Adalet mi? Al sana su ve gaz...

SİLİVRİ’ye giderken düşünüyoruz.

Haberin Devamı

Yasalarımıza göre duruşmalar izleyicilere açıktır. TEM yolundan gelen araçları engellemek gibi bir ‘önlem’ almanın yasal dayanağı olamaz. Zaten barikat uygulamasına başlanana dek güvenlik güçleriyle bu davanın izleyicileri arasında hiçbir tartışma olmadığına göre, tıpkı 2013 Diyarbakır Nevruz’undaki gibi hoşgörülü bir muamele gösterilirse ne kadar güzel olur.
Düşündüklerimizin hiçbiri gerçekleşmedi; her taraf hınç içindeydi.
Meslektaşımız Ali Dağlar, “Ben Silivri üzerinden cezaevine gidiyorum, bir aksilik gözükmüyor” dedi erken saatte... Biz de TEM’den gidiyorduk; inanılmaz bir araç yoğunluğu vardı.
İP ve Türkiye Gençlik Birliği en canlı gruptu, sloganları ve anonslarıyla... CHP amblemli
otobüs ve minibüsler daha daha kalabalıktı. ADD’liler birbirlerinden ayrılmıyordu. 68 kuşaklı gençliğin yanında kızlı-erkekli gençlerin sayısı dikkati çeker şekilde epey fazlaydı bize göre.
En çok dikkati çeken pankart... ‘Cumhuriyet değil, AKP yıkılacak’...
Hava inanılmaz rüzgârlı ve soğuk; herkes donuyor ama yeni açmaya başlayan Rapisa (Kolza) tarlalarının arasından cezaevine doğru yürüyordu. Jandarma ne yapsın; pek karışmak istemez gibiydi yürüyüşçülere..

Haberin Devamı

600 OTOBÜS 1000 OTOMOBİL

Kınalıköprü’yü geçtikten sonra cezaevi üst sapağına gelindiğinde duble yolun her iki tarafında araçlar iki sıralı park etmişlerdi. Trafik ekipleri sadece uyarı anonsu yapıp yoluna devam ediyor.
Biz 5 kilometreyi bulan hattın sağ ve sol taraflarında bir sayım yaptık... 600’den fazla otobüs vardı, 150 kadar da midibüs... Otomobil sayısı 1000’i geçiyordu. En çok otobüs İstanbul ve İzmir plakalıydı... Uzak sayılabilecek Kayseri, Isparta, Adana, Mersin ve Çankırı plakalı araçlar da gördük. İP’lilere göre 40 ilden araç gelmişti. Silivri’ye gelenleri bir otobüs ve otomobilde kaç kişi vardı diye kendi hesabını kendiniz yapabilirsiniz.
Üst yolu aşıp cezaevinin giriş kapısına kadar 1 km’lik yolda ‘stadyum pazarı’ oluşturulmuştu. Yüzlerce bayrakçı, o kadar da köfteci... “En büyük bayrak 10 lira” diyordu; işler iyiymiş... “Köfte ekmek 5 lira“ diyen satıcıların o kadar zahmetli yolda tezgâh açmaları çok önemli.. Ressam Sali Turan’ı gördük, başka illerdeki iki kardeşi de gelmiş, onlarla buluşmaya çalışıyordu. Su ve biber gazı yemediğine şükrediyor; bir yandan da karşılaştığı bir dostuna “CHP’nin kabuk değiştirmesi lazım” diye fırça çekiyordu; daha doğrusu sol kesimden..
Ya İçerİsİ nasıldı...
Ergenekon duruşması, dışarıda binlerin gösterisi, içeride vekillerin baskısıyla tam bir psikolojik savaşa sahne oldu.
Yasalarımıza göre duruşmalar izleyicilere açık... Bu nedenle duruşma salonunun önünün barikatlarla örülüp araç trafiğini tümden engellemek için alınan ‘önlem’in yasal bir dayanağı yok. Yasal hakkını kullanmak isteyen izleyicilerin tıpkı 2013 Diyarbakır Nevruz’undaki gibi hoşgörülü bir beklenti içinde olmaları çok doğal.
Siz öyle bilin.
Yargı uzmanı saydığımız Ali Dağlar’a “İçeride ne var ne yok?” diye sorduk.
O da anlattı:
“Duruşmada bırakın esasa girmeyi, usuli işlemler bile avukatların ve vekillerin itirazları nedeniyle uzun bir öğle arasından sonra kısa kesilip, mahkeme başkanının ‘bugüne mahsus’ ifadesiyle ertelendi. Dışarıda binlerce göstericinin sloganlarının yankılandığı duruşma salonunda 45 CHP’li vekil, sanıkların sol tarafında bulunan ve daha çok basın ve avukatlara ayrılan bölümün, pek çok avukat ve basın mensubu içeri alınmazken boş tutulmasına yüksek sesle, alkışlarla itiraz ettiler. Basın adına sesi en çok çıkan isim, Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Atilla Sertel oldu. Sertel’in mahkeme başkanına hitaben yüksek sesle defalarca “Sayın Başkan, basın salona alınmıyor” seslenmeleri sonuç vermedi belki, ama gazetecilerin varlığına ve adalet dağıtımındaki tanıklık rolüne güçlü bir vurgu olarak kayda geçti. Bir ara CHP’li vekillerin itirazlarının mahkeme başkanınca duymazdan gelinmesi üzerine, boş bulunan bölümün önünde sıralı jandarmaların bulunduğu barikatı zorladığı görüldü. Vekillerin ve gazetecilerin seslerini yükselttiği anlarda Ali Sirmen’in mahkeme heyetini ve salondaki manzarayı hüzün ve şaşkınlıkla süzen bakışı, yaşananları en iyi anlatan karelerden biriydi belki.

Haberin Devamı

GERGİN HAVA VE GAZ TAKVİYESİ

Salonda gergin ve hareketli dakikalar yaşanırken dışarıdan gelen sloganların uğultulu seslere dönüşmesine, duruşma salonuna sızan biber gazı eşlik etti. Binlerce gösterici barikatlara yüklenmiş, jandarmanın geri çekilmesiyle onun yerini dolduran polis tarafından biber gazıyla püskürtülmeye çalışılıyordu. Salonun yaklaşık 150 metre uzağındaki barikatları yıkıp, salona 30-40 metre yaklaşan göstericilere sıkılan yoğun biber gazı, binanın içine, duruşma salonuna ulaştı. Salondakiler uzun süre kapıları kapalı tutup gazın etkisinden korunmaya çalıştı ama dışarıdan salona girenler bir yandan gazın etkisiyle gözyaşı döküyor, bir yandan da ‘Dışarıda vatandaşın durumu perişan, çok sayıda yaralı var’ diye feryat ediyordu. TEM’in Silivri Cezaevi sapağında durdurulup çamur içinde yüzlerce metre yürümek zorunda bırakılan genç, yaşlı binlerce vatandaş, bir yandan çiseleyen yağmur ve bölgede 10 dereceye kadar gerileyen soğuk yetmiyormuş gibi polis araçlarından su ve biber gazına maruz bırakıldılar. Manzara tam bir perişanlıktı yani duyarlı vatandaş için. Vekillerin ‘İnsan haklarına aykırı’ çıkışları da bu sert müdahaleyi engelleyemedi.
Dünden geriye kalan manzarayı belki şöyle
özetlemek mümkün; bir kuşatma psikolojisi altında mahkeme heyetiyle vekiller ve avukatlar arasında yaşanan tuhaf bir psikolojik savaş, dışarıda hiç dinmeyen sloganlarla ateşlenen vatandaşların adalet talebine su ve gaz bombalarıyla verilen karşılık.”
8 Nisan, Silivri’de binlerce vatandaşın dışarıda, 45 CHP’li vekilin içeride barikatlara yüklendiği gün olarak tarihe geçti. Bir milat ya da ‘kırılma noktası’ da diyebilirsiniz.
Çünkü dün Silivri şimdiye kadar yapılan en büyük eyleme sahne oldu.

Haberin Devamı

Biliyor musunuz

CHP Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ’ın, İstanbul Emek Sineması’nın yıkılmasına karşı çıkan sinema sanatçılarına ve yüzlerce sinemasevere yapılan saldırının sorumlularının istifa etmesini; Kültür-Turizm ve İçişleri bakanlarının saldırıdan ötürü özür dilemelerini istediğini...

Yazarın Tüm Yazıları