Paylaş
Toplam işgücü 23 milyondur ve bunun 12 milyonu sanayi ve hizmetlerde çalışmaktadır.
Çalışanların %49'u iş ve sosyal güvenlik yasası kapsamında değildir, kaçak olarak kölelik koşullarında çalıştırılmaktadır. Bu nedenle devletin gelir vergisi, SSK'nın prim kaybı trilyonları bulmaktadır. Kayıt içindeki 12 milyonun ancak 700 bini sendikalar ve toplu iş sözleşmesi yasasından yararlanabilmektedir. 28 işkolunda kurulu 104 sendika birbiri ile kanlı bıçaklıdır. Bu sendikalar birbirleri ile taban tabana zıt sosyal ve siyasal görüşlere sahip üç konfederasyona bölünmüştür. Bu üç konfederasyonun ayni siyasal platformda buluşması olanaksızdır. Güçsüz sendikalar nedeni ile işçinin milli gelirdeki payı azalmakta, çokuluslu şirketler ve holdingler karşısında etkisiz olduklarından işsizlik sürekli tırmanmakta, yoksulluk sınırında yaşayanların sayısı bu nedenle 14 milyona ulaşmaktadır. Birlik içinde siyasal bir güç sergileyemediklerinden, hiç bir siyasi parti sendikaları ciddiye almamaktadır. Oligarşi yaratmak özgürlükleri olduğundan sendika yöneticileri 20-30-40 sene, hiç bir şey üretmeden, işbaşında kalabilmektedir.
BAYRAM OLARAK KUTLANMALI
Çalışma Bakanlığı'nın hazırladığı yeni yasa taslakları işçi sınıfına daha güçlü yeni krallar hediye edecektir.
1 Mayıs İşçi Bayramı değildir ve bayram olarak kutlanmamalıdır. O gün tüm bu acı gerçekler dile getirilmeli ve bu sarmaldan nasıl kurtulacakları sorgulanmalıdır. Çözüm işçi sınıfının siyasallaşması ve bilinçli oy kullanmaya yönlendirilmesidir. Bakmakla yükümlü oldukları insanlarla birlikte sayıları 50 milyona varan işçi sınıfı içine düşürüldüğü açmazdan ancak siyasallaşarak kurtulur. Bunun yolu solda yeni bir parti kurmak veya solda bütünlüğü sağlamak adına kitleleri aldatmak değildir. Bunun yolu işçileri eğitmek ve işçinin gücünü var olan bir partinin yanına koymaktır. İşçiler ancak o zaman suyun başına geçebilecek ve hem kendilerinin ve hem de ülkenin kaderini değiştirebileceklerdir.
1 Mayıs, var olmayan birlik ve beraberlik adına, meydanlarda davul çalınan gün olmamalıdır. Böylesi işçilerin aldanışı olur. 1 Mayıs işçi sınıfının kendi siyasal gergefini işleme kararının alınacağı gün olarak düşünülmelidir.
Yrd. Doç. Dr. Engin ÜNSAL- Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Günün Sözü
"Bu hükümet Cumhuriyet tarihinin en korkak, en cesaretsiz ve en güçsüz hükümetidir."
(Mehmet Ağar'ın Lüleburgaz mitingindeki konuşmasından)
İstanbul Tabip Odası Kongresi:
AKP'nin baskısı
İSTANBUL Tabip Odası seçiminde bugün üç liste yarışacak. Görev süresi biten Prof. Gençay Gürsoy'un desteklediği Demokratik Katılım Grubu'nun başkan adayı Marmara Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı'ndan Prof. Özdemir Aktan... Bu grubu en çok zorlayacak, 'Bakanlık listesi' olarak adlandırılan muhafazakar Hekim Hakları Grubu ise İstanbul Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı'ndan Prof. Recep Güloğlu'nu aday gösterdi. Güllüoğlu, 'Süleymancı' olarak biliniyor.
HHG listesinde daha çok muayenelerini kapatan, bakanlık ve İl Sağlık Müdürlüğüne yakın olan isimler bulunuyor. Bunlardan Dr. Ahmet Özdemir, İstanbul hastanelerindeki yazılım ihalelerini alan ünlü 4T firmasının kurucusu ve Hayat Vakfı Yönetim Kurulu üyesi... Selami Albayrak, Kartal eski Başhekimi ve şu anda Yeditepe'de görevli. Büyükşehir Sağlık Daire Başkanı Mustafa Güveli, SSK eski Genel Müdürü Servet Karahan'ın eşi Hatice Karahan (AKP Eskişehir Milletvekili Murat Mercan'ın ablası) ve Toptagel İlgün bu listede yeralıyorlar. Onur Kurulu'nda Prof. Hüsrev Hatemi; delegelerde ise Haseki Başhekimi Dr. Haldun Ertürk ile eski hakem Ahmet Çakar'ın isimleri dikkat çekiyor. Haseki Başhekimi Doç. Dr. Mustafa Yenigün de Milliyetçi Hekimler Grubu'nun başkan adayı.
Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile kendisiyle uzun süredir konuşmayan İl Sağlık Müdür Vekili Dr. Mehmet Bakar'ın kongreye katılıp katılmayacakları bilinmiyor.
Cüneyt Canver'i 4. yıl önce kaybetmiştik
'Ayın karanlık yüzü'
EŞİ Oya, oğulları Mithat ve Cevdet, eski HP/SHP Milletvekili Cüneyt Canver'in ölümünün 4. yıldönümü dolayısıyla bize şu mesajı gönderdiler:
"Dördüncü yılına girdik yokluğunun; seni özlemek ve her gün gönlümüzde seni daha uzun bir süre göremeyecek olmamız gerçeğini hissetmek, bize umutsuzluk veriyor. Belki de seni görmemizi sağlayacak olan şey ölümden başka bir şey olamaz. Pink Floyd'un o asla bulunmayacak olan 'Dark side of the moon' (Ayın Karanlık Yüzü) adlı albümü neyi çağrıştırıyordu sana babam?
Albümün plağının üstüne karalamış olduğun sözleri anımsadım birden; "Ölümden korkmuyorum, ne zaman gelirse gelsin aldırmam, ölümden neden korkmalıyım?" Güneşin bu dünyadaki doğuşunu seven halini özlüyoruz biz, haksızlıklara her zaman karşı gelmek isteyecek olan yaşam azmini, kararlılığını ve prensiplerini...
Seni unutamıyoruz babacığım, bir gün mutlaka görüşeceğiz, henüz değil...
Kalbimiz seninle babamız Cüneyt Canver."
Biliyor musunuz
¦ 78’liler Girişimi Sözcüsü Celalettin Can'ın 1 Mayıs 1977'de Taksim Meydanı'nda 35 kişinin ölümü ile meydana gelen katliamının dosyasını açmak istediklerini belirterek, olayın mağdurları ve saldırıda yaşamlarını yitiren kişilerin ailelerinin tanıklık yapması çağrısında bulunduğunu...
¦ KÜLTÜR ve Turizm Bakanı Atilla Koç'un, Diyanet İşleri tarafından restore edilen Sultan Murad Türbesi'nin açılışını yapmak üzere 12 Haziran'da; (I. Kosova Zaferi'nin 617 yıldönümü) Kosova'ya gideceğini, bu arada annesinin doğum yeri olan Gilan şehrini ziyaret edeceğini...
¦ GEÇTİĞİMİZ günlerde, Cem Uzan'ın isteği üzerine GP'den istifa eden Ufuk İlkiz'in ardından, Tevfik Diker'in de 'bir süreden beri Cem Uzan ile görüşemediği' için Genel Başkan Yardımcılığı görevinden istifa ettiğini...
¦ 1999'dan beri Türkiye'de yaşayan, Kosova Türkleri'ne gazeteci ve yazar olarak çok önemli katkılarda bulunan Hasan Mercan'ın dün Ankara'da vefat ettiğini...
KÖŞEMİZDEN İNTERNETE TAŞIDIĞIMIZ YAZILAR
PDK Başkanı Sinoplu Yusuf Günay'a zor soru:
Nükleer santrala karşı mısınız
AYANCIK Kültür ve Kalkındırma Derneği (AYKAD) Başkanı Sedat Orhan,
Büyükşehir Belediyesi'nin Florya Tesisleri’nde bir yemek düzenliyor. Yemeğe İstanbul'daki Ayancıklı işadamları ve siyasetçiler de katılıyor.
Ayancıklılar arasında Türkiye'nin ünlü kereste tüccarları bulunuyor.
Enerji Piyasası Düzenleme ve Denetleme Kurulu Başkanı Yusuf Günay yemekte bir konuşma yapıyor; İnci gibi olan memleketi Sinop'un ve çevresinin güzelliğini (haklı olarak) anlata anlata bitiremiyor; doğasını, ormanlarını, akarsularını... Boşa akan akarsularının üzerine hidroelektrik santralı yapılması gerektiğini belirtiyor ve "Sinop'un doğası tahrip edilemez" diyor. "Ayancık'tan başka bir yerde yaşayamayacağını" söylüyor.
"Bu güzellik tarumar edilemez, bu doğa Sinoplulara kalmalı" diye konuşuyor.
Bu arada Diyojen'in ünlü sözünü hatırlatıyor:
"Gölge etme başka ihsan istemem."
Daha sonra bir gazeteci kendisine soruyor:
"Bu sözlerinizden nükleer enerjiye karşı olduğunuzu çıkartabilir miyiz?"
Paylaş