Paylaş
Barışın pozitifi, negatifi mi olur demeyin. Oluyor... Ve bu Nevruz’la birlikte, Türkiye negatif barıştan pozitif barışa geçtiğini ilan ediyor.
Pozitif Barış, Negatif Barış
JOHN Galtung, Norveçli bir akademisyen. Ve barış ve çatışma araştırmalarında dünyanın en önde gelen ismi. Galtung, barışı iki gruba ayırıyor: Pozitif ve negatif barış.
Buna göre negatif barış, şiddetin olmaması anlamına geliyor. Yani negatif olan bir şeyin, şiddetin ortadan kalkması. Bir diğer deyişle, çatışmasızlık.
Pozitif barış ise şiddeti doğuran şartların giderilmesi demek. Ve de barışın kalıcı olması için gereken şartların yerine getirilmesi.
İşte 2015 Nevruz’u da, Türkiye’de artık negatif barıştan pozitif barışa geçildiğini teyit ediyor.
Barışın Altyapısı 2013-14’te
BUNUN altyapısı daha önce sağlanmıştı.
2013 Nevruzu’nda Abdullah Öcalan’ın ateşkes ilân ettiği mesajı, bunun ilk adımıydı: “Silahlı direniş sürecinden, demokratik siyasi sürece kapı açılıyor. Artık silahlar sussun, fikirler konuşsun noktasına geldik. Yeni bir dönem başlıyor. Silah değil, siyaset öne çıkıyor.”
Zaten o zamandan beri de, 6-7 Ekim Kobani olayları dışında, çatışmasızlık hâkim.
Çatışmadan Barışa
2014 Nevruz’u ise açılan bu kapıyı biraz daha aralamıştı.
Öcalan bu mesajında, bir yol ayırımına gelindiğini söylemişti. Ve “Bütün ara yollar ve geçici biçimler artık miyadını doldurmuştur” diyerek, barışın ve diyaloğun tek seçenek olduğunu vurgulamıştı.
*
28 Şubat 2015’te Dolmabahçe’de yapılan ortak açıklama ise, artık bu yol ayırımının geçildiğini ve “barış yolu”na sapıldığını gösterdi. “Çatışma ve silah döneminin bittiği” vurgusuyla.
Öcalan Nevruz mesajında da, bunu daha bir kararlılıkla teyit etti. “PKK’nın 40 yıldır sürdürdüğü çatışma dönemi, artık geri dönülmez bir biçimde bitmiştir. Çatışmalı süreçten sonra, barışın olduğu sürece giriyoruz” diyerek.
Bir diğer deyişle, negatif barıştan pozitif barışa geçildiğini söyleyerek.
Japonya Nevruz’u
TESADÜF bu ya, 10 gündür “pozitif barışın diyarı”nda, Japonya’daydım. Ve tam da Nevruz’da, 21 Mart’ta Türkiye’ye döndüm.
Japonya, barışın diyarı. Çünkü barış ülkeye tam anlamıyla nüfuz etmiş durumda. Ülke 2’nci Dünya Savaşı’nda ve öncesinde sergilediği militarizmden ve faşizmden, kendisini tamamen arındırmış. Arınmakla da kalmamış, barış Japonların hücrelerine kadar işlemiş.
*
JAPONYA Nevruz’unu, 2’nci Dünya Savaşı sonrasında yaşadı. Militarizm yerine pasifizmi (barışseverlik) tüm katmanlarında benimseyerek.
Her şeyden önce ordusunu lağvetti. Bugün mevcut olan gönüllü askerlikte, sadece sahil güvenlik ve afet yönetimi eğitimi veriliyor. Yani silah kullanılmıyor. Aynı şekilde polis de silah bulunduramıyor.
*
2’nci Dünya Savaşı sonrasında benimsediği yeni anayasasını ve müfredatını da pasifizm üzerine kurdu. Ve insanlara pasifizm her şekilde aşılandı.
İnsanların sokakta birbirlerine karşı sesini yükseltmesi bile mahkemede son buluyor.
Ve ülke tüm çatışmalardan o kadar arınmış durumda ki, Tokyo’da bulunduğum süre içerisinde sadece bir kez bir eyleme şahit oluyorum. O da onların Taksim Meydanı’nda, hayvan haklarını protesto eden iki kişi sayesinde.
*
HER türlü çatışma riskini ortadan kaldırmak için, Japonya savaş sonrasında uluslararası sahneden de tamamen çekildi. Bugün Başbakan Şinzo Abe, Japonya’yı daha aktif yapmak ve yeniden bir ordu inşa etmek istiyor. Ancak pasifist Japonlar buna kesinlikle geçit vermiyor.
Faşizme dair tüm izler de ortadan kaldırılmış durumda. O kadar ki, Japonya’da hükümet binaları dışında hiçbir yerde bayrak görmeniz mümkün değil.
*
BULUNDUĞUMUZ bölge coğrafi, siyasi, sosyolojik ve kültürel olarak elbette Japonya’dan tamamen farklı. Maruz kaldığımız riskler, aynı noktaya ulaşmamıza engel. Ancak hiçbir şekilde kalıcı barışı sağlamamıza engel değil.
Japonya gibi, biz de Nevruzumuzu daim kılabiliriz.
Paylaş