40 yıl önce de tartıştığımız bu ‘tuzaktan’ kurtulamıyoruz: CHP kurultayı ve değişim

HUKUKÇU Haluk Pekşen geçen dönem CHP Trabzon milletvekiliydi. Bir dönem ‘çıkışları’ nedeniyle genel merkez nezdinde sıkıntı yaşadı; Muharrem İnce’yi ‘sahneye’ çıkaran isim olduğu biliniyor.

Haberin Devamı

Sonra kendisinin adaylığa soyunduğunu duyduk. İnce’ye kızgınlığını biliriz; ancak son Cumhurbaşkanlığı kampanyasında kendisini desteklediğini söyledi. “Ne de olsa sevdiğim arkadaşımdır” demişti. Önceki gün konuşurken CHP Genel Başkanlığı’na aday olduğunu bildirdi. Biz de kendisine sorduğumuz sorulara köşemizin hacmine göre uzun bir metin geldi. Sayfada bunu biraz kısaltmak zorunda kaldık.

“CHP’de 10-15 gün sürecek bir çalıştay toplamalı, bu çalıştay ile birlikte CHP’yi 21. yüzyıla taşıyabilecek, gerçek anlamda değişimi sağlayabilecek büyük bir kadro hazırlığı ve bu kadroyu oluşturacak olan tüzük ortaya konulmalıdır.

Çalıştayda örgütlenmeyi en etkin, en yaygın, en verimli hale getirecek olan çağdaş bir tüzüğün ortaya çıkması, bu tüzüğü en iyi programla destekleyecek olan kısa–orta ve uzun vadeli, güçlü bir iş planı, başarı hikâyesi yazabilecek bir program ve ortaya çıkan tüzük ile bu programı başarı ve kararlılıkla uygulayacak olan kadrolar. Bu üçü CHP’de bugün tartışmaların ana öğesi olması durumunda değişimden bahsedebiliriz.

Haberin Devamı

Bunu ilk gündeme getirdiğim 2 yıl öncesinden itibaren toplumda bugün görüşlerime giderek artan çok büyük bir destek olduğunu görüyorum. Bu doğrultuda da bu projelerin uygulanması yönünde üzerime düşen bir görev olursa o zaman bu görevden de kaçmayacağımı ifade ettim. Türkiye’de büyük bir devrime, reforma hazır olması için ben göreve talibim.”

Haluk Pekşen'in yazısının tamamı:

CHP’de şuan yapılmakta olan tartışmanın ana öğesi “değiştirmek”. Her ne kadar slogan “değişim” olarak gözüküyor olsa da bu değişim talebinde ortaya konulan bir değişim felsefesi, bir değişim projeksiyonu, bir değişim hedefi ve değişim ideali söz konusu değil. Ortadaki tartışmanın ana öğesi sadece değiştirmek. “Onu değiştirin, ben geleyim.”. Bugüne kadar, geçen yıl da aynı konuyu tartıştık, ondan önceki yıl da aynı konuyu tartıştık, 5 yıl önce de, 10 yıl önce de, 20 hatta 40 yıl önce de aynı konuyu tartışıyorduk. Yani CHP sürekli olarak değişim görünümlü değiştirmeyi tartışırken, bu tuzaktan bir türlü sıyrılamamakta. Bugün tartışmanın ana unsuru değişim olmalıdır.

Peki değişim nasıl olmalı? O zaman ortaya şöyle bir gerçek çıkıyor;
Değişim; ülkenin gerçekleri, siyasetin şuan bulunduğu yer ve ülkenin nereye taşınmak istendiğinin iyi analiz edilmesiyle birlikte ortaya konulacak olan duruma göre belirlenecektir. Burada da gördüğümüz şey şu ki Türkiye her alanda büyük beklentileri barındıran bir ülke. Çocuklar, kadınlar, gençler, işçiler, çiftçiler, memurlar, esnaflar, Kobiler, zanaatkarlar, sanatkarlar... herkesin bir beklentisi var. Beklentileri karşılayacak önemli bir adımın atılması gerekli. Cumhuriyet Halk Partisi’nin bugüne kadar yaptığının dışında bir şey yapması lazım. Bugüne kadar yaptıklarımızın, geçmiş yıllarda ısrarla tekrar ettiklerimizin sonuçları ortada olduğuna göre demek ki doğru olmayan bir şeyler yapıyoruz. Bu defa doğru olanı yapmalıyız.

İşte o doğru nedir? Bunun için ciddi bir analiz ve çalışma yapmak gerekir. Bu çalışmada en başından bir iş programının ortaya konulması ve kısa – orta - uzun vadeli olmak üzere bir planlama yapılması gerekli.

Kısa vadeli planlamanın en önemli ve birinci ayağı Cumhuriyet Halk Partisi’nin en kısa süre içerisinde ülkede yeniden güven inşa edecek bir çalışma yürütmesidir. Bunun için de ivedilikle 10 gün, 15 gün sürecek bir Çalıştay toplanmalı. Türkiye’de siyasete etki edebilecek, Türkiye’nin geleceğine söz söyleyebilecek, Parti’nin dışındaki unsurların da görüşlerini içerecek bir Çalıştay’ın mutlaka toplanması gerekir. Partililer olduğu gibi Meslek Kuruluşları, Sivil Toplum Örgütleri’nin temsilcileri, bilim insanlarının da mümkün olduğu kadar katkı sağlayabilecekleri bir katılım sağlanmalı.

Böyle bir Çalıştay ile birlikte Cumhuriyet Halk Partisi’ni 21. yy’a taşıyabilecek, gerçek anlamda değişimi sağlayabilecek büyük bir kadro hazırlığı ve bu kadroyu oluşturacak olan Tüzük ortaya konulmalıdır.

DÜNYA NASIL ÇÖZDÜ

21. yy ile birlikte ortaya çıkan toplumsal beklentilerin en ideal çözümü, Dünyanın nasıl çözdüğü, örnek ülkelerdeki modeller, bu konuda yapılan çalışmalar ve yönlendirmelerin ülkeleri nereye vardırdığına ilişkin araştırmalar çok iyi incelenip, mutlaka bir başarı hikayesi ortaya koyabilecek bir program hazırlanmalı ve bu programın dünyada kabul edilebilir kriterlere uyarlı olduğunun ciddi anlamda bir dokümantasyona dönüştürülmesi gerekir. Sağlıklı ve beklentilerle örtüşen bir program hem Yerel Yönetimlere hem de Genel Seçimler ile Türkiye’nin Anayasal düzeninin yeniden inşasına zemin oluşturur.

En önemlisi ise bu Çalıştay’da; örgütlenmeyi en etkin, en yaygın, en verimli hale getirecek olan çağdaş bir Tüzüğün ortaya çıkması, bu Tüzüğü en iyi programla destekleyecek olan kısa – orta ve uzun vadeli, güçlü bir iş planı, başarı hikayesi yazabilecek bir program ve ortaya çıkan Tüzük ile bu programı başarı ve kararlılıkla uygulayacak olan kadrolar. Bu üçü Cumhuriyet Halk Partisi’nde bugün tartışmaların ana öğesi olması durumunda değişimden bahsedebiliriz.

Bunu ilk gündeme getirdiğim 2 yıl öncesinden itibaren toplumda bugün görüşlerime giderek artan çok büyük bir destek olduğunu görüyorum. Bu doğrultuda da bu projelerin uygulanması yönünde üzerime düşen bir görev olursa o zaman bu görevden de kaçmayacağımı ifade ettim.
Kamuoyu ile daha önce de paylaştığım üzere dünyada artık Heman’ler ile bir başarı hikayesi yazılması söz konusu değildir. Voltran örneğinde verdiğim gibi; birden çok başarı hikayesi yazabilecek gücün ortak bir güç birlikteliği ile birlikte kendi alan ve sahalarında başarı hikayesi olan insanların el birliği ile büyük bir kadro gücü oluşturarak Türkiye’nin geleceğini yeniden şekillendirmeleri mümkündür.

Gerçekte dünyada tartışmaların nitelikleri ve boyutları çok değişti, Dünyanın ekonomisinde ekonominin çekim merkezleri değişmeye başladı. Ekonomiye ilişkin yeni değerler ve yeni söylemler ortaya çıkmaya başladı. Dünya artık sürücüsüz otomobilleri, 3 boyutlu yazıcıları konuşur hale geldi. Dünya’da ekonominin başka bir versiyon olan dijital versiyona geçiş yaptığı; özellikle elektronik dünyası üzerine yönlendirilmekte olduğunu görüyoruz. ABD ve Çin arasında devam eden İpekyolu ekonomisinin dünyayı şekillendirmek adına büyük etkiler ortaya koymakta olduğunu görmekteyiz.

Türkiye’de maalesef sürekli daha çok yasa çıkartılıyor, sürekli güvenlik görevlilerinin yetkileri ve sayıları arttırılıyor, sürekli cezaevi inşa ediliyor ve cezaevine gönderilen insanların sayısı giderek artıyor. Türkiye’de bu gündemi değiştirecek büyük bir devrime, reforma hazır olması için ben göreve talibim.

CHP Parti Meclisi Üyesi Av. Haluk PEKŞEN

 

Haberin Devamı

GÜNÜN SÖZÜ

“ATATÜRK 1923’te Fransa hükümetinin secret (gizli) damgasıyla yayımladığı Lozan Barış Konferansı tutanaklarını Türk halkından ‘gizli’ tutmamış, derhal Türkçeye çevirtmiş ve 1924’te tam metin olarak çoğaltıp yaymıştır. Yobazın ‘Lozan’da gizli madde’ iddiaları uydurmadır. Yalandır. Gizli damgalı tutanaklar 1968’de Türkiye’de Dışişleri Bakanlığımızca S.L. Meray’ın çevirisi ve İ. İnönü’nün sunumuyla yayınlanmıştır.” Cengiz ÖZAKINCI

SOVYET MARŞI İLE ‘MİLLİ TRAKTÖR’

TRAKTÖR çiftçinin aşkıdır denir ya, Türkiye’de ruhsatlı olarak 1.8 milyon traktör bulunuyor. Ruhsatsızlar da dahil edilirse bu sayısı 2 milyonu buluyor. Manisa, kullanım ve satışta 87 bin adetle ilk sırada; 86 binle Konya, 85 binle İzmir görünüyor. Niğde’ye gelen ziraat mühendisi Süleyman Özer, Manisa’da her ay 250 traktör satıldığını kaydederek, “Manisa’nın çok geniş üzüm bağları var. Traktörü buğday tarlasında kullanılan bir araç olarak görmeyin. Üzüm bağlarında çok işlevsel görevi vardır; özellikle de ilaçlamada. Bağların yılda 25-30 arasında ilaçlandığını bilir misiniz? Öyle model traktörler seçilmesi gerekiyor ki, üzümlere zarar vermesin, hastalık bulaşmasın” diyor. Türkiye’de traktör üretim ve satımında lider New Holland markası. İtalyan Same, Türk Erkunt, Alman John Deere, Türk Tümosan ve Türk Hattat gibi markalar pazara hâkim.

Haberin Devamı

Gümrük kaynaklarına göre son yedi yılda 173 bin traktör ithal edilmiş. Türkiye’de üretilen traktörlerin motorları genellikle dışarıdan getiriliyor.

‘Patatesin başkenti’ Niğde’de dün yeni bir Türk traktörünün tanıtımı yapıldı. Aslen Yozgatlı olan Mehmet Şimşeker “Dokuz yaşında düşlediğim hayalimi 41 yaşında gerçekleştiriyorum bugün” dedi. Nedenini de şöyle açıkladı:

“Çünkü o yaşlarımda traktör resimleri çizer üzerlerine kendi adımı yazardım. Bir İngiliz, kendi ismini traktöre (Massey Ferguson) verebiliyorsa, bir Türk kendi adını verip niye markalaşmasın? İşte bunu düşünerek ‘Mehmet Şimşeker’ markası ile 12 ayrı model yaptık; tüm çiftçilerimizin ihtiyaçlarını karşılamak üzere ilk bölge bayiliğimizi Niğde’de açıyoruz. Patates ekimi ve hasadında düşük hız; Manisa’da üzüm ilaçlamasında teker genişliği dar olan; narenciye ve elma bahçeleri hasadında alçak boylu traktörler gerekiyor; artık bunları da yapabiliyoruz.”

Haberin Devamı

Tören alanına 4 TIR’da getirilen traktörler ilgi ile izlenirken, bazılarını çiftçi kadınlar kullandı.

Şimşeker “Neden Sovyet marşı çaldırdınız?” sorusunu da “Çaldığımız müziklerle beraber bu müziğin melodisi hoş; insanlara heyecan katıyor, harekete geçiriyor. Nitekim, açılışımızda da bu heyecanı ve coşkuyu çiftçimizin gözünde gördük” diye yanıtladı.

MESAJ PANOSU

-KORAY Aydın’la Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın liderlik hesaplarını bir kenara atmamalı. Akşener partisinin başına dönmez ise ya Aydın ya da Özdağ genel başkan olacak gibi. İkisi de MHP kökenli. Merkez sağdan partiye gelenler için tam bir hayal kırıklığı olabilir.  M. Necati GÜNGÖR

-TÜRKİYE’nin ilk, dünyanın da en büyük deniz üssü (off-shore) deniz üstü rüzgâr enerji santralı Şarköy kıyılarında yapılacak. Gaziköy’den Gelibolu’ya kadar 95 km’lik kıyı şeridine 1.200 megavat kapasiteli santralın ihalesi için son başvuru tarihi 23 Ekim olarak belirlendi. Sorarım bu santral balıkçılığı bitirecek midir? Yakup ÖNAL

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları