50 yıl sonraki bir rastlantı

‘HÜRRİYET Hakkımızdır’ treninin Trakya etabına, Hürriyet Avrupa Yayın Koordinatörü Halit Çelikbudak ile birlikte katıldık. Kırklareli ve Edirne, 9 Eylül’de İzmir’den başlayan Hürriyet’in sosyal sorumluluk projesinin Sirkeci ve Haydarpaşa öncesi son turuydu. Tabii ki hüzünlüydü.

Haberin Devamı

İki gün içinde TCDD sorumlularının olağanüstü gayretlerine tanık olduk, yöre yöneticilerinden bilgiler aldık, onların şikayetlerini dinledik.

Emel Armutçu, “Tren Günlüğü”nde bunları ayrıntılı şekilde yazıyor. Geçen yıl 45 gün olan tur bu yıl 50 gün sürdü. Sanırız Temuçin Tüzecan ve ekibi bunu da kitaplaştırarak Hürriyet-TCDD işbirliğine önemli bir belgesel daha kazandırmış olurlar.

ZAMANI GERİ SARIYORUZ

Halit Çelikbudak, Frankfurt’tan geldi ve pazar akşamı Sirkeci’deki Gar Lokantası’nda yemek yedikten sonra peronda dolaşırken “Garlar kentlerin temel taşlarından biridir. Bu Batı’da böyledir. Garda geçenlerde dünyanın en zenginlerinden Avustralyalı bir işadamı, 40 arkadaşı ve akrabası ile yaş gününü kutlamış. Demek ki, Sirkeci’nin tarihi önemini bizden önce yabancılar biliyor” dedi. Böyle bir ortamda Çelikbudak daldı gitti. Şimdi sözü kendisine bırakıyoruz: “Garın o büyülü havası beni aldı, 49 yıl geriye götürdü.

Haberin Devamı

Babamı ve annemi hatırladım. 1960 yılında ellerinde bavullar buradan yola çıkmışlar. Yeni bir yaşam hayaliyle Sirkeci’den trene binip Münih’e gitmişler. Ben çocukken evimizde siyah-beyaz bir fotoğraf vardı. Babam bavulları kompartıman penceresinden anneme veriyor. Niye kompartıman penceresinden veriyor? Bavulları mı ağırdı? Böylesi daha mı pratikti? Bunları onlara hiç sormamıştım. Sirkeci Garı’nda biraz dolaştım. Peronlara baktım. Annem ve babam acaba hangi perondan trene binmişlerdi? Acaba nerede oturup soluklanmışlardı? Uzun uzun bunları düşündüm, hüzünlenerek.

ANNEM-BABAM VAR MI

Gar Müdürü Tayfun Akbulut, Alman televizyonunun geçen yıl gelip Sirkeci’de işçi göçüyle ilgili bir belgesel çektiğini söylüyor. Mutlaka eski filmler de bulmuşlardır. Acaba annem ve babamın da olduğu film sahnesi var mıydı? Yarım asır sonra ben de elimde çanta, Hürriyet treniyle yola çıkıyorum. İkisi de güzel bir amaç için. Anlamlı bir tesadüf.

Acaba 2010 İstanbul Kültür Başkenti çerçevesinde Sirkeci Garı ile ilgili bir proje var mı? Olmazsa yazık olur. Bugün Avrupa’daki 5 milyonu aşkın Türk veya Türk kökenlinin öncüleri aynen annem ve babam gibi buradan yola çıkmışlar. New York’ta Ellis İsland, Almanya’da Bremen Limanı nasıl büyük göç hareketlerinin bir noktası ise Sirkeci de tarihe tanıklık eden böyle bir mekan bence.

Haberin Devamı

TCDD’DE NELER OLUYOR

Dün Edirne’den dönerken Halit Çelikbudak, izlenimlerini şöyle özetliyor: “Kaldığımız vagonları çok sevdim. Görülüyor ki, TCDD büyük adımlarla, yatırımlarını sürdürüyor. TCDD 1. Bölge Müdürü Üzeyir Ülker, ‘Bugüne kadar 6 milyar dolarlık yatırım yaptık’ diyor; rayların yenilenmesi, yeni hatlar, hızlı trenler için...

TCDD nereden nereye gelmiş. Ancak Avrupa ile kıyaslanınca daha çok alınacak yol var. Ama en azından bunun farkına varılmış ve ciddi bir yatırım hamlesi başlatılmış.

Sirkeci-Kapıkule hızlı tren seferlerinin beş yıl sonra başlayacağını söylediler. Trenimizin kontrolörü Hakan Yıldırım’a göre, yolcu azlığından kapalı olan ancak Hürriyet Treni için iki yıldır sefere açılan Kırklareli hattının hızlı trenin sefere başlamasıyla yolcuların Babaeski’den aktarmayla taşınması Kırklareli’ne yeniden canlılık getirecek.

Haberin Devamı

ÖLÜ ADAM NEDİR

En son şunu eklemeliyim. Bizi baş makinist Barbaros Bozacı ve makinist Mehmet Yazgan getirip götürdü. Tren şefimiz de Emin Cambaz’dı. Onlardan çok şey öğrendim. Mesela şu bilgiyi Alman DB şirketi makinistinden öğrenemezsiniz.

‘Totman’ Almanca ‘ölü adam’ demek. Makinist kısa aralıklarla bir pedala basıyor. Eğer 40 saniye içinde basmaz ise sinyal sesi çıkıyor. Yine basmazsa otomatik fren devreye giriyor. Makinistlerden rica edip ‘Takayyüdat’ defterine bakıyorum. Defterde nerede ne kadar hız yapılacağı yazılı... Örneğin 20-21 km arası saatte 20 kilometre hızla gidiliyor.

Hareket memuru işaretini verince treni çeken General Motors imalatı 3300 beygir gücündeki dizel lokomotif harekete geçiyor.”

Haberin Devamı

 

Hızlı tren günde 12 bin öğrenci taşıyor

 

HÜRRİYET treninden ayrılmayan TCDD’nin bölge müdüründen kontrolörüne, makinistten tren şefine kadar tüm demiryolcuların yeni yatırımlarla kendilerine geldiklerini ve toplumda saygı görmeye başladıklarını söylemeleri ilginçti. Kısaca;

* 245 km’lik Ankara-Eskişehir hattı 3 saatten 1 saat 5 dakikaya düşmüş. Hızlı trenle her gün Ankara’dan Eskişehir’e 7 bin, Eskişehir’den de Ankara’ya 5 bin öğrenci üniversitelerine gidip geliyor. Öğrencilerin belini büken kira sorunu böylelikle ortadan kalkmış oluyor. Aylık pasolar 200 lira.

* İstanbul-Ankara hattı tümüyle açılınca bu hattaki yolcuların %80’inin demiryolu ile taşınacağı öngörülüyor.

Haberin Devamı

* Raylarda bilinen ‘şakuduk, şukuduk’ sesleri artık yok. Aynı Almanya’daki gibi birbirlerine kaynaklı hale getirilmiş.

* Türkiye’nin 45.000 km’lik demiryolu hattı olması gerekirken bu henüz 8.697 km’de... 72 milyonluk Türkiye’de yılda (banliyö ve yurtdışı dahil) 82 milyon yolcu taşınıyor.

10 milyonluk Çek Cumhuriyeti’nde ise 9.481 km hat var; 182 milyon yolcu taşınıyor.

 

Burhan Öçal baş döndürüyor

 

SANATÇI Burhan Öçal, Hürriyet’in konseri ile Kırklarelililere yine keyifli anlar yaşattı. Kentin ünlü köftecisi ‘Küçük Mustafa’da buluştuğumuzda arkadaşlarından ‘Hans’ lakaplı Müjdat Koçnard kendisi için topladığı ‘Dedeman’ ve ‘Kanlıca’ mantarı bizlere ikram etti. Öçal, baş döndürücü bir konser turunda; üç gün önce Mardin’den, Viyana’ya geçmiş. Sırada Paris, Marsilya, Zürih, New York, Los Angeles konserleri var. Fazıl Say ile 2013-2014’e dönük ilginç projeler hazırladıklarını anlatırken “Sanatta ölçü artık uluslararası olmaktan geçiyor. Sanat küreseldir. Kredi kartı nasıl küreselse, sanat ve kültür de öyle olmak zorundadır. Sanata ve kültüre hassasiyeti olmayanlar, ayın karanlık yüzünde yaşayanlardır” dedi.

Öçal dopdolu, anlattıkça anlatıyor: İstanbul 2010 Kültür Başkenti’ne üç proje sunmak istemiş. Bunlar opera tarzındaymış; “ezan müziği”, “Bizans müziği”, üçüncüsünü ise sır gibi saklıyor. Ama kimse ilgilenmemiş, ona üzülüyor. Özetle anlatacak çok şeyi var.

 

Yazarın Tüm Yazıları