hainler olmasa, dış güçlerin gücü yetmez” deyin!

“Dış güçler güç olmaktan çıkar” deyin!

Dış güçler yeni mi türedi? Yoksa ülkemiz hiç bu denli hıyanete maruz mu kalmamıştı?

Bunu derken herhangi bir kesimi, partiyi falan hedef alarak söylemiyorum. Bu dış güç borazanını her kesimden kişi çalıyor çünkü!

Ey bu yazımı okuyan kişi! Şunu iyi bil ki; öncelikli derdimiz ne dış güçler ne FETÖ ne PKK ne başkanlık sistemi (!) ne ekonomi ne de diğerleri... Ülkemizin en temel sorunu; ülkeyi ülke yapan fertlerin ahlak sorunudur!

Evet, tek derdimiz var; ahlak!

Meltem Kaynaş KAZEZYILMAZ

TERÖRE İNAT ‘MERSİN MARATONU’

GEÇEN pazar Uluslararası Mersin Maratonu’nun ikincisi beklenenin üzerinde bir katılımla, başarıyla gerçekleştirildi. Bu başarılı etkinlikle hem de teröre karşı en güzel cevap verilmiş oldu.

Bu yıl 15 Temmuz Demokrasi Şehitleri anısına düzenlenen maratona 27 bin kişi katıldı.

Mersin’in her semtinden ve her ilçesinden katılan 27 bin kişi tüm Mersin halkının duygularını temsil ediyor, “Teröre karşı dimdik ayaktayız ve koşuyoruz” diyordu.

Büyükşehir Belediyesi’ni teröre karşı sergilediği dik duruş ve maratonu şehitler anısına düzenleyerek kattığı saygın amaç için... Ve elbette son derece başarılı organizasyondan dolayı kutlamak gerek.

Her türlü övgüyü ve takdiri hak ediyorlar. Şu acılı günleri aşmak için de asıl ihtiyacımız olan şey budur!

      �

Harun ARSLAN 

EZİDİLER ‘74. FERMAN’DA

BİRİLERİ ‘din’ adına evinizi basıp karınıza, kızınıza tecavüz edebilir mi? Çocuklarınızı kaçırıp tüm ailenizi köle pazarlarında satabilir mi? Evinizi yakabilir mi? Sahip olduğunuz her şey bir anda elinizden uçup gidebilir mi?

Eğer bu sorulara “Hadi canım, kaçıncı yüzyılda yaşıyoruz, böyle bir şey olabilir mi?” diye yanıt veriyorsanız, yanılıyorsunuz.

Çünkü bunların hepsi daha 2.5 yıl önce birkaç bin kilometre ötemizde oldu.

Irak’ın kuzeybatısındaki Sincar bölgesinde yaşayan Ezidiler, kelimenin tam anlamıyla bir soykırıma uğradı... Üstelik bu onların uğradıkları ilk soykırım da değildi. Daha önce tam 73 kez benzer girişimlerin hedefi olmuşlardı. Bu, uğradıkları 74’üncü katliamdı. O yüzden “74. Ferman” diyorlardı yaşadıklarına! İşin ilginci Türkiye Cumhuriyeti devletini linç etmek için yüzyıl öncesindeki olayları ısıtıp ısıtıp önümüze getiren ikiyüzlü Batı, bu büyük vahşet karşısında “Vah, vah” demekten başka bir şey yapmadı.

Gazeteci dostumuz Mustafa Mutlu bu insanlık ayıbını unutanlara hatırlatmak için tüyleri diken diken eden, tamamen yaşanmış olaylardan oluşan belgesel bir roman yazdı. ‘74. Ferman’ı okurken insanlığınızdan utanacaksınız.

TERMİKLER İÇİN VAHİM DURUM

CHP Kırklareli milletvekili Turabi Kayan, şimdilik Vize, Çerkezköy ve Silivri bölgelerinde kurulacak olan termik santrallara harcanacak suyu nereden bulacaksınız diye soruyor. “Çerkezköy’de kurulacak olan santrala harcanacak olan su Vize ve Karıştıran bölgesinden temin edilecektir. Karıştıran bölgesinde su toprağın 500, Vize’de de 200 metre altındadır. Bu suyu nereden bulacaksınız ve nasıl yıkayacaksınız? Barajlar dururken, su havzalarımız dururken ülkemizi bu kadar zarara itmek neden?”

Merak ediyoruz. Verimsiz bu kömür alanlarının (Saray ve Malkara) enerjisi düşük kömüründen güçlü enerji üretilebilir mi? Yoksa ithal kömür için İğneada’ya liman mı yapılacaktır?

‘ANAYASAL KAMUOYU’ OLUŞABİLİR Mİ?

ANAYASAL düzenin devamlılığı sırasında anayasa değişikliği veya yenilenmesi, güç dengelerince değil, demokratik ülkeler yoluyla belirlenir ve gerçekleştirilir; ya halkla başlanır ve halkla bitirilir ya da kurulu iktidar düzleminde tam uzlaşma yoluyla anayasa yenilenir.”        

Prof. Dr. İbrahim Ö. KABOĞLU

BİLİYOR MUSUNUZ?

- ANAYASA değişikliği teklifinin, 20 Aralık Salı günü TBMM Anayasa Komisyonu’nda görüşülmeye başlanacağını...

- ESKİ CHP milletvekili Birgül Ayman Güler’in anayasa teklifinin ‘ayıplı’ bir teklif olduğunu, bir an önce geri çekilmesi gerektiğini söylediğini...

- CHP İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel’in, İçişleri Bakanlığı’na, Üsküdar’daki mitingde “Irak, Mısır ve Suriye’de bu kanlı zillete düşmüş günlerden kurtulmamız için en kısa zamanda ‘İslam Birliği’ni tekrar tesis etmeli ve halifemizi seçmeliyiz” şeklinde çağrıları nedeniyle soruşturma başlatılıp başlatılmadığını sorduğunu...

- “REFERANDUM’da hayır kampanyasına başlayacağız. Bahçeli pişman olacak” diyen MHP Genel Başkan adayı Meral Akşener’in yarın Yalova’da konuşacağını...

MESAJ PANOSU

- GAZETECİ, yazar, ressam Fikret Otyam yarın Maltepe’de 91. doğum gününde anılacak. Maltepe Belediyesi ve Fikret Otyam Kültür, Sanat ve Eğitim Vakfı tarafından organize edilen anma töreni, yarın Maltepe Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde saat 19.00’da gerçekleşecek. Törende Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç başta olmak üzere eşi Filiz Otyam, Yiğit Bener, Nilgün Yazıcı, Oktay Ekşi, Onur Öymen ve Ataol Behramoğlu konuşma yapacak. Erdal Erzincan da bir bağlama dinletisi sunacak.

- KÜLTÜR ve Turizm Bakanlığı, İBB ve Türkiye Finans Katılım Bankası ve AdStation’nın düzenledikleri ‘Şeb-i Arus İstanbul Töreni, 24 Aralık Cumartesi akşamı Ataşehir Ülker Sports Arena’da yapılacak.

Ankara adliyesi de gidiyor

ADLİYELERİN, mahkemelerin darmadağın edilmesinin kaçınılmaz sonuçlarından etkilenenler yalnızca adalet, avukat, hakim, savcı, görevliler ve personel değil. Mülkün yani ülkenin temeli olan ‘adalet’tir. Adalet dağılıyor, dökülüyor, zarar görüyor. Güvenirliğini yitiriyor. Bu daha başlangıç. Bir takım rant hesaplarıyla, makam veya siyasi etmenlerle Adliye binalarının, adaletin dağıtılmasının, yargı mensuplarının etkisiz konuma getirilmesinin, yeni Anayasa taslağı ile adalete hükmedilmesi kapılarının açılmasının toplumda doğuracağı daha pek çok olumsuzluklar baş gösterecektir. Şimdi sıra başkent Ankara’nın, merkez Adliye Sarayının dağıtılmasına, parçalanmasına geldi. Bu yanlış hareketin devamı bir tsunami gibi bir felaket gibi toplumu saracaktır. Bizden uyarması.

Av.A. Erdem AKYÜZ