İsmail Cem’in Yokluğundaki Varlığı

2001 yılında Sisam Adası’nda bir Türk, bir Yunanlı, bir zeytin ağacı diktiler. Ve bu ağacı “barış”a adadılar. Birkaç yıl sonra Türk olan hayatını kaybetti. Ve Yunanlı adam, dostunun İstanbul’daki mezarına koşup o zeytin ağacından kopardığı dalları bıraktı.

Haberin Devamı

Aradan yıllar geçti...

 

Ve şimdi, 2016 yılında o Türk’ün kızı, Yunanlı adamla birlikte o ağacın gölgesinde buluştu.

 

Hem de ağacın adandığı “barış”ı yaşatmak için.  

 

O iki adam İsmail Cem ve Yorgo Papandreu.

 

Türkiye ve Yunanistan’ın iki efsane dışişleri bakanı.

 

Barışa niyet etmiş, Ege Denizi’ni iki ülkeyi ayıran değil, bir araya getiren bir deniz haline getirmiş o iki devlet adamı.

 

CEM’LE ESEN BARIŞ RÜZGARI

 

Haberin Devamı

İsmail Cem, Türkiye'nin bir dönemine damga vuran siyasetçilerden.

 

1997-2002 yılları arasında, yani Soğuk Savaş sonrası yeni dönemin fırtınalı sularında Türkiye gemisine kaptanlık edenlerden.

 

Dışişleri Bakanlığı Kardak krizinin sonrasına denk gelmişti.

 

Ama o, sıcak çatışmanın eşiğine gelen Türkiye ve Yunanistan’ı tarihte ilk kez yakınlaştırmayı başardı.

 

AB üyelik sürecimizin en kilit adımını da o attı. Onun döneminde Türkiye resmen "AB'ye aday ülke” olmayı başardı.

 

Cem, önceliğini “komşularla ilişkilerin düzelmesi” olarak belirledi.

 

Ve bunun temellerini attı.

 

Türk dış politikasında 2000’li yılların ilk 10 yılında başlatılan yeni süreçler ve elde edilen başarılar, Cem’in ektiği tohumlardan beslendi.

 

*

 

İsmail Cem, Papandreu’yla iki siyasetçiyi aşan bir ilişki kurdu.

 

Haberin Devamı

O meşhur sahne, yaşı elverenlerin eminim hala belleğinde: Papandreu Sisam adasında Cem’in onuruna bir akşam yemeği vermiş, ölen babasının en sevdiği şarkı eşliğinde sirtaki yapmıştı. Dostunun ısrarına dayanamayan Cem de ceketini bırakıp ona katılmıştı.

 

Bu sahneyle dünyada büyük yankı yaratan ikili, 2000 yılında uluslararası "yılın devlet adamı" ödülüne layık görüldüler.

 

Dahası, sadece iki ülke ilişkileri değil, bölgesel barış için de girişimlerde bulundular.

 

İsrail ve Filistin’e gidip arabuluculuk yaparak, “bakın biz yaptık, siz de yapabilirsiniz” mesajı verdiler.

 

SİVİL TOPLUMDAN KIBRIS ÇÖZÜMÜ

 

Hem dostlukları, hem de o zeytin ağacı çok sağlam çıktı.

 

Haberin Devamı

Cem ve Papandreu o ağacı dikerken, “her yıl dünyada barış için çalışan birine barış ödülü verelim” diye karar almışlardı.

 

Ama Cem’in ömrü vefa etmedi. Ancak kızı, İpek Cem Taha, bu hayali gerçekleştirdi.

 

Yıllar süren çabaları sonunda, bu yıl ilk “Cem Papandreu Barış Ödülü”nü kendi elleriyle geçtiğimiz hafta verdi.

 

İlk ödülü Türk-Yunan dostluğunu ileri taşımaya çalışan önde gelen işadamları aldı: Şarık Tara ve Theodore Papaleksopulos.

 

Ödülün bir diğer sahibi de bu yola başkoymuş bir kurum oldu:

 

Türk Yunan Forumu (GTF). *GTF, bu dostluk için çabalayan diplomat, akademisyen ve gazetecilerden oluşuyor.

 

1997’den beri de “yarı resmi diplomasi” ya da “ikinci kanal diplomasisi” diye adlandırılan yöntemi uyguluyor.

 

Haberin Devamı

Yani siyasilerin çalışmalarına, sivil toplum olarak katkı sağlıyor.

 

Ege’deki sorunlar için uzlaşma yolu öneren 2000’deki bildirileri, en önemli çalışmalarından biri.

 

2006’dan beri Kıbrıs çözümü için de çabalıyorlar. Sadece Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk sivil toplum örgütleriyle değil, müzakereleri yürüten siyasi liderlerle de düzenli olarak bir araya geliyorlar.

 

Türk ve Yunan hükümetleri de destekçileri.

 

SIRA MÜLTECİLERDE

 

Forum’un Türk Koordinatörü Prof. Üstün Ergüder, mülteci sorununa eğilmeleri için Yunanistan tarafından yeni bir teklif aldıklarını söylüyor.

 

Bugüne kadar sadece iki ülkenin çatışmasına sahne olan Ege Denizi, şimdilerde dünyanın en büyük insani dramına sahne oluyor. Yani mültecilerin hayatta kalma mücadelesine.

 

Haberin Devamı

O yüzden Cem-Papandreu ruhunu, bugün en çok da bu denizde yaşatmak gerekiyor.

 

*

 

“Savaş sözcüğü bize bir eylem çağrıştırıyor. Buna karşılık ‘barış’ sözcüğü, bize eylemsizlik duygusu veriyor.

 

Oysaki asıl barışı inşa etmek için çok aktif olmalı, savaşmalı”, diyor İpek Cem Taha.

 

Bir evladın babasının yarım kalan projesini hayata geçirmesi ise şunu gösteriyor:

 

Barış için, insanlık için atılan her tohum aslında kuşaklar boyu sulanıyor, her daim yeşermeye devam ediyor. O zeytin ağacı bunun en güzel kanıtı.

Yazarın Tüm Yazıları