Paylaş
Yalnız Meksikalılarla beklentilerimiz taban tabana zıt. Biz Trump’ın başkanlık koltuğuna oturmasıyla işlerin yoluna girmesini bekliyoruz. Meksika’da ise Peso bizatihi Trump nedeniyle düşüyor!
*
İki haftadır bulunduğum Meksika’da halkın Trump’tan nasıl korktuğunu bizzat gözlemliyorum. Gazetelerin manşetleri, TV ekranları Trump’la dolup taşıyor. Yeni ABD Başkanı söz verdiği gibi Meksika sınırına duvar örecek mi? Ve Meksikalıları kapı dışarı edecek mi? Tam bir korku nöbetindeler.
O kadar ki, bundan 2 hafta önce Meksika Başkanı Nieto bir mesaj yayınladı. Ve ABD’de yaşayan vatandaşlarına “Korkmayın, yanınızdayız. Yalnız lütfen mümkün mertebe politika konuşmaktan kaçının!” dedi. Dahası, korkan göçmenler için 24 saat açık bir “alo yardım hattı” açıldı. Sırada cep telefonları için bir uygulama (app) yüklenmesi var!
*
Bu kadar endişelenmeleri ise boşuna değil. Bugün neredeyse her Meksikalı ailenin en az bir bireyi ABD’de yaşıyor. Oradan gelen para da, bu ailelerin geçimini sağlıyor. ABD’de yaşayan Meksikalı sayısı ise 30 milyon civarında. Yani Meksika ekonomisi neredeyse onlarla ayakta duruyor.
Trump’ın kampanyada verdiği sözler arasında NAFTA’yı (Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması) rafa kaldırmak da var. NAFTA 1994’te yürürlüğe girmeden önce Meksika’nın ABD’ye ihracatı (toplam ihracatına oranla) sadece yüzde 8’di. Bugün ise bu oran yüzde 80. ABD bugün Meksika’nın en büyük ihracat pazarı ve ticari ortağı.
Trump’ın Trans-Pasifik İşbirliği Anlaşması’ndan (TPPA) çekileceğini söylemesi de Meksikalıları korkutuyor. Yakında yürürlüğe girmesi beklenen anlaşma, Amerika kıtasının batısıyla Asya’nın doğu-güneydoğusunun ticari birliğini sağlayacaktı.
Bununla birlikte birçok Amerikan şirketinin Meksika’da büyük yatırımları var. Meksikalılar şimdi bu şirketlerin çekilmesinden de çekiniyor.
Her 100 kişiden 51’inin yoksulluk sınırı altında yaşadığı bu ülkede, bu korkuları yaşamak kolay değil.
TÜRKİYE VE MEKSİKA
Meksika’yla Türkiye’nin şaşıracağınız kadar çok benzer yönü var. Herşeyden önce, onlar da bizim gibi on yıllarca askeri darbelerden, siyasi çalkantılardan ve şiddet sarmalından çekmişler. “Meksika’yı yönetmek bir kaplanın üstüne binmek gibidir” sözleri sanırım bize de uyarlanabilir!
Yine her ikisi de birer köprü ülke. Türkiye Asya ve Avrupa’yı, Meksika ise Latin Amerika ve ABD’yi bağlıyor. Dolayısıyla ikisinin de göçmenlerle ve sınır güvenliğiyle başı dertte. Ve bugün her ikisi de bu sınırlarla imtihan veriyor. Bir yanda Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye ile müzakereleri dondurma kararı. Diğer yanda Trump’ın sınırı duvarla örme tehdidi.
Vakti zamanında her iki ülke de birer imparatorluktu (Osmanlı/Aztek). Önce yabancı güçlerce istila edildiler (Müttefik Güçler/İspanyollar). Sonra da bağımsızlıklarını kazanıp ulus devlete evrildiler.
*
İki ülkenin de kendi özüne yaklaşımı ikircikli. Bir yanda Türk kimliği inşasında Ortadoğu ve Osmanlı’ya karşı konan mesafe. Meksikalıların da kendi özleri olan Mayalara yukarıdan bakışı. Türklerin “Ortadoğulu muyuz, yoksa Avrupalı mı?”, Meksikalıların da “Latin Amerikalı mı, Amerikalı mı yoksa Maya mıyız?” sorusunun oluşturduğu kimlik krizi...
Yine her ikisinde de uygulanan önce çok katı, sonra esneyen bir laiklik anlayışı sözkonusu. İki ülkede de bağımsızlık sonrası devrimle yukarıdan aşağıya aşılanan değerler, halk tabanında tam anlamıyla özümsenmedi. Ve orduları demokratikleşme karşısında direnç gösterdi.
Meksika’da özerklik talep eden Zapatista gerillalarının (EZLN ) PKK’yla yapısal ve ideolojik benzerliği de diğer bir ortak noktaları.
THY FENA ALIŞTIRDI
Şu anda Türk Hava Yolları’nın (THY) Meksika’ya direkt uçuşu olmadığı için, mecburen yabancı bir hava yolu şirketiyle uçmak zorunda kaldık. Uçakta hem ekonomi, hem business sınıfı yolcuları o kadar sıkıntı çekti ki, birlikte seyahat ettiğim herkes dönüş biletini THY’na çevirdi. Özellikle birçok yabancının “THY bizi kendi standardına fena alıştırdı” dediğini duymak gurur vericiydi.
THY bugün hakikaten havayolunda dünyanın gözbebeği konumunda. Dünya çapında böyle 4 markamız daha olsa, inanın Dolar karşısında Türk Lirası bu kadar değer kaybetmez. Sırtımız yere gelmez.
Kaldı ki THY sayesinde Türkiye ismi dünyada çok daha güçlü yankılanıyor. Hele ki AB ile ilişkilerde sıkıntı yaşadığımız böylesi dalgalı dönemlerde, THY gibi kalıcı ve istikrarlı markalara sahip olmanın kıymeti çok daha iyi anlaşılıyor. Hep birlikte bu değerlerimize sahip çıkmak boynumuzun borcu.
Paylaş