Paylaş
Sanberk sohbetimizde, Ermeni meselesinin özellikle hukuki yönü üzerinde durdu. “Perinçek kararı” diye bilinen hükümden yola çıkarak.
*
MALUM, Perinçek 2005’te İsviçre’de katıldığı bir konferansta 1915 olaylarının soykırım olarak nitelendirilmesine karşı çıkmıştı. Ve Lozan Mahkemesi tarafından “Irkçılıkla Mücadele Yasası” kapsamında mahkûm edilmişti. Bunun üzerine başvurduğu AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi), 17 Aralık 2013 kararıyla Perinçek’i haklı buldu. Mahkûmiyetinin ifade özgürlüğünü ihlâl ettiğine hükmederek.
Fransa Anayasa Mahkemesi de aynı yönde karar alarak, Paris’in hazırladığı inkâr yasasını 2012’de iptal etmişti.
*
NE var ki soykırımın inkârını tartışmak ve soykırımı tartışmak iki ayrı mesele.
Perinçek kararının bir de 2’nci bölümü var. Özetle şöyle diyor: “Soykırımı ispatlamak kolay değildir. Ve mahkeme, bu tür konularda görüş birliğine varılabileceğinden şüphe duymaktadır.”
Sanberk de soykırımın uluslararası hukukta net delillerle ispat edilmesi gerektiğini söylüyor. Cezai sonuçlar doğuran bir suç olduğu için. İngiltere’nin 1997’de soykırımı kabul etmediğine dair yaptığı açıklamayı da buna örnek olarak gösteriyor.
Buna karşın: Sanberk’in üyesi olduğu Türk–Ermeni Uzlaşma Komisyonu 2003’te, soykırım konusunda nihai hükmü vermesi için (resmi sıfat taşımayan) Uluslararası Geçiş Hukuku Merkezi’ne (ICTJ) başvurmuştu. New York’ta bulunan merkez, ırk ayrımcılığı ve uzlaşma çalışmalarında dünyanın en önde gelen kurumu.
ICJT, Birleşmiş Milletler’in 1948 tarihli Soykırım Sözleşmesi geriye işletilebilse, 1915 olaylarının soykırım sayılacağına karar verdi. Ancak sözleşme geriye işlemediği için, Ermenilerin Türkiye’den tazminat ve toprak talep edemeyeceklerini de ekledi.
*
GALATASARAY Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Emre Öktem de tazminat konusunda benzer görüşte. Öktem, Lozan antlaşmasının 58. maddesine işaret ediyor. Buna göre, 1 Ağustos 1914 ile Antlaşma’nın yürürlüğe girdiği tarih arasında meydana gelen tüm zararlardan, savaşın tarafları muaf tutuluyor. Uluslararası hukuka göre Türkiye’yi bu konudaki sorumluluğundan dolayı yargılayacak yetkili bir uluslararası yargı mercii bulunmadığının da altını çiziyor.
*
TÜRKİYE dışında neredeyse tüm dünya, soykırımı kabûllenmiş durumda. Ancak uluslararası hukukun hem bu konuda nihai karara varmamış olması, hem de geriye doğru işlememesi, Türkiye’nin elini güçlendiriyor.
Tüm bunların ötesinde ise siyaset, hukuku aşıyor. O günün şartlarına göre Ermeni katliamlarına bir ad takılıyor. Mesela eski ABD Başkanlarından Reagan, soykırım demişti. Oysa şimdiki Başkan Obama, her 24 Nisan’ı “Metz Yeghern” (Büyük Felaket) diyerek atlatıyor. Hem de bir yandan, soykırım olduğuna dair kişisel görüşlerinin değişmediğini söylüyor.
Kaldı ki, tarihçi Ayşe Hür’ün dediği gibi, “Metz Yeghern” zaten artık “soykırım”la eşanlamlı hale gelmiş durumda.
*
HERHALDE devletlere bu kadar ikiyüzlülük dayatan ve bu kadar ikiyüzlülük kaldıran başka bir tartışma görülmemiştir dünya tarihinde. Başbakan Erdoğan’ın Ermeni katliamlarına ilişin mesajıyla başlayan yüzleşme, bu suni ve riyakâr tartışmayı da artık bir kenara bırakmayı elzem kılıyor.
Paylaş