Paylaş
“Fabrika ayarlarımız”dan kastım malum: Türkiye’nin NATO üyeliği, AB üyelik perspektifi, “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” inancının yaygınlığı ve Azerbaycan’la “tek millet, iki devlet” anlayışı.
FABRİKA AYARLARINA DÖNÜŞ
ETRAFIMIZDAKİ ateş çemberi gittikçe genişliyor. Bir yandan da içeride terör tırmanıyor. Doğal olarak korkuyoruz. Kendimizi güvende hissetmiyoruz. Ve bir teminat arıyoruz. İşte böyle zamanlarda hep “fabrika ayarlarımıza” sığınıyoruz. Yani bir nevi ana rahmine.
Bunu ortaya koyan, Kadir Has Üniversitesi’nin yaptığı “Türk Dış Politikası Kamuoyu Algıları Araştırması”. Her yıl yapılan araştırmanın bu yılki sonuçlarını, Üniversite’nin rektörü Prof. Mustafa Aydın açıkladı.
*
Araştırma şunu açıkça ortaya koyuyor: Batı ittifakını can simidi olarak görüyoruz. Zira “AB’ye üye olalım” diyenler geçen yıldan bu yana ciddi oranda artmış. Geçtiğimiz yıl bu oran yüzde 42 iken, bu yıl 62’ye çıkmış.
Yine NATO üyeliğinin devam etmesi gerektiğini savunanlar da aynı şekilde. Geçen yıl bu oran yüzde 67’yken, bu yıl yüzde 74. Washington merkezli düşünce kuruluşu Alman Marshall Fonu’nun (German Marshall Fund) 2010’da yaptığı araştırmada, yani 6 yıl önce bu oran sadece yüzde 30’du.
AB VE ABD’YE GÜVENSİZİZ
BUNA mukabil halkın AB üyeliğine dair pek umudu yok. “Hiçbir zaman üye olamayacağız” diyenler toplumun yüzde 67’si. Yine Batı’ya karşı güvensizlik de çok yüksek. Toplumun sadece yüzde 15’i AB’yi samimi ve güvenilir buluyor.
Avrupa ile yapılan son anlaşmayla ilgili algı da oldukça negatif. Halkın yüzde 57’si anlaşmayı olumsuz buluyor. Yüzde 58, bu anlaşmayla gelecek göçmen sayısının artmasından korkuyor. Toplumun yarısı da göçmenlerin ekonomik sorunlar yaratacağı görüşünde.
*
ABD’ye karşı dönem dönem yükselip alçalan güvensizlik ise çok ciddi şekilde artmış. Amerika’yı “güvenilmez” bulanlar geçtiğimiz yıl sadece yüzde 18’ken, bu yıl yüzde 42. Yine Türkiye ve ABD arasında sorun olduğunu düşünenlerin oranı da yüzde 59. Geçtiğimiz yılki ankette ise ABD en yakın partner olarak görülüyordu.
Bugünkü kopukluğun ana sebebi ise belli ki ABD’nin terörle mücadelede Türkiye’nin yanında yeterince durmadığı görüşü. Zira yüzde 72’ye göre iki ülke arasındaki en büyük sorun, terörle mücadele. Bunda ABD’nin PYD’ye verdiği desteğin rolü de muhtemelen büyük.
“Türkiye’nin hiç dostu yoktur” diyenler bu yıl yüzde 23’ken, en yakın dostunun Azerbaycan olduğunu düşünenler yüzde 59. Bu, ankette geçtiğimiz yıllara göre en dikkat çeken artış. Belli ki kendimizi yalnız hissettikçe, “kardeş ülke”ye daha çok kenetleniyoruz.
DIŞ POLİTİKADA HOŞNUTSUZLUK
ANKETTE öne çıkan bir diğer trend de, Türk dış politikasından duyulan hoşnutsuzluk. Ortadoğu politikamızı başarılı bulanlar sadece yüzde 18. Hükümetin dış politikasını başarısız bulanlar da yüzde 39.
Suriye politikasını başarısız bulanların oranı ise daha yüksek: Yüzde 44. Toplumun yüzde 43’ü “Suriye’de tarafsız kalmalıyız, herhangi bir müdahalede bulunmamalıyız” diyor. Bununla birlikte büyük çoğunluk IŞİD’e karşı mücadelede sadece uluslararası koalisyonla birlikte hareket edilmesini istiyor.
Göçmenler konusunda da halk gönülsüz. “Suriyeli göçmenlerden memnun değilim” diyenlerin oranı yüzde 58. Yüzde 50 de “göçmen alımına son verilsin” diyor.
*
İsrail’le ilişkilerin düzelmesinden yana olanlar da geçen yıla göre yükselmiş: Yüzde 42.
Rusya konusunda ise toplum hemen hemen ikiye bölünmüş durumda. Rus uçağının düşürülmesini destekleyenler yüzde 58. “Orantısız tepki verildi” diyenler de yüzde 57.
*
Kısacası Türk halkı dış politikada yalnızlaştığımızı düşünüyor. Ve revizyon istiyor.
Suriye’de değişen dengelere göre yeni politikalar geliştirmek; Irak ve Suriye’nin kuzeyinde ortaya çıkan yeni Kürt realitesini göz önünde bulunduran bölgesel bir “Kürt vizyonu” oluşturmak; İsrail’le olduğu gibi Mısır ve Rusya’yla da yavaş yavaş diyalog kanallarını açmak...
Hepsi Türkiye devletinin elini rahatlatacak, önünü açacak, manevra alanını genişletecek adımlar. Halk bunu istiyor. Ve tam da şimdi yeni hükümet kuruluyor. Sanki tam vakti.
Paylaş