Paylaş
Konu Suriye olunca, ağırlık merkezi de ister istemez IŞİD (Irak-Şam İslam Devleti) oldu. Yani şu anda hem Türkiye’nin, hem ABD’nin en azılı düşmanı. Türkiye’nin sınır dışındaki tek toprağı olan Süleyman Şah Türbesi hâlâ IŞİD’in kuşatması altında. Üzerinde bulunan 28 Türkiye askeriyle birlikte. Dört sınır kapımız da örgütün elinde. Ankara o nedenle alarmda.
*
DIŞİŞLERİ Bakanı başta olmak üzere hükümet yetkilileri, bugüne kadar Esad’ın IŞİD’i desteklediğini defalarca söylediler. Konuştuğumuz yetkili de bunu imâ ediyor. IŞİD’in Esad için muhaliflere karşı paravan işlevi gördüğünü ve ikisinin harekât hedeflerinin tamamen örtüştüğünü söyleyerek.
Zaten yetkiliye göre, ikisinin destekçileri de aynı: İran ve Rusya. Bu konuda ABD Hazine Bakanlığı’nın Şubat’ta yaptığı açıklamaya işaret ediyor. Malûm ABD, İran’ın Suriye’deki El Kaide bağlantılı gruplara silah ve savaşçı sevkiyatı yaptığını açıklamıştı.
*
HAFTA SONU aynı konuda bir önemli haber de Irak’tan geldi. Cumartesi günü IŞİD, Irak Başbakanı Maliki’nin yardımcısına suikast düzenledi. Örgüt Irak’ta da gittikçe güçleniyor. Anbar eyaletini kısmen ele geçirmiş durumda. Hatta şu anda Bağdat’a kadar sokulduğu söyleniyor.
Bugün Irak’ta Şii hükümetini hedef alan IŞİD’in, yarın Bağdat’ın Şam ve Tahran’la birlikte oluşturduğu Şii hilâlini hedef alması işten bile değil. Ankara, Esad’ın güç kaybetmesiyle IŞİD’in sahadan silineceğini hesaplıyor olabilir. Ne var ki Irak’taki durum, bunun tam aksini de hesaba katmak gerektiğini gösteriyor.
*
PEKİ, Türkiye’nin stratejisi nedir? Anlaşılan o ki, strateji iki ayağa dayanıyor. 1’incisi, Esad’ın arkasındaki desteğin kesilmesi. Buradaki asıl kasıt elbet Rusya. ABD, Moskova’yla Suriye karşılığında bir “al gülüm-ver gülüm” tasarlıyor olabilir. Kaldı ki konuştuğumuz yetkili, Washington’ın Ortadoğu’da Ruslara teslim ettiği ipleri yeniden eline almaya hazırlandığını söylüyor.
Stratejinin 2’nci ayağı ise muhalefeti güçlendirmek. Malûm, Ankara ve Washington bu konuda tam bir anlaşma sağlayamadı bugüne kadar. Zira ABD, silahların radikallerin, yani Nusra’nın eline geçmesinden korkuyor. Mesele de burada kilitleniyor. Keza iki ülkenin Nusra konusundaki derin görüş ayrılığını bir önceki yazımda anlatmıştım.
Üstelik Nusra bu günlerde iyice mercek altında. Haftasonu Suriye’de meydana gelen kimyasal saldırıyı örgütün yaptığı iddiaları kol geziyor. Son zamanlarda Türkiye’nin Nusra’yı desteklediği iddiaları da dillerde. Geçen haftaki Seymour Hersh’ün yazısı da buna dâhil.
Ancak anlaşılan o ki, bu koşullara rağmen Türkiye ve ABD yeni bir denge kurma aşamasında. Yani Nusra sorunsalı aşılmış görünüyor.
*
GÖRÜŞÜNÜŞE bakılırsa, Ankara, ABD’ye şöyle diyor: “Dün dünde kaldı cancağızım, artık yeni şeyler söylemek lazım.”
Paylaş