1 Ağustos fırtınası başlıyor

Eymir’i ellerinden alıp Ankaralıların hizmetine sokacağını duyurdu.

Üniversite yönetimine sürekli tepki gösterdi, ama bir ara sakinleşince "ODTÜ’lüler benim kardeşlerim, yavrularım" diye sevecenleşti.

ODTÜ’lüleri kucaklayacaklarını söyledi.

Programın sunucu sürekli ’çanak’ sorular sordu. İzleyenler kendisine mutlaka sinirlenmişlerdir.

Gazetecilik etiği yanında tarafsız olmak gerektiğini unuttu.

Gökçek, ’başdüşmanı’ saydığı Çankaya Belediyesi’ni eleştirmeyi de ihmal etmedi:

"Çankaya Belediyesi sorunu çözmediği için, ODTÜ’ye biz elkoyuyoruz."

Sonra da ODTÜ yönetimine ’şirinlik muskası’ da attı Gökçek:

"Gelin sorunları birlikte yasal hale getirelim. Altyapı sorunu varsa beraber yapalım. ODTÜ’ye bina yapılacaksa, altyapı sorunu varsa, onlara biz yardım edelim."

Başkent Üniversitesi’nin sorunlarına kucak açtığını vurgularken, klasik belediyecilik anlayışının altını çizdi:

"Biz okul ve sağlık tesislerinde imar yoğunluğu düşünmeyiz. Ama otoparkı olacak ve trafiği engellemeyecek."

Hemen bir soru akla geliyor:

"Sayın Gökçek, Avrupa’da herhangi bir kentte bu gibi imar imtiyazları hangi kurum veya vakfa veriliyor?"

Pek sevdiği, Rusya, Uzak Doğu ve Orta Asya ülkelerini bırakıp örneğin Münih Belediye Başkanı’na sormalı yaptığı işleri; alacağı cevapları da kamuoyuna açıklamalıdır.

OYUNCAK FUARI

Ve bir soru daha:

"Gökçek, örneğin Berlin’de kişi başına düşen yeşil alan oranını biliyor mu? Kente ne kadar su verildiğini hiç öğrendi mi?"

Gökçek’in yandaş medyadaki ’tepkili-sempatili’ konuşmasını bir yana bırakalım; yerel seçimler arifesindeki müjdelediği ’oyuncak fuarı’na bakalım:

Yaz eğlencesi adlı bir festivali var Gökçek’in... 1-9 ağustosta Hipodrum’da.

"Görülmemiş bir festival... Aksi ispat edilemez. Hiçbirine para vermedik, harcamaları sponsorlar yüklendi; ’en meşhur sanatçılar’ izlenebilecek. Muazzam alışveriş standtları var. Ticaret patlayacak. Çocukları çıldırtacak oyuncaklar da var. Mahşeri kalabalık olacak... Bir hafta sürecek... Millet kuyruğa girecek görmek için... Belki 100 bin top dağıtılacak çocuklara... Türkiye, Ankara’ya gelmeli..."

Gökçek, AKP adayı gösterilmeyeceğini mi sanıyor da, bu görkemli kampanyaya başlıyor?

Neredeyse dayak yiyecektik

KÖKLÜ ve güvenilir olduğunu düşünerek Eskişehir Yolu üzerindeki Ankara Şark Halı Pazarı’ndan 16.8.2007 tarihinde (daha sonra binlerce kez pişman olduk) 2 adet sözde çok kaliteli el dokuma halıyı hatırı sayılır bir parayla satın aldık. Satın alırken eşime halıların beyaz sabun ve Arap sabunuyla temizliğinin yapabileceğini söylemişler. 10 ay sonra eşim soğuk su ve sabunla halıları yıkayınca, halıların boyası aktı ve soldu. Bize herhangi bir kullanma talimatı içeren belge ve garanti belgesi de verilmedi. Firmaya gidip halıların bu durumu sakin şekilde müdürüyle konuşurken, sonradan sahibi olduğunu öğrendiğimiz kişi yan masadan başka bir müşterisi de karşısında otururken birden bağırmaya başladı. Bağırarak ayağa kalktı ve eşimin üzerine yürüdü; eşimin oturduğu masa tarafına eliyle şiddetli bir şekilde vurdu. Bu durumda eşim bayağı korktu. Biz ne olduğunu anlamaya çalışırken bu kişi daha da bağırıyordu. İnanın dayak yemekten korktuk. Biz orada onların dükkanında misafirken ve sakin bir şekilde bu durumu konuşurken, sahibi birden bire bağırıp bir bayanın üzerine yürüyebiliyor! Tabii sonra da benim üzerime...

Birkaç kişi sahibini zor zaptetti. Biz tabi adamın bu bağırma ve üzerimize yürümesi olayında şoke olup çok şaşırdık. Yılların halıcısı olduğunu iddia eden bir firmada bir dayak yemediğimiz kaldı. Çok ağırımıza gittiğinden sahibi hakkında karakola gidip bize yaptığı bu davranışında şikayetçi olduk. Yaptığım araştırmada ’sikayetvar.com’ adlı sitede aynı mağazanın sahibinin çocuklarının da benzer bir tavrı mart 2007’de başka bir müşteriye yaptıklarını gördüm.

O yüzden halı alırken bu firmaya, halılarına ve sahibine çok dikkat edilmesini, şiddetle tüm tüketicilere öneriyorum.

Uzm. Dr. Muharrem ÇİDEM-Danıştay

Daire Tabipliği