Paylaş
Ve söylemesiyle birlikte “Türkiye, Suriye politikasından çark ediyor” suçlamaları tavan yaptı.
Suriye ve Irak’ta El Kaide bağlantılı radikal İslamcılar gücü o kadar ellerine geçirdiler ki, tüm dünya Esad’ı mumla arar hale geldi. Ancak bu gerçeği dile getirmek, Esad rejimini meşru çıkarmaya çalışmak anlamına gelmez. Davutoğlu’nu bu konuda haksız bulmak ise hükümeti çark etmekle suçlamamızı gerektirmez. Zira tüm dünya Suriye politikasında zikzak çizmekten helak olmuş durumda.
*
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, önce Esad’ın kendi halkına karşı kimyasal silah kullanarak adını Hitler ve Saddam Hüseyin’in yanına yazdırdığını söyledi. Sadece birkaç hafta sonra ise Şam’ın kimyasal silahların imhası anlaşmasında gösterdiği işbirliğini överken buldu kendini. Moskova da başta ABD ile taban tabana zıt bir politika güderken, şimdilerde iki ülkenin arasından su sızmıyor.
Pazar günü Paris’te yapılan Suriye’nin Dostları toplantısında iki ülke birlikten kuvvet doğduğunu kanıtladılar adeta. Zira haftaya gerçekleşecek olan Cenevre barış konferansı öncesinde rejimle muhalifleri insani koridor açmak, bölgesel ateşkes ilan etmek, esir takası yapmak gibi karşılıklı tavizler vermeye ikna etmiş görünüyorlar.
İran da oldukça kıvrak çıktı. Radikal İslam’dan korkup kendini Batı’nın kucağına atan Tahran, P5+1 ülkeleri ile imzaladığı nükleer programıyla ilgili anlaşmayı 20 Ocak’ta yürürlüğe sokuyor. Bu ay sonunda ilk kez Davos’ta Dünya Ekonomik Forumu’na katılacak olması da cabası. Cenevre konferansına katılabilmesi için ABD’nin koyduğu önkoşulu, yani Esadsız bir geçiş hükümeti kurulmasını kabul etmese bile, Tahransız yola devam edilmeyeceği aşikâr.
*
TÜRKİYE de tüm bunlardan azade değil. Ankara, radikal İslami grupların sınırlarında giriş-çıkışına göz yumduğu gerekçesiyle sık sık eleştiriliyordu. Evvelki hafta Hatay’da Suriyeli muhaliflere silah taşıyan TIR’ın durdurulması ve Salı günü Kilis’teki İHH ofisine El Kaide bağlantısı olduğu iddiasıyla yapılan operasyon da tüm bunların üzerine tuz biber ekti. Ancak hükümet ve Başbakan’ın bizzat kendisi bugünlerde Suriye’deki radikal grupları “terörist” olarak tanımlayarak sık sık ve alenen eleştirmeye başladı.
*
TÜRKİYE Esad’ın artık sorunun değil, çözümün parçası haline geldiği gerçeğiyle barışmış görünüyor. Ne var ki hükümet bu manevrayı çok daha önce yapabilirdi. Ki bu, hem Türkiye’yi çözüm sürecinin çok daha önemli ve vazgeçilmez bir parçası yapardı, hem de onu Suriye muhalefetiyle özdeşleşmekten ve böylelikle mezhepçi ve ideolojik bir imaj çizmekten kurtarırdı.
Amerikalı yazar Ralph Waldo Emerson, “İnce buz üzerinde kayarken, tek güvenliğimiz hızdır” der. Buz gitgide inceliyor. Ankara’nın gerçeklere uyum sağlaması da aynı oranda hızlanmak zorunda.
Paylaş