26 Ağustos sabahı

“O sabah Kocatepe’de bulunuyorduk. Taarruz, şafak vakti saat 5’te başlamıştı. Mustafa Kemal Paşa, günler ve geceler süren yorgunluğuna rağmen ayakta, vaziyeti adım adım takip ediyor, direktifler veriyordu. Bir ara kumandanlardan ayrıldı. Tek başına, kayalıklar arasında dalgın ve düşünceli dolaşmaya başladı. Zaman zaman sahra dürbünleriyle düşman cephesine bakıyordu... Bir aralık o kayalık tepenin ucuna geldi. Hafifçe eğilmişti. Başparmağı dudaklarının arasındaydı... Hemen objektifimi çevirdim, adeta nefes almayacak kadar bir sessizlik içinde deklanşöre bastım, resmini çektim. Saat 11’di...”                  Ali ERCAN

GÜNÜN SÖZÜ

“Güller, laleler, karanfiller, bütün çiçekler solar. Çelik ve demir kırılır. Ama gerçek dostluk ne solar, ne kırılır”               (Nietzsche)

ABD, İngiltere ve İsrail masum değil

HÜRRİYET’in Washington temsilcisi Tolga Tanış’ın haberleştirdiği Brookings, American Enterprise ve Savaş Çalışmaları enstitüleri tarafından bundan iki ay önce 27 Haziran da yapılan ‘1 günlük savaş çalışmasını’ analiz etmeden Gaziantep’teki bombaları anlamamız mümkün değildir!
Unutulmasın ki, CV’sinde birçok ülkedeki isyan, savaş ve katliamları desteklemiş ABD, İngiltere ve İsrail’in bu karmaşada masum olduğunu kimse iddia etmemelidir. 12 Eylül 1980 öncesi sağ-sol savaşını vicdansızca yapan, planlayanların Suriye’de demokrasi gelmesi icin can attığını savunanların, Irak’a gelen demokrasiye bakması yeterlidir?
Merak ediyorum, Ortadoğu’da her şeyden haberdar olan, Esad’ın kabinesinin kalbine kadar giren ABD ve İsrail, Türkiye’deki patlayacak bombalar konusunda (Foça, Gaziantep) bize herhangi bir istihbarat vermiş midir? Gaziantep’teki bombaların NATO envanterindeki C-4’lerden olması dolayısıyla ABD Savunma Bakanlığı herhangi bir soruşturma yapmış mıdır?
Türkiye-Suriye savaşını, karşısında NATO ve BM’yi bulacak Rusya-Çin-İran-Suriye mi ister, yoksa Suriye’de Batı Kürdistan’ı kurmayı isteyen ve arkasına NATO ve BM’yi alan ABD-AB-İsrail mi ister?
Türkiye-Suriye savaşında ABD mi yoksa Rusya mı zararlı çıkar, kârlı çıkacak olan Gaziantep’teki olayın arkasındadır?                Okan ÖZTÜRK

Mısır’da yargı yerine siyasi karar olunca devrim mi oldu!

ESKİ büyükelçi ve milletvekili Onur Öymen’in şu söylediklerine kim itiraz edebilir:
“Mısır Cumhurbaşkanı Mursi, medya mensuplarının tutuksuz yargılanmasını kararlaştırdı. Bir gün önce Cumhurbaşkanı’na hakaretten tutuklanan ‘el Düstur’ gazetesi yazarı Afifi derhal serbest bırakıldı. Demek ki bu gibi konular hâkimlerin takdirine bırakılmadan siyasi kararla çözülebiliyormuş! Kuşkusuz Mısır’ın demokrasi alanında atması gereken daha çok adım var. Müslüman Kardeşler iktidarının Mısır’ı çağdaş bir yönetime kavuşturabileceğine inanmak için daha çok erken... Ama bu karar bile çok sayıda gazetecinin ve aydının yıllardan beri tutuklu yargılandığı Türkiye açısından örnek alınacak nitelikte.

Biz imam hatip için çocuk yetiştirmedik

ÖĞRENCİ velisi Melten Turan’ın şu ifadesine Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ne diyor acaba: “Bir önceki nesil ve anne-baba olan bizler, Atatürk gençliği olarak yetiştirmeye çalıştığımız çocuklarımızın harcanmasına kesinlikle izin vermiyoruz. Bizler aydınlık bir gelecek istiyoruz. Medreselere ya da imam hatiplere gitsinler diye varımızı yoğumuzu verip çocuk yetiştirmedik. Aydınlık bir Türkiye için geleceğimizi yok etmelerine izin vermemek adına bizim sesimiz olun.”

Etiyopya’ya şefkat lütfen!

ETİYOPYA, Afrika’nın önemli ülkelerinden birisi ve orada onlarca Türk işadamı Etiyopya’da büyük yatırımlar yapmışlardır ve sürmektedir. Etiyopya Başbakanı Sayın Melez Zenawi vefat etti ancak kaç günden beri Türk gazete ve TV’lerinden bu konuda bir çıt çıkmadı. Bu ülkede bu kadar çok Türk yatırımcının bulunduğu bir ülkeye bu kadar mı sessiz kalınır? Bu nasıl uluslararası ilişki, bu nasıl diplomasi? Dışişleri Bakanı, Türkiye’de adını pek çok insanın bilmediği ülkeye gitmesini biliyor da neden Etiyopya gibi bir ülkenin başbakanı için sessiz kalabiliyor. Yarın, orada yatırım yapan işadamlarımıza karşı tutum ve davranış değişikliği olursa, bunun sorumlusu kim olacak diye sormak istiyorum.  Ömer ALPAY
oalpay@superonline.com

İzmir’in kalbine hançer

İZMİR Çiğli’de kurulmak istenen ‘Mülteci Kampı’ ile İzmir’in dolayısıyla Ege’nin kalbine hançer sokulmak isteniyor. Dünyanın her yerinde mülteci kampları beraberinde birçok sorunu da beraber getirir. Asayiş bozukluğu, kaçakçılık, fuhuş bu sorunlardan birkaçıdır. Suriye’de gelişen olaylardan sonra kimlerin girip çıktığı belli olmayan kamplarda yaşanan sorunları her gün izliyoruz. Buna öncelikle Çiğli ve İzmir halkı karşı çıkmalıdır. Bu olay, aralarında bakanların da bulunduğu milletvekillerinin ne kadar İzmirli olduklarını ortaya koyacaktır.    A. KADIBEŞGİL

Biliyor musunuz

İSTANBUL Üniversitesi Rektörü Prof. Yunus Söylet’in, 1865-1866 yılları arasında yapımı tamamlanan ve 1923 yılında İstanbul Üniversitesi’ne tahsis edilen 147 yıllık tarihi binanın, İl Özel İdaresi tarafından açılan ihaleyi 8 milyon 185 bin TL bedelle alan Emir Restorasyon Ltd. Şti. tarafından restore edileceğini açıkladığını...