Paylaş
Bu sözler Suriye'nin Birleşmiş Milletler Temsilcisi Beşar Caferi’ye ait. Caferi Cenevre’deki görüşmelerde Suriye’yi, yani Esad’ı temsil eden isim.
Bu cevabı ise geçtiğimiz günlerde PYD’nin federalizm talebiyle ilgili bir soruya karşılık verdi. Ve Cenevre’ye Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması şartıyla katıldıklarını, federalizme kesinlikle karşı olduklarını söyledi.
*
PYD kanadından tepki ise gecikmedi. Askeri kolu YPG'nin çekirdeğini oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin sözcüsü Talal Silo, cevabını Facebook sayfasından verdi. Bir fitil fotoğrafı paylaşıp, "bir sabah, bir akşam" diye yazdı.
Altına yorum yazan Halepli bir Kürt de ekledi: "Kobani'de imal edildi."
*
Bu trafikte yadırganacak ve yeni olan tek şey ise, ilaç metaforu. Yoksa beş yıldır PYD’nin ilerlemesine izin veren ve hatta işbirliği yapan Esad’ın şimdi PYD’ye vurmasında, yani ikircikli tavrında yadırganacak birşey yok. Zira bu, babasından kalan bir miras.
Baba Esad’ın Mirası
Beşar Esad’ın babası Hafız Esad, 1971’de devlet başkanı oldu. Hem otoriterdi, hem de koyu bir Arap milliyetçisi. Dolayısıyla Kürtler üzerinde muazzam bir baskı kurdu.
Ama bir yandan da bununla çelişen bir politika yürüttü.
Esad dış ilişkilerinde Kürtleri her zaman bir koz olarak kullandı. Özellikle o dönem Suriye’nin ilişkilerinin kötü olduğu Türkiye ve Irak’a karşı. Irak’taki Baas rejimini istikrarsızlaştırmak için Kuzey Irak’taki Kürt hareketleri destekledi. Türkiye’ye karşı da, Abdullah Öcalan’ı 1982’den 90’ların sonuna kadar Şam’da ağırladı.
İşte bu “dış Kürtlerin” tepkisini çekmemek için zaman zaman içerideki Kürtlere karşı “yumuşadı”. Açılımlar yaptı.
*
İç dengeler de bu çelişkili Kürt politikasını körükledi. Esad ülkede azınlık olan Nusayri cemaatinden olduğu için, diğer azınlık grupları da “tavlamaya” çalıştı. Desteğini ve nüfuzunu arttırmak için.
*
Bu ikircikli politikasını ise 1991’e kadar sürdürebildi. Yani Körfez Savaşı’na kadar. Malum ABD’nin Irak’ta 36. paralelin kuzeyinde güvenli alan kurmasıyla fiili bir Kürt bölgesi oluştu. Esad Suriyeli Kürtlerin de aynı talepte bulunmasından çekindi. Ve Irak Kürtlerine desteğini tamamen kesti.
Esad’dan PYD’ye Salvo
Baba Esad’ın Haziran 2000’de ölümünden sonra iktidara gelen oğlu Beşar Esad ise, 2002’de AK Parti’nin iktidara gelmesiyle birlikte frekans değiştirdi.
Suriye’nin Ankara ile birden bire düzelen ilişkileri, 2003 Irak Savaşı’ndan sonra iyice gelişti. Bu da Esad’ı Kürt politikasında “balans ayarı” yapmaya itti. Öcalan’a evsahipliği yapan babasının aksine, 2003’te kurulan PYD’ye karşı sert bir tutum izledi. Hatta PKK ile kanlı bıçaklı hale geldi.
Ta ki 2011’e kadar. Suriye’de başlayan “Arap ayaklanmaları” iki ülke ilişkilerini germeye başladı. Ve Esad’ın aklına PKK ve PYD kartı yeniden geldi.
Kaldı ki kendi çıkarları gereği de 5 yıldır PYD ile “al takke, ver külah” geçinip gidiyor.
Ama belli ki Kürtlerin “haddinden fazla” güçlenmesi, Esad’ı artık rahatsız etti. Ve babasından miras aldığı ikircikli politikasına çark etti. Caferi’nin PYD uyarısı da işte bunun delaleti.
Ankara ve Şam’ın Ortak Korkusu
Ne var ki Esad resmi yanlış okuyor. Yeni bir oyunu eski kurallarla oynayabileceğini sanıyor. Oysaki bugün Suriye’de yepyeni bir güç dengesi ortaya çıkmış durumda.
Suriyeli Kürtler artık Esad’ın hükmündeki bir azınlık statüsünde değiller. PYD arkasına ABD ve Rusya’nın desteğini almış ve ülkenin kuzeyinde fiili olarak özerk bir yönetim elde etmiş durumda. Dahası Esad zaten kendi canını kurtarma derdinde.
Dolayısıyla bu uyarılarının hiçbir hükmü yok. Bu sebepten dolayı da Türkiye’ye karşı artık PKK ve PYD kartını kullanması mümkün değil.
Kaldı ki Esad familyası ilk kez Ankara’yla aynı endişeyi paylaşıyor. Kendi ülkesinin kuzeyinde bir Kürt yönetimi oluşmasından korkuyor.
İşte bu yüzden Panadol’u kendileri alıp yeni gerçekliğe uyanmalarında fayda var.
Paylaş