14 Nisan'ın anlamı

14 Nisan 2007 tarihinde Ankara'da bazı sivil toplum kuruluşlarının liderliğinde düzenlenen mitingin amacı Türkiye'de modern ve uygar yaşamı ve onu temsil eden Cumhuriyet yönetimini korumaktır.

Haberin Devamı

Uygar yaşamın ve onu mümkün kılan Cumhuriyetimizin kimlerden sakınılmak istendiği açıktır. Türkiye'de din temelli bir toplum yaratmak ve bu şekilde akılsızlaştırılmış bir toplum içinde at oynatıp menfaat kazanmak amacıyla büyük ölçüde dış destekli bir zümreyi oluşturmak isteyenlerin en çok korktukları karşıtların başında aydınlık kaynakları olan üniversiteler gelir. Onun için üniversiteyi kendilerinin bir uzantısı haline dönüştürmek istemektedirler. Böyle bir şeye hiçbir uygar toplumda izin verilemez.

Böyle bir niyete karşı mücadele, varlık nedeni aklı ve bilimi koruyup geliştirmek olan üniversitenin en önde gelen görevidir. Bu görevi üniversite hocaları, öğrencileriyle paylaşır. Dolayısıyla 14 Nisan'da Ankara'da yapılacak olan ve ulusumuzun yüzakı olacağından hiç kuşku duymadığım bir 'Uygar Cumhuriyeti Koruma ve Kollama Mitingi'ne öğrencilerinin mümkün olan en büyük sayılarda katılmasını sağlamaya çalışan üniversite rektörleri ve yönetim kurulları tarihin kendilerine verdiği çok önemli bir görevi yerine getirmektedirler. Bu açıdan yaptıkları her türlü takdir ve övgünün üzerindedir. Ulusumuz kendilerine teşekkür borçludur. Üniversite kendisine yakışanı ve kendisinden beklenileni yapmaktadır. Yaptıklarının geçmişte hem ülkemizde, hem uygar dünyada pek çok örneği vardır ve bu örnekler ulusumuzu ve insanlığı derin karanlıklara düşmekten kurtarmıştır.

Haberin Devamı

Prof. Celal ŞENGÖR

GÜNÜN SÖZÜ

"Çocuklarınızın iyi yetişmesini istiyorsanız, kendinizi örnek gösterin. Ama sizin gibi olmaları için değil, sizin gibi olmamaları için."

(Bernard Shaw)

Biliyor musunuz

İÜ Fen Fakültesi'nde bugün kutlanacak İstanbul Barosu'nun 129 kuruluş yıldönümü ve 'Avukatlar Günü'nde Mahmut Esat Bozkurt Hukuk Ödülü'nün, İÜ Devletler Hukuku uzmanı Prof. Sevin Toluner'e, meslekte 25, 30 ve 35 yılını dolduran 841 avukata da plaketlerinin verileceğini... İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi Sağlık ve Sosyal Daire Başkanlığı'nın, Büyükşehir'in Güngören'de depolarında bulunan, yaşlı ve yatalak hastalara dağıtılan, iki TIR hacmindeki hastaaltı bezlerinin çalındığını, polisin soruşturmaya başladığını... VEFAT eden Said'i Nursi'nin öğrencilerinden Mehmet Emin Birinci'nin (74) cenazesi Fatih Camii'nde kılınan ikinci namazından sonra Eyüp'te toprağa verildiğini...

Haberin Devamı

Tiyatroya 2. darbe; Muhsin Beyin kemikleri kızlıyor

AÇIK Hava Tiyatrosu'nun üstü kapatılacak, Radyo Evi müze haline getirilecek vee Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi yıkılıp yerine Kongre binası yapılacak. Yani Lütfi Kırdar'ın 1940'ların sonunda projelendirdiği bölge 'Harbiye Kongre Vadisi'ne dönüşecek. İhale de bugün yapılacak. 110 bin binm2 inşaat alanı ile 35 bin m2'lik açık alan düzenlemesi ve bağlantı yollarının, 2009'daki IMF Guvernorler Toplantısına yetiştirilecek. Ancak projeye Mimarlar Odası karşı. En önemlisi de AKM'nin ardından bu ikinci büyük yıkım kararı tiyatrocuları isyan noktasına getirmiş durumda. Mimarlar, TÜRSAB'ın öncülük ettiği projeye karşı mimar ve sanatçılar büyük tepki halinde. Dün bize gelen mesajlarda "Kendi kendine tasaramıcılık mı bu? Bunlar TÜRSAB'ın malı mı? Kentin bir parçası için her isteyen istediğini söyleyebilir, proje hazırlayabilir mi? İstanbul'un değerleri yıkılarak korunamaz. Muhsin Ertuğrul ve Vasfi Zobu'nin kemiklerini sızladığı bilinmiyor mu?" diyorlar. Bugün ihale yapılırken, sanatçılar ve aydınlar da saat 10.30'da Muhsin Ertuğrul Bahnesi önünde buluşarak tepkilerini gösterecekler. Okurumuz Mahperi Mertoğlu bugün için "Hepimiz Muhsin Ertuğruluz" diyor.

Milli servet ve kooperatifçilik

"KOOPERATİFÇİLİK, Türkiye'nin en büyük yaralarından biridir. Milli servet yatıyor. Bodrum da bu bölgelerden birisi... Alın, bizlerin de üye olduğu Güvercinlik Maya Koyu'ndaki 15 yıllık Milas Dörttepe Filiz Yapı Kooperatifi'ni... Yönetim kavgaları mı, 'hayatının deparını' atanlar mı? Plansız ve projesizlikten ötürü defalarca yapılan istinat duvarları. Maliyetlerin yüksekliğine karşı "Kontrol mühendisine az ücret ödediğimiz için böyle oluyor" savunması... İcra takipleri, mükerrer ödemeler... Canı istendiğinde ödenen aidatlar... Kontrol mü? Kooperatifin avukatı, denetim kurulu üyesi. Vah Türkiyem vah...

Bursa'ya 2 gökdelen

BURSA'ya iki gökdelen daha geliyor. Plan tadili ile emsaller büyütülüyor; rezidansları da var.

Haberin Devamı

Bunlardan biri... Daha önceleri 0.40 olan emsal değerinin 2'ye çıkarılması ve tüm arazinin yapılaşmaya açılması sonunda yapılan tesislere ilaveten taban alanı kullanma katsayısını serbest bırakan, yapı yüksekliğini serbest bırakan bir imar planı değişiklik teklifi 4.4.2007 tarihli Demirtaş Belediye Meclisi'nde görüşülecek.

Bursa’ya yeni gökdelenler hayırlı olsun....

M. Semih PALA-Bursa Büyükşehir Meclis üyesi

Baykal ve miting

BAŞBAKAN Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkmasını kendisinden daha çok Deniz Baykal istiyor izlenimi güçleniyor.

Nitekim, AKP Grup Başkanvekili Salih Kapusuz, Baykal'ın çekingen davranarak 14 Nisandaki ADD mitinginin arasına sığındığını söylüyor. Baykal, eğer gerçekten Erdoğan'ın çıkmasını istemiyorsa

Haberin Devamı

hem 8 Nisanda Sıhhıye'deki DSP'nin 'Milli Egemenlik', hem de ADD'nin 14 Nisandaki mitingine katılır.

Ahmet ZEKİOĞLU

Atatürk İngilizlere ne yapmıştı

KÖŞENİZDE 30 Mart günü yayımlanan İran konulu yazım bol olumlu, birkaç da olumsuz eleştiri aldı. Olumsuz eleştiri yapanlar Atatürkçü dostlarımız! Bunlar "Nasıl olur, gerici bir İran Atatürk’ün izinden yürür" diyor. Nasıl yürüdüğüne, Atatürklü yıllardan bizden bir örnek vererek anlatmak istiyorum.

'Atatürk’ün Bütün Eserleri'nde (Kaynak Yayınları) araştırma yaparken, dış politika üzerine bir kitap tarıyordum. Burada ilginç bir bölüm dikkatimi çekti. Burada, 1935 yılında geçen ve bugün İran tarafından sınırı ihlal ettiği için gözaltına alınan İngiliz askerlerinin olayına benzer bir olayın aynısı bizde de olmuş! Bunu anlatıyor.

Olay şöyle:

1935 yılında, Aydın’ın Kuşadası ilçesinin sahiline İngiliz savaş gemisinden 5 asker çıkar. Bunlara sınır gözetleme kulesindeki askerler tarafından ateş edilir ve sanırım birisi öldürülür. Diğerleri de esir alınır. Bu olay iki ülke arasında diplomatik krize neden olur. Atatürk hemen Dışişleri Bakanını makamına çağırır ve bu olayı nasıl çözeceğini sorar. Bakan da anlatmaya başlar. Mustafa Kemal, Bakanı susturur ve şöyle der:

“Muhatabının konuşmasına fırsat vermeden odaya girdiğin an, sert bir şekilde çıkışacak ve ‘nasıl olur, egemen bir ülkenin sınırlarını ihlal edersiniz! Bu ne küstahlık! Bu ne saygısızlık!’ diyeceksiniz."

Zamanın Dışişleri Bakanı, Atatürk’ün dediğini yapar ve sorun Türkiye’nin lehine çözülür! Ne dersiniz İranlılar da aynısını yapmıyor mu? Ne kadar da olaylar birbirine benziyor değil mi? İranlılar da bu sorunu aynı yöntemle sürdürdü ve şimdi çözmenin yoluna girdiler. İngilizler ilk günlerde esti- tuttu ama şimdi yelkenleri indirdi! İşte bunun için "İranlılar Atatürk’ün yaptığını yapıyor" dedim!

Ercan DOLAPÇI-Araştırmacı

Biz neredeyiz, hangi ülkedeyiz, yoksa molların ülkesi İran'da mı?

16 yıllık evliyim; 13 -10 yaşlarında oğlumuz ve kızımız var. Çocuklarımıza İstanbul'un tarihsel vede kültürel yerlerini anlatmak amacıyla, hafta sonları kültürel şehiriçi gezileri yapıyoruz. Amacımız memleketimize faydalı, geçmişini bildiği gibi geleceğine de sahip çıkmasını bilen, aydın 'laik' ama Atatürk'ün kurduğu bu ülkeye sahip çıkacak bireyler yetiştirmek...

Haberin Devamı

Geçen haftaki gezimiz İstanbul tarihi yarımadanın ilk kısmını anlatmak istediğimiz Eyüp, Piyerloti, Feshane, Balat, Bulgar kilisesi.. adını tarihe yazdırmış çeşitli medrese, türbe ve de camilerdi... İlk durak olarak seçilmiş yer Piyer Loti'ydi. Bir bardak çay içmek amacıyla içeri girdiğimizde, alt katta sigara içildiğinden üst kata geçmek için yukarı çıkıyorduk garsonlar yolumuzu kesti. "Yukarıda hanımların dini sohbeti var çıkamassınız" uyarısı ile karşılaştık. Yukarı katta 50 kişilik bir oturma alanında 6-7 kadın, yanlarında küçük kız çocuklarına verdikleri eğitim amaçlı dini bir sohbet vardı. Benim başım açık kaldı ki yanımda eşim ve de 14 yaşında oğlum var.

"Kapatıldı mı?" uyarısı ile sorduğumda "hayır sohbet olduğundan sizi yukarı alamıyoruz" oldu. Yapacak bişey yok, döndük. Turistlerin sıklıkla uğradığı bu mekana giremedik.

İkinci durağımız Feshane idi.

Yaklaştığımız anda kapıda 5 otobüs durdu, kapılar açıldı. İçeriden "hürraaa" şeklinde

"tesettürlü-türbanlı" hanımlar girdi. Biz gene giremedik. Zira AKP'li hanımların dayanışma toplantıları vardı içerde. Biz çocuklarımıza burasını da tanıtamadık, anlıyacağınız... Yine yapacak birşey yoktu.

Bari gidip Sütlüce'de meşhur 'uykuluk' yiyip evimize dönelim dedik ki ne mümkün. Başbakanımızın, o civardaki MÜSİAD binasında konuşması varmış. Aman yarabbi ortalık polis kaynıyor. MÜSİAD'ın önü full... Çember sakal!

Ailemle sabah keyifli geçmesini umduğumuz gezi hüsranla sona ermiş oldu... Dönerken kendimizi ister istemez sorguladık. Biz nerdeyiz hangi ülkede!.. Burası, Atatürk'ün kurduğu laik ülke Türkiye mi! Yoksa mollaların ülkesi İran mı!.. Bizim olduğumuz kadar çocuklarımız da karamsardı.

Aydınlık geleceğe doğru...

Olcay BOZKURT

162. kuruluş yılında polis teşkilatının sorunları

CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Polis Günü dolayısıyla yayınladığı ilginç mesaj şöyle:

"Can ve mal güvenliğimizin olduğu kadar birlik ve beraberliğimizin korunmasında önemli görevler üstlenen ve bu görevi her türlü zorluklara göğüs gerecek biçimde fedakarlıkla yerine getiren polis teşkilatımıza ve polislerimize bu özel günlerinde bir kez daha saygılarımı iletiyorum.

Parlamentoda bulunduğum süre içinde polislerimizin sorunlarını yakından görme ve tespit etme imkânı buldum.

Bu nedenle 6.1.2004 tarihinde tarafımca hazırlanan ve 26 milletvekillinin imzasıyla Meclis Başkanlığına “Polislerin Mesleki ve Sosyal Sorunları Konusunda Anayasa'nın 98'nci, İçtüzüğün 104 ve 105'nci Maddeleri Uyarınca Bir Meclis Araştırması" önergesi verdim.

Önergemin gerekçe bölümünün son paragrafı şöyle idi:

"Polislerimizin yaşadığı sorunların, sadece bürokratik mekanizmaların alacağı kararlarla çözülmeyeceği anlaşılmıştır. Bunun en önemli nedeni, emniyet bürokrasisi üzerinde tek yönlü bir siyasalideolojik baskının kurulmuş olmasıdır. Bunun doğal sonucu ise polislerimizin haklı taleplerine kamuoyumuzun duyarsız kalması olmuştur. Meclisimizin bu konuya sahip çıkmasıyla bir ulusal uzlaşma ortamı yaratılabilir ve polisin, toplumumuzun vicdanı olduğu düşüncesi, Meclisten başlayarak, halka yayılabilir."

Bugün de aynı düşüncedeyim. Eğer polislerimizin sorunlarını sadece bürokrasinin alacağı kararlarla çözmeyi tercih eder isek Atatürk’ün ve bizlerin özlemi olan "Türk Polisi, Cumhuriyet'in ve yasaların kalkanı olacak, çağdaş bir görev anlayışıyla sorumluluklarını yerine getirecektir" düşüncesinde sık sık aksamalar olacaktır. Kuşkusuz bu durumda, olumsuz örneklerin sorumlusu, polis teşkilatımız olmayacaktır.

Bizler dün olduğu gibi bugünde ulusça polisimize güveniyoruz. Onlara destek, sorunlarına duyarlı olmak bizlerin görevidir.

Bu duygularla görevlerini yerine getirirken gerektiğinde çekinmeden canlarını veren kahraman şehit polislerimizi, saygı ve şükranla anıyor, polislerimizin özel gününü kutluyorum."

PANO

- BEYLİKDÜZÜ Belediye Başkanı Vehbi Orakçı; halktan büyük ilgi gören 'En Güzel Bahçe' yarışmasının startını verdi. Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu da 'Dumansız Hayatlar' projesinin bugün Çevre-Orman Bakanı Osman Pepe'nin katılımıyla başlatılacağını duyurdu.

Yazarın Tüm Yazıları