3 milyar dolarlık baz yağ vurgunu

PETROL Ürünleri İşverenler Sendikası (PUİS) Genel Başkanı Muhsin Alkan, geçenlerde, kaçak akaryakıt uyarısında bulunarak "Türkiye’de araç sayısının artmasına rağmen akaryakıt satışının düştüğünü", devletin bir an önce bunun önüne geçmesi gerektiğini söylüyordu.

5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun sektörün sorunlarına çare olmadığını savunuyor Alkan; kaçak akaryakıt istasyonlarının dışında satıldığını bildiriyordu. Kaçak akaryakıt artık neredeyse bakkallarda satılır hale gelmişti. Bu tablo, yılların sorununu ortaya koyuyor. Ne yazık ki birileri bu kaçakçılığı hep göz ardı ediyor.

Bu bakımdan yeni Maliye ve Enerji Bakanlarına önemli görevler düşüyor. Esasen de ÖİB’den Enerji Bakanlığı Müsteşarlığı’na atanan Metin Kilci ile Gelir İdaresi Başkanı Mehmet Kilci’ye... (Kilci’ler kardeş)

BAZ YAĞLARDAN VURGUN

Bu arada Maliye-Jandarma ekiplerinin sadece akaryakıt şirketlerinde kontrol yaptığı haberi vardı dün. Bu tamam da biz ’kaçak mazot’un dışında bir başka sorundan; baz yağlarından söz etmek istiyoruz.

Dilovası’nda bulunan Solventaş ve Alemdar fiktif antrepolarına normal ithal yoluyla getiriliyor bunlar... Tabii ki, Sanayi Odaları’ndan kapasite raporu ve EPDK’dan alınan ithal izinleriyle gümrükleniyor.

Spindiloil, 10 numara motor yağı, SN 100, 150 ve 500 olarak adlandırılan ince yağlar sınıfından sayılıyor bu türler.

Daha sonra bunlar 18’lik tenekelerde ’trafo yağı’, ’kaydırak yağı’ ve ’bıçkı yağı’ gibi adlar altında örneğin gemi sanayii ve tekstil makineleri gibi ’imalat sanayii’nde kullanılıyor. Sanki sanayide büyük bir üretim yapılıyormuş, bu kadar baz yağ tüketiliyormuş gibi bir durum ortaya çıkıyor.

FİYAT FARKI 1 TL

Defter kayıtlarına bir bakılsa ihtiyaç fazlası bu malların kimlere fatura edildiği görülecektir. ’Hayali fatura’ olayı da bu olayın bir parçası.

Geçmişte bu yağların ÖTV’si yükseltilmişti. Sonra ne olduysa yeniden düşürüldü. İşin vurguna dayalı cazibesi de fiyat farkı ile ortaya çıkıyor. Örnek mi? Baz yağların tonu (300 TL ÖTV dahil) 1.750 TL’ye satılıyor. Mazotun pompa satış fiyatı ise 2.49 TL dolayında. Litre başına yaklaşık 1.00 TL kár!

İstanbul’da Esenler Otogarı’nda bir denetim yapmak, vurgunun boyutlarını ve vergi kaybını gösterecektir.

Mazot satan bayiler, doğal olarak ’akaryakıt’ niyetine kullanan bu ürünlerin fiyatlarıyla rekabet edemiyorlar.

Neden ciddi bir denetim yapılmaz?

Türkiye’
ye ithal baz yağ faturasının 3 milyar doları bulduğu söyleniyor.

Bir de bunun çevresel zararlarını düşünün. Bu vurgunun bir bölümünün PKK’ya aktarıldığını kimse bilmiyor mu?

Dolmabahçe, Kaddafi çadırı değildir

BAŞBAKAN, amiyane tabiri ile "Üstteki pehlivanın alttakini keyfi olarak ezip bükme veya bir başka deyişle gıcırı bükme" oyunları yapıyor. Büyükanıt senelerce taşıdığı apoletleri adına bu sarmaldan kurtulmak için gereğini yapmak zorundadır.

Dolmabahçe Ofisi, Kaddafi’nin çadırı değildir.

CHP’yi Avrupa’ya jurnalleyenler

OKURUMUZ Özkan Tekiroğlu diyor ki: ’AKP’nin boru takımı’, Alman Sosyal Demokrat Partisi’nden Steinmayer ile görüşmüş, CHP’nin sosyal demokrat ilkelerden ne kadar uzak bir parti olduğu üzerinde mutabakata varmışlar.

Steinmayer, CHP’nin Sosyalist Enternasyonel içinde bir izleme grubu tarafından izlendiği ve gerekirse, Enternasyonal’den ihraç edilebileceğini müjdelemiş!

Daha önce de siyasete bağımsız aday olarak heves eden ama başarılı olamayan bir akademisyen de aynı konularda CHP’yi Enternasyonel’e şikáyet etmiş. Boru takımından bir diğeri de, ’hemen atın zaman kaybetmeyin’ diye yazı kaleme almış. CHP ile ilgili şikáyetlerin sözde konusu, ’yeterince demokrat olmayışı, tutucu, statükocu oluşu’ gibi artık gına getiren ’hacivat, karagöz replikleri’...

6 KANALDA BİRDEN

Başbakan hafta sonlarında parti kongrelerine gidiyor ve siyasi içerikli konuşmalar yapıyor, muhaliflerine çatıyor. Biz-onlar diyerek kaba ayırımcılık yapıyor, TRT dahil çok sayıda TV kanalı bu siyasi konuşmaları naklen veriyor.

(Tam 6 kanal...) Hangi çağdaş demokrasilerde bir Başbakan’ın parti konuşmaları naklen verilir? Küba’da bile benzeri yok. Şimdi sormak gerekiyor, Avrupa Birlik’çi ’boru takımı’na hangi çağdaş demokrasiyi örnek alıyorlar?"

’İçtihat’ teşkil etmez

HÜRRİYET’in dünkü Digor Cumhuriyet Savcısı’nın kararını değerlendirirsek; Digor hakimi böyle bir kararı verebilir, ancak ’Savcı veremez’.

Kuvvetler ayrılığı prensibine göre ancak ’yasama’ erki, ’kanun koyar ve/veya yürürlükten kaldırır’. Yargı erki, genel olarak ’kanunu tatbik ve tefsir eder’. Türk hukuk sistemimizde istisnai olarak, ’kanun koyabilir’ (Türk Medeni Kanunu dibacesine uyarak).

Burada önemli olan bir başka husus ise; Yasama (kanun koyucu) erki, ’kanunu tefsir hakkını haiz değildir’. Ayrıca, herhangi bir hukuki niza’da bile, kanun tefsirini Yüksek Mahkemeler yapar. Ama bu hak/yetki, savcıya verilmemiştir.

Digor savcısının verdiği karar bu açıdan çarpıcıdır. Şöyle ki: Savcının verdiği bir konudaki karar ancak ilgili taraflardan birince bir üst yargı merciine (Ağır Ceza Mahkemesi) götürülebilir. Eğer götürülürse(!?), ’üst yargı’ mercii tarafından karara bağlanabilir ve gerekli de görülürse ancak Yüksek Mahkeme tarafından bu tefsir edilebilir. Netice itibariyle ve yeri gelmişken belirtelim: Mahkeme ve Savcılığın kararı ’içtihat’ teşkil etmez. Ancak Yüksek Mahkeme kararları ’içtihat’ teşkil eder.

Hakan HANLI-Uluslararası ve Avrupa Hukuku, Ph.D

Biliyor musunuz

27 Haziran’da Cevahir Otel’de yapılacak AKP İl Kongresi’nde, eski İl Başkan Yardımcısı Metin Külünk’ün ’Erdoğan’a omuz olmak’ üzere aday olacağını açıklarken, AKP İl Başkanı Aziz Babuşçu’nun da kongre faaliyetlerini İBB tarafından mühürlenen Alkent 2000 Gelişim Alanı içerisinde bulunan Wattabe Tesisleri’nde yürütmesinin eleştiri konusu olduğunu... ADNAN Kahveci’nin oğlu Cihan Kahveci’nin Ankara İçkale’de Pınar Kılınçaslan’la dün evlendiğini...
Yazarın Tüm Yazıları